Sosyal Medya

Güncel

'Alevilerle dil sorunu yaşadık, birbirimize karşı ikiyüzlü davrandık'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, cemevlerine hukuki statünün verilmesi taraftarı olduğunu söyledi



Camilerde Alevilere yönelik kullanılan sorunlu dili düzelttiklerini söyleyen Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Prof. Mehmet Görmez, “GeçmiÅŸte kendi düÅŸüncelerimizi içimize saklayarak birbirimize karşı ikiyüzlü davranıyorduk” diye konuÅŸtu.

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Mehmet Görmez, hükümetin Alevilerle ilgili yaptığı çalışmalara atıfta bulunarak, “Artık somut adım atılması dönemi” dedi. Görmez, Alevilerle ilgili çalışmalar, Papa’nın Türkiye ziyareti, Küba’ya cami yapılması gibi baÅŸlıkların tartışıldığı kritik gündemde Milliyet’ten Önder Yılmaz’ı kabul ederek, soruları yanıtladı. Görmez’in açıklamaları özetle ÅŸöyle:

Haklı taleplerini anladık: Alevilikle ilgili 1000 yılda konuÅŸtuÄŸumuzdan daha fazla son 10 yılda konuÅŸtuk. Olumlu neticeler aldık. AleviliÄŸin bütün bu topraklarda toplumsal sorun olmadığı sonucu çıktı. Talepler Aleviler ile Sünniler arasında bir kavga konusu deÄŸildir. Bir ötekileÅŸtirme, öfke, kin, nefret konusu asla deÄŸildir. KonuÅŸmalarımızda Alevi vatandaÅŸlarımızın kendi inanç dünyalarıyla ilgili meÅŸru, haklı talepleri olduÄŸu anlaşılmış oldu.

Dışarısı soruna dönüÅŸtürmek istiyor: Sünni ve Aleviler arasında sorun olmamakla birlikte içeriden ve dışarıdan bir soruna dönüÅŸtürme teÅŸebbüslerini de farkına varmış olduk. Buna bizim yakın tarihimize baktığımızda Çorum, MaraÅŸ, Sivas, Madımak hatta Gazi olayları hatta son Gezi, Reyhanlı hadiselerine bakılırsa, bir damar bularak, içeriden ve dışarıdan toplumsal olmayan bu sorunu toplumsallaÅŸtırmak, farklı kesimleri karşı karşıya getirme niyeti net görülür.

Ä°kiyüzlü davranıyorduk: 10 yılda tartışarak ortak dil yakaladık. Biz bunu 20 - 30 sene önce baÅŸaramazdık, konuÅŸamazdık. Hep birimiz kendi düÅŸüncelerimizi içimize saklayarak birbirimize karşı iki yüzlü davranıyorduk. Bu tartışmalardan sonra biz bilakis içimizi birbirimize iyi döktük. Birlikte ortak dil yakaladık. Bunda Diyanet’in önemli katkıları vardır.

Dilimiz sorunluydu: Bu konu hep Diyanet üzerinden tartışılırdı. Ortak dili yakalamak için cami içinde kullandığımız dili gözden geçirdik. GeçmiÅŸte cami içinde kendi Alevi vatandaÅŸlarımızla ilgili yargı içeren dilimiz doÄŸru deÄŸildi, sorunluydu. Åžimdi ortak dil bulundu. Alevi vatandaÅŸlarımızın yoÄŸunlukla yaÅŸadığı bölgelerdeki din görevlileri hizmet içini eÄŸitimden geçtiler. Alevi ve BektaÅŸiliÄŸin temel referans kaynaklarını yayınlayarak ortak dilin inÅŸasına katkıda bulunduk. ÖzeleÅŸtiri yaparak iÅŸe baÅŸladık.

Ä°slam dışı deÄŸil: Bu tartışmalar AleviliÄŸin Ä°slam dışında bir inanç olmadığını ortaya çıkardı.

AleviliÄŸi devlet tanımlayamaz: Konu bir tanımlama meselesinde tıkanıyor. Bu rahatlıkla aşılabilir. Devlet tanımlama yapmaz, tanır. Hiç kimse Diyanet de olsa devlet de olsa bir tanımlama yoluna gitmez, bu yolun sahipleri kendilerini tanımlarlar. Ancak bu tanımlamayı yaparken de Alevi vatandaÅŸlarımıza düÅŸen görev; AleviliÄŸin yazılı sözlü kültür ve kaynaklarını, ezgilerini, nefeslerini yok saymamaları. 1000 yıllık tarihi yok sayarak bir tanımlamaya gidildiÄŸinde süreç tıkanmış oluyor.

Teolojik statü tıkar: Mesafe alınacaksa, teolojik bir tartışmaya girmemek gerekiyor. Bu konu insan hakları çerçevesinde bir hukuk ve siyaset çerçevesinden meseleye bakılarak çözüme kavuÅŸturulabilir. Teolojik bir statü arayışına girildiÄŸi zaman çıkmazlara girilir, tıkanır.

Diyanet inanmaya da lazım: Talepler AleviliÄŸin ötesine taşınarak “Diyanet’i kaldıralım” talebi geliyor. Bu talep doÄŸru deÄŸil, ortak çözüme götürmez, çözümsüzlük olur. Çünkü Diyanet zaman ilerledikçe bu millete lazım. Hem Alevisini hem Sünnisine lazım. Sadece Sünni’sine deÄŸil, inanana da inanmayana da herkese lazım.

Eksik varsa düzeltilir: “Din kültürü ve ahlak kültürü dersi kaldırılsın yahut nüfus cüzdanındaki din hanesini kaldıralım” talepleri oluyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nde Alevilikle ilgili yanlış bilgi varsa düzeltiler, daha fazla öÄŸretilsin deniyorsa eksik varsa, tamam o da düzeltiler. Tamamen kaldırılsın denilince farklı niyetler ortaya çıkıyor.

Devlet de endiÅŸeli: Devletin düzenlemeleri yaparken, ‘acaba kendi ellerimizde aynı inancı mensuplarını farklı iki dinmiÅŸ gibi karşı karşıya getirir miyiz?’ gibi bir endiÅŸesi hep oldu. Bu doÄŸru ve haklı bir endiÅŸedir. Bunu yabana atmak doÄŸru deÄŸil. Ama ÅŸimdilerde bu endiÅŸeleri de geriye bırakma noktasındayız.

Somut adım atma dönemi: BaÅŸbakanımız, Diyanet’i ziyaretinde bu konuyu bir takım süreçlere baÄŸlayarak uzatmak yerine doÄŸrudan somut adımlar atmak gerektiÄŸini söyledi. Onun için ilk ziyaretini Hacı BektaÅŸ’a yaptı.

Cemevlerine engel kalkmalı: Ä°çinde kendi erkanının tatbik edildiÄŸi, inanç deÄŸerlerinin yaÅŸatıldığı cemevleriyle ilgili her türlü engel ve olumsuzluklar ortadan kaldırılmalı. Teolojik tartışmaya girilmeden, arazi verilecekse tahsis edilmeli, elektiriÄŸi, suyu verilecekse verilmeli. Bu erkanları yerine getirilmek üzere görevlendirilecek olan dedelerle ilgili eÄŸitimleri ve içeriÄŸini yine bu yolun sahipleri belirlemeli.

‘Devlet statü veremez’

Hukuki statü: Cemevleriyle ilgili iki talebi birbirinden ayırmak lazım. Biri dini statü, ikincisi hukuki statü. Ben dini statünün laik devlet tarafından verilmesinin doÄŸru olmadığını düÅŸünüyorum. Bu çünkü yeni tartışmaları beraberinde getirecektir. Ama hukuki statü bellidir. Hukuk neyi gerektiriyorsa, Alevi vatandaÅŸlarımızın kendi inanç deÄŸerlerini içinde yaÅŸattıkları müessese olarak yoluna devam etmesi gerekir.

‘Ortaköy Cami’nin projesini gönderdik’

Küba ile 2 aydır görüÅŸüyoruz: Küba’ya cami meselesi bugünün meselesi deÄŸil. Küba’daki Müslümanlarla 2 yıllık iliÅŸkimiz var. Küba’dan ilk defa aralarında üniversite öÄŸretim üyelerinin bulunduÄŸu 10 Kübalı Türkiye’ye Konya Selçuk Dini Yüksek Ä°htisas Merkezi’nde eÄŸitim aldılar. Bu esnada ortaya çıktı ki, Küba’da yerli Müslümanlar kendi aralarında 450-500 kiÅŸi civarındalar. Bu insanların cuma namazını kılacakları mekanları yok.

Kendi dini liderleri olan Ä°mam Yahya Pedro kendi evini aynı zamanda cuma namazı için bir mescit haline getirdiÄŸini ve cuma günü bu evde 6 defa üst üste cuma namazı kılmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Sayın Küba Büyükelçisi, Ankara’da Diyanet Vakfımızı ziyaret ederek kendi hükümetlerinin Havana’da deniz kenarında bir cami yapımı için bir yer tahsis edeceklerini buradaki yapılacak camiye katkıda bulunup bulamayacaklarını bizzat sormuÅŸtur. Biz de baÅŸkanlık olarak olumlu cevap verdik. Hatta Barok bir yapı olduÄŸu için BoÄŸaziçi Köprüsü’nün yanı başındaki Ortaköy Camiinin rölevelerini göndererek bunun oraya yakışacağını ifade ettik.

Ancak daha sonra Küba hükümeti yapılacak caminin projesini Müslümanların ortak kıblesi orada olduÄŸu için Suudi Arabistan’dan alacaklarını söylediler. Ä°slam ülkelerinden katkılarını alacaklarını da bize yazdılar. Biz de katkı sunabileceÄŸimizi ancak Suudi Arabistan’ın kendine özgü cami mimarisinin oluÅŸmadığını, katkıda bulunacaksak proje bazında da katkıda bulunacağımızın isabetli olacağını, takdirin yine de kendi hükümetlerinde olduÄŸunu ifade ettik.

Bunlar bir iki aylık yazışmalar. EÄŸer Diyanet’ten talep edilirse halkımızın katkılarıyla Diyanet Vakfı aracılığıyla o camiyi yaparız. Bugüne kadar Washington, Moskova, BiÅŸkek’te aynı ÅŸeklide camiler yaptık.

‘Fatura Ä°slam’a çıkmasın’

Kasım ayı sonunda Türkiye’yi ziyaret edecek olan Papa’yla Ä°slam coÄŸrafyasındaki ÅŸiddet olayları ve azınlıklar meselesi ile dünyevileÅŸme konularını ele alacaklarını belirten Görmez, ÅŸunları söyledi:

IŞİD’i savaÅŸ ortaya çıkardı: “Üzerinde duracağımız en önemli husus, Ä°slam coÄŸrafyasında yaÅŸanan bütün acı hadiselerin; siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel bütün sebepleri yok sayılara faturasının sadece Ä°slam dinine çıkarılması ve bunun baÅŸka dünyalarda hak ihlallerine gerekçe gösterilmesidir. Ä°slamofobinin kurumsallaÅŸması için gerekçe gösterilmesidir. IŞİD, El-Kaide, Taliban bunların hiçbirisi normal ÅŸartlar altında Ä°slam dünyasında ortaya çıkmış deÄŸildir. Bunlar iÅŸgaller, savaÅŸlar, dikta rejimlerinin gölgesinde ortaya çıkan bir takım travmalardır.

Azınlık sorunu deÄŸil: Bugün ne Suriye’de ne Irak’ta hiçbir gayrimüslim azınlık kalmadı. Bunun da Ä°slamiyet’e fatura edilmesi kabul edilemez. Bu topraklarda azınlıklar deÄŸil, çoÄŸunluk da tehdit tehlike altındadır. Irak ve Suriye’den Türkiye’ye göçün yüzde 1’i azınlıklardansa, ayrıca 2 milyon Müslüman nüfus buraya geldi. Sorun bir azınlık sorunu deÄŸil, Müslümanların gayrimüslimlere bakış açısı meselesi deÄŸil ama böyle bakılıyor ve ortaya konuluyor.

DünyevileÅŸme: Dünyanın maddileÅŸme, dünyevileÅŸme ve varlığı her türlü aÅŸkınlıktan arındırma sorunu ve bu sorunun uzantısı olarak ortaya çıkan insan hakları ihlalleri, kadın hakları, çevre sorunları, fakirlik, açlık gibi temel sorunlar Papa ile masada üzerinde durmamız gereken konulardır. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.