Güncel
Obama dönemi: Türk-Amerikan ilişkilerinde bir hayal kırıklığı
2008'de ABD Başkanı seçilen Obama'nın Türkiye ile ilgili yapıcı mesajları, Ankara için ABD ile 'bu coğrafyada işbirliği içinde çalışma' anlamına geliyordu. Ancak aradan geçen altı yılda İran, Mısır, Suriye ve İsrail gibi birçok konuda kırılma noktaları yaşandı.
“Burada, Türkiye’nin önemini vurgulamak istiyorum. Birlikte çalışmamız ve bunun getirecekleri beni heyecanlandırıyor. Ä°letiÅŸim kanalları iki ülke arasında giderek iyileÅŸecek, bunun hem ABD hem Türkiye için iyi olacağını düÅŸünüyorum. Birlikte çalışarak Batı ve Müslüman dünyası arasında birleÅŸmeyi saÄŸlayacak bir strateji ÅŸekillenebilir. ABD bu kapsamdaki ortaklığı önümüzdeki yıllarda da sürdürmeyi istiyor.”
Amerika BirleÅŸik Devletleri (ABD) BaÅŸkanı Barack Obama, 2008 yılında seçildikten sonra yaptığı ilk denizaşırı resmi ziyaretinde, Ankara’da Türkiye iliÅŸkileri ile ilgili konuÅŸurken bunları söylüyordu.
Ankara - Washington iliÅŸkilerinde gerilime yol açan ve 2003'te baÅŸlayan Irak iÅŸgali konusunda kendisinden bir önceki baÅŸkan George W. Bush'tan daha farklı bir siyaset izleyeceÄŸini henüz adayken kuvvetli bir biçimde vurgulayan Obama'nın, Nisan 2009’da gerçekleÅŸen bu ziyaretinden dönemin CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül ve DışiÅŸleri Bakanı Ali Babacan da bir hayli memnundu; Gül ortak basın toplantısında“Birçok coÄŸrafyada, birçok konuda yakın bir çalışma içerisinde olma kararlılığındayız” demiÅŸti.
Ancak bu 'yakın çalışma içerisinde olma kararlılığı' kısa bir süre sonra Türkiye - Ä°srail iliÅŸkilerinin gerilmesiyle sarsıldı. Ä°ran nükleer müzakereleri, Mısır’daki darbe ve IŞİD ile mücadele konularındaki görüÅŸ farklılıkları sebebiyle de son beÅŸ yılda düÅŸüÅŸe geçti.
Mavi Marmara ve ABD’den beklenen ama gelmeyen destek
Obama, ABD baÅŸkanları arasında Ä°srail’e, en azından kendi dönemindeki Ä°srail yönetimine en mesafeli duran isimlerden biriydi. Buna raÄŸmen, Ä°srail’in Gazze saldırıları, Filistinlilere yönelik tutumu ve Mavi Marmara baskınında Ankara, Obama’dan beklediÄŸi tepkiyi alamadı. Bu hayal kırıklığını dile getirmekten de çekinmedi.
Ä°srail’in uluslararası sularda Gazze'ye insani yardım götüren filolara müdahalesinde 9 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesinin ardından ABD sessizliÄŸini koruyunca, dönemin DışiÅŸleri Bakanı DavutoÄŸlu, Amerika’nın önde gelen gazetelerinden New York Times’a “Uluslararası sularda vatandaÅŸları öldürülen Türkiye, ABD’den bu konuda dayanışma görmeyi beklemektedir. Bu milli bir gurur meselesidir” dedi.
Ä°ran’a ambargoya Türkiye’den ret
ABD ve Türkiye arasında gerginlik yaratan bir baÅŸka konu ise, Ä°ran ile iliÅŸkiler oldu. Obama, Ä°srail’in ve bölgenin güvenliÄŸini tehdit ettiÄŸi gerekçesiyle Ä°ran’ın nükleer faaliyetlerinden derin endiÅŸe duyduklarını sık sık dile getirdi ve yaptırım uygulama yoluna gitti.
Ancak Türkiye, “Ä°ran’a yeni yaptırım uygulamaya gerek olmayacak” diyerek açıkladığı bir adım attı. Brezilya ile birlikte 17 Mayıs 2010’da ‘Tahran Deklarasyonu’nu imzaladı. AnlaÅŸmaya göre Ä°ran, yüzde 3,5 oranında zenginleÅŸtirilmiÅŸ 1200 kg uranyumu Türkiye’ye gönderecekti.
Birkaç gün sonra dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanı Hillary Clinton, "BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nın beÅŸ daimi üyesi Ä°ran’a yaptırımlar konusunda anlaÅŸtı" açıklaması yaptı.
Amerikan Washington Post gazetesine göre, anlaÅŸmanın ardından Obama, ErdoÄŸan’ı arayarak bir saatten uzun süre boyunca ‘Türkiye’nin Ä°ran ile yaptığı anlaÅŸmanın ABD’nin nükleer programı nedeniyle Ä°slam Cumhuriyeti’nin izole edilmesine yönelik çabasıyla neden baÄŸdaÅŸmadığını’ anlattı. ABD’li üst düzey bir yetkiliye dayandırılan haberde, "Müttefikler arasındaki iliÅŸkiler daha da gerginleÅŸebilir" denildi.
Haziran ayı başında BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Ä°ran’a yaptırım getirilmesi oylandı. O dönem BMGK’nın geçici üyesi olan Türkiye, ABD’ye raÄŸmen ret oyu kullandı.
Türkiye altın karşılığı Ä°ran’dan doÄŸalgaz almaya devam etti
Yaptırımların geniÅŸletilmesinin ardından Türkiye, doÄŸalgaz ihtiyacının yüzde 20’ye yakınını Ä°ran’dan almaya devam etti. Ä°ran, gaz karşılığı elde ettiÄŸi Türk Lirası'nı uluslararası bankacılık sistemine sokamadığı için Türkiye’den külçe altın satın aldı ve bunu çeÅŸitli yollarla ülke dışına çıkardı. Türkiye’nin altın ihracatı 2012’ye gelindiÄŸinde bir önceki yıla göre 10 kat kadar artmıştı.
2013 yılında ABD, Türkiye’nin bu uygulamasının önünü kesmek için Ä°ran’a karşı yeni bir yaptırım kararı aldı. Yeni yaptırım paketi, 'doÄŸalgaz karşılığı altın' uygulamasını sonlandırmaya yönelik Ä°ran’a deÄŸerli taÅŸ satışını yasaklayan maddeleri içeriyordu.
İlişkilerde bir kırılma noktası daha: Mısır
Obama dönemi Türkiye ile ABD iliÅŸkilerinde bir baÅŸka kırılma noktası da Arap Baharı oldu. Tunus’ta baÅŸlayıp öncelikle Libya’ya sıçrayan eylemlerde, Türkiye, baskıcı yönetimlere karşı ayaklanan halkın yanında yer aldı. Libya’ya ABD öncülüÄŸünde düzenlenen NATO operasyonuna Türkiye de destek verdi.
Ancak olayların Mısır’a sıçramasının ardından, iki müttefik ülkenin Arap Baharı’na bakışındaki farklılık belirginleÅŸti.
Mübarek dönemi sonrası ilk demokratik seçimde iktidara gelen Mursi hükümetini ‘stratejik ortak’ ilan eden ErdoÄŸan hükümeti, Mursi'yi deviren 3 Temmuz 2013’teki askeri darbeye karşı sert bir tavır takındı. Mısır’daki darbe yönetimiyle iliÅŸkileri askıya aldı. Ama ABD darbecileri politik ve finansal olarak destekledi.
‘ErdoÄŸan’ın sözlerini güçlü biçimde kınıyoruz’
Mısır’daki darbeye tepkisini açıkça ifade eden ErdoÄŸan, AÄŸustos 2013’te yapılan AK Parti'nin geniÅŸletilmiÅŸ il baÅŸkanları toplantısında “Mısır’daki darbenin arkasında Ä°srail var, elimizde belgesi var” diye konuÅŸtu. Bunun üzerine Beyaz Saray’dan açıklama geldi. Sözcü Josh Earnest, ErdoÄŸan’ı kınadıklarını duyurdu:
“ErdoÄŸan’ın sözlerini güçlü bir biçimde kınıyoruz. Ä°srail’in Mısır’daki olaylarda bir ÅŸekilde sorumluluÄŸu olduÄŸunu söylemek saldırgan, delilsiz ve yanlıştır. Bu tür ifadeler bölgedeki tüm ülkelerin yapıcı iÅŸbirliÄŸi gereksiniminden uzaklaÅŸmasından öte bir iÅŸe yaramaz.”
ABD, Suriye politikasında Türkiye'yi yarı yolda bırakıyor
Arap ülkelerindeki ayaklanmalar Suriye’ye sıçradığında ABD, Türkiye’den Esed ile iliÅŸkilerini kesmesi ve muhaliflere destek vermesini istedi. Türkiye ise, sekiz yıldır son derece iyi iliÅŸkiler içinde olduÄŸu Esed'e deÄŸiÅŸimi yönetmesi için bir ÅŸans verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyor, rejimi reformlar yapmaya ikna etmeye çalışıyordu. Türkiye aÅŸağı yukarı sekiz ay süren bu çabasından sonuç alamayınca Esed rejimiyle iliÅŸkisini kesip muhalifleri desteklemeye baÅŸladı. Ancak Obama yönetimi o sırada tutumunu deÄŸiÅŸtirmiÅŸti, artık rejimin devrilmesine dönük herhangi bir adım atmaya yanaÅŸmıyordu. Bir baÅŸka deyiÅŸle Türkiye Esed’in gitmesi gerektiÄŸini savunan politikasında ABD tarafından baÅŸta teÅŸvik edilirken artık yalnız bırakılmıştı.
Sonraki dönemde Obama yönetimi rejimin kimyasal silah kullanmasını 'ABD'nin ‘kırmızı çizgisi' olarak ilan etti, ancak burada da sözünü tutmadı. O sırada baÅŸbakan olan ErdoÄŸan, ABD'nin bu noktadan sonra rejime müdahale etmesini bekliyordu.
Mayıs 2013’te ErdoÄŸan “Rejimin kimyasal silahlar ve füzeler kullandığı ortada. Obama’nın ilan ettiÄŸi kırmızı çizgi çok zaman önce geçildi. ABD’nin daha fazla sorumluluk almasını ve daha ileri adımlar atmasını istiyoruz” dedi.
Obama yönetimi bunu yapmadı.
Rejimin sivil insanların hayatını kaybettiÄŸi kimyasal silah saldırısına sessiz kaldı. ABD, BM gözetiminde Suriye’nin kimyasal silahtan arındırılması karşılığında Esed rejimiyle yaÅŸamaya devam etti.
'Ne yazık ki Obama ile görüÅŸemiyoruz'
Suriye ve Mısır konularında görüÅŸ ayrılıkları bulunan Türkiye ve ABD’nin iliÅŸkileri, Türkiye’deki hükümet - Cemaat kavgası döneminde daha da gerildi.
ErdoÄŸan’ın Türkiye’ye getirilmesini talep ettiÄŸi Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen, ABD’nin Pensilvanya eyaletindeydi. ErdoÄŸan sıklıkla Gülen’in iadesi talebini dile getirdi. Talep olumlu karşılanmayınca, Aralık ayında ErdoÄŸan ABD’yi Türkiye’de yapılan operasyonun bir parçası olmakla suçladı ve ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’yi kastederek “Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içinde oluyor. Biz sizleri ülkemizde tutmaya da mecbur deÄŸiliz. EÄŸer görevlerinizin dışına çıkarsanız, bu yetkilerimizin olduÄŸu yere kadar gider”dedi.
En son Mayıs 2013’te yüz yüze görüÅŸen ErdoÄŸan ve Obama’nın uzun bir süre için son telefon görüÅŸmesi de, bu sözlerinin ardından 19 Åžubat 2014’te gerçekleÅŸti. GörüÅŸmenin ardından ErdoÄŸan, “Amerika'nın iç güvenliÄŸini tehdit eden kiÅŸiler bende olduÄŸu zaman siz nasıl benden bunları istiyorsanız, ben de sizden aynı ÅŸekilde bunları isteme hakkına sahibim' dedim. Olumlu baktı." açıklamasını yaptı.
Ancak ErdoÄŸan’ın bu sözlerine Beyaz Saray’dan yazılı açıklama geldi:
“19 Åžubat’ta gerçekleÅŸen telefon görüÅŸmesinde Obama’nın hukukun üstünlüÄŸünün ve iki ülke iliÅŸkilerinde karşılıklı saygının önemine dikkat çektiÄŸini hatırlatan yetkili, bölgesel meselelerde Türkiye ile iÅŸbirliklerinin devam ettiÄŸini vurguladı.”
Al Jazeera’nin ABD’li diplomatik kaynaklardan aldığı bilgiye göre, Obama, Gülen’in iadesi konusu gündeme gelince “mesajınızı aldım” dedi.
Bu telefon görüÅŸmesinin ardından ErdoÄŸan ve Obama, 5 Eylül’deki NATO Zirvesi'ne kadar görüÅŸmedi.
ErdoÄŸan, Temmuz ayında katıldığı bir televizyon programında “Ne yazık ki Obama ile görüÅŸemiyoruz. Irak, Filistin ve Mısır konularında ABD’nin politikasını anlayamıyorum. Bu konuları BaÅŸkan Yardımcısı Biden ile görüÅŸüyoruz” dedi.
Aynı dönemde Ankara-Washington iliÅŸkileri, Ä°srail politikasındaki farklılaÅŸma nedeniyle bir kez daha gerilmiÅŸti. Ä°srail’in Gazze’ye yönelik saldırıları artmış, ErdoÄŸan, Ä°srail’i devlet terörü ve soykırım uygulamakla eleÅŸtirmiÅŸti. ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, bu sözler için “Kesinlikle kırıcı ve yanlış olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. Provokatif söylemlerin faydası yoktur ve ateÅŸkese yönelik çabalardan dikkati dağıtır” açıklaması yaptı.
‘ABD, Türkiye’ye raÄŸmen PYD’ye silah yardımı yaptı’
“PYD bizim için PKK ile eÅŸtir, o da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan, NATO’da beraber olduÄŸumuz Amerika’nın silah desteÄŸi, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘evet’ ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur, böyle bir ÅŸeye biz ‘evet’ diyemeyiz.”
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Afganistan dönüÅŸü uçakta söylediÄŸi bu sözlerin üzerinden sadece birkaç saat geçtikten sonra, Obama, ErdoÄŸan’ı telefonla arayarak PYD’ye Kobani’de silah desteÄŸi vereceÄŸi bilgisini iletti. 20 Ekim tarihinde Kuzey Irak’tan temin edilen mühimmat, ABD uçakları aracılığıyla Kobani’de PYD’ye ulaÅŸtırıldı.
ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf de, PYD’nin ABD’nin terör örgütleri listesinde olmadığını, ülkesinin PYD ve PKK’yı ayrı örgütler olarak gördüÄŸünü söyledi.
ABD ile iliÅŸkilerde bir hayal kırıklığı daha yaratan bu olayı ErdoÄŸan, 23 Ekim’de “PYD'ye ve IŞİD terör örgütüne geçen bu silahlarla ilgili olarak Türkiye olumlu baktı mı? Hayır bakmadı. Türkiye'ye raÄŸmen Amerika bu iÅŸi yapmıştır” sözleriyle anlattı.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.