Sağlık
Kamunun sağlıktaki payı düşecek
Devlet önümüzdeki iki yıl içinde yapacağı sağlık harcamalarının millî gelir içindeki payını azaltmayı hedefliyor. Bu, vatandaşın sağlık harcamalarının artacağı anlamına gelecek. Hükümetin sağlığa ayırdığı bütçenin yüzde 85’i ilaç ve tedaviye giderken, koruyucu önlemlere ayrılan payın düşüklüğü ise eleştiri konusu.
PerÅŸembe günü TBMM’de Plan Bütçe Komisyonu’ndaki gündem SaÄŸlık Bakanlığı’nın bütçesi. Halk SaÄŸlığı Kurumu, Kamu Hastaneleri Kurumu ile Ä°laç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da, bütçeleri görüÅŸülecek kamu kurumları arasında yer alıyor.
Türkiye’nin saÄŸlık harcamaları düÅŸünüldüÄŸünde SaÄŸlık Bakanlığı bütçesi toplamın sadece bir parçası. Harcamaların önemli kalemleri arasında SGK giderleri, Kamu Hastaneleri Kurumu ve Halk SaÄŸlığı Kurumu bulunuyor.
Türkiye’de kamunun saÄŸlık harcamalarının millî gelir içindeki payı AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte artmaya baÅŸladı. 2003’te yüzde 3.17 olan pay, 2013’te yüzde 4,68’e çıktı. Ancak ÅŸimdi bu oranın azaltılması planlanıyor. 2016 için öngörülen hedef yüzde 4,22. Satın alma paritesine bakıldığında ise, Türkiye'nin, kiÅŸi başına kamu saÄŸlık harcamasında 845 dolarla OECD ülkeleri içinde sondan üçüncü sırada olduÄŸu görülüyor.
SaÄŸlık bütçesinde tasarruf dönemi
SaÄŸlık bütçesini düÅŸürme eÄŸilimi sadece Türkiye’ye özgü deÄŸil. TEPAV SaÄŸlık Politikaları Program Yöneticisi Selin Arslanhan MemiÅŸ’e göre, saÄŸlık harcamalarının artış eÄŸilimi birçok ülkeyi bütçede tedbir politikalarına zorluyor:
“Artan hastalıklar, genellikle tedavi maliyeti yüksek hastalıklar ve harcama projeksiyonlarında önemli bir yer tutuyorlar. Bu gibi eÄŸilimler, ülkeleri saÄŸlık sistemlerinin finansmanı ve bütçe politikaları üzerine daha fazla düÅŸünmeye itiyor. Türkiye’nin de gündeminde bir süredir küresel saÄŸlık politikalarıyla da paralel ÅŸekilde saÄŸlık harcamalarına yönelik bütçe tedbirleri var. Harcamaların yüzde 77 gibi bir bölümü kamu tarafından gerçekleÅŸtiriliyor. Kamu saÄŸlık harcamalarının da önemli bir kısmı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) harcamaları. Bu kapsamda SGK'nın cari harcamalarının eÄŸilimine ve bileÅŸenlerine baktığımızda toplam saÄŸlık harcamalarında hızlanan bir artış trendi görüyoruz.”
Ankara Üniversitesi SaÄŸlık Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Ä°smail AğırbaÅŸ, kamunun payındaki düÅŸüÅŸün vatandaşı da etkileyeceÄŸini belirtiyor:
“Katılım payı, ilave ücret, öÄŸretim üyesi farkı, tamamlayıcı saÄŸlık sigortası vb. deÄŸiÅŸik uygulamalarla saÄŸlık harcamalarına vatandaÅŸları ortak etme politikası uygulanmaktadır. Bu kapsamda önümüzdeki yıllarda kamunun payının azalması bekleniyor.”
Özel sektör yatırımları artıyor
Hacettepe Üniversitesi SaÄŸlık Ä°daresi Bölüm BaÅŸkanı Prof. Dr. Mehmet Tokat’a göreyse, kamu harcamalarının yanı sıra saÄŸlıkta özel sektörün payına bakmak da önemli. Tokat, saÄŸlıkta özel sektör yatırımlarında ciddi bir artış olduÄŸu görüÅŸünde.
Tokat’a göre devlet saÄŸlık hizmetlerinin finansmanında zorlanıyor:
“Türkiye’nin saÄŸlık sektöründe dönüÅŸüm programı takdire ÅŸayan. SaÄŸlık sektöründe çok önemli projeler geliÅŸtirildi. Bu AKP’nin oy almasında da en önemli sebeplerden biri. Bu projeler saÄŸlıkta tahmin edilenin de ötesinde masraf yarattı. Özellikle genel saÄŸlık sigortası çok pahalı bir proje. Türkiye geliÅŸmiÅŸ bir ülke ortamı saÄŸlamak istedi ama masrafların altından kalkamıyor ve kısmaya gidiyor.”
Harcamaların yüzde 85’i ilaç ve tedaviye
Peki kamu harcamaları ağırlıklı olarak nereye gidiyor?
Kamu Harcamalarını Ä°zleme Platformu’nun verilerine göre, 2013 yılında kamunun saÄŸlık harcamalarının yüzde 85’i ilaç ve tedavi hizmetlerine gidiyor. Harcamaların yüzde 14’ü ise koruyucu ve idari hizmetler için. Koruyucu önlemler hastalıkların oluÅŸmadan önlenebilmesi açısından önem taşıyor. Koruyucu önlemler; saÄŸlıklı bir nesil, ilaç ve tedavi masraflarının düÅŸürülmesi açısından önemli. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ä°smail AğırbaÅŸ’a göre asıl düzeltilmesi gereken de bu konu:
“Mevcut saÄŸlık sistemimiz ağırlıklı olarak tedavi edici saÄŸlık hizmeti üzerine kurgulanmış olup sevk sistemi uygulanmıyor. Åžehir hastaneleri örneÄŸi ile bu uygulamanın devam edeceÄŸi görünmekte. Böyle bir sistemde saÄŸlık harcamalarının tedavi edici saÄŸlık hizmeti ağırlıklı olması kaçınılmaz.”
Balıkesir Üniversitesi Ä°ktisat Fakültesi ÖÄŸretim Üyesi Dr. Sevda Akar, sürdürülebilir bir saÄŸlık politikası için koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerektiÄŸi düÅŸüncesinde:
“GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde koruyucu hekimlik ve hizmetlerine ayrılan pay ile ilaç ve tedavi hizmetlerine ayrılan pay çok daha birbirine yakın orandadır. SaÄŸlık harcamalarının sürdürülebilir olması için Türkiye’de de bu oranlar birbirine yaklaÅŸtırılmalıdır. Bu amaçla hava ve çevre kirliliÄŸi, katı atık denetimi ve iÅŸ saÄŸlığı gibi çevre saÄŸlığı hizmetleri ile bağışıklama, beslenmeyi düzenleme, hastalıkların erken tanı ve tedavisi, ana çocuk saÄŸlığı hizmetleri gibi kiÅŸiye yönelik koruyucu saÄŸlık hizmetlerine daha fazla önem verilmelidir. Kısacası testi kırılmadan önce alınabilecek önlemler, testiyi yenilemekten çok daha ucuz olacaktır.”
'Gereksiz tedavi, ilaç yazımı önlenmeli'
Uzmanlara göre, Türkiye’de kaynakların Türkiye’nin kamu harcamalarında verimlilik ve kalite saÄŸlayacak projeler üzerinde durması gerekli. Balıkesir Üniversitesi Dr. Sevda Akar’a göre denetimlerin arttırılması da önemli:
“Gereksiz tanı ve tedavi yöntemlerinin kullanılmaması, gereksiz ilaç yazımının engellenmesi, vatandaÅŸların bilinçlendirilerek saÄŸlık kurumlarına gereksiz baÅŸvurularda bulunmasının engellenmesi önemli. Koruyucu hizmetlere önem verilmesi, aile ve okul eÄŸitimlerinin atlanmaması gerekiyor. Her ne kadar ilk bakışta olumlu görünse de vatandaÅŸların üst basamak saÄŸlık kuruluÅŸlarına ihtiyacı olmadığı halde kolay eriÅŸiminin saÄŸlanması saÄŸlık harcamalarındaki artışın önemli nedenlerinden biri.”
Hacettepe Üniversitesi SaÄŸlık Ä°daresi Bölüm BaÅŸkanı Prof. Dr. Mehmet Tokat da aile hekimliÄŸinin iyi ÅŸekilde iÅŸletilmesi gerektiÄŸinin altını çiziyor:
“Türkiye’de aile hekimliÄŸi vatandaÅŸlar için ilave bir masraf kapısı olarak görülüyor. Normalde aile hekiminden geçmeyen bir kiÅŸinin acil durum hariç hastanelere gitmemesi gerek. Aile hekimlerini hemÅŸiresiyle, ekipmanlarıyla donatmak gerek. Ä°ngiltere’de aile hekimleri bazı alanlarda kısmi ihtisas yapmış kiÅŸiler. Aile hekimlerini belli alanlarda uzman yaparsak burası etkinliÄŸe kavuÅŸur. Hastane harcamaları pahalı ve bunu mümkün olduÄŸunca azaltmak gerek. "
"Ä°laç sanayii geliÅŸmeli"
Devlet, ilaç harcamalarını kısmaya yönelik de etkin politikalar uyguluyor. Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eyyüp Ecevit’e göre, bu sayede vatandaÅŸlar 30-40 liralık ilaçları beÅŸ liraya almaya baÅŸladı. Bu da hizmetten faydalananların sayısını arttırdı.
TEPAV SaÄŸlık Politikaları Program Yöneticisi Selin Arslanhan MemiÅŸ’e göre ise kamu, harcamaları kısmak için ilaç alımlarında farklı bir politikaya gitti ama bu yaklaşım deÄŸiÅŸmeli:
“Ä°laç harcamalarının artışının 2005’ten itibaren yavaÅŸladığı, 2009’dan itibaren ise ilaç harcamalarının duraÄŸan bir seyir izlediÄŸini görüyoruz. Bunun kaynağını 2004’ten itibaren uygulanan ilaç fiyat ve geri ödeme politikaları oluÅŸturuyor. Ä°laçta uygulanan politikalar, bulunmayan ilaçların artışına, yani saÄŸlığa eriÅŸimde sorunlara da neden oldu.”
MemiÅŸ ilaç fiyatı politikasının sadece bir bütçe aracı olarak görülmemesi gerektiÄŸini söylüyor:
“Kamu ilaç faturasını bütçe kontrol aracı yerine sanayi politikası aracı olarak nasıl kullanabileceÄŸimizi tasarlamamız gerekiyor. Dünyada benzer bütçe politikaları söz konusu olsa da yaklaşımımız farklı ki saÄŸlık sektörlerinde bizde yeni teknoloji platformları yayılmıyor.”
Yeni saÄŸlık enstitüleri kuruluyor
Bu baÄŸlamda Türkiye, “SaÄŸlıkta 2023 Vizyonu” çerçevesinde yeni saÄŸlık enstitüleri ve SaÄŸlık Bilimleri Üniversitesi kurmak hedefinde. 2015’te Türkiye Kanser Enstitüsü ve SaÄŸlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü'nün kurulması planlanıyor. Üç yıl içinde ise Biyoloji Enstitüsü, Anne Çocuk ve Ergen SaÄŸlığı Enstitüsü, Kronik Hastalıklar Enstitüsü ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Enstitüsü kurulacak.
Bu enstitülerde bilim komisyonları olacak, klinik ve ilaç araÅŸtırmalar yapılacak. SaÄŸlık Bakanı Mehmet MüezzinoÄŸlu, Haziran ayında saÄŸlıkta yeni hedeflerin açıklandığı toplantıda, Türkiye’nin tıbbi teknolojiler ile ilaç sanayiinde ithalatçı bir ülke olduÄŸunu ve ilaca her yıl 16 milyar lira harcandığını, bu rakamın her yıl yüzde 10 arttığını açıklamıştı.
MüezzinoÄŸlu’na göre saÄŸlık enstitüleri bu boÅŸluÄŸu büyük ölçüde dolduracak.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.