Erdem, Türkiye’de çocuk haklarını düzenleyen ve kollayan mevzuata iliÅŸkin ciddi bir eksiklik olmadığına, asıl sorunun uygulamada olduÄŸuna dikkat çekiyor:
“Türkiye ev ödevlerini her zaman güzel yapar. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Çocuk Hakları SözleÅŸmesi çerçevesinde aslında herkesi ÅŸaşırtacak kadar demokratik, insan haklarına ve Avrupa standartlarına uygun, çocuÄŸu da koruyan bir sisteme sahibiz. Ama burada önemli olan uygulama. Uygulamanın hukuk mevzuatına uygun olarak geliÅŸmesidir. Ona uygun olarak uygulanmasıdır. Kim sorumlu? Hem sosyal kurumlar hem de yargı. Savcısıyla, hâkimiyle…”
"Hâkimler çocuÄŸu korumalı"
Profesör Erdem yargının çocuÄŸa karşı iÅŸlenen suçlarda indirim maddelerini iÅŸletmemek zorunda olduÄŸuna dikkat çekiyor. En çok da Yargıtay’ın verdiÄŸi kararlara tepki gösteriyor. Erdem buna bir örnekle açıklık getiriyor:
"Yakın zamanda basına yansıyan bir dava var. Küçük çocuÄŸa amcası 5 yıl boyunca cinsel istismar suçunda bulunuyor. Kız ancak 5 sene sonra, yani 10 yaşına geldiÄŸinde bunu annesine söyleyebiliyor. Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi sanığa 18 yıl hapis cezası veriyor. Bu kararı, sanığın iyi halinden 14’e düÅŸürdü. Sonra mahkeme Yargıtay’a gitti. Yargıtay bunu bir alt cezaya soktu ve bozdu. Bozma kararını da kızın bakire olmasına baÄŸladı.”
Erdem bu kararların neye göre verildiÄŸine anlam veremediÄŸini söylüyor. ÇocuÄŸa karşı iÅŸlenen suçlarda -örneÄŸin istismar, tecavüz, cinayet- bunun en ağır ÅŸekilde cezalandırılması gerektiÄŸinin altını çiziyor.
Özellikle çocuÄŸa karşı suç iÅŸleyenlerin devlet görevlileri olduÄŸu takdirde sonucun çok da deÄŸiÅŸmediÄŸinden dert yanan Erdem, bu tip davalarda hâkimlerin devleti koruduÄŸunu söylüyor:
“Affetme duygusu ağır basıyor. 'Aman düzen bozulmasın anlayışı' devreye giriyor. Bu yanlış bir anlayış. Ama acı olan ÅŸu: Bu aslında toplumun anlayışı. Burada korunması gereken kim? Çocuktur."
"Hükümet ödevini yaptı"
Prof. Erdem, AKP hükümeti döneminde çocuÄŸa karşı iÅŸlenen suçlara verilen cezaların ağırlaÅŸtırıldığını söylüyor:
"Hükümet çıkardığı yasalarla bu suçları ağırlaÅŸtırdı. Ceza Kanunu’nda çocuÄŸa karşı iÅŸlenen cinsel istismar suçlarına çok ağır hükümler geldi. Bunlar ciddi ve önemli adımlardır. Adli Tıp'a gidip gelmeyi kaldırdı. Bu çok can sıkıcı bir durumdu örneÄŸin. Bunu düzenleyen torba yasa Haziran ayında çıktı. Haziran’da çıkan kanunun, uygulamada hazmedilip kararlara da geçebilmesi için önümüzde daha zaman var. Yargının bu düzenlemeleri içselleÅŸtirmesi gerekiyor. Artık çok ağır cezalar var.”
“Çocuk gelin demeyin”
Erdem "çocuk gelin" ifadesine de karşı çıkıyor, bunun kullanılmamasını istiyor:
“Gelin toplum tarafından sevimli bir unsurdur. Gelin, gelinlik, düÄŸün gibi ÅŸeyler bir heveslendirme, bir özendirme içerir. Dolayısıyla gelin lafını hiç kullanmamamız lazım. Biz reÅŸit olmayan küçük kızımızı eÄŸer dini yolla beraberliÄŸe zorluyorsak, burada evlilikten bahsedemeyiz. Bu resmen tecavüzdür. Dolayısıyla çocuk gelin lafını toplum da, medya da unutsun.”
Kızların çocuk yaÅŸta evlendirilmelerinin toplumun kanayan yarası olduÄŸunu söyleyen Erdem, bunun önüne ancak ağır ceza hükümleriyle geçilebileceÄŸini düÅŸünüyor. Dinî nikah kıyan imamlara bu sebepten dolayı 6 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilmesi gerektiÄŸini savunuyor.
BM Çocuk SözleÅŸmesi’ndeki 3 madde
Türkiye, 1994 yılında Çocuk SözleÅŸmesi'ni imzaladı. 54 maddeden oluÅŸan bu sözleÅŸme çocuk haklarının korunmasını amaçlıyor ve taraf devletlere belli yükümlülükler getiriyor.
Ancak Türkiye, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Çocuk Hakları SözleÅŸmesi’nin 17, 29 ve 30. maddeleri hükümlerini T.C Anayasası ve Lozan AnlaÅŸması hükümlerine uygun olarak çekince koydu. Bu maddeler, farklı dile mensup çocukların kendi dilini kullanma hakkını içeren maddeler.
Erdem’e göre, Türkiye’nin çekindiÄŸi kesim Ermeni, Rum ya da Yahudi vatandaÅŸlar deÄŸil; Kürtler.
Erdem çözüm sürecindeki Türkiye’nin artık bu çekinceleri kaldırma zamanının geldiÄŸini düÅŸünüyor:
“1994 Türkiye'si ile 2014 Türkiye’si arasında ciddi fark var. Açılım sürecinde, toplumun artık birbirinin derdini görmeye zorunlu olduÄŸu bir ortamda, hele çocuk söz konusuysa, bu çekincenin kaldırılması gerekiyor.”
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.