Güncel
Sünniler borçlu, Aleviler alacaklı mı?
Bakar mısınız Kemalist Cumhuriyet’in manşete çektiği röportajın başlığına: “Sünniysen AKP’liysen Türkiye çok eğlenceli”.
Ä°ddianın sahibi CNN Türk ve Kanal D’nin sempatik habercisi Cüneyt Özdemir, “Türkiye giderek daha tek tipleÅŸmeye zorlanan bir atmosfere girdi” iddiasında ısrarlı. Öyle ki bu ısrarını “geyik yapmaktan, espri yapmaktan korkar olduk” diyerek sürdürüyor. Hatta Cüneyt Özdemir “deliler koÄŸuÅŸuna döndü”rülen bir medya ortamı dolayısıyla Türkiye’yi “EÄŸlencesini Yitiren Ülke” olarak tanımlamayı tercih ediyor.
“EÄŸlencesini Yitiren Ülke”nin neden ve nasıl bu duruma sürüklendiÄŸine dair akla gelen ilk örnekse ÅŸu cümlelerde: “Bir zamanlar Türkiye televizyonlarındaTuttu Fruttidiye bir program vardı. Åžimdi böyle bir ÅŸeyin hayalini bile kuramazsınız. Nerdeyse ÅŸifreli kanallarda bile bulamazsınız.” Halkımızı Tuttu Furitti’den mahrum bırakanları ‘büyük bir paranoya’ sahibi olmakla, bunu yayınlayamayan medya ve izleyemeyen toplum için de ‘büyük bir sıkıştırılmışlık’ tanımı uygun görülüyor.
ALEVÄ°LÄ°K-KEMALÄ°ZM KARDEÅžTÄ°R, AYRIM YAPAN...
Dersim tartışmaları etrafında son dönemde alınan pozisyonlar kimin tutarlı kimin tutarsız olduÄŸunu, kimlerin devlete ve resmi ideolojisine müzahir kimlerin de muhalif olduÄŸunu her yönüyle açık ediyor aslında.
Devrimci demokrasi ve özgürlükçü muhalefet imajı vermelerine karşın Gezi Ruhu olarak isimlendirebileceÄŸimiz seküler çevrelerin ölümcül bir açmazı var. Zorunlu din derslerine yapılan itiraz ve cemevlerine yasal statü talebini yükselten Aleviler ve Aleviler üzerinden devlete deÄŸil Hükümet’e karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren kesimlerin özde Kemalist devlet düzeninden baÅŸka bir önerileri yok.
Dersim Harekâtı’yla, bu harekâtın mimar ve aktörleriyle, hedeflenen toplum ve devlet düzeniyle yüzleÅŸmeye en baÅŸta Alevilerin, Dersimlilerin, KızılbaÅŸların hiç ama hiç niyeti yok. Dersim Tenkili’yle yüzleÅŸmek ve bunun doÄŸurduÄŸu 80 yıllık acılarla hesaplaÅŸmak iradesini kim sergiledi? Sünni-Ä°slamcı ve otoriter sıfatlarla itibarsızlaÅŸtırmaya ve askeri-bürokratik mekanizmalarla iktidardan düÅŸürülmeye çalışılan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸandeÄŸil mi?
Neden Alevi-seküler ve demokrat kesimler Dersim’i kan ve acıya boÄŸanMustafa Kemal ve Kemalizm’le yüzleÅŸip hesaplaÅŸmak yerine ona tapınırcasına sadakat gösteriyor acaba? Çünkü evvel emirde Dersim Harekâtı’nın mimarları da hedefleri de bir bütün olarak ‘seküler’ temellerden yükseliyordu.
Alevileri (KızılbaÅŸları, Dersimlileri, Kürtleri, Ermeni ve Rumları) ötekileÅŸtiren, tehcir ve katliama tabi tutan devlet sınıfları Sünni ve Ä°slamcı deÄŸil hiç tevil edilemeyecek kadar seküler ve Türk ulusalcısı karakterleriyle maruftu. Devlet sınıflarının toplumsal kesimlerin hiç birini ‘Sünni’ ve ‘Ä°slamcı’ kimliÄŸe zorlaması söz konusu olmadığı gibi tersine asıl büyük mücadeleyi Sünni ve Ä°slamcı kesimlere karşı yürütmüÅŸtür. Ä°yi ama Aleviler ve Alevilerin talepleri üzerinden despotizme, otoriterizme, totalitarizme karşı hak ve özgürlük mücadelesi verme iddiasındaki sosyalist ve liberal kesimler neden Kemalizmle deÄŸil de Hükümetle savaÅŸa giriÅŸiyor?
DEVLET NE ZAMAN VE NASIL SUNNÄ° OLDU?
Ä°ster Hacı BektaÅŸ-ı Veli ister Pir Sultan Abdal isterse baÅŸka bir geleneÄŸe mensup olsun aslında bütün Alevilerin kronik problemi Kemalizme duydukları kara sevdadır. Cemevlerinde Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Pir Sultan Abdal ve Hacı BektaÅŸ-ı Veli’nin suretlerinin yanında Mustafa Kemal’in resminin de bulunuyor oluÅŸu basit bir tesadüf deÄŸildir. Cemevlerine yerleÅŸtirilen ve her semah öncesi diÄŸerleri gibi destur alınan bu resim bir ÅŸahsı manevi’dir. ‘Ä°badethane ve ibadet’in merkezine yerleÅŸtirilen bu ‘sembol’ Alevilerin neden TSK, yüksek yargı, akademi, sanat, medya, sermaye gibi iktidar sınıflarının yanında saf tuttuÄŸunun hem siyasi hem de itikadi-ideolojik gerekçesini iÅŸaretlemektedir.
Dersimli-Alevi kimliÄŸiyle bilinen KılıçdaroÄŸlu’nun suskunluÄŸunun ÅŸöyle ya da böyle izahı olabilir. Ä°yi ama Marksist, sosyalist, liberal, sosyal demokrat vs. her türden seküler mücadele alanı için verimli bir fidelik olmuÅŸ Alevi çevre, örgüt, aydın ve sanatçılara ne oluyor ki Dersim katliamı için belirsiz talepler, sonuçsuz sloganlar savurup duruyorlar? Mesela Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat da bu sene gerçekleÅŸtirilen anma töreninde klasik Alevi refleksini sergiliyor ve “BaÅŸbakan özür diledi ama özrün arkası boÅŸtur” diye kestirip atıyor.
Ä°ÅŸin özü Hükümet açısından da adalet ve özgürlük talep eden her insan açısından da Alevilerin devletle, Kemalizmle, iktidar sınıflarıyla yüzleÅŸmesi için esaslı bir hazırlığa ihtiyaç olduÄŸudur. Kürt sorunun çözümüne benzer bir biçimde Alevi Açılımı da bir ihtiyaçtır elbette. Ancak Alevi kesimlerin Açılım’dan önce uzun süreli bir siyasi ve psikolojik rehabilitasyona muhtaç oldukları görmezden gelinemez.
Kimden hesap sorması gerektiÄŸini inatla öÄŸrenmeyen, kendisine düÅŸmanlık etmemiÅŸ kesimlere karşı cellatları adına savaÅŸa tutuÅŸan, hümanizm ve özgürlük söylemlerini kliÅŸeleÅŸtirip, iktidar sınıflarına asker yazılmak için pek hevesli olanlara önce açılım mı yoksa rehabilitasyon mu lazım.
YENÄ°AKÄ°T
Henüz yorum yapılmamış.