Güncel
"Ölçeğinizi küçük tutmayın"
Davutoğlu, iş adamlarına, "Yeni Türkiye'de devletin görevi sizin önünüzü açmak ama size şunu söylemek; 'Ölçeğinizi küçük tutmayacaksınız" dedi
BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, yeni Türkiye'de devletin görevinin, iÅŸ adamlarının önünüzü açmak olduÄŸunu belirterek, "Ama size ÅŸunu söylemek; 'ÖlçeÄŸinizi küçük tutmayacaksınız.' Åžirketler ölçeklerini küçük tutarlarsa zihniyet olarak hedeflerini küçük tutarlarsa ülke siyasetçileri ne kadar büyük hedeflerden bahsederlerse bahsetsinler o hedeflere ulaşılmaz" dedi.
DavutoÄŸlu, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dış Ekonomik Ä°liÅŸkiler Kurulu (DEÄ°K) Genel Kurulu'ndaki konuÅŸmasında, küresel ekonomik krizden, Avrupa içinde yaÅŸanan krizlerden sonra her kurum, her devlet ve her uluslararası organizasyonun kendisini yeniden yapılandırdığını, G20 içinde de yeniden yapılanmaya yönelik istiÅŸareler bulunduÄŸunu anlattı.
AB DışiÅŸleri Bakanları toplantısında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, "Krizlere tepki verme gücü ve kendi içinde kendini yenileme kudreti anlamında 3 tür ülke var" dediÄŸini aktaran DavutoÄŸlu, bu kategorileri, "vizyonu olan ve bu vizyonu bir ülkeyi yönetebilme kabiliyetiyle pekiÅŸtirmiÅŸ olan siyasi liderlikteki ülkeler", "vizyonu olmamakla birlikte ülke yönetme kabiliyeti olan ülkeler" ve "vizyonu olmayan, yönetme kabiliyetini de kaybeden ülkeler" ÅŸeklinde sıraladı.
DavutoÄŸlu, vizyonu, yönetme kabiliyeti ve siyasi istikrarı olan ülkelerin yükseldiÄŸini dile getirerek, vizyonu olmayan ancak siyasi yönetme kabiliyeti bulunan ülkelerin yerinde saydığını, durumu idare etmeye çalıştığını, vizyonu ve yönetme kabiliyeti olmayan ülkelerin ise düÅŸüÅŸe geçtiÄŸini, ekonomik kaynakların tarumar edildiÄŸini ve 20-30 yıl öncesindeki üretim kapasitesini bile yitirdiÄŸini söyledi.
Türkiye'nin farkını, "Son 12 yılda vizyonu olan, kararlılıkla bu vizyonu yürütmeye ve o vizyona ulaÅŸmaya çalışan bir yönetimin etkin siyasi istikrarlılığının sürmesi" ÅŸeklinde açıklayan DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:
"Bütün iÅŸ adamlarımız herhalde 90'lı yılları hatırlar. 90'lı yıllarda dünyada ekonomi büyüyordu, geniÅŸliyordu. Dünyada toplam gayri safi milli hasılanın son 100 yıl içinde en geniÅŸ alana yayıldığı, ölçeklerin büyüdüÄŸü 10 yıldan biridir 90'lı yıllar. Dünya ekonomisinin geliÅŸtiÄŸi bu dönemde, Türk ekonomisi büyümediÄŸi gibi birkaç kriz de yaÅŸayarak büyük ölçüde geriye doÄŸru gidiÅŸi zor durdurabildi. 1994, 1999, 2001 krizlerini hep hatırlarız. Son 12 yılda dünya ekonomisi küçülüyor; birçok eski korumacı tedbirlerle ülkeler kendilerini birtakım çemberlerin içine almaya çalışıyorlar veya yeni ortaklıklarla alanı büyütmeye çalışıyorlar ki bu tıkanıklık aşılabilsin. Ama Türkiye istikrarlı bir ÅŸekilde yoluna devam ediyor. Burada siyasi istikrarla ekonomi politik yapısal dönüÅŸüm ve ekonomik refah arasında doÄŸrudan bir iliÅŸki var. Bunu fark etmemiz lazım."
"Bazıları bu hedefleri koyuÅŸ biçimimize 'ulaşılmaz' diyorlar"
BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, Türkiye'nin 3 alanda ciddi dönüÅŸüm geçirdiÄŸini ve geçirmeye devam ettiÄŸini belirterek, bunun ilkinin "zihniyet" olduÄŸunu söyledi. DavutoÄŸlu, "Öyle bir ekonomik zihniyet geliÅŸmesi lazım ki siyasi zihniyet geliÅŸmesi lazım ki bu yeni meydan okumalara cevap oluÅŸturabilsin" dedi.
GençliÄŸinde Türkiye'nin gücüyle ilgili analizler yapıldığına deÄŸinen DavutoÄŸlu, eski Türkiye'de, Türkiye'nin dünyadaki genel gidiÅŸatındaki bozuklukları örtmeye çalışan bir zihniyet bulunduÄŸunu söyledi.
DavutoÄŸlu, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra ekonomik çalkantılar yaÅŸandığı dönemde Dünya Bankası'ndan Atilla KaraosmanoÄŸlu'nun yaptığı bir analizde "EÄŸer biz doÄŸru ekonomik politikalar uygularsak, 1995'te Ä°talya'nın bugünkü seviyesinde olabiliriz" dediÄŸini aktardı.
Bütün karşılaÅŸtırmaların düÅŸük ölçekli ekonomilerle yapıldığını ve zihniyet olarak genel beklentinin, siyasetin domine ettiÄŸi alanların oluÅŸturduÄŸu yapılar olduÄŸunu anlatan DavutoÄŸlu, iÅŸ adamlarına ÅŸöyle seslendi:
"Yeni Türkiye'de devletin görevi sizin önünüzü açmak ama size ÅŸunu söylemek; 'ÖlçeÄŸinizi küçük tutmayacaksınız.' Åžirketler ölçeklerini küçük tutarlarsa zihniyet olarak hedeflerini küçük tutarlarsa ülke siyasetçileri ne kadar büyük hedeflerden bahsederlerse bahsetsinler o hedeflere ulaşılmaz. Biz bu dönemde bir özgüven devrimi ile aslında ölçekleri sürekli büyüterek, geliÅŸtirerek hedefler koyuyoruz. Bazıları bu hedefleri koyuÅŸ biçimimize 'ulaşılmaz' diyorlar. 12 yıl önce 2002 Kasımı'ndaki Türkiye'ye dönüp baksanız gerçekten bu hedeflerin ulaşılamaz görüldüÄŸü, hayal gibi algılandığı ayları hatırlarsınız. Kimin aklına gelirdi Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının 3,5-4 misli büyüyeceÄŸi, kiÅŸi başına düÅŸen gelir itibarıyla ihracatın 38 milyar dolardan 158 milyar dolara çıkacağını? Bunları saÄŸlayan ÅŸey; zihniyet devrimi. Hedeflerimizi hiç küçültmedik. Bütün dünya ekonomileri 2008'de hedef küçültmeye giderken, biz bir taraftan tam bir bütçe disiplini ve çok dikkatli bir ekonomi politikayla krizi kontrol altına almaya çalıştık, diÄŸer taraftan gelecek yılların planlamasını yaptık. Onun için bazı krizler bizi teÄŸet geçti ve tekrar ümitli bir ÅŸekilde geleceÄŸe baktık. Hiç kimsenin bu zihniyet dönüÅŸümünden feragat etmemesi lazım. EÄŸer biz tekrar kendi içimize döner, kapanır ve dünyayla bütünleÅŸmek iddiası yerine sadece kendi iç çeliÅŸkilerimizle yüzleÅŸmek gibi bir tabloyla karşı karşıya kalırsak, iÅŸte o zaman korkmaya baÅŸlayalım."
DavutoÄŸlu, DEÄ°K'in Türkiye'yi dünyaya açtığını ifade ederek, iÅŸ adamlarından ölçek küçültmemesini, hiçbir alandan geri çekilmemesini istedi.
Türkiye'nin önemli bir coÄŸrafyası olduÄŸunu ancak bu coÄŸrafyada petrol kaynamadığını söyleyen DavutoÄŸlu, "Bizim insanımız var. Ä°ÅŸte DEÄ°K bu insan topluluÄŸunu temsil ettiÄŸi için önemli. Hiçbir ÅŸey bundan daha önemli deÄŸil" diye konuÅŸtu.
BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, Türkiye'nin dış temsilciliklerini 166'dan 221'e çıkardığını ve dünyada en fazla temsil edilen 7'nci ülke olduÄŸunu kaydederek, dış temsilcilikler artırılarak, iÅŸ adamlarının gittiÄŸi her yerde temsilciliklerin bulunmasının hedeflendiÄŸini belirtti.
Ekonomi Bakanı Zeybekci, "Biz Türkiye Olarak bu blokların dışında kalmayı kabul etmiyoruz"
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ABD ve AB'nin, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ile bir araya geldiÄŸini, ABD'nin Japonya'dan Yeni Zelanda'ya kadar 16 Asya Pasifik ülkesi ile yeni bir ticaret ve yatırım ortaklığı oluÅŸturacağını belirterek, "Dünya ticaretinin 3'te 2'sinden fazlası 2 ayrı blok ile ama organik bir baÄŸda yer alacak. Biz Türkiye olarak bu blokların dışında kalmayı asla kabul etmiyoruz" dedi.
Bakan Zeybekci, ticaretin yeniden yapılanan, küresel ekonomide ve ülkelerin kalkınmalarında her zaman olduÄŸundan daha belirleyici hale geldiÄŸini ifade ederek, ticaretin, kalkınmanın ana unsuru olduÄŸunu, orta sınıfı güçlendirerek istihdamı ve büyümeyi tek başına yüklenmeye baÅŸladığını söyledi.
Ticaretin aktörlerinin çeÅŸitlendiÄŸini, alanının ise geniÅŸlediÄŸini anlatan Bakan Zeybekci, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:
"BaÅŸbakanımızın diplomasi literatüründe ve uluslararası iliÅŸkilerde 'Stratejik Derinlik' eserinde ifade ettiÄŸi gibi yeni dönemde dış ekonomik iliÅŸkileri yönlendiren ekonomi, politik tercihler genel stratejinin önemli unsuru haline gelmiÅŸtir. Tüm aktörler bu yeni düzende küresel ekonomik dengelerde kendine yer edinmeye çalışan ekonomi kanalına yönelmiÅŸler ve ekonomik çıkar alanları diplomasinin ana unsuru haline gelmiÅŸtir. Günümüzün dünyasına bakıldığında soÄŸuk savaÅŸtan sonra dünyanın ekonomik ve ticari haritası yeniden çiziliyor. Son 10 yıllık dönemde bu ekonomik hareketlerin yoÄŸunlaÅŸtığını görüyoruz. 12 yıllık performansımızda da hükümet olarak attığımız bütün adımlar dünyanın yeniden yapılandığı, ekonomik haritalarının yeniden çizildiÄŸi dönemde Türkiye'nin artık edilgen bir ekonomiden etken bir ekonomiye geçmesi için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz."
Zeybekci, iÅŸ dünyasının hükümetler, devletler, ülkelerin dış politikalarıyla iç içe geçmiÅŸ yeni bir misyona, vizyona, yapıya kavuÅŸmasının önemine iÅŸaret ederek, "Yeni süreçte DEÄ°K'e de büyük görevler düÅŸüyor. Bu dönemde DEÄ°K ile devletimizin, hükümetimizin, milletimizin dış politika, ekonomik politikalarla uyum içinde olması ve bir hedefe hep beraber kenetlenmesi için yeni yapılanma yaÅŸadık. Bu yeni yapılanmalardan asla geri gitmesi söz konusu deÄŸildir" diye konuÅŸtu.
"Biz blokların dışında kalmak istemiyoruz"
DEÄ°K ile yola çıkarken ülkenin 2023 ve 2071 hedeflerine gitmesinin sadece hükümete, devlete, bakanlıklara ait olmadığının bilincinde olduklarını anlatan Zeybekci, konuÅŸmasına ÅŸöyle devam etti:
"Dünyanın ÅŸu andaki yapılanması ekonomik ve ticari haritanın yeniden çizilmesiyle ilgili ABD ve AB, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ile bir araya geliyor. 2016 yılı itibarıyla anlaÅŸmayı imzalayıp, 2017'de yürürlüÄŸe koymak istiyorlar. Bu gerçekleÅŸirse dünya ticaretinin yüzde 50'sini temsil eden alanda yeni bir blok oluÅŸacak. ABD Japonya'dan Yeni Zelanda'ya kadar 16 Asya Pasifik ülkesi ile yeni bir ticaret ve yatırım ortaklığı oluÅŸturacak. Dünya ticaretinin 3'te 2'sinden fazlası 2 ayrı blok ile ama organik bir baÄŸda yer alacak. Türkiye olarak bu blokların dışında kalmayı asla kabul etmiyoruz. AB ile Gümrük BirliÄŸi anlaÅŸması olan tek ülke olarak ülke ülke dolaÅŸarak, Türkiye'nin haklı davasını anlatıyoruz."
Zeybekci, Türkiye'nin davasını anlatırken, "Biz bugüne kadar stratejik ortak, müttefik, dost ülke olduk ama biz sizlerle ekonomik ortak olmak istiyoruz" dediklerini aktararak, bu anlamda ümitsiz olmadıklarını ve Türkiye'nin hak ettiÄŸi yerde olacağını söyledi.
Ä°smet Ä°nönü'nün "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır" sözünü anımsatan Zeybekci, "Yeni dünya kurulurken, Türkiye o yeni dünyayı kuranlardan olur' diyoruz. Bu süreçte Türkiye, 160 milyar dolara yaklaÅŸan ihracatına edilgen bir ekonomi ile geldi. Biz fasoncu bir anlayışla buraya geldik. Dünyada hammadde ve enerji kaynaklarının, tüketim aÄŸlarının, tüketim alışkanlıklarının baÅŸkalarının kontrol ettiÄŸi iki ucu tutulmuÅŸ olan ekonomik hatta biz üretim aktörlerinden olduk" ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Zeybekci, Türkiye'nin artık etken bir ekonomi ile dünyada sürdürülebilir bir ÅŸekilde kültür coÄŸrafyasının da avantajlarını kullanarak enerji kaynaklarını ve hammadde geleceÄŸini kullanmak istediklerini belirterek, ÅŸunları kaydetti:
"Türkiye olarak artık bu coÄŸrafyada tüketim alışkanlıklarını belirleyen, tüketim aÄŸlarını kontrol eden bir ülke olmak istiyoruz. Yani ekonominin iki ucunu kontrol eden egemen bir ülke olmak istiyoruz. Ülkemizin yaÅŸadığı birçok sıkıntının altında yatan gerekçeler bunlardır. Bunları gerçekleÅŸtirmek için de yüksek teknoloji alanında çok iyi teÅŸviklerle bir yapılanmaya gidiyoruz. Türkiye olarak ülkemizdeki yatırımcıların baÅŸka ülkelere gitmelerini 'ülkemizden kaçıyorlar' gözüyle bakmıyoruz. Ülkemizden baÅŸka ülkelere giden yatırımcıları destekliyoruz. Yeni desteklerle yolumuza devam edeceÄŸiz."
BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, politikayla ekonominin birbirine bütünleÅŸik alanlar olduÄŸunu belirterek, "Bunu politikanın ekonomiyi yönetmesi, ekonominin politikaya etki etmesi anlamında söylemiyorum. Sizin planlamalarınızın önünü açmak bizim görevimiz. Özel sektördür ekonomiyi belli bir çıtaya getirecek olan" dedi.
Devletin makro stratejik planlamasıyla ÅŸirketlerin planlaması arasında uyum olduÄŸu zaman sonuç alındığını ifade eden DavutoÄŸlu, "Son 12 yıldaki baÅŸarımızın arkasında bence bu yöntemin büyük bir payı var. Åžirketler eÄŸer devletin geleceÄŸinden emin deÄŸillerse yani yönetimlerin, siyasi istikrarın geleceÄŸinden emin deÄŸillerse frene basmaya baÅŸlarlar. Yatırımlarda frene basılır. 1999-2000 krizinden sonra, ilk iÅŸ maaşı dolara çevirmekti. Çünkü ertesi gün ne olacağını bilmiyor. Åžirketlerde de aynı durum vardı. Bir Anayasa kitapçığı atılıyor ve bir anda ortalık karışıyor" diye konuÅŸtu.
Ahmet DavutoÄŸlu, en önemli meselenin, Dış Ekonomik Ä°liÅŸkiler Kurulu'nu, ortak aklın üretildiÄŸi ve ÅŸirketlerin ortak aklıyla devlet aklının birleÅŸtiÄŸi kurullar haline getirmek olduÄŸunu vurgulayarak, "Evet bir devlet aklı var. Bundan emin olunuz. Hiç tereddüttünüz olmasın. Türkiye'de bugün devlet aklı ve vizyonu vardır. O devlet aklıyla kastettiÄŸim siyasi istikrarı ve siyaseti elinde bulunduran bugünkü kadroların dünyaya bakışının bir perspektifi var. 12 yıldır bu perspektif kararlı bir ÅŸekilde sürdürüldüÄŸü için bir netice alabiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Bu karşılaÅŸtırmayı yapmanın bazı ülkeler için doÄŸru olmayabileceÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, DışiÅŸleri Bakanlığı döneminde 5 yıl içinde bazı ülkelerde 7, bazılarında 6, bazılarında 5 dışiÅŸleri bakanı gördüÄŸünü, hiç birinde 2-3 bakan görmediÄŸini söyledi.
Her dışiÅŸleri bakanının baÅŸbakan deÄŸiÅŸimi anlamına geldiÄŸini aktaran DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:
"Aynı 1994-1996 yılları gibi... DışiÅŸleri bakanlarımızın resmini astığımda birkaç yılda öyle bir yoÄŸunluk var ki arka arkaya bir kaç bakan deÄŸiÅŸmiÅŸ. Öyle bir bakan nasıl planlama yapabilir, öyle bir baÅŸbakan nasıl popülizmden kurtulabilir? Her seçime giriÅŸte popülizm sebebiyle kaybettiÄŸimiz büyük kaynaklar var. Çünkü istikrarsız koalisyonlar onu teÅŸvik eder. ' Ekonomi politik' kavramını kullanmanın sebebi bu. Politikaylaekonomi birbirinden arındırılmış, psikolojileri birbirinden uzaklaÅŸtırılmış alanlar deÄŸildir. Politikayla ekonomi birbirine bütünleÅŸik alanlardır. Bunu politikanın ekonomiyi yönetmesi, ekonominin politikaya etki etmesi anlamında söylemiyorum. SöylediÄŸim gibi sizin planlamalarınızın önünü açmak bizim görevimiz. Özel sektördür ekonomiyi belli bir çıtaya getirecek olan."
Yeni programlar açıklanacak
BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, Mayıs 2013'te Türkiye'de faizlerin yüzde 5'e kadar indiÄŸini, muhteÅŸem bir olumlu atmosfer olduÄŸunu belirterek, Gezi olayları, arkasından 17 ve 25 Aralık ile son Kobani olaylarının ortaya çıktığını, fakat ülke insanının kaderiyle ilgili nihai tutumunu belirlediÄŸini kaydetti.
DavutoÄŸlu, 10 AÄŸustos'tan sonra "AK Parti'de bir türbülans yaÅŸanıp yaÅŸanmayacağı, yaÅŸanması durumunda Türk ekonomisi nereye gider" diye analizler yapıldığını belirterek, "Birileri de buna büyük bir beklentiyle bakıyordu 'Ah bir kriz çıksa' diyerek. Bunların hiç birisi olmadı. Kast ettiÄŸim devlet aklı ve vicdanı budur. Biz gerek CumhurbaÅŸkanımızın geçiÅŸ sürecinde gerek hükümette arkadaÅŸlarımızla istiÅŸare ederken öncelikli ve tek meselemiz bulunduÄŸumuz makamları korumak deÄŸil, Türkiye'nin geleceÄŸini herhangi bir riske atmayacak ÅŸekilde bir planlama içinde davranmak" diye konuÅŸtu.
Açıklanan hükümet programının ortak akılla 3 günde yazıldığını, koalisyon partili bir dönem olması durumunda bunun 3 ayda bile yazılamayacağını dile getiren DavutoÄŸlu, programla ilgili ekonomik anlamda olumsuz bir referans duymadığını anlattı.
DavutoÄŸlu, 12 yıllık birikim üzerine programın tek tek, cümle cümle kaleme alındığını ifade ederek, bir çok iÅŸin arasında, Kobani, Suriye ve Irak'la uÄŸraşırken orta vadeli programın da açıklandığını söyledi.
BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:
"Reel sektörle ilgili alanların dışında inÅŸallah 8 makro ekonomik alanda, 8 de sosyal alanda ayrıca paketleri önümüzdeki haftalarda açıklayacağız. G-20'ye çok güçlü bir ÅŸekilde gidiyoruz ve G-20 dönem baÅŸkanlığını da 1 Aralık'ta alacağız. Ä°ÅŸ kazalarıyla ilgili yeni yasal düzenlemeler yapıyoruz ve daha bir çok alanda. Dış Ekonomik Ä°liÅŸkiler Kurulu yeniden yapılanırken, Türkiye'nin siyaseti de yeniden yapılandı. Bu yeniden yapılanma içinde bir saat bile kaybedilmedi. Tek bir tartışma bile yaÅŸanmadı, tek bir sorumsuz davranışla ülke ekonomisi riske edilmedi. Bir açıklamayla bir davranışla... Bu hükümetimizin ve AK Parti içindeki deÄŸiÅŸimin nasıl bir toplam zihniyetin ve yöntemin ürünü olduÄŸunu ortaya koyan bir tutumdur. Hemen bu yapısal deÄŸiÅŸimle yeni Türkiye ve yeni ekonomi kavramlarını da gündeme getirmeye çalıştık."
"Yatırımlar arttı"
Ahmet DavutoÄŸlu, Türkiye'de önemli bir ölçek deÄŸiÅŸimi yaÅŸandığını ifade ederek, Türkiye'ye giren toplam yabancı yatırımların 1984-2002 arasında 14,6 milyar dolar olduÄŸunu, bu rakamın 2003-2014 yılları arasında ise 145 milyar dolar düzeyinde bulunduÄŸunu söyledi.
Küçülen bir dünya ekonomisi göze alındığında son 10 yılda gelen yatırımların söz konusu 20 yılın 10 misli olduÄŸuna dikkati çeken DavutoÄŸlu, DEÄ°K'in sadece ticaret deÄŸil, belli alanlarda dış yatırım da yapması gerektiÄŸini ifade etti.
DavutoÄŸlu, 1974'ten 2002'ye kadar müteahhitlerin dışarıdan aldığı toplam iÅŸ tutarının 46 milyar dolar olduÄŸunu aktararak, "2002-2003 yılları arasında bu rakam 231 milyar dolar. Ne deÄŸiÅŸti 10 yılda ya da 30 yılda? Zihniyet deÄŸiÅŸti, yöntem deÄŸiÅŸti, vizyon deÄŸiÅŸti ve en önemlisi de bunları deÄŸiÅŸtiren siyasi istikrarı saÄŸlayan kadrolar ve siyasi irade, yapı istikrarlı bir ÅŸekilde 12 yıldır iÅŸbaşında" dedi.
"Bu seçim bir geçiÅŸ süreci deÄŸildir"
62. hükümeti kurarken bir önceki hükümetten kalan 8 aya göre planlama yapmadıklarını vurgulayan DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"Biz, 2015 Haziran'da yapılacak seçimler sonrasında da devam edeceÄŸimizi öylesine inanıyoruz ki, 2023'e kadar 9 yıllık program açıklayacağız ve herkes ÅŸunu bilecek, kimse tereddüt etmeyecek; bu seçim bir geçiÅŸ süreci deÄŸildir. Madem ki iktidardayız, biz geçiÅŸ süreci diye bir mantığı ne kendimiz benimseriz ne de herhangi bir vatandaşımızın, giriÅŸimcimizin, iÅŸ adamımızı 'Bir geçiÅŸ süreci olacak. Dolayısıyla bu geçiÅŸ sürecinde ben bekleyeyim' psikolojisine sokarız. Bu sorumsuzluk olur. Ve o ciddiyetle yaklaÅŸtık. Bütün arkadaÅŸlarımla Orta Vadeli Program (OVP) ve yapısal dönüÅŸümün çalışmalarını daha o gün baÅŸlatmış olduk. Bunun bir baÅŸka boyutu da var; eÄŸer biz son 12 yılda bütün türbülansları aÅŸabildiysek, bütçe disiplininden ÅŸaÅŸmadığımız için.
Åžimdi bir an 'Acaba bu geçiÅŸ dönemi mi veya beklemeye mi alınıyoruz? dediÄŸinizde popülizme kayabilecek uygulamalar da baÅŸlar ve bürokrasinin de kendisini bu yeni ÅŸartlara intibak ettirmek için beklemeye aldığını görürsünüz. Biz hiçbir ÅŸekilde, demokrasiden alınan kudretin bürokrasiyle paylaşılması gerektiÄŸini düÅŸünenlerden deÄŸiliz. Kim bu ülkede 'Ben geleceÄŸimi göremiyorum' diyerek frene basmaya kalkarsa ona 'gölge etme kardeÅŸim' deriz. Gölge etme bizim kaybedecek vaktimiz yok."
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.