Sosyal Medya

Güncel

28 Åžubat sivil bir darbedir

28 Şubat Davası`nda "müşteki"lerden dönemin DYP Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Genel başkanımızın önü kesilerek mağdur edilmiştir. Bu sivil bir darbedir. Demokrasi ağır bir darbe almıştır" dedi.



28 Åžubat Davası`nda "müÅŸteki" sıfatıyla beyanda bulunan dönemin DYP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Mehmet Ali Yavuz, "BaÅŸbakanlık Tansu Çiller`den alınmış, Mesut Yılmaz’a verilmiÅŸtir. Azınlık çoÄŸunluÄŸa, çoÄŸunluk azınlığa dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Genel baÅŸkanımızın önü kesilerek maÄŸdur edilmiÅŸtir. Bu sivil bir darbedir. Demokrasi ağır bir darbe almıştır" dedi. 

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada "müÅŸteki" olarak ifadesi alınan Yavuz, 28 Åžubat sürecinde yaÅŸananların "DYP Genel BaÅŸkanı Tansu Çiller`i bitirme hareketi" olduÄŸunu, bunun için de medya aracılığıyla her türlü karalama politikasının yapıldığını savundu. 

DYP`nin Refah Partisiyle kurduÄŸu koalisyon hükümetinin ardından ekonomide canlanma yaÅŸandığını, terörle mücadele etkin politikalar izlendiÄŸini ileri süren Yavuz, ÅŸunları anlattı: 

"Bu durumdan memnun olmayanlar `laiklik elden gidiyor` diye propaganda yaptırmıştır. ÇeÅŸitli entrikalarla TSK bünyesinde BÇG oluÅŸturulmuÅŸtur. Refahyol hükümetini bitirmek için her yol denenmiÅŸtir. BaÅŸbakanlık Tansu Çiller`den alınmış, Mesut Yılmaz’a verilmiÅŸtir. Azınlık çoÄŸunluÄŸa, çoÄŸunluk azınlığa dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Genel baÅŸkanımızın önü kesilerek maÄŸdur edilmiÅŸtir. Bu sivil bir darbedir. Demokrasi ağır darbe almıştır. 28 Åžubat vakası baÅŸladıktan sonra sahte maÄŸdurlar türemiÅŸtir. Bu davanın en büyük maÄŸduru DYP Genel BaÅŸkanı Tansu Çiller`dir." 

Sanık avukatlarından Yasin Tekakça`nın "Sahte maÄŸdurların kimlerdir?" sorusuna Yavuz, "Sayın CumhurbaÅŸkanının kızı Sümeyye ErdoÄŸan, o zamanlar 12 yaşındaydı. Burada gördüm, ÅŸaşırdım. O günlerde çocuk yaşındayken nasıl maÄŸdur olur?" dedi. 

Yavuz, avukat Tekakça`nın, "Sizce bu eylemi gerçekleÅŸtirenler askerler mi, partinizden istifa eden milletvekilleri mi, yoksa güç odakları mı? sorusuna, "MüÅŸterek bir kaos yaratılmıştır. Burada `TSK’nın tümü suçlu` demiyorum. Hükümetten kurtulmak için her türlü çaba sarf edilmiÅŸtir" diye yanıt verdi. 

"Kendimi sıkılmış, çöpe atılmış bir limon olarak hissettim" 

Daha sonra ifadesi alınan müÅŸteki eski Askeri Hakim Hasan TüysüzoÄŸlu, o süreçte kendisinin ve ailesinin baskı gördüÄŸünü, hukuk fakültesi mezunu kızının Adalet Bakanlığının yazılı sınavını kazındığı halde, mülakatta elendiÄŸini anlattı. 

"Silahlı Kuvvetlerden iliÅŸiÄŸimin kesildiÄŸini gazeteden öÄŸrendim. Atılmadan önce bir soruÅŸturma geçirmedim. Kendimi sıkılmış, çöpe atılmış bir limon olarak hissettim. Kızlarımın başı kapalı, orucumu tutuyorum, namazımı kılıyorum. Suçum buysa cezaya razıyım" diyen TüysüzoÄŸlu, bu sırada aÄŸlamaya baÅŸladı. 

TüysüzoÄŸlu’na Mahkeme BaÅŸkanı Fevzi Şıngar su verdi. 

Yasal dokunulmazlıkları olduÄŸu halde TSK’dan birçok subayın ihraç edildiÄŸini belirten TüysüzoÄŸlu, Ankara Barosunun kendisine avukatlık izni vermediÄŸini, avukatlığa, uzun hukuki mücadele sonrasında dönebildiÄŸini söyledi. 

TüysüzoÄŸlu, "Burada yargılanan arkadaÅŸlara da ÅŸunu söylemek isterim. Ä°rtica korkusu yanlıştır. Halkımız demokrasiyi benimsemiÅŸtir. KeÅŸke `MaÄŸdur ettiklerimizden özür diliyoruz` deseler de, ben de davamdan vazgeçmiÅŸ olsam" diye konuÅŸtu. 

O süreçte BÇG’ye yetkiyi verenlerin dönemin CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel ile BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz olduÄŸunu ileri süren TüysuzoÄŸlu, haklarında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. 

"Beni zindana atanlar sana az bile yapmış" 

MüÅŸtekilerden eski Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol da GATA`dan mezun olduktan sonra NATO`da farklı görevlerde bulunduÄŸunu, bazı yabancı üniversitelerde bilimsel çalışmalar yaptığını ve kulak tedavisinde özel bir sistem geliÅŸtirdiÄŸini anlattı. 

Bilimsel çalışmalarının birçok yabancı yayımda alıntılandığını belirten Kahramanyol, ancak TSK`dan "Bilimsel katkısı yok", "eÅŸi kapalı", "tarikatçı" denilerek, iliÅŸiÄŸinin kesildiÄŸini bildirdi. GATA`dan yaklaşık 20 subayla birlikte atıldığını gazeteden öÄŸrendiÄŸini, üniversitede derslere giremediÄŸini, doktorluk yapamadığını söyleyen Kahramanyol, dava açılıncaya kadar neden ordudan iliÅŸiÄŸinin kesildiÄŸini öÄŸrenemediÄŸini kaydetti. 

Siyasi fikirlerini açıkça beyan etmediÄŸinden hakkında soruÅŸturma açılmadığını ifade eden Kahramanyol, ÅŸunları anlattı: 

"Ä°lk eÅŸimin başının kapalı olduÄŸu söylenmiÅŸ. Ä°lk eÅŸim hekimdi ve başı kapalı deÄŸildi. Kapatmış olsaydı makbul olurdu. Çevik Bir’in evine gitmiÅŸizdir, o da bize gelmiÅŸtir. EÅŸimin başının kapalı olmadığını bilir. Karara imza atarken vicdanı sızlamadı mı? Hiçbir tarikata mensup deÄŸilim. Ä°ddia edildiÄŸi gibi Hüseyin Işık ve Enver Ören’i tanımıyorum. Yayınları yoktur. Tarikatçı deÄŸilim ki emrimdekilere tarikat propagandası yapayım. 

Kızım BirleÅŸmiÅŸ Milletler`de bir sınavı kazanmış, ataması yapılmamıştı. Benden dolayı... CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel’i ziyaret ettim, durumu anlattım. Demirel’e `Benim TSK’dan atılmamı ne dediler de imzaladınız` diye sordum. `Hatırlamıyorum` diye yanıt verdi. Sonra bana `BaÅŸbakanlığım döneminde beni zindana atanlar, sana az bile yapmış` dedi. 28 Åžubat meÅŸru hükümete yönelik bir darbedir. Darbenin öncesinde TSK’da hazırlıklar baÅŸlamıştır ve kitle halinde ihraçlara baÅŸlanmıştır. Yüksek Askeri Åžura bir kıyım makinesi olarak kullanılmıştır." 

Kahramanyol, bir soruyu yanıtlarken, "Ben sıradan bir adam deÄŸilim. TSK`da benim gibi bir adama köpek muamelesi yapılıyorsa, yazıklar olsun onlara. Cümle alem biliyor ki, TSK`da komutan emreder, sicil deÄŸiÅŸir. Bunu inkar eden kendisine aynada baksın" ifadelerini kullandı. 

Sanıklardan Çetin Saner, Kahramanyol`un kendisine yönelik iddialarda bulunduÄŸunu ifade ederek, Kahramanyol`un sicil amiri olmadığını, iddialarının yanlış olduÄŸunu kaydetti. 

Söz alan sanık Çevik Bir de Kahramanyol`un ilk eÅŸinin "başı açık, modern bir insan" olduÄŸunu, ikinci eÅŸini ise hiç görmediÄŸini söyledi. 

MüÅŸteki avukatlarından Emrullah Beytar`ın, GATA`da görev yaptığı dönemde darbenin konuÅŸulup, konuÅŸulmadığına iliÅŸkin sorusu üzerine Kahramanyol, "Genel manada bir korku havası vardı. Her türlü asıllı, asılsız dedikodu dolaşıyordu. Herkes gölgesinden korkuyordu. Bazı insanlar, hayatı boyunca Atatürk`ten bir sayfa okumamış olmalarına raÄŸmen, Atatürk`ün boy posterini odalarına koydular. Yani her devirde olduÄŸu gibi kiÅŸiliksiz insanlar o dönemde de vardı" diye konuÅŸtu. 

DuruÅŸmaya, daha sonra ara verildi. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.