Ä°slam
Hac hiç böyle anlatılmadı!
Bu yıl Kutsal Topraklardaydık. Haber peşinde koşarken Hac farizasını da tamamladık. Peki Hac’da ne gördük, ne yaşadık?
28 EYLÜL 2014, MEKKE
Buyur Allahım buyur!
25 Eylül PerÅŸembe günü Ä°stanbul’dan yola çıktık. Mekke’ye yaklaÅŸtığımızda uçağın hepbir ağızdan söylenen "Lebbeyk" nidaları ile inleyeceÄŸini hayal etmistim, öyle olmadı. Küçük gruplar halinde kısık sesle söylendi.
Cidde Havaalanı’nda gümrük polisi, binlerce kiÅŸi arasından neden sadece benim valizimi aradı, bilmiyorum!
Cidde Havaalanı’ndan yarım saatte çıktık. Diyanet’ten arkadaÅŸlar bunun rekor olduÄŸunu söyledi. Ama 1 saatlik Cidde -Mekke yolunu 5 saate katedebildik. Bizden önceki kafilenin 8 saatte geldiÄŸini oÄŸrenince ÅŸükrettik.
Ä°stanbul’da ihramı giydiÄŸimiz andan itibaren Kabe’yi görene kadar “LEBBEYK” dedik ve ÅŸunu söyledik: BUYUR ALAHIM BUYUR! EMRÄ°NDEYÄ°M BUYUR! SENÄ°N ASLA ORTAÄžIN YOKTUR! ÅžÜPHESÄ°Z HAMD SANA MAHSUSTUR! NÄ°MET DE SENÄ°N MÜLK DE SENÄ°NDÄ°R! SENÄ°N ASLA ORTAÄžIN YOKTUR!
Allah (cc) evine misafirliÄŸe gelenlerden sürekli “Senden baÅŸka ilah yoktur, ortağın yoktur” demelerini istiyor! Bunda bir hikmet var!
Mekke belki de dünyanın en yaÅŸanmaz yeri. Ä°klim ve coÄŸrafya çok sert. Hava çok sıcak. Zemzemden baÅŸka su kaynağı yok. Ä°htiyaç taşıma suyla karşılanıyor. Toprak görmedim desem yeridir. Mekke’nin içindeki daÄŸlar bir anda dimdik yükseliyor. Ama Kabe burada! Allah, misafirlerinin dünya güzelliklerinden sıyrılmasını murad etmis olabilir. Burası adama "Ölüm Var Hacı" dedirtiyor.
Endonezyalılar ve Malezyalılar tektip kiyafetleri, her daim mütebessim çehreleri, kibar ve grup disiplininden ÅŸaÅŸmayan halleri ile çok tatlılar. Ama bir abimiz "Müslümanlık bu da deÄŸil” dedi. Sanırım, "talimatla hareket ediyorlar, iradelerini kullanmıyorlar” demek istedi.
Hacıların taksicilerle imtihanı!
Afrikalı hacıların siyah yüzlerinden boncuk boncuk dökülen ter, gözüme nurdan damlalar gibi görünüyor.
Ortaasyalı müslümanlar da burada. Akraba ile karşılaÅŸma hissi yaÅŸadım. Bir an Fadime Bibimi görür gibi oldum. Baktım, Kazakistanlı bir teyzeymiÅŸ.
Kan golüne dönmüs, nice huzursuzluk ve gerginlikle dolu ülkelerden gelen milyonlarca insan Mekke’ye girdiÄŸinde pamuk kesiliyor. Bunca izdihama, meÅŸakkate, tahammül sınırlarını zorlayan sıkıntılara raÄŸmen en küçük bir tartışmaya ÅŸahit olmadım. Allah’ın bir hikmeti!
Mekke’nin taksicileri 5 Riyallik yol icin 100 Riyal istiyor. Arafat günü 500 Riyale kadar cıkıyormuÅŸ! Gerisi pazarlık gücünüze kalıyor. Geçen gün 4 arkadas Kabe’den dönerken pazarlığı ben yaptım. 60 Riyal isteyen taksiciyi gönderdim, otele 1 saat sonra 100 Riyale dönebildik!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Gormez'in tanışma sohbeti sırasında verdiği off the record bilgiyi burada paylaşacak değilim ama ip ucu verebilirim: Kabe ile ilgili!
Bir akÅŸam tavaftan sonra, Kabe’nin üzerine düÅŸecek gibi duran o plazaya girdim ve ÅŸu meÅŸhur ecnebi kahvesinden içtim. Damağımda kekremsi bir tat bıraktı.
30 EYLÜL 2014, MEKKE
Tavafta yediÄŸim dirsekler!
Uçsuz bucaksız çöl düzlüklerine uydu kentler kurulup hacılar buralarda konaklatılsa, Kabe'ye ulaşım metro ağı ile saÄŸlansa iyi olmaz mıydı?
Arafat istikametine yeni kurulan tek hatlı tramvayı saymazsak, bu topraklarda neden hiç demiryolu yapılmamış! Sultan Abdulhamit'in 100 yıl önce yaptırdığı Hicaz Demiryolu neden çürümeye terk edilmiÅŸ? Ä°nsan bazen gerçekten hayret ediyor!
Mekke'nin sıcağı adamın gözünün bebeÄŸini yakıyor!
Tavaf sırasında yediÄŸim dirseklerden daha ÅŸiddetli sevgi dokunuÅŸu görmedim.
Gecen akÅŸam tavaftayız. Bir kalabalık, bir izdiham…Hacerul Esved'e yakın bır noktada ayaklar yerden kesilmiÅŸ, oradan oraya dalgalanırken, 'Yaaa, yavaÅŸ gelin, ezecek misiniz bizi” diye kükreyen bır ses duydum. Baktım, hanımını korumak icin zayıf gövdesini siper etmiÅŸ 80 yaÅŸlarında bir amcamız!
Aynı dalgalanma sırasında Afrikalı bir müslümanla muhtemelen Kuveytli bir müslüman arasında sertçe bakışma oldu. Afrikalı kardeÅŸimin omuzuna dokundum ve 'Hacı Sabır” dedim.
Ye hurmayı, iç Zemzem’i…
Tavaf arası dinlenirken yakınıma oturan bir ablaya Türkiye'den anneanne olacağı haberi geldi. Müjdeyi arkadaşı ile paylaşırken çok mutluydu. Ben de mutlu oldum. Rabbim saÄŸlıklı ve bereketli bir ömür nasip etsin.
Mekke’de yaÅŸam: Ye hurmayı, iç zemzemi, dön Kabe’yi!
Taksicilere 'atar' yapabilen bir bizimkileri gördüm. Taksici fahiÅŸ para isteyince kapıyı çarpıp elinin tersi ile 'YALLAH” çeken baÅŸka milletten hacı görürsem onu da yazarım.
Geleli bir haftayı geçti hala hiçbir ÅŸeyimi kaybetmedim. Ne unuttum ne düÅŸürdüm ne de biÅŸey...Ä°stanbul'dan getirdiÄŸim kalemim duruyor, cep telefonum da!
3 EKÄ°M 2014, MEKKE
Sabır Hacı, sabır!
Sabah namazını Kabe’de kıldık, otele döneceÄŸiz. Ama taksi bulmak ne mümkün! Çaresiz korsan kamyonet dolmuÅŸa bindik! Zeynel Hacı (Kanal 7 ArÅŸiv ve Denetleme Müdürü Zeynel Abidin Yükçü) ve Star Gazetesi’nden Halime Kökçe ile birlikte…Eskiden yaylaya giderken yaptığımız gibi tampona bastık, kasaya asıldık. Yol boyunca espriler yaptık, güldük! Güzeldi!
Kabe'nin cevresindeki dükkanlarda alışveriÅŸ yapmak baÅŸlıbaşına bir imtihan vesilesi. Bizim kuruyemiÅŸçiler geniÅŸliÄŸindeki bakkallardan bir ÅŸiÅŸe su alabilmek bile mesele. Ama hiç sıra tartışmasına ÅŸahid olmadım. Bir tek benim kaÅŸlarım çatılır gibi oldu, 'Hacı Sabır' dedim.
Hiçbir ÅŸeyimi kaybetmedim demiÅŸtim! Aynı gün tavafta seccademi, terlik çantamı ve terliÄŸimin tekini kaybettim. 'Kaybetmedim Allah'a ÅŸükür' demezsem olacağı budur.
KABE’nin sırrı!
Tavaf, Kabe'ye en yakın noktadan yapılırsa ortalama yarım saat, en uzak noktadan yapılırsa 1 saati bulabiliyor. Süre, kalabalığa ve yürüme hızına göre deÄŸiÅŸiyor.
Her dönüÅŸe ÅžAFT deniyor. Yedi ÅŸaft bir tavaf. Åžaftları hiçbir zaman doÄŸru sayamadım. Eksik olur ÅŸüphesi ile fazla yaptım. Allah dilerse artı ÅŸaftları da tavaf kabul eder. O isterse olur!
Ä°lk tavaflarda çekingen davrandım. En uzak noktada tavaf yaptım, kalabalıktan uzak durdum, insanlara eziyet vermekten endiÅŸe ettim. Lakin hep bir eksiklik hissettim. O eksiÄŸin ne olduÄŸunu Kabe'ye yaklaşıp taşına el sürünce anladım. Kabe'den uzak tavaf etmek, misafirlikte kapı arkasına oturmak gibi!
Kabe; dört köÅŸe, siyah taÅŸtan yapılmış, görünüÅŸte hiçbir özelliÄŸi olmayan, içinde birÅŸey bulunmayan, insanlığın görüp göreceÄŸi en sade ev! Tesiri, sahibinden geliyor. Bu sadelikten, insanı mıknatıs gibi kendine çeken böylesine bir heybeti ancak gücü herÅŸeye yeten Allah yaratabilir!
Allah, hiçbir mekan ile sınırlandırılamaz. Ama Kabe için ''EVÄ°M' diyor! Ve biz Allah'ın evinde O'nun misafiriyiz! Ne büyük saadet!
Hac; çok tavaf yapacağım diye harap ve bitap düÅŸüp namaz vaktini uykuda geçirmek deÄŸildir!
Kabe’yi görünce kardeÅŸini unutan Müslüman!
Dünyanın dört bir yanından, her renkten, her ırktan, her dilden milyonlarca Müslüman birarada, barış ve selamet içerisinde! Åžii-Sünni, siyah-beyaz, doÄŸulu-batılı, zengin-fakir, amir-memur farketmiyor. Herkes aynı iman ve duyguyla Kabe’nin etrafında dönüyor! Peki Mekke’deki kardeÅŸlik havası Ä°slam coÄŸrafyasında neden esmiyor? Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanıMehmet Görmez’in cevabı ÅŸöyle oldu: “Müslümanlar Kabe’yi görünce kardeÅŸini unutuyor. Herkes kendisi için dua ediyor, kendisine istiyor!”
Mahşerin provası!
Sıcak beynimi kaynatıyor! Kafamın içi fokurduyor sanki!
Buyuk buluÅŸma vakti geldi. 4 milyon inanmış insan Arafat'ta buluÅŸacağız. Hz Adem ıle Hz Havva'nın tövbesinin kabul edildiÄŸi yerde, yalvarış ve yakarış mekanında! Rehberimiz, Arafat buluÅŸmasının mahÅŸer provası olacağını söyledi.
EY RABBÄ°MÄ°Z! Dualarımızı, tövbelerimizi kabul buyur! Kalbimizi, aklımızı, fikrimizi, hayatımızı senden baÅŸka bütün sahte ilahlardan, ilahlaÅŸtırdığımız nefslerimizden, heveslerimizden temizle! Tövbemizi tutmamız icin, verdiÄŸmiz sözün arkasında durabilmemiz için bize yardım et, bizi bize bırakma! AMIN
5 EKÄ°M 2014, MEKKE
Hacı olduk…
Arafat vakfemizi yaptık, HACI olduk Allah’ın izniyle! Arafat’ta edilen tövbe icin "Acaba kabul oldu mu" diye akıldan geçirmenin bile günah olduÄŸunu öÄŸrendim.
Müzdelife’den Mina’ya insan seli halinde akarken kaybolmadım, ekipten koptum. Araya Ankara/Çubuk kafilesi girdi. Teyzelerimi ite kaka kalabalığı yarsaydım yetiÅŸirdim ama kıyamadım.
Rabbim gruptan kopmamı murad etmiÅŸ olmalı. Yol boyu yaÅŸadıklarımın baÅŸka bir izahını bulamadım. Neler olduÄŸunu yazmayacağım ama güzel ÅŸeyler.
Hacılarımız çok yaÅŸlı çok! Gençlerin bile zorlandığı o yolu yürümek için nasıl canlarını diÅŸlerine taktıklarına ÅŸahidim. Enerjilerinin büyük kısmını kafileden kopmamak için harcadıklarına da! "Allah’ım daha var mı" der gibi bakışları gözümün önünden gitmiyor!
Hacc’ın her adımında nice hikmetler var. Müzdelife’den Cemerat’a (Åžeytan taÅŸlama yeri) yorgunluktan, uykusuzluktan ayaklarımı sürüyerek yürürken, Irak’ta, Suriye’de aç sefil, ölüm korkusu ile yollara düsenleri düsündüm. Çektikleri acıları ÅŸimdi daha iyi anlıyorum.
"Dirsek Atma / Adam Ä°tme" olimpiyat sporu olsa Hint-Paki-Bengal takımı madalya bırakmaz. ÇoÄŸu otoritenin görüÅŸünün aksine bence Afrika takımı dereceye giremez. Türkiye bu branÅŸta takım çıkaramaz.
Safa-Merve arasinda hacıların el salladıklarını gördüm. Kabe’yi selamlıyorlar sandım meÄŸer canlı yayın kamerasına el sallıyorlarmış. Hayır, ben el sallamadım.
Bazı hacıların yengeç yürüyüÅŸü dikkatimi çekti. "Acaba böyle yürümek sünnet mi" diye düÅŸünürken gerçeÄŸi öÄŸrendim. PiÅŸik problemi olanların yürüme stili imiÅŸ.
Mekke’ye veda vakti yaklaşıyor! Ayrılık hüznü ince bir sancı gibi yoklamaya baÅŸladı!
7 EKÄ°M, MEKKE
Hacerül Esved’e nasıl dokundum?
Son tavaflarımızı yapıyoruz. Lakin içimde bir ukde var. Hacerül Esved’e dokunamadım. Birkaç çekingen giriÅŸimim oldu ama sonuç alamadım.
Hz. Peygamber’in ellerinin ve dudaklarının deÄŸdiÄŸi Haceru’l-Esved’e dokunamadan mı dönecektim. Derdimi sohbet sırasında aÄŸzımdan kaçırdım. Bunu duyan Zeynel Hacı, kolumdan tuttuÄŸu gibi beni Kabe’ye götürdü.
Vaktinin neredeyse tamamını Kabe’de geçiren Zeynel Hacı, “Sıfır noktasına inme, kalabalıktan sıyrılma, Hacerül Esved’e dokunma” gibi zorlu meselelere, geliÅŸtirdiÄŸi tekniklerle etkili çözümler bulmuÅŸ bir kardeÅŸimizdir.
Ä°ÅŸte ÅŸimdi o teknik ve taktikleri benim için kullanacağız. Bayramın ikinci günü, tavafın en kalabalık olduÄŸu anlar… Zeynel Hacı önde, elim omuzlarında… Kıvrak vücut çalımları ile sıfır noktasına indik, Hacerül Esved’in önünde çalkalanan insan duvarına tosladık!
En çok Afrikalı hacılar karşısında zorlandık. Güçlü fizikleri ile kurdukları seddi aÅŸmak Zeynel Hacı için bile imkansızdı. “Savunma çok güçlü, çekiliyoruz” komutu ile geri dönüp tekrar tekrar denedik. Kontratak yaptık, ters yönden geldik ama olmadı!
Zeynel Hacı surda gedik açmak için bütün hünerini ortaya koydu. Başını birbirine yapışmış gövdelerin arasına soktu, ayaklarını manivela gibi kullanarak barajı araladı! Fakat ben o aralıktan geçemedim bir türlü!
“Hacım, nasip deÄŸilmiÅŸ demek ki, zorlamayalım” desem de vazgeçmedi! Son kozunu devreye soktu. “Havadan indirme yapacağız” demesi ile beni Kabe’nin duvar dibindeki yükseltinin üzerine çıkartması bir oldu. Milim milim ilerleyerek hedefe yaklaÅŸtım. “Hacerül Esved’in muhafazasına sıkı tutun, onu asla bırakma, kendini bırak” talimatını alır almaz kalabalığın üzerine süzüldüm!
Ä°ki elim Hacürel Esved’in muhafazasına kenetlenmiÅŸ halde! Ayaklarım yerden kesik, bedenim bayrak gibi dalgalanmakta! ”Allahım yine mi olmayacak” derken oluverdi! Ters bir dalga beni bir anda hedefe kilitledi! Kalabalık açıldı, ayaklarım yere deÄŸdi, elim Hacerül Esved’e! Çok Åžükür! Ä°çimde ukde kalmadı!
10 EKÄ°M, MEDÄ°NE
Mekke’ye veda ve Medine…
Mekke’ye veda ettik. DeÄŸiÅŸik bir hüzün! Daha önce yaÅŸadığım hüzünlerin hiçbirine benzemiyor!
Medine; Ä°slam nurunun cihana yayildigi mübarek belde! Efendimiz'in’in (SAV) iman ve ahlak temelleri üzerine yükselttiÄŸi eÅŸsiz medeniyetin ebedi baÅŸkenti! Medine’de olmak, kasırgadan sonra sütliman denizde süzülen yelkenli gemide yolculuk etmek gibi! Sert tabiatlı Mekke'den sonra alabildigine yumusak, sessiz ve sakin!
Hz. Peygamber’in yaÅŸadığı, gezdiÄŸi, oturup kalktığı, bazen sevindiÄŸi bazen üzüldüÄŸü, savaÅŸtığı, barıştığı, yediÄŸi, içtiÄŸi mekanlarda olmak..Kabr-i Saadetlerini ziyaret etmek, Cennet Bahçesi’nde namaz kılmak…Hangi birini yazayım, nasıl anlatayım bilemedim! En iyisi “Anlatılmaz YaÅŸanır” deyip bırakmak!
Hz. Peygamber’in (SAV) Uhud Savaşı’nda yaralandıktan sonra sığındığı maÄŸarayı anlatabilirim belki, kalemim döndüÄŸünce! MaÄŸara dediÄŸim yer, ÅŸimdi mahalle arasında kalmış, büyükçe bir kayanın oyuÄŸu. Efendimiz’in (SAV) yüzünden yaralandığında kendisini koruyan arkadaÅŸları tarafından buraya getirilmiÅŸ ve bir süre dinlenmiÅŸ. Mübarek başını yasladığı yere dokunmak tarifsiz bir duyguydu!
Medine’de aklımda kalanlardan biri de hurma bahçeleri. Balıkesir / Gönenli hurmacı Recai Yenimahalle’den söz edeceÄŸim. 5 yıl önce berber dükkanı açmak için gelmiÅŸ. Açmış da ama sonra hurma iÅŸine girmiÅŸ. Åžimdi Medine’nin önde gelen hurmacılarından biri. Ä°lk kez hurma aÄŸacı gördüm. Hurma çeÅŸitlerini yerinde tanıdım. Türkiye’de Kudüs hurması diye satılan hurmanın aslında genetiÄŸi ile oynanmış Ä°srail hurması olduÄŸunu öÄŸrendim.
11 EKÄ°M, MEDÄ°NE SEMALARI
Neden geldik, ne öÄŸrendik?
DönüÅŸ yolundayız. Medine’den havalanan uçağımız Arabistan çölünü geçerken düÅŸündüm: Biz buraya niye geldik? Ne yaÅŸadık? Geriye ne kaldı?
Cenab-ı Allah’ın ÅŸöyle buyurduÄŸunu hissettim:
“Ey kulum! ‘Lailahe Ä°llallah / Allah’tan baÅŸka ilah yoktur’ de! Ne dediÄŸini bil! AÄŸzından çıkanı kulağın duysun, kalbin tasdik etsin. Ä°lahlığımı bölüp parçalama! Gökyüzüne hapsetme! Bana ortak koÅŸma, ÅŸirke bulaÅŸma! Ayetlerime “1400 sene öncesinin çöl kanunları” diyenleri dinleme! Ben sadece ölümden sonrasının deÄŸil, yeryüzünün, kainatın, hayatın ve herÅŸeyin ilahıyım!
Mekke’ye gel; Peygamberlerimin ÅŸirke karşı TEVHÄ°D mücadelesi verdikleri mekanları gör! Ä°brahim’in ve Ä°smail’in teslimiyetini, Hacer’in sadakatini, Muhammed’in imanını hisset! O’nların akitlerini yenile! YaÅŸadıklarını tekrarla! Zaman ve mekan ÅŸuuru kazan. Yüzünü Kabe’ye çevir, kalbini BEN’den baÅŸka herÅŸeyden çevir. TEVHÄ°D’i aklının ve kalbinin zerrelerine iÅŸle!
Dünyanın dört bir yanından gelen kardeÅŸlerinle tanış, kaynaÅŸ. Ümmet olmak ne demekmiÅŸ gör! Burası baÅŸka yerde bulamayacağın bir okul. Yurduna döndüÄŸünde öÄŸrendiklerini unutma!
Sen bunları yap, gerisini bana bırak! Günahı da sevabı da yaratan benim! Tövbeleri kabul eden benim! Ama Hacı oldum diye de kendini salma! Ebedi kurtuluÅŸa erdim sanma! Korku ile umut arasında yaÅŸamaya devam et! Hacı oldun Hacı kal!”
Ben Hacc’ı böyle anladım. DoÄŸrusunu Allah bilir!
Kameramanımız Mustafa Kara’ya, editörümüz ve kıdemli hacımız AyÅŸegül BütünbaÅŸ’a, Zeynel Hacı’ya, Ülke TV’den Ayhan Yağızer’e ve diÄŸer basın kuruluÅŸlarından arkadaÅŸlara ÅŸükran borçluyum, kutsal yolculuktaki kusursuz yol arkadaÅŸlığı için! Ve tabii Diyanet camiasına, hassaten basın bürosundaki kardeÅŸlerime!
Daha anlatacak çok ÅŸey var! Devamı seneye inÅŸallah!
Henüz yorum yapılmamış.