Ekonomi
Euro Bölgesi'nin stres testi
Euro Bölgesi'nin büyükleri Almanya ile Fransa ekonomi politikalarında anlaşamıyorlar. Finans piyasaları kararsızlıktan rahatsız.
Avrupa BirliÄŸi Komisyonu'nun onaylanıp göreve baÅŸlamasından sonra AB liderlerinin gündeminde ÅŸimdi de Euro Bölgesi'nin sorunlarının ele alınacağı devlet ve hükümet baÅŸkanları zirvesi var. Bütün gayretlere ve hükümetlerin reform giriÅŸimlerine raÄŸmen ortak para bölgesindeki durgunluk atlatılamıyor. Euro Bölgesi'ni canlandırmak için AB'nin izlemesi gerektiÄŸi ekonomi politikalarını Brüksel'deki düÅŸünce kuruluÅŸu Bruegel'in konjonktür uzmanı Guntram Wolff'a sorduk.
Borçlanma azaltılırken büyümeyi hızlandırıcı yatırımlara kaynak bulmanın kolay olmadığını belirten Wolff sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Büyüme oranları düÅŸerken Avrupa ekonomisini peÅŸinden sürüklemesi umulan Almanya da tahmini büyüme hızını küçültmek zorunda kaldı. BaÅŸarılı ekonomi politikası Almanya'nın büyüme hızını arttırmasına baÄŸlı. Almanya iç dinamiklerini harekete geçirerek daha fazla büyümeli. Ödemeler dengesi ve ticaret bilançosu gayrı safi yurtiçi hasılasının yüzde yedisi oranında fazla veriyor. Almanya dışarıya çok satıyor, ama dışarıdan az mal ve hizmet ithal ediyor. DiÄŸer ülkelerin de durgunluktan kurtulmak için yapısal reformlar yapmaları ÅŸart. Zaruri reformları yapan ülkeler baÅŸarılı oldu. ÖrneÄŸin Ä°spanya. Ancak tek başına yapısal reformlar yetmez. Kriz ülkelerinin mal ve hizmetlerine daha fazla dış talep olmadan yapısal reformlar kısa vadede meyve vermez.”
Yatırım mı, tasarruf mu?
DüÅŸünce kuruluÅŸu Bruegel'in konjonktür uzmanı Guntram Wolff Fransa ile Almanya arasındaki ekonomik politika uyuÅŸmazlığıyla ilgili sorumuzu yanıtlarken Fransa'nın yatırımlara, Almanya'nın ise devlet borçlanmasını azaltmaya öncelik vermesini ÅŸöyle deÄŸerlendirdi: “Sıfır faiz döneminde tasarrufa ağırlık vermek anlam taşımaz. Finans piyasasından ucuz kredi alınıp yatırımlar arttırılmalı. Almanya hükümeti bütçe açığını tasarrufla kapatma inadından vazgeçip büyüme ve istihdam vadeden alanlara yatırım yapmalı. Burada, taze kaynakların çoÄŸu zaman randımanlı yatırımlara deÄŸil de siyasi projelere harcanması sorun yaratabilir. Bütçeden ayrılacak paranın daha fazla emekli maaşı ödemek yerine geleceÄŸi kurtaracak yatırımlarda kullanılması gerekir.”
Guntram Wolff, Almanya'nın en az 50 milyar euroluk yatırım yapmasını talep eden Fransa'nın da yapısal problemlerini ihmal ettiÄŸini belirterek Paris yönetiminin nasıl bir ekonomi politikası izlemesi gerektiÄŸini DW mikrofonlarına ÅŸöyle özetledi: “Fransızlar, kendi ekonomik problemlerinin gerektiÄŸi gibi üzerine gitmedikleri için eleÅŸtirilebilirler. Paris yönetimi Almanya'dan daha fazla yatırım yapmasını beklemekte haklı ama kendisi de istikrarlı ekonomik politikalar uygulamalı. Ä°ki yıldır reform yapılmadı. Ä°ÅŸ gücü maliyeti ve iÅŸletmelerin vergi yükü fazla. Aynı zamanda hükümet ekonomiye çok fazla müdahale ediyor. Fransa bu problemlerin üzerine kararlılıkla gitmek zorunda.”
'Zirveden karar çıkmaz'
Brüksel'deki düÅŸünce kuruluÅŸunun konjonktür uzmanı, AB'nin borçlanmanın azaltılması ile yatırımlar arasında bocalamasına Fransa tarafından yöneltilen eleÅŸtirileri ve finans piyasalarının Avrupa'ya kuÅŸkuyla bakmaya baÅŸlamasını ise ÅŸöyle deÄŸerlendirdi: “Finans piyasaları yeniden asabileÅŸiyor. Borsa endeksleri istikrarsızlaÅŸtı. Ekonomi politikalarıyla ilgili bu kadar farklı görüÅŸün olması Avrupa projesiyle ilgili kuÅŸkuları arttırdı. Uluslararası finans piyasalarının güvenini kazanabilmesi için Avrupa ülkelerinin birlikte hareket etmesi gerekir. Fransa'nın bütçe açığı Maastricht kriterlerinin üzerinde. Paris yönetiminin durgunlukta mücadele uÄŸruna bütçe açığı vermeye devam etmesini Brüksel kabul etmeyecektir.”
Bruegel adlı düÅŸünce kuruluÅŸunun konjonktür uzmanı Wolff, Brüksel'deki devlet ve hükümet baÅŸkanları zirvesinden neler beklediÄŸini ise ÅŸu cümlelerle dile getirdi: “Büyük görüÅŸ farklarına raÄŸmen henüz bıçağın kemiÄŸe dayanmamış olması nedeniyle önemli kararlar alınacağını sanmıyorum. Son yıllarda, ekonomik politikalarla ilgili önemli kararların son çare olarak gündeme geldiÄŸini sıkça tecrübe ettik. Henüz o noktaya gelinmediÄŸi anlaşılıyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.