Dünya
IŞİD'in tarihi nereye dayanıyor?
Haziran ayında Musul'un kontrolünü ele geçirip, daha sonra Irak ve Suriye'de terör estiren IŞİD örgütünün tarihi nereye dayanıyor?
TÄ°KA Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Irak ve Suriye'de terör estiren IŞİD örgütünün tarihi genlerini yazdı. Örgütün kökünün nereye dayandığı sorusuna açıklık getiren Kızıltoprak, IŞİD hakkında çarpıcı bilgiler verdi.
Ä°ÅŸte Süleyman Kızıltoprak'ın IŞİD'le ilgili yazısı:
Amerikan tarihine kara bir leke olarak kaydedilecek en kötü karar 2003 Irak iÅŸgali ile gerçekleÅŸti. Devrin ABD BaÅŸkanı Bush ve yönetimi bugüne kadar hayatını kaybeden milyonlarca insandan sorumlu tutulacağı bir iÅŸgal süreci baÅŸlattı.
SYKES-PÄ°COT'UN MOMENTUMUNU DAÄžITTI
Irak’ta esip gürleyen IŞİD, ABD iÅŸgalinden kaynaklanan anarÅŸik ortamdan beslenerek ortaya çıktı. Irak ve Suriye'nin bozuk olan istikrarına daha büyük bir darbe indirmekle kalmadı, tüm bölgenin 9 Mayıs 1916 tarihinde Ä°ngiltere ile Fransa arasında gizli olarak imzalan Sykes-Picot AnlaÅŸması ile kurulan momentumunu da adeta dağıttı. Bölgede siyasal bütünlüÄŸü hedefleyen IŞİD; aslında Arab Yarımadası’ndaki parçalı yapının mevcut varlığı için ciddi bir tehdit oluÅŸturuyor.
ABD'NÄ°N 'DEMOKRASÄ°' BAHANESÄ°YLE Ä°ÅžGALÄ°
Amerika’nın Irak’ta baÅŸlattığı 2003 yılındaki harekat ile ülkeyi terk ettiÄŸi 2011 yılına kadar olan süreç içerisinde dağılan Irak ordusunun bakiyeleri BaÄŸdat ve Basra gibi kentlerde başıbozuk halde bölgede varlığını sürdürüyordu. Bu savaÅŸ bakiyesi askerler IŞİD’in örgütlenmesine dahil oldular. Ä°ÅŸte hergün yüzlerce ve binlerce insanın hunharca öldürüldüÄŸü Irak’taki durum ABD’nin demokrasi getirmek için baÅŸlattığı iÅŸgalden sonra ortaya çıktı.
IŞİD NASIL PEYDAH OLDU?
IŞİD, ABD'li gazetecileri katledinceye kadar ciddiye alınmamıştı. Ä°yi silahlanmış, güçlü finans kaynaklarına sahip ve sosyal medyayı baÅŸarıyla kullananan bir örgütün aniden yükseliÅŸi OrtadoÄŸu’daki bozuk dengeyi çok ÅŸiddetli sarstı.
IŞİD VE VEHHABİLİK
IŞİD’in lideri Ebu Ömer el-BaÄŸdadî , 2006 yılında, müstakbel devletin temel ilkesini ‘tevhid’ ile formüle etmiÅŸti. Bu lisan tam olarak Vehhâbîlik’in kurucusu Muhammed b. AbdülVehhâb’ın ideolojik formülasyonunu çaÄŸrıştırıyordu.
GENÇLERE NASIL CAZÄ°P GELÄ°YOR?
ABD’nin Irak’ı iÅŸgali sırasındaki akıl almaz iÅŸgal politikası ve tutukladıkları kiÅŸilere uyguladığı iÅŸkence metodları, Åžiileri kayırması ve Sünnileri Saddamcı olarak gören genel yaklaşımı IŞİD’i doÄŸuran sebepler oldu. Ä°deolojik açıdan Vehhâbîlik ve Selefilikten beslenen Sünni nefreti, kısa sürede endoktrinizasyon sürecine girdi. Gerçek iman ile inkar seçeneÄŸi arasında kalan gençler kolayca örgüte dahil oldu. Karşılarındaki kolayca inkar/tekfir ile suçladılar.
IŞİD'Ä° KABUL ETMEYENLERE ÖLÜM
Ä°nsanlar tıpkı 200-250 sene önce olduÄŸu gibi, bir seçimle karşılaÅŸtı: ya IŞİD’in felsefesini kabul ya da ölüm. Tekfir edilenler öldürüldü, eÅŸleri ve çocukları cihad ganimeti olarak alındı.
18. yüzyılın 2. yarısından itibaren, yıkıcı bir ÅŸekilde harekete geçen bu ideoloji her zaman içinde kendi kendini imha geni taşımıştır. IŞİD de bu gene sahip bir örgüttür.
Sultan II. Mahmud, PaÅŸa’nın Vehhâbî hareketini bastırmakla devlete çok büyük bir hizmette bulunduÄŸunu belirttikten sonra, adanın cizye gelirleri dıındaki yükümlülüklerine dair tüm ödemelerin hazine tarafından karşılanmasını emretmiÅŸtir. Bu sırada, bazı devlet adamlarının itirazına karşılık PadiÅŸah II. Mahmud, PaÅŸa için “Bunun bin misli hediyeyi haketti” ifadesini kullanarak ÅŸöyle demiÅŸtir:
“Bu adamın din ve devletime hizmeti, malen ve bedenen gayret ve çalışkanlığı birkaç TaÅŸöz versek bile yine yeterli deÄŸildir. Hicaz’daki Vehhâbî sorununun çözülmesi için harcanan akçe buna bin kere bedel olabilir... Cizyeden baka tüm vergileri afv ediyorum. Bu paÅŸanın yaptığı hizmeti kimse yapmadı. Hepiniz bu emirlere uyun.''
Ä°NGÄ°LTERE VE VEHHABÄ°LÄ°K
Vehhâbî sorununundan dolayı harekete geçen Ä°ngiltere, Der‘iyye’nin Osmanlı kuvvetlerine geçmesinden sonra, Basra körfezi ve Kızıldeniz sahillerindeki çıkarlarını koruma kaygısına düÅŸtü. 1839’da Aden’i iÅŸgal eden ve Umman idaresi ile anlaÅŸan Ä°ngiltere yavaÅŸ yavaÅŸ sahillerden iç kısımlara doÄŸru nufuz arayışına giriÅŸti.
DEVLET Ä°DEOLOJÄ°SÄ° OLDU
Abdülvahhab tarafından yayılan selefi/püriten ideoloji, Abdülaziz b. Suud 1926’da Hicaz Kralı 1932’de Suudi Arabistan Kralı olarak tanındıktan sonra, devlet çatısı altında yaÅŸama ve yayılma aÅŸamasına geçti.
ARAP DÜNYASININ IŞİD TAVRI
Bu tarihi prova noktasında Irak ve Suriye'de IŞİD’in yükseliÅŸine karşı Suudi liderlik nasıl bir rol oynuyor? Öncelikle, Arap baharı ile baÅŸlayan Ä°hvan hareketinin etkisi sınırlandırılmıştır. Selefi felsefenin retoriÄŸi ile Ä°hvan hareketi önce Mısır’da sonra da diÄŸer ülkelerde oyun dışına itilmiÅŸtir. Suriye, Filistin ve Ürdün’de olası bir Ä°hvan iktidarı da önlenmiÅŸtir. IŞİD aslında, OrtadoÄŸu’daki yeni yapılanmaya karşı retçi bir protesto hareketidir.
Vehhâbîlik ortaya çıktığı andan itibaren hızlı bir ÅŸekilde yayılmıştır. Bu yayılmasının temel sebebi, hareketin kurucusunun selefi ekolden beslenen ama basit ve sade mesajlarıyla, hemen herkesin özellikle çöldeki bedevi yaÅŸam tarzına sahip kiÅŸilerin kolayca kavrayacağı ifadeleriyle çaÄŸrıda bulunmasıdır. Ancak bunu tamamlayan ikinci temel unsur ise siyasal otorite ile akrabalık bağı kurmasıdır.
IŞİD'İN ORTADOĞU'YU KURUTAN STRATEJİSİ
Suriye’de BeÅŸar Esed’in zulmü ve iç savaşın baÅŸlamasından sonra IŞİD burada da sahneye çıktı. El-Nusra örgütünün komutanlarını hain ilan ederek suikastlar düzenleyip öldürmeye baÅŸladığında iki örgütün aynı kaynaktan gelip birbirini imha eden bir karakteri olduÄŸu görüldü.2013 Åžubat’ında, El-Kaide, Suriye’deki IŞİD’i tanımadığını ilan etti ve örgütün Suriye’den çıkmasını zorla da olsa saÄŸlayacağını açıkladı
IŞİD'İN AŞISI TUTAR MI?
IÅžID’in OrtadoÄŸu’yu parçalayan yayılması ve uyguladığı savaÅŸ metodları bölgenin insan kaynağını kurutmaktadır. Zaten parçalı olan bölge yapısını daha küçük parçalara bölecek nefret ve kin tohumları yaymaktadır.
VEHHABİLİK İLE IŞİD'İN ALAKASI NEDİR?
Necidli bir alim olan Muhammed b. AbdülVehhâb’ın ileri sürdüÄŸü fikirler Arabistan ve bölgenin kaderine damgasını vurmuÅŸtur.
Abdülvehhâb bid ‘at olarak gördüÄŸü kubbe, uzun minare ve türbe gibi yapıları yapan Osmanlı Devleti’nin idarecilerini ÅŸirke karışmış olmakla suçlayıp ÅŸirk içindeki bu düzeni yıkmak için harekete geçtiÄŸini iddia ediyordu. IŞİD'in inancı da tıpkı onların inancına benziyor. Türbeleri yıktılar. Kendilerinden olmayanları kafir ilan ettiler.
HABER7
Henüz yorum yapılmamış.