Sosyal Medya

Kültür Sanat

Malala'ya bakarken Nebile'yi unutmak

Taliban ateşiyle vurulduktan sonra Nobel Barış Ödülü'ne yürüyen Malala, Pakistan'da milyonlara ilham kaynağı oldu. Ancak diğer tarafta ABD insansız hava araçlarından düşen bombalarla hayatı kararan Nebile gibi çocukların unutulmuş hikayeleri var.



Malala Birmingham'a yerleştikten sonra 'I am Malala' kitabını yazdı.

 

Nobel Barış Ödülü’nün en genç sahibi Malala Yusufzay, Pakistan’da nefes kesici manzarasıyla ünlüyken Taliban’ın gelişiyle kaderi değişen Swat Vadisi’nden. Nebile ise Kuzey Veziristan’dan. Aynı coğrafyanın çocukları. Malala Taliban, Nebile ise Amerikan insansız hava araçları tarafından vuruldu. Malala, şimdi Pakistan’da Taliban tehdidiyle okula gidemyen çocukların umudu, ilham kaynağı. BM'de liderlere seslenen, Ban ki- Moon ile Skype görüşmesi yapan bir genç. Nebile ise 'lütfen kabul edildiği' AB Temsilciler Meclisi'nde utangaç bir şekilde çizdiği, üzerinde savaş uçaklarının gezdiği dağların resmini gösteren Pakistanlı başka bir çocuk. Pakistan’ın sessiz savaşında sakatlanan hayatlardan Malala’nınki Nobel Barış Ödülü'ne uzandı. Nebile’yi ise şimdilik hatırlayan yok.

Önce Malala’yla, uzak Swat Vadisi’nden tüm dünyaya esin kaynağı olan genç aktivistin hikayesiyle başlayalım.

2009’da ABD’nin baskılarıyla Pakistan ordusu Swat Vadisi’nin bir kısmını ele geçiren Taliban’a operasyon yaptı. Aslında öncesinde aralarında anlaşmışlardı; birbirlerine dokunmama karşılığında Taliban’ın vadideki şeriat yönetimi uygulanacaktı.Ancak ABD 8 yılını gömdüğü bölgede Taliban’ın T’sini bile  istemeyince, 2009’daki o ünlü operasyon başladı. Taliban püskürtülse de  hücrelerinde kalan bazı Taliban bağlantılı savaşçılar eğitim sisteminin kendi istedikleri gibi olmasını dayatmak için korku salmaya devam edecekti. Bu silahlı gruplar Malala gibi okul sevdasıyla yanıp tutuşan kız çocuklarını hedef almaya başladı.

'Peygamber çiçeği'

Taliban’ın kız çocuklarına batı tarzı eğitimi yasaklamasının ardından BBC, Urduca servisi için tuttuğu günlüklerle okulun hayatındaki eksikliğinin yarattığı travmayı yazıyordu. Aslında BBC Peşaver muhabiri Swat’tan bir öğrencinin vadideki Taliban etkisiyle ilgili blog yazmasını istiyordu. Kimse buna yanaşmadı. Önce Ayşe isimli bir kız bir blog yazısı kaleme aldı. Ama Babası Taliban’dan çekinip kızının bir daha yazmayacağını iletti. Geriye Malala kalıyordu. Sorun Malala’nın henüz 11 yaşında olmasıydı. Ama yine de yazmasına karar verildi. Tehditlere karşı da Malala’ya bir rumuz verildi. Pakistan Gul Makai yani ‘peygamber çiçeği’ adıyla yazdı.

Bu küçük aktivizm de Taliban’ı rahatsız etmeye yetti. Taliban tarafından başından vurulunca kaderi tamamen değişti.

Taliban, 2012’de henüz 14 yaşındayken Malala’yı başından vurdu. Ravalpindi’de hastaneye kaldırıldığında tüm ülke iyileşmesi için dua ediyordu. Yerel Taliban lideri Molla Fazlullah’a öfke yağarken, gösteriler düzenleniyor, kız çocuklarının da okula gitmesi için daha yüksek sesli daha büyük çağrılar yükseliyordu.

Malala mucize eseri iyileşti. İngiltere’nin Birmingham kentinde yaşamaya başladı. Geçen yıl Guardian gazetesine verdiği söyleşide, Taliban’ın neden ‘Boko Haram’ (Batı tarzı eğitim haramdır) dediğine yanıtlar arıyordu:
“Bilmiyorum, eğitimden korkuyorlar. Kız çocukları için yaptığımız kampanya onları korkutuyor”

Birmingham’da Malala’yla görüşmesinden çok etkilendiğini söyleyen muhabir Kamila Shamsie,“Sanırım Taliban’ın başarısı kendisine karşı olanları korkutup sindirmekten geliyor” diyor. En azından Malala o yaşta bu tespiti yapmıştı.

Peki Malala Taliban’dan korkmuş muydu?
“Korku tüm Swat vadisini kaplamıştı. Geceleri kalbimiz güm güm atıyordu. Ama gündüz olunca normale dönüyorduk. Kampanyamıza devam ediyorduk. Cesaretimiz korkularımızdan daha büyüktü”

Malala’nın cesareti başta İngiltere olmak üzere Batı tarafından en yüksek seviyede ödüllendirildi. Daha 16 yaşında İngiltere’de Buckingham Sarayı’nda Kraliçe 2. Elizabeth’in karşısına çıktığında ya da yaraları iyileşip BM Genel Kurulu’na alkış tufanı arasında girdiğinde televiyonlarında yanıp sönen son dakika ibareleriyle Pakistanlıların çoğu gururluydu.
Televizyonlar Malala’nın günlük programı, Facebook ve Twitter ise ismine yağan ‘maşallah’ mesajlarıyla dolup taştı.

Ancak Malala’nın ülke dışına yayılan ünü, şimdi Başbakan Navaz Şerif’in ‘Pakistan’ın Onuru” diye övdüğü ismi ülkede herkesin sahiplendiği bir onur değil. Malala’ya yönelik kuşkular, savaşın komplo müptelası haline getirdiği bölgede insanların ‘Batı’da cilalandığını’ düşündükleri her şeye mesafeli oluşundan kaynaklanıyor.Medyada Malala’nın CIA ajan olabileceğinden Batı’nın Pakistan’ı aşağılamak için kulladığı bir maşa olduğuna kadar bir çok iddia dile getirildi.

'Televizyon dizisi'

Bazıları onun için ‘Televizyon dizi gibi’ dedi.Vurulması da şüpheyle karşılandı. Sokaktakiler “Başından vurulan bir kız  nasıl yaşar? Hiç mantıklı değil” diye birbirleriyle hararetli tartışmalara girdiler.22 yaşındaki tüccar Muhammet Ayaz gibi  Malala’yı karşı olunacak bir ‘fikir’ olarak görenler de vardı. Swat’ta okulların açılmamasından dert yanan küçük bir kız çocuğuyken, bir anda büyük bir fikir olmuştu Malala: 

Ben Malala’ya karşıyım. Medya onu koruyor. Batının yeni uyuşturucusu ama şimdiye kadar Svat Vadisi için ne yaptı?” 

Siyasilerden de dinleyelim; Pakistan’ın Tahrik-i İnsaf Partisi’nden Kurşad Dada: “Malala’nın bize ne katkısı oldu ki?"

Swat’ta sadece Malala değil babası da hedefteydi. Ziyaeddin Malala, kızını ‘otaya atıp Paştun kültürünü’ kirletmekle suçlandı.

Malala’nın trajedisinin tüm negatif şimşekleri Swat’ın  üzerine çektiğinden şikayet edenler çıktı.
Swat milli Eğitim Müdürü New York Times’a demeç verip, vadide 14 bin kız, 17 bin erkek öğrencinin okula gittiğini belirtip, kapı kapı dolaşarak çocukları okullu yapmaya çalıştıklarını anlattı ve ekledi “Taliban tehdidi abartılıyor. 25 yıldır kadın eğitimiyle uğraşıyorum. Hiç tehdit edilmedim” dedi.

Geçen yıl Malala Nobel Barış Ödülü’nü Suriye’deki kimyasal silahları toplayan Kimyasal Silahların Engellenmesi Kuruluşu’na kaptırdığında okul müdürleriyle açıklamalar yapan Swatlı öğrenciler hep bir ağızdan “Zaten haketmiyordu” dediler.
Yine New York Times’a konuşan siyah burkalı Kainat Ali, “Malal Pakistan kızlarının yegane rol modeli değil” dedi.

Malala’nın kız çocuklarının eğitim hakkı için Pakistan’da başlattığı ilham verici kampanyayla gurur duyduğunu söyledi, “Bu insanlar bizim okula gitmemizi neden istemiyor?” diye sordu. Malala Batı’nın şaşalı kırmızı halılarında yürürken, ödülleri alırken ve yaptıkları sanki ABD Firt Lady’sinin  ‘Başkan ciddi meselelerle uğraşırken, sayın Lady siz de obeziye gibi sosyla sorumluluk işleriyle takılın’ türünden bir ‘promosyon’ gibi görünse de temsil ve teşvik ettiği değerlerin Pakistan’daki akranlarına ilham verdiği çok açık. 
Malala, İngiltere’nin Birmingham kentinde bir insan hakları temsilcisi olarak bağışların ve kitap satışı gelirlerinin çoğunu çocukların eğitimine yönlendiriyor. Şimdi kuzeyde ‘göçmen bir yıldız’ o. 

Malala’nın satış rekorları kıran ‘I Am Malala’ kitabı, eğitim için kurulan Malala Fund vakfı ve BM’nin ilan ettiği ‘Malala Day’ adlı bir küresel günü var.

Pakistan’daysa 11 yaşındayken Taliban’ın sakatladığı yaşamıyla Karaçi’deki evinde oturan Atiya Arşad gibi daha birçok çocuk başlarına bir şey gelmeden okula gitmenin umuduyla yaşıyor.

Amerikan İHA'sının yaraladığı Nebile'nin Kongre'deki oturumunu sadece 4 vekil dinledi.

[Fotoğraf: AP]

Nebile'yi dinlemeye sadece 4 ABD'li temsilci geldi

Malala'nın hikayesini anltırken Nebile’nınkini unutmak haksızlık olur. Nabila, bombaları çoğunlukla militanları değil sivilleri bulan ABD’nin insansız hava uçaklarının sakatladığı hayatlardan biri. 24 Ekim 2012’de Nebile Rahman, kardeşleri ve büyükannesi Kuzey Veziristan’daki bir tarlada çalışıyordu. Büyükanne Momina Bibi, çocuklara okra toplamyı öğretiyordu. Ancak büyük ve tanıdık bir ses çok alçaldı. Kuzey Veziristan’da herkesin bildiği bir sesti. İHA’nın attığı bombayla büyükanne Momina oracıkta can verirken Nebile ve altı kardeşi yaralandı.


2013’te Nebile ABD Kongresi’nden başına durduk yere atılan bombaların hesabını sormak için Amerika’ya gitti. Binbir vize güçlüğü, başka engeller ve Washington’ın hiçbir mahcubiyet göstermemesini saymazsak, Nebile’nin Kongre’deki oturumuna sadece 4 milletvekili katıldı. 430 temsilciden sadece 4.

Nebila’nın buruk hikayesine gösterilmeyen ilginin nedenini daha sonra Washington Post’tan Max Fisher adeta Jean Baudrillard’a eşdeğer bir yorumla söyle ifade edecekti:
“Batı’nın Malala’ya alkışları onun çocuk eğitimi için harcadığı emeğe ya da Pakistan’daki milyonlarca kız çocuğunun mücadelesine değil…  Malala’nın öyküsü yarattığımız şöhretin etrafında içimizi ısıtıyor. Çünkü böylesi daha çok işimize geliyor. Böylece ferahlıyoruz ve kötü adamlarla iyi adamların mücadelesinde doğru tarafta olduğumuza ikna oluyoruz”

Torontolu siyaset uzmanı Murtaza Hussein de haklı olarak şunu soruyordu, Malala’nın ışıltılı fotoğrafında Nebile nerede duruyordu? Yanıt basitti, hem Taliban hem de ABD için acıları görülen ve kucaklanan kurban sadece düşmanların kurbanlarıydı. 

AALJAZEER HABER




 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.