Hatip Dicle'den 'fırtına gençliği' itirafı!
Kobani protestolarında yaşanan şiddet olaylarını yorumlayan Hatip Dicle "‘Fırtına gençliği’ kontrol edemiyoruz" dedi...
Milliyet yazarı Nagehan Alçı DTK eÅŸbaÅŸkanları, Kürt siyasetinin deneyimli ismi Hatip Dicle ve Selma Irmak’la konuÅŸtu. Dicle, Kobani protestolarında yaÅŸanan ÅŸiddet olayları için ‘Bu insanlar ÅŸiddet ortamında büyümüÅŸ. Akılla her ÅŸeyi kontrol altında tutamıyorlar. Biz bile bazen onların saldırısına muhatap oluyoruz’dedi.
Ä°ÅŸte Alçı'nın o röportajı:
Ortalık yangın yerine döndü. PKK tabanı çok saldırgan davrandı. Neden böyle oldu? DemirtaÅŸ’ın çaÄŸrısıyla ilgili bir piÅŸmanlığınız var mı?
- Hatip Dicle: Biz 90’ları yaÅŸamış politikacılarız. O zamanlarda bu tip ÅŸeyler başımıza çok geldi. Sonradan Susurluk’ta adı çıkan devlet çetelerini, mesela YeÅŸil’in nasıl Åžemdin Sakık’la iÅŸbirliÄŸi yapıp bu eylemleri gerçekleÅŸtirdiÄŸini çok sonra gördük. Biliyorsunuz, hükümet paralel yapıya yönelik bir süredir operasyonlar yürütüyor ama aynı Susurluk’ta olduÄŸu gibi bunun Kürdistan boyutuna girilmedi.
Paralelin bu yaÅŸananlarla ne ilgisi var?
- Dicle: Paralel devlet Kürdistan’da ayaktadır. Bizde ciddi kuÅŸkular uyandırıyor. Kitlelerin aktifleÅŸtiÄŸi dönemlerde hava puslanır. Kurtlar böyle havayı sever. Bu Fethullah Gülen çevresinde Kürdistan’da devlet yuvalanmaları var. Bunlar Hüda-Par’la PKK tabanını çatıştırmak isterler çünkü ikisine de çok karşılar. Ayrıca hükümete de karşılar. Dolayısıyla bir taÅŸla üç kuÅŸ.
Öyle bir mekanizma çalıştırma, insanları birbirine kırdırma güçleri var mı ki?
- Dicle: Bence çok güçlüler, o yüzden hükümetin olaya ak kara yerine daha incelikli yaklaÅŸması gerekir. Sürecin çökertilmesi yönünde gerek paralel güçlerin gerek küresel güçlerin oyunları olabileceÄŸini görmemiz lazım.
Peki hiç özeleÅŸtiri yapmıyor musunuz? O da olabilir de örgütün hiç mi yanlışı yok olayların bu noktaya gelmesinde?
- Selma Irmak: Biz Kobani konusunda çok hassas olduÄŸumuzu, direniÅŸin 2. günü deklare ettik. Bu hassasiyeti hükümete de ilettik. Ancak o taraftan gelen açıklamalar ÅŸaşırtıcı oluyordu. Kobani’de yaÅŸananlarla çözüm sürecinin ne ilgisi var dendi. Halbuki Kobani’de yaÅŸayanlar Suruç’takilerin akrabaları. Bu bir akıl tutulmasıdır. Kitlesel olaylar alttan kaynayan çaydanlığa benzer, alttan fokurdamaya baÅŸlar ve 100 dereceye gelince bir anda taÅŸar. Yani Selahattin Bey o çaÄŸrıyı yapmasaydı dahi o patlama noktasına gelinmiÅŸti. Bir kıvılcım arıyordu.
Madem bu kaynamayı görüyorsunuz, sokaÄŸa çağırmak doÄŸru mu böyle bir tabanı?
- Dicle: Uzun yılların siyaset deneyimi bazen risk almak gerektiÄŸini gösteriyor. Taban sizi zorluyor. Bir tavır almak zorundasınız. Önemli olan, devletin o noktaya getirmeden onu sezmesi. ÖrneÄŸin IŞİD ile PKK arasında bir fark yok demek çok yanlıştı. Sonuçta süreçte karşılıklı oturuyoruz. Siz diyalog sürecinde böyle derseniz kitlede öfke kabarması yaratırsınız.
Ben de o cümleyi yanlış buldum ancak daha sonra yaÅŸananlar IŞİD’i aratmadı doÄŸrusu. CumhurbaÅŸkanı’nı doÄŸrulamak için elinden geleni yaptı sokaktakiler.
- Irmak: Kobani’de yaÅŸananların buradakiler üzerindeki etkisi çok önemli. Orası yok oluyordu ve böyle açıklamalar geliyordu. Halbuki bizim de hükümeti rahatlatmak için elimizden geleni yapalım yaklaşımımız vardı.
Åžu an sınır geçiÅŸlerinde sorun var mı?
- Irmak: Genel anlamda problem yok fakat tansiyon yükselince kapı kapanıyor. Bu bir koz gibi kullanılınca insanlarda öfke yaratıyor. Halbuki biz hükümetle görüÅŸüyoruz. Bence sınırda iÅŸleri germek isteyen baÅŸka bir oluÅŸum, baÅŸka bir irade var. Bakın Türkiye’den beklenti çok büyük. Türkiye’nin bunu karşılamaktan giderek uzaklaÅŸması tuz biber ekti.
‘Görünmeyen bir el sanki’
- Dicle: Biz öfkelerimizi, acılarımızı kontrol altında tutuyoruz ama rahmetli abimiz Åžerafettin Elçi buradaki gençliÄŸe ‘fırtına gençlik’ derdi. Bu insanların köyleri gözlerinin önünde yakılmış, ya abisi öldürülmüÅŸ ya daÄŸda ölmüÅŸ ya da cezaevinde. Hepsi ÅŸiddet ortamında büyümüÅŸ. Akılla her ÅŸeyi kontrol altında tutamıyorlar. Biz bile bazen onların saldırısına muhatap oluyoruz.
Bu gençliÄŸi son dönemdeki deÄŸiÅŸimler rahatlatmıyor mu? Åžerafettin Elçi dediniz, onun başına gelenlere bakalım. O günkü Türkiye ile bu günkü arasında daÄŸlar kadar fark var.
- Dicle: DoÄŸru ama bunu gençliÄŸin algılaması konusunda sorunlar var. Bizim kontrol edemediÄŸimiz gruplar var. Öfkenin ne zaman patlayacağını siz siyasetçi olarak kestiremiyorsunuz. Tepkilerini zaman zaman bize de yöneltiyorlar.
Bu kitleyi yalnızca Öcalan mı durdurabiliyor?
- Dicle: Evet öyle ama her olayda da Öcalan’ın sesi kulaklarında deÄŸil ki. Ama biz o yüzden de tecridi kaldırın diyoruz.
- Irmak: Bir de bu gençler sokaÄŸa dökülüyor ama öte yandan baÅŸka bir ÅŸey de var. Görünmeyen bir el sanki. Mesela av tüfekleri satan dükkânlar pek çok ilde yaÄŸmalandı. Ä°çindeki tüfekler çalındı. Bu daha önce olan bir ÅŸey deÄŸil. Bunlar düÅŸündürücü. Hem bizim hem hükümetin çabalarına raÄŸmen bunlar geliyor.
CumhurbaÅŸkanı’nın ve BaÅŸbakan’ın ne demesini istersiniz?
- Dicle: Devletin zorluklarını, neyi yapamayacağını biliyoruz. Devletin maceracı olmasını da istemiyoruz. PYD hiçbir zaman devlet bize silah ver demiyor. Güvenli bir koridor açın, PYD’nin isteÄŸini yerine getirmeseniz bile KDP’nin baÅŸvurusu var.
Öyle mi? Bu henüz teyit edilmedi. Barzani resmen baÅŸvurdu mu?
- Dicle: Evet, böyle bir baÅŸvuru olduÄŸunu kesin teyit ettim. Bana koridor aç, ben silah geçireyim, izin verirsen peÅŸmerge de geçsin diyor Barzani.
DemirtaÅŸ neden terledi?
Basın toplantısındaki boncuk boncuk terleri orada olan Selma Irmak’a sordum. Dedi ki: “Kitle çok büyüktü, klimalar yetmiyordu, bir de Selahattin Bey zaten çok terleyen bir insandır. Tabii sürecin sorumluluÄŸu çok ağır. Belki o da terletmiÅŸtir.”
Henüz yorum yapılmamış.