Sosyal Medya

Protestan İslam sivil İslam'a karşı

İslam'da Modernleşme üzerine çalışan Prof. Dr. Bedri Gencer, Batı'nın sekülerleştirme sürecini İslam'a uygulamak istediğini, 'din olarak Türk İslamı' (Sivil İslam) ve 'medeniyet olarak Arap İslamı' (Protestan İslam) ayrımı yaptıklarını söylüyor. Gencer'e göre eskiden olduğu gibi bugün de Protestan İslam, Sivil İslam'a karşı program yürütüyor.



Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü BaÅŸkanı Bedri Gencer, pek medyatik olmasa da özellikle 'Ä°slâm'da ModernleÅŸme 1839-1939' adlı eseriyle modern Ä°slâm araÅŸtırmacılığının zirvesinde, hem klasik, hem modern Ä°slâm konuları üzerine çalışan bir ilim adamı. Gencer'le kitabından hareketle günümüzdeki geliÅŸmelere de ışık tutan modern Ä°slâm'ın serüvenini konuÅŸtuk.

Ä°slâm'da modernleÅŸme dediÄŸimizde yalnızca teolojik tartışmaları kapsayan bir ÅŸey söylediÄŸimiz intibaı uyanıyor. Ä°sterseniz önce buradan baÅŸlayalım.

Cenab-ı Hakk'ın insana verdiÄŸi ilim ve amel kuvvetlerine karşılık olarak beÅŸerî tecrübe, düÅŸünüÅŸ/inanış ile üretim/yaÅŸayış tarzı olarak iki boyuttan oluÅŸur. GeniÅŸ anlamda modernleÅŸme kavramının her iki tarzdaki deÄŸiÅŸimi anlatmak üzere kullanılmasının yol açtığı karışıklık, sekülerleÅŸme/modernleÅŸme ayırımıyla giderilebilir. GeniÅŸ-deskriptif anlamda sekülerleÅŸme, düÅŸünüÅŸ/inanış, modernleÅŸme ise üretim/yaÅŸayış tarzının deÄŸiÅŸimi demektir. Dar-normatif anlamda sekülerleÅŸme kutsaldan uzaklaÅŸma, dünyevîleÅŸme, modernleÅŸme ise feodalizmden kapitalizme geçiÅŸ demektir.

Ä°slâm dünyası özelinde modernleÅŸmeyi nasıl anlamalıyız?

Ä°slâm dünyası örneÄŸinde modernleÅŸmeyi, kurumsal deÄŸiÅŸme, geleneksel feodal emperyal sistemin çözülmesi, sekülerleÅŸmeyi ise bunun doÄŸurduÄŸu meÅŸruiyet krizini gidermek için Ä°slâm'ı yeniden yorumlama süreci olarak alabiliriz. GeniÅŸ anlamda bu, Asr-ı Saadet'ten hemen sonra baÅŸladı. Müslümanlar, daha önceki kriz durumlarında hatayı hep kendilerinde ararlar, tedeyyünlerini sorgularlarken artık bizzat dinlerini sorgulama noktasına geleceklerdi. Bu açıdan modern Batı/Ä°slâm karşılaÅŸması biricikti.

HÄ°KMETTEN MEDENÄ°YETE

Peki, tafsilatına girmeden önce size modernleÅŸme ve sekülerleÅŸmenin özü nedir diye soralım…

Basitçe 'inandıkları gibi yaÅŸamayanların yaÅŸadıkları gibi inanır hale gelmesi'dir. ModernleÅŸme ve sekülerleÅŸmenin özü, hadis ve sünnet kavramlarıyla anlatılan nebevî ilim ile amelin arasının açılması ve daha sonra tedricen beÅŸerî amelin normatifleÅŸtirilerek ilim yerine geçirilmesidir. Bunu kısaca 'hikmetten medeniyete geçiÅŸ süreci' olarak ifade edebiliriz.

Burada kitapta yaptığınız 'Din Olarak Türk Ä°slâmı' ile 'Medeniyet Olarak Arap Ä°slâmı' ayırımı akla geliyor…

Bu ayırım, Batı'nın kendi dinini dönüÅŸtürdüÄŸü sekülerleÅŸme sürecinin Ä°slâm dünyasına uyarlanmasıdır. Katolik yorumu dünyayı anlamlandırmakta yetersiz kalınca Hıristiyanlık, Protestanlık tarafından 19. asırda zirveye çıkan medenileÅŸme (civilization) denen bir dönüÅŸüme zorlandı. Böylece Katoliklik, 'din olarak Hıristiyanlığın', Protestanlık ise 'medeniyet olarak Hristiyanlığın' temsilcisi olarak sunuldu. Dahası medeniyet kavramı Katoliklik içindeki Cizvit damar tarafından icat edildiÄŸi için Protestanlık ideal medeniyeti stratejik terakki kavramıyla ikame ederek KatolikliÄŸi 'ilerlemeye engel' olmakla suçladı. Ve kendi içindeki bu ayırımı da 'Din Olarak Türk Ä°slâmı' ve 'Medeniyet Olarak Arap Ä°slâmı' ayırımıyla Ä°slâm dünyasına yansıtarak 'Ä°slâm, ilerlemeye engeldir' ithamına dayalı bir kültür savaşı açtı. Åžu halde Batı'nın ilerlemeye engel Ä°slâm'dan kasdı, TürklüÄŸün temsil ettiÄŸi 'din=ÅŸeriat=fıkıh olarak Ä°slâm'dı. Endülüs'te Akdeniz medeniyetini taşımaya yarayan 'medeniyet olarak Arap Ä°slâmı' ise onların gözünde ilerlemeye yatkındı. Modern oryantalizm, bugün bile hâkimiyetini sürdüren bu dikotomik bakış açısına dayanmaktadır.

DÄ°N TEK KELÄ°MEYLE SÜNNETTÄ°R

Peki, bu oryantalistik bakış açısı, Ä°slâm dünyasını, Müslüman aydınları nasıl etkiledi?

Bunun etkisiyle ağırlıklı olarak Osmanlı aydınlarının 'din olarak Ä°slâm', Cemâleddîn Afgânî ve Muhammed Abduh gibi Åžiî ve Arap aydınların ise Protestan Ä°slâm anlayışının kaynaklandığı 'medeniyet olarak Ä°slâm' anlayışını benimsediklerini, bilahare 20. asırda ise bunların iki uç ideolojik çizgiye dönüÅŸtüÄŸünü görüyoruz. Bugün de bu sürmekte ve Protestan Ä°slam, sivil Ä°slam'a karşı program yürütmektedir. Kadim anlayışa göre ilim amelde, hadis sünnette içkin olduÄŸundan, din, tek kelimeyle sünnet demektir. Sünnetin genel adı da tarikattır. Åžu halde din sünnet, dindarlık kanalı ise tasavvuftur. Genelde tasavvuf, özelde Hâlidî ve GümüÅŸhânevî NakÅŸibendîlik, Ä°slâm=sünnetin çağımıza taşınmasında ana iÅŸlevi görmüÅŸtür. Hususen Ahmed Ziyâeddin GümüÅŸhânevî; 20. asır Türkiye'sinde Ä°slâm'ın bekâsını onun açtığı çığıra borçlu olduÄŸumuzu söylemek mübalaÄŸa olmayacaktır.

MODERNLEÅžME HALA SÜRÜYOR

ÇaÄŸdaÅŸ Ä°slâm dünyasında sünnet olarak Ä°slâm bilincinin kaybının sonuçları ne oldu?

Ä°slâm'da modernleÅŸme, halen devam eden bir süreçtir. Bu kaybın baÅŸlıca sonucu, Ä°slâm anlayışlarının 'ÅŸeriat ve medeniyet olarak Ä°slâm' ÅŸeklinde iki ideolojik uca düÅŸmesidir. Genel anlamda Ä°slâmcılık veya siyasal Ä°slâm'dan kasıt, ÅŸeriatçılık denen ÅŸeriata dayalı bir devlet kurma ütopyasıdır. Ancak Ä°slâmcılık, ÅŸeriatçılık ve medeniyetçilik olarak ikiye ayrılabilir. Åžeriatçılık sert-devrimci, medeniyetçilik ise yumuÅŸak-muhafazakâr ideolojiler olarak görülebilir. Mehmed Akif ile Seyyid Kutub birinci, Yahya Kemal ile Mâlik b. Nebî de ikinci ideolojik Ä°slâm anlayışlarının temsilcileri olarak anılabilir.

Bu ayrışmanın belirleyeni nedir peki?

YetiÅŸme tarzının belirlediÄŸi ütopya tasavvurudur. Åžeriatçılık dediÄŸimiz Ä°slâm devleti davası, bir mekânsızlık bilincinin doÄŸurduÄŸu Medine-i Münevvere ütopyasından, medeniyetçilik dediÄŸimiz Ä°slâm medeniyeti söylemi ise bir zamansızlık bilincinin doÄŸurduÄŸu Asr-ı Saadet ütopyasından kaynaklanır.

Sünnet fıtrata uygun yaÅŸayıştır

KüreselleÅŸen dünyada sünnete dönüÅŸün ne kadar mümkün olduÄŸu da açıklanmaya ihtiyaç duyuyor.

Ehl-i sünnet ve cemaatin, ahlakî, sivil Ä°slâm'ın omurgasını bugün de NakÅŸibendîlik oluÅŸturmaktadır. Günümüzde bu çizgiyi sürdüren Mahmud Efendi'nin irÅŸad hareketi olmasa belki de birçok sünnet artık kitaplarda kalacaktı. Ben umre için Kâbe'ye gittiÄŸimde dünyanın dört bir tarafından gelen Müslüman topluluklar arasında sünnete en uygun nezih topluluÄŸun Ä°smailaÄŸa cemaatinin mensupları olduÄŸu görünce sünneti yaÅŸatmaya yönelik kararlı hareketinden dolayı Mahmud Efendi hazretlerine içten dua ettim. Amerikan basını tarafından Ankara'da Hacıbayram Câmii'nin çıkışında karşılaÅŸtıkları Ä°smailaÄŸa cemaati mensubu Müslümanlar vasıtasıyla cumhurbaÅŸkanı ve baÅŸbakanın IŞİD'le iliÅŸkilendirilmesi gayreti, sivil, tasavvufî Ä°slâm'ı çarpıtma giriÅŸiminin bir baÅŸka ahlaksız örneÄŸidir.

Sivil Ä°slam bizzat tasavvuftur

Biliyorsunuz Mümtaz'er Türköne, Ä°slâmcılığın ölümünü ilan etmiÅŸti. Türköne'nin 'sivil Ä°slâm' tarifi ile sizinkinin arasındaki fark nedir?

SoÄŸuk SavaÅŸ sürecinde ideolojik saflar karıştı. Dünyada SoÄŸuk SavaÅŸ, Türkiye'de 28 Åžubat sürecinden sonra ÅŸeriata dayalı bir Ä°slâm devleti kurma ütopyasını belirten Ä°slâmcılık, genel bir çekilme yaÅŸadı. Bu tür bir radikalizmden dönüÅŸ, AKP'nin temsil ettiÄŸi genel Müslüman kamuoyu ile Gülen Hareketi gibi zıt tarafların görünüÅŸte 'medeniyet olarak Ä°slâm' anlayışında buluÅŸmasını saÄŸladı; özde deÄŸil. Din sünnet, dindarlık kanalı ise tasavvuftur dedik. Millî GörüÅŸ hareketinin kaynaklandığı ve AKP'nin temsil ettiÄŸi Ehl-i Sünnet ve Cemaat Ä°slâmının omurgasını oluÅŸturan tasavvufî-NakÅŸibendî hareket, bizzat sivil Ä°slâm demektir.

ÅžEYH-ÜMERA Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ°

O halde AK Parti, sivil Ä°slam tanımınızda konumlanıyor…

Buna göre AKP'nin resmen benimsediÄŸi, Ä°slâmcılıktan feragati ifade eden muhafazakârlığın dayandığı 'medeniyet olarak Ä°slâm' anlayışı, özünde sivil, tasavvufî Ä°slâm anlayışına dayanmaktadır. Ä°slâm medeniyeti söylemi, AKP siyasetinin Ä°slâm dünyasına bakan dış yüzünü oluÅŸturmakta, buna karşılık iç siyaseti, 'sünnet olarak Ä°slâm'ı yaÅŸatan tasavvufî anlayışa dayanmaktadır, dayanmalıdır. Åžeyh Edebâli-Osman Gazi, GümüÅŸhânevî-II. Abdülhamid, Kotku-Erbakan örneklerinde görülen meÅŸâyıh/ümerâ iliÅŸkisi, bugün UstaosmanoÄŸlu-ErdoÄŸan iliÅŸkisinde devam etmektedir. Buna karşılık güya siyasal Ä°slâm'a karşı 'Ä°slâm medeniyeti' anlayışını temsil eden sivil Ä°slâmî hareketler, özellikle SoÄŸuk SavaÅŸ sonrasında ivme kazanan 'Protestan Ä°slâm' projesinin gizli araçları olarak gerçek sivil-tasavvufî Ä°slâm'a karşı mücadele etmektedir. Åžu halde gerçek sivil Ä°slâm, sünnî=tasavvufî Ä°slâm, sahte sivil Ä°slâm ise 'medeniyet olarak' Protestan Ä°slâm'dır. Carbonaristik yöntemlerle devletleri ele geçirmek için kurulmuÅŸ örgütleri 'sivil dinin temsilcileri' olarak sunmak, hakikati tersyüz etmenin traji-komik bir örneÄŸidir.

İslamcılar, cami merkezli kurulan şehri kaybettiler

Din eÅŸittir sünnet diyorsunuz ancak, neyin sünnet neyin bid'at olduÄŸu da bazı çevrelerce tartışmalı…

Burada Ä°slâmcılığın ideolojik tepkisi tasavvufa doÄŸrudan yönelirken sünnete spekülatifleÅŸtirme ve itibarsızlaÅŸtırma ÅŸeklinde dolaylı olarak yönelir. Bu tartışmalar, sünnetin her-dem taze nebevî-fıtrî bir hayat tarzı deÄŸil, hadis=ÅŸeriat gibi bir proje olarak alındığı ideolojik malûl bakış açısını yansıtmaktadır. Ä°slâmcılarda görülen bu sünnete yabancılaÅŸma, fıtrata uygun yaÅŸayışın ortamı ve kanalının, câmi etrafında kurulan ÅŸehrin ve tarikatın kaybından kaynaklanmaktadır. Bugün câmisiz bir sitede, rezidansta yaÅŸayan bir Müslümana sünnet olarak misvak veya yer sofrasında yeme tavsiyesinin bir anlamı olamaz elbette.


YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.