Güncel
'PKK'nın gençleri süreci kabullenemiyor'
Kürt aydın Kızılkaya, PKK'nın yeni kuşağının son şiddet olaylarındaki rolünü anlatırken, 'savaşın içine doğan' bu kuşağın kontrol edilmesinin zor olduğunu ve örgüt içinde 'çözüm sürecinin bağladığı' bazı isimler de bu gençleri yönlendirdiğini söyledi.
Ayşe Karabat'ın haberi
Akil insan heyetinden, yazar ve çevirmen Muhsin Kızılkaya, bu grubun PKK’nın gençlik örgütlenmesi olduÄŸunu düÅŸünüyor. Kızılkaya'ya göre bir zamanların taÅŸ atan çocukları ve onlara yeni katılanlar aidiyet duygusu olmadan büyüdüler. Bağımsız bir Kürdistan’ı yönetme hayali kurmuÅŸlardı ama bu hayalleri çözüm süreciyle ‘ellerinden alınınca’ iyice öfkelendiler. PKK içinde de çözüm sürecinden memnun olmayanların yönlendirmeye çalıştığı bu gençler için vandalizm siyaset aracı. Kapitalizmle mücadeleyi de, bankalara saldırmak sanıyorlar.
Öcalan’ın aksi yöndeki çaÄŸrılarına raÄŸmen sokaÄŸa çıkan ve eylemlere devam eden kim?
Kendilerine YDG-H, Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi adını takmış sivil alanda örgütlenmiÅŸ bir kitle.
Öcalan’ın mesajına raÄŸmen, sokaÄŸa çıkılması neye tekabül ediyor?
BaÅŸtan itibaren barış sürecine ve Öcalan’ın yürüttüÄŸü müzakere biçimine inanmayan geniÅŸ bir kitle var PKK içinde. KCK sözleÅŸmesinin 11. maddesi Öcalan’a tartışmasız liderlik görevi vermiÅŸ. Önderlik böyle bir karar almışsa, tabanın bunun tartışma hakkı yok. Ama kendi kabullenmeyiÅŸlerini içlerinde tutma hakkı da saklı. Yer yer bunu dışa da vuruyorlar.
PKK 40 yıllık tarihi içinde üç kuÅŸaklı bir parti. Birincisi kurucu kuÅŸak, çok azı hayatta. Ä°kinci kuÅŸak ilk gerilla eylemlerine baÅŸlatanlar. Üçüncüler de bunların çocukları. Åžehirlerde egemen olan bu üçüncü kuÅŸaktır, yurtsever devrimci hareket içinde örgütlenmiÅŸ çocuklar. Bu çocuklar savaşın içinde doÄŸdular. Bu çocukların doÄŸduÄŸu evlerde, ölen babalarının, annelerinin ablalarının, abilerinin fotoÄŸrafları asılıydı. Onların efsaneleriyle büyüdüler. DoÄŸdukları ortamda muhayyel bir Kürdistan fikriyle büyüdüler. Öcalan’ın onlara yaptığı en büyük kötülük tırnak içinde söylüyorum bunu "bu gençlerin hayallerini ellerinden almak"tı.
Bu muhayyel Kürdistan fikrini biraz daha açar mısınız?
Hayali bir Kürdistan düÅŸünüyorlar. Bağımsız bir devlet kuracaklardı, kendi baÅŸlarına yöneteceklerdi o devleti. Ä°ÅŸte bu hayalini kurdukları Kürdistan yerine demokratik özerklik fikri hayal kırıklığına yol açtı. Åžimdi eÄŸer 30 sene boyunca bazı insanlara bağımsızlık fikrini aşılarsınız bir süre sonra da ‘bundan vazgeçtik’ derseniz onlara, tırnak içinde onlar açısından söylüyorum bunu ‘ne idüÄŸü belirsiz’ bir çözüm fikrini anlatmaya çalışırsanız kolay kolay buna razı edemezsiniz.
Ben çok net olarak hatırlıyorum barış süreci baÅŸladığında tıpkı Türkiye’deki akil insanların sahaya çıkıp Türk insanların ikna etmesi gibi örgüt de kendi akil insanlarını seçti. Kendi tabanını çözüme ikna etmeye çalıştı ama bu çocukların büyük bir kısmı ikna olmadı. Örgüt de elini masaya vurdu; “Önderlik böyle istiyor, böyle olacak” dediler bu çocuklar da sustu.
Kim bu gençler peki?
Bunlar aidiyet duygusundan yoksun büyümüÅŸ ve yaÅŸamış çocuklardır. Kendilerini bir ortamda, okulda, iÅŸyerinde, herhangi bir yerde, bir deÄŸer olarak hissetmiyorlar. Toplum içinde de böyle bir karşılıkları yok. Ellerinde kalan tek ÅŸey güç gösterisi. Toplum bu çocukların doÄŸuÅŸtan gelen yeteneklerini geliÅŸtirebilecekleri ortamı onlara sunmamış. Bu çocuklar içinden müzisyen, yazar, avukat, marangoz çıkabilirdi ama onları buralara ulaÅŸabilecek herhangi bir kanaldan, bir eÄŸitimden geçmediler. Kendi varlıklarıyla baÅŸ baÅŸa kaldılar, bu da onları daha öfkeli kıldı.
Kaç yaşında bu gençler?
20 yaşının altında. 13 yaşından itibaren baÅŸlıyorlar. Hatta taÅŸ atan çocuklar meselemiz vardı hatırlarsanız. TaÅŸ atan çocuklar hapisten çıkarıldıktan sonra bu meseleyi çözebileceÄŸimizi sandık onun için büyük kampanyalar düzenlendi. Fakat o çocuklar büyüdükçe yerine yenileri geldi.
Kaç kiÅŸilik bir yapıdan söz ediyoruz?
Sayısal olarak oran vermek güç ama devasa bir kitleden söz ediyoruz. Her ÅŸehirde binlercesi var.
Aksi yönde çaÄŸrılar olmasına raÄŸmen, bu gençler sözünü ettiÄŸiniz hayal kırıklığı içinde kendiliÄŸinden mi sokaÄŸa çıkıyor, yoksa onları yönlendiren bir baÅŸka grup mu var?
Var öyle bir ekip. Kararlar yukarıdan alınır. Yukarısı ÅŸu anda kendisini baÄŸlamış durumda, dolayısıyla yukarıdaki yapı, yapmak istediÄŸi bazı ÅŸeyleri birilerinin yapmasına göz yumuyor. Mesele de buradan kaynaklanıyor. Kontrolden çıktığı andan itibaren onu kontrol edebiliyor mu? Problem de buradan doÄŸuyor.
Kontrol edilemiyorlar mı bu gençler?
Bu çocuklar Öcalan’ın sunduÄŸu çözümün daha radikalini istiyor. Bu çocukların içinde en önemli ÅŸeylerden birisi ÅŸudur, büyük bir kısmı, yine tırnak içinde söylüyorum, "bedel ödeyen aileler"den geldiÄŸi için örgütün gözünde deÄŸerlidirler. Çok genç yaÅŸta bir otoriteyi, bir gücü eline geçirmiÅŸ olmanın lüksünü yaşıyorlar. Basit bir örnek; Lice’de yol kesenler gerillalar deÄŸil, bu çocuklardır. Bu çocuklara gerillalar ‘niye yolu kesiyorsunuz’, diyemiyorlar, anne babaları da örgüt de bir ÅŸey diyemiyor ta ki Öcalan ‘bu provokasyondur’ diyene kadar.
Öcalan, bir yandan tartışmasız önderlik bir yandan da bu gençlerin hayallerini ellerinden aldı dediniz. Nasıl bakıyorlar Öcalan’a?
Zaman zaman onların deyimiyle Serok’la ilgili, ÅŸüpheye düÅŸtükleri anların olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ama ÅŸüpheye düÅŸtükleri noktada “Tövbe estaÄŸfurullah” dedikleri bir nokta olduÄŸunu da düÅŸünüyorum. Ä°ÅŸte bu “Tövbe estaÄŸfurullah” bizim umudumuz. Zaten bu olmamış olsaydı, gerçekten de teslim bayrağını çekip “ArkadaÅŸlar herkes evine, biz de Suriye gibi, biz de Libya gibi olacağız” diyebilirdik. Ama ben “Tövbe estaÄŸfurullah” duygusunun hâlâ var olduÄŸunu, o anlamda Öcalan’ın desteklenmesi gerektiÄŸini, o anlamda Öcalan’ın fikrinin ne olduÄŸunu elden geldiÄŸince bu iÅŸi bilen insanın anlatması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum.
Bu çocuklar nasıl geçiriyor zamanlarını?
Büyük bir kısmı boÅŸ vakitlerini internet kafelerde, sosyal medya üzerinde geçiriyorlar. Takma isimlerle hesaplar oluÅŸturup, onların sevmediÄŸi anlamda siyaset yapan insanlara küfür etmekle geçiyor günlerinin önemli bir bölümü. En önemlisi ÅŸu, vandalizmi ve talanı bir siyaset biçimi olarak algılıyorlar. Mesela dikkat edin ilk saldırdıkları yerler bankalardır. Kapitalizme karşı olmayı, kapitalizmi sopayla dövmek olarak algılıyor. Sonra otobüsleri hedefliyorlar. Çünkü otobüsün devletin malı olduÄŸunu zannediyor. Belediyeyi yakmayı devlete karşı bir isyan zannediyor. Oysa o senin belediyen. Belediyenin onun hayatını kolaylaÅŸtıran bir ÅŸey olduÄŸunu, aslında devletle alakası olmadığını. Bunu anlatmakta bile güçlük çeken kuÅŸaÄŸa sen, Batı felsefesinin, kavramlarıyla bir ÅŸey anlatmaya çalışıyorsun. O kadar zor ki…
Peki bu gençler nasıl kazanılır?
Bir kere devletin yapısının deÄŸiÅŸmesiyle mümkün. Demokratik bir devlet olmakla mümkün. Devletin cezalandırıcı bir baba gibi davranmak yerine ÅŸefkatli bir ebeveyn gibi yaklaÅŸması gerekir. Merkezden yönetmeyi, eÅŸitsiz eÄŸitim sistemini, eÅŸitsiz üniversiteye girme sistemini, ters iÅŸleyen saÄŸlık sistemini, ulaÅŸtırmayı bütün bunları deÄŸiÅŸtirmediÄŸiniz sürece, bunları kurslarla, rehabilitasyonlarla yapamazsınız.. Devlet en azından bir 5-6 sene içerisinde bu alanda çok önemli mesafeler katetti aslına bakarsanız. Sadece Hakkâri’de, nüfus çok fazla artmadı ama okul sayısı üç katına çıktı. Ama bu gençlik kendini tek otorite olarak algıladığı için ilk yaptığı ÅŸey bu eÄŸitim kurumlarını ortadan kaldırmaya çalışmak böylece kendi iktidarını sürdürebileceÄŸini düÅŸünmek. EÄŸitim düzeyi yükselir, biraz daha meseleye farklı bakan aydın bir kuÅŸak onların içinde yetiÅŸirse, bunların sözünü kimse dinlemeyecek bir süre sonra. Bu yüzden de tırnak içinde "aydınlanmaya da karşı çıkıyorlar". Onun için kendi aydınından nefret ediyor. Onun için kendi içinden çıkmış okumuÅŸ yazmışı “hain, satılmış, öbür tarafın adamı” olarak görüyor. Dolayısıyla bu ancak ve ancak yine onu yaratmış olan yapının kendini deÄŸiÅŸtirmesiyle mümkün olacak bir ÅŸey.
(Al Jazeera)
Henüz yorum yapılmamış.