Sosyal Medya

Ä°slam

Efendimiz arife günü nasıl dua ediyordu?

Peygamber Efendimiz arife günü Arafat'ta iken hangi duaları yapmıştı? Rabbimize hangi ifadelerle yalvarmıştı.



Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin (sal­lal­lâ­hu aley­hi ve sel­lem) ari­fe gü­nü vak­fe için dur­du­ÄŸu yer, “Rah­met Te­pe­si­” ola­rak bi­li­nen yük­sek­li­ÄŸin ete­ÄŸiy­di; yö­nü­nü Kâ­be­’ye çe­vi­ren Al­lah Re­sû­lü, in­san­la­rın top­lan­dı­ÄŸÄ± ye­ri önü­ne al­mış ve kıb­le­ye dön­müÅŸ ola­rak bu­ra­da vak­fe­ye baÅŸ­la­dı. Ar­tık va­kit, hal­vet vak­tiy­di; kul ile Rab­bin bu­luÅŸ­tu­ÄŸu, hat­ta yer yer dil­le­rin sü­kût edip gö­nül­le­rin ko­nuÅŸ­tu­ÄŸu za­man baÅŸ­lı­yor­du. 

Bu özel an­lar­da Al­lah Re­sû­lü, âde­ta yü­re­ÄŸi yır­tı­lır­ca­sı­na du­a edi­yor­du. Rah­met Pey­gam­be­ri, rah­met te­pe­si­nin ete­ÄŸin­de dur­muÅŸ, Rah­mâ­n’­dan na­sıl rah­met di­le­ni­le­ce­ÄŸi­ni her­ke­se gös­te­ri­yor­du. Mü­ba­rek el­le­ri­ni gö­ÄŸüs hi­za­sı­na ka­dar kal­dı­rıp avuç­la­rı­nı se­ma­ya doÄŸ­ru aç­mış du­a du­a yal­var­mak­tay­dı. 

O, HER ÅžEYE KÂDÄ°RDÄ°R!

“Al­la­h’­tan baÅŸ­ka ilah yok­tur! O bir­dir; O’­nun eÅŸi ve or­ta­ÄŸÄ± yok­tur. Mülk O’­nun, hamd de O’­na mah­sus­tur! Ha­yır, yal­nız O’­nun elin­de­dir. O di­ril­tir ve öl­dü­rür. O her ÅŸe­ye kâ­dir­dir!” di­ye baÅŸ­la­dı du­ası­na. Ar­dın­dan, “Al­la­h’­tan baÅŸ­ka ilah bu­lun­ma­dı­ÄŸÄ±­na ÅŸa­hit, biz­zat Al­la­h’­tır; bü­tün me­lek­ler, hak ve ada­let­ten ay­rıl­ma­yan ilim adam­la­rı da bu ger­çe­ÄŸe, mut­lak gâ­lib, tam hü­küm ve hik­met sa­hi­bi Al­la­h’­tan baÅŸ­ka tan­rı ol­ma­dı­ÄŸÄ±­na ÅŸa­hit­tir­ler!” (Âl-i Ä°m­rân, 3/18) mea­lin­de­ki âye­ti oku­du ve “Ben de bu ger­çe­ÄŸe ÅŸâ­hit olan­lar­da­nım Yâ Rab!” bu­yur­du. Du­ası­na ÅŸöy­le de­vam edi­yor­du: 

Al­la­h’­Ä±m! Ka­bir aza­bın­dan, kal­bin ves­ve­se­sin­den, iÅŸ­le­rin da­ÄŸÄ±­nık­lı­ÄŸÄ±n­dan Sa­na sı­ÄŸÄ±­nı­rım! Ey Al­la­h’­Ä±m! Rüz­gâr­la­rın ge­tir­di­ÄŸi afe­tin ÅŸer­rin­den Sa­na sı­ÄŸÄ±­nı­rım! Ey Al­la­h’­Ä±m! Gö­züm­de bir nur, ku­la­ÄŸÄ±m­da bir nur, kal­bim­de bir nur ya­rat! Ey Al­la­h’­Ä±m! GöÄŸ­sü­me ge­niÅŸ­lik ver! Ä°ÅŸi­mi ko­lay­laÅŸ­tır! 

Al­la­h’­Ä±m! Gö­ÄŸüs­le­re ves­ve­se ve­ren ÅŸey­tan­dan, iÅŸ­le­rin ka­rı­ÅŸÄ±k­lı­ÄŸÄ±n­dan, ka­bir fit­ne­si­nin ÅŸer­rin­den, ge­ce­nin ÅŸer­rin­den, ge­ce­nin ge­tir­di­ÄŸi ÅŸey­le­rin ÅŸer­rin­den, gün­dü­zün ge­tir­di­ÄŸi ÅŸey­le­rin ÅŸer­rin­den, kor­kunç rüz­gâr­la­rın ge­tir­di­ÄŸi afet­le­rin ÅŸer­rin­den, za­ma­nın nö­bet nö­bet ge­len mih­net ve be­la­la­rı­nın ÅŸer­rin­den Sa­na sı­ÄŸÄ±­nı­rım! 

BENÄ° KAPINDAN BOÅž ÇEVÄ°RME ALLAH'IM!

Ey baÅŸ­vu­ru­la­cak­la­rın en ha­yır­lı­sı! Ken­di­sin­den is­te­ni­len­le­rin en ke­rem­li­si, ey mer­ha­met­li­le­rin en mer­ha­met­li­si olan Al­la­h’­Ä±m! Ey de­re­ce­le­ri yük­sel­ten, be­re­ket­le­ri in­di­ren, ey gök­le­ri ve ye­ri ya­ra­tan Rab­bim! Ses­ler tür­lü tür­lü dil­ler­le gü­rül­de­yip Sa­na doÄŸ­ru yük­se­li­yor, Sen­den di­lek­te bu­lu­nu­yor! Be­nim di­le­ÄŸim dün­ya hal­kı­nın be­ni unut­tu­ÄŸu im­ti­han yur­dun­da Se­nin be­ni an­mak­lı­ÄŸÄ±n­dır! 
Al­la­h’­Ä±m! Sen sö­zü­mü iÅŸi­ti­yor, bu­lun­du­ÄŸum ye­ri­mi gö­rü­yor, giz­li açık ne­yim var­sa bi­li­yor­sun! Ä°ÅŸ­le­rim­den hiç­bi­ri Sa­na giz­li de­ÄŸil­dir. Ben ça­re­si­zim, yok­su­lum. Sen­den yar­dım ve eman di­li­yo­rum! Kor­ku­yo­rum, ku­sur­la­rı­mı iti­raf edi­yo­rum! Bir ça­re­siz Sen­den na­sıl is­ter­se, ben de öy­le is­ti­yo­rum! Ze­lil ve gü­nah­kâr Sa­na na­sıl yal­va­rır­sa, ben de öy­le yal­va­rı­yo­rum! Se­nin yü­ce hu­zu­run­da boy­nu­nu bük­müÅŸ, Se­nin için göz­le­rin­den yaÅŸ­lar bo­ÅŸa­nan, Se­nin uÄŸ­run­da bü­tün var­lı­ÄŸÄ±­nı ze­lil eden, Se­nin için bur­nu­nu top­rak­la­ra sür­ten bir ku­lun Sa­na na­sıl du­a eder­se, ben de öy­le du­a edi­yo­rum! 

SÖZÜN ÖZÜ

1- Al­la­h’­Ä±m! Sen­den içi­ne düÅŸ­tü­ÄŸü­müz her tür­lü en­di­ÅŸe ve ta­sa­dan kur­tul­mak için bir fe­rah­lık ve çı­kış yo­lu lüt­fet­me­ni di­li­yo­ruz.

2- Kalp­le­ri­mi­zi bir­bi­ri­ne ısın­dır ve bir ara­ya ge­tir ya Rab­bi. Biz­le­ri sev­di­ÄŸin ve ra­zı ol­du­ÄŸun iÅŸ­le­ri yap­ma­ya mu­vaf­fak ey­le.

3- Bizleri sev, sevdir ve sevindir ya Rabbi!

ENGÄ°N RAHMET VE MERHAMETÄ°NE SIÄžINIYORUM! 

Rab­bim! Dua­mı ka­bul bu­yur­mak­tan be­ni mah­rum kıl­ma! Ba­na Ra­uf ve Ra­him ol, ey is­te­ni­len­le­rin en ha­yır­lı­sı ve ve­ren­le­rin en ke­rem­li­si! 

Ä°lâ­hî! Di­lim ma­si­yet­le­re tu­tul­muÅŸ. Be­nim sa­na ve­si­le kı­la­cak ne iÅŸe ya­rar bir ame­lim, ne de emel­den baÅŸ­ka bir ÅŸe­fa­at­çim var! Ä°lâ­hî! Bi­li­yo­rum ki; ku­sur­la­rım yü­zün­den ne hu­zu­run­da mev­ki­im, ne de Sen­den özür di­le­me­ye yüzüm kal­mış­tır! Fa­kat Sen ke­rem­li­le­rin en ke­re­mi­lisi­sin! Ä°lâ­hî! Ben mer­ha­me­ti­ne ye­tiÅŸ­me­ye eh­li­yet­li de­ÄŸil­sem, mer­ha­me­tin ba­na ye­ti­ÅŸe­bi­lir! Çün­kü Se­nin rah­me­tin her ÅŸe­yi ku­ÅŸa­ta­cak de­re­ce­ler­de ge­niÅŸ­tir! Ben de o ku­ÅŸa­tı­la­cak ÅŸey­ler­de­nim! 

Ä°lâ­hî! Be­nim ku­su­rum ne ka­dar bü­yük de ol­sa, Se­nin af­fı­nın ya­nın­da kü­çük ka­lır! Sen on­la­rı ba­ÄŸÄ±ÅŸ­la­yı­ver ey ke­rem sa­hi­bi Al­la­h’­Ä±m! (Tir­mi­zî, Daa­vât 87) 

Bu dua­lar­la he­pi­ni­zin bay­ra­mı­nı teb­rik edi­yor, Rab­bi­miz­den bi­zi ger­çek bay­ram­la­ra ka­vuÅŸ­tur­ma­sı­nı ni­yaz edi­yo­rum. 

TEFEKKÜR ATLASI

Teşrik tekbirlerini unutmayalım!

TeÅŸ­rik tek­bi­ri, Kur­ban bay­ra­mı gün­le­rin­de farz na­maz­lar­dan son­ra ge­ti­ri­len tek­bir­ler­dir. Ari­fe gü­nü (ya­ni bu­gün) sa­bah na­ma­zın­dan iti­ba­ren bay­ra­mın dör­dün­cü gü­nü­nün ikin­di na­ma­zı­na ka­dar, yir­mi üç farz na­ma­zı­nın ar­ka­sın­dan bi­rer de­fa “Al­la­hu ek­ber Al­la­hu ek­ber, Lâ ilâ­he il­lal­lâ­hu val­lâ­hu ek­ber. Al­la­hu ek­ber ve lil­la­hi­’l-ham­d” di­ye tek­bir ge­ti­ri­lir ki, bu­na “teÅŸ­rik tek­bi­ri­” de­nir. An­la­mı ÅŸöy­le­dir: “Al­lah her ÅŸey­den yü­ce­dir, Al­lah her ÅŸey­den yü­ce­dir. Al­la­h’­tan baÅŸ­ka ilâh yok­tur. O Al­lah her ÅŸey­den yü­ce­dir, Al­lah her ÅŸey­den yü­ce­dir. Hamd Al­la­h’­a 
mah­sus­tur.”

KIYAMETE KADAR SÜRECEK SÜNNET

TeÅŸ­rik tek­bir­le­ri Hz. Ä°b­ra­hi­m’­in (a.s.) sün­ne­ti­dir. Hz. Ä°b­ra­him, Hz. Ä°s­ma­il’­i (a.s.) kur­ban et­me­ye ha­zır­la­nır­ken bir an­da “Al­la­hü Ek­ber, Al­la­hü Ek­be­r” sa­da­la­rı­nı du­yar. Ya­nı ba­ÅŸÄ±n­da Hz. Cib­ri­l’­in se­miz bir koç­la ken­di­si­ne doÄŸ­ru gel­di­ÄŸi­ni gö­rür, hamd ve ÅŸü­kür duy­gu­la­rı için­de “Lâ­ila­he il­lal­la­hu val­la­hü ek­be­r” der. Du­ru­mu fark eden Hz. Ä°s­ma­il ise Ce­nab-ı Hak­k’­a kar­ÅŸÄ± olan min­net ve ÅŸük­ra­nı­nı “Al­la­hü Ek­ber ve lil­la­hi­’l-ham­d” söz­le­riy­le ifa­de eder. Ge­ti­ri­len bu teÅŸ­rik tek­bir­le­rin­den son­ra Hz. Ä°b­ra­him, “Bis­mil­la­hi Al­la­hü Ek­be­r” di­ye­rek ko­çu kur­ban eder. Böy­le­ce kı­ya­met gü­nü­ne ka­dar sü­re­cek bü­yük bir sün­net baÅŸ­la­tıl­mış olur.

BÄ°R SORU BÄ°R CEVAP

Hayvanın kurban olmasına engel olan kusurlar neler?

Bu soruyu bize Ä°stanbul’dan yazan okurumuz Zekeriya Kaya Bey soruyor. Hayvanın kurban olmasına engel kusurlar özetle ÅŸunlar:

Ä°ki gözünün veya bir gözünün kör olması. Kesilecek yere yürüyemeyecek kadar topal olması. Ä°ki kulağının veya bir kulağının kesik olması. DiÅŸlerinin tamamının veya çoÄŸunun dökülmüÅŸ olması. Hayalarının ve meme uçlarının kopmuÅŸ olması. KuyruÄŸunun yarısı veya üçte birinden fazlasının kesilmiÅŸ olması. Kemiklerinde ilik kalmayacak kadar zayıf ve düÅŸkün olması. DoÄŸuÅŸtan kulağı ve kuyruÄŸunun bulunmaması. Kontrol altına alınıp sürüye gönderilemeyecek ve yemlenemeyecek ka­dar deli olması. Açık bir ÅŸekilde hasta bulunması.

Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin, satın aldığı kurbanda yukarı­daki kusurlardan biri sonradan meydana gelirse, yerine baÅŸkasını alıp kesme­si gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa, yerine baÅŸkasını alması gerekmez, onu kurban olarak kesebilir. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban, o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde ise geniÅŸlik ve kolaylık vardır.

KURBAN OLMASINA MANÄ° OLMAYAN KÜÇÜK KUSURLAR

Bu­ra­da ye­ri gel­miÅŸ­ken hay­va­nın kur­ban ol­ma­sı­na en­gel ol­ma­yan kü­çük ku­sur­la­rı da ifa­de et­miÅŸ ola­lım: Göz­le­ri­nin ÅŸa­ÅŸÄ± ve­ya za­yıf gör­me­si. Bir aya­ÄŸÄ± to­pal olup di­ÄŸer üç aya­ÄŸÄ± ile ak­sa­ya­rak da ol­sa yü­rü­ye­bil­me­si. Do­ÄŸuÅŸ­tan boy­nuz­suz ve­ya boy­nu­zu­nun kı­rıl­mış ol­ma­sı. Ku­lak­la­rı de­lik ve ya­rık ve­ya uç­la­rı ke­sil­miÅŸ ve sark­mış ol­ma­sı. DiÅŸ­le­ri­nin ba­zı­sı­nın düÅŸ­müÅŸ ol­ma­sı. Ot­la­ma­sı­na ma­ni ol­ma­ya­cak de­re­ce­de de­li ol­ma­sı. Kuy­ru­ÄŸu­nun, ha­ya­la­rı­nın ve­ya ku­la­ÄŸÄ±­nın üç­te bi­rin­den da­ha az kıs­mı­nın ke­sik ol­ma­sı. Do­ÄŸuÅŸ­tan ku­lak­la­rı­nın kü­çük ol­ma­sı. Bu sa­yı­lan ku­sur­lar­dan bi­ri­ne sa­hip olan hay­va­nın kur­ban edil­me­si mek­ruh ol­mak­la bir­lik­te ca­iz­dir.

BÄ°R AYET

“Yetime deÄŸer vermezsiniz! Muhtaçları doyurmaya teÅŸvik etmezsiniz. Mirasları helâl haram demeden ne gelse yersiniz. Mal mülk sevgisi ise bütün benliÄŸinizi kaplamış! Hayır! Bu yaptıklarınız kesinlikle yanlış!..” (Fecr sûresi, 89/17-21)

BÄ°R HADÄ°S

Peygamber Efendimiz ÅŸöyle buyuruyor: “Allah’ın en çok sevdiÄŸi kulu, diÄŸer kullarının hayır ve iyiliÄŸini en çok isteyendir.” “Sizin hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.” (CamiüssaÄŸir, 1239)

 

Ä°NTERNETHABER

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.