Genel
İslam fetihlerinde sıra dışı bir şehir: Buhara
Müslüman Araplar Buhara’nın İslamlaşmasına büyük önem verdiler.
Müslümanlar tarafından ilk defa 674 yılında Emevilerin Horosan Valisi Ubeydullah Bin Ziyad tarafından fethedilen tarihi “Buhara” kentinde Ä°slam hâkimiyeti, ancak otuz yıl sonra (706-709) yıllarındaki seferlerle saÄŸlanabildi. Yeni Horosan Valisi Kuteybe Bin Müslim’in yerli halk ile bölgedeki Türk müttefiklerinin direniÅŸini kırarak bir garnizonu burada konuÅŸlandırmasından sonra, Müslüman Araplar Buhara’nın Ä°slamlaÅŸmasına büyük önem verdiler. O kadar ki halkın kitleler halinde Ä°slam dinine giriÅŸlerini kolaylaÅŸtırmak, hızlandırmak ve dil yönünden karşılaşılan zorluklardan doÄŸan sosyal problemleri gidermek düÅŸüncesiyle namazlarda, Kur’an-ı Kerim’in “Farsça” okunmasına dahi izin verildi. Bu gibi nedenlerin yanı sıra muhtemelen çok sayıdaki ihtidalar dolayısıyla da Arapça okumayı bilmeyen ve zorluk çekenlerin, fazla vakit kaybedilmeden bu yeni dine adapte edilebilmesi amacıyla da müsaade edilen bu uygulama, eldeki temel kaynaklara nazaran Türkistan’da sadece “Buhara” ÅŸehriyle sınırlı kaldı.
“Kur’an-ı Kerim”in “Arapça” dışında baÅŸka bir dille özellikle de “ibadetler”de okunması meselesi böylece ilk kez “Farsça” ile söz konusu edildi. Çünkü Araplardan sonra Ä°slam, öncelikle Farslara intikal etti. Bu konuda ileri sürülen dini, fıkhi görüÅŸler, itiraz ve deÄŸerlendirmeler ile yapılan tartışmalar bir kenara bırakılacak olursa “Buhara” da ne kadar süreyle devam ettirildiÄŸi kesin olarak bilinmeyen bu uygulama hakkında bilgi veren en önemli kaynak “Tarih-i Buhara” adlı eseriyle tanınan meÅŸhur tarihçi “NerÅŸahi” idi.
Buhara yakınlarındaki “NerÅŸah” köyünde dünyaya gelen “Åžureyh en-NerÅŸahi”nin, bölgesi hakkında, Ä°slamiyet öncesi ve Müslüman Arapların fethinden sonraki süreçte diÄŸer kaynaklarda rastlanmayan birçok bilgiye yer verdiÄŸi eserinde, Farsça ile ibadetin tatbikatı hakkında bildirdiÄŸine göre, “Buhara halkı, Ä°slamiyet’in ilk devirlerinde Kur’an-ı Kerim’i Arapça aslından okumaya güçleri yetmediÄŸi için, vakit namazlarını Farsça okuyarak kılarlardı. O kadar ki cemaat halinde kılınan namazlarda arka saflarda bir görevli bulunur, Arapça bilmeyen bu kimselerin rükûa eÄŸilmeleri gerektiÄŸi zaman “Bekunita-Nekinet” ve secde etmeleri gerektiÄŸi zaman da “Nekuniya-Nekinet” diyerek yüksek sesle bağırır, halk da buna göre rüku ve secdelerini yaparlardı.”
Ä°slam fetihlerinin yapıldığı bölge ve ÅŸehirlerde baÅŸlatılan “Ä°slamlaÅŸtırma” ve “Müslümanlığı yayma” hareketlerinin nasıl olduÄŸuna iliÅŸkin çarpıcı ve ilginç örneklerden biri olarak dikkat çeken bu uygulamanın yanı sıra daha çok “orta halli ve fakir halkın yeni dine karşı raÄŸbetini arttırmak için Emeviler döneminde baÅŸka hiçbir yerde örneÄŸi görülmeyen bir ÅŸekilde, Cuma namazlarını kılmaya gelen yeni Müslüman olmuÅŸ kimselere mükâfat olarak para da verildi. Bu mükafatın “iki dirhem” olduÄŸunu ve her Cuma günü bunu bir tellalın halka yüksek sesle ilan ettiÄŸini bildiren “NerÅŸahi” bu yolla geçim sıkıntısı çeken birçok kimsenin, taklitçi bir ÅŸekilde de olsa Ä°slam Dini’ne girmelerine ve fakir-fukaranın bu mükafatı elde etmek için camilere akın etmesine neden olduÄŸunu” ifade etmekteydi. Fakat bunların yanı sıra sert karakteri ile tanınan Kuteybe Bin Müslim’in baskıcı ve zorlamaya varan birtakım uygulamaları nedeniyle de ZerdüÅŸtlüÄŸün hâkim olduÄŸu Buhara’da Ä°slam’ın yerleÅŸmesi kolay olmamıştı.
Kaynaklar: Zekeriya Kitapçı, “Buhara’da Ä°slamiyet’in Yayılışı Ve YerleÅŸmesi II”, Milli Kültür, c.I. sayı 3, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1977, Sebahattin Samur, “NerÅŸahi”, Dia. c.32, Ä°stanbul, 2006.
Henüz yorum yapılmamış.