Sosyal Medya

YaÅŸam

Bir mülteci ailesinin savaştan önceki hayatı



“O zaman Irak’ta çalışıyordum. Haber geldi, çocukların kimliÄŸi olmadığı için okuldan atılıyor, dediler. Hemen evime, Kobani’ye gittim.”

Henan Muhammed, IŞİD’in saldırısından kaçarak Türkiye’ye sığınan on binlerce Kürtten biri. Aslında yabancı bir yere geldiÄŸi söylenemez. Zira kökeni Suruç’un bir köyüne dayanıyor. “Åžimdi” diyor, “aynı memlekete esir olarak” döndük.

Benim bu kez niyetim ise, onlara neden buraya sığındıklarını, neden kaçtıklarını anlattırmak deÄŸil. Mülteci olmadan, savaÅŸ baÅŸlamadan önceki günlerini dinlemek için yanlarındayım. Belki de büyük bir sefalet, toz duman içinde gördüÄŸümüz, ellerinde en fazla bir çuval ve çoluk çocukla Türkiye’ye gelen bu kiÅŸilerin gerçekte kim olduÄŸunu bulmak için.

Yine de belirtmekte fayda var. Ä°ki kızı, Åžirin ve Fatma, IŞİD’in 8 ay önce kaçırdığı oÄŸlu Salim’in altı aylık bebeÄŸi Mehmet, eÅŸi Nur Hanım, küçük oÄŸlu Abdullah ve küçük kızı Eje ile birlikte, bir çiftliÄŸin ortasındaki iÅŸçi evinde oturuyoruz.

Eje bir süre sonra sıkılıp yanımızdan ayrılıyor, uyumaya gidiyor. Altı aylık Mehmet beÅŸiÄŸinde uyuyakalıyor. Nur Hanım yavaÅŸ yavaÅŸ gülümsemeye baÅŸlıyor eski günleri andıkça. Onlara has yöntemle demlenmiÅŸ “üçü bir arada” çayı yudumluyoruz konuÅŸurken ve bundan sonra ise geçimlerini sürdürmek için pamuk toplamaya gidecekler.

“Ä°sterseniz Golan tepesinde askerlik yaparım”

Henan Muhammed’e orada nasıl bir hayatı olduÄŸunu soruyorum. Önce çocuklarını okutmak için verdiÄŸi “kimlik” mücadelesini anlatıyor. Daha önce de çok defa Suriye devletinden kimlik almak için baÅŸvurmuÅŸ. BaÅŸvuruları her seferinde reddedilmiÅŸ.

Suriye’de o zamanın kurallarına göre çocuklar kimlikleri olmadan altıncı sınıfa kadar okutuluyor. Onların daha fazla okutamayacağını anlayınca canına tak demiÅŸ Henan Muhammed’in. Karar vermiÅŸ, kimlik çıkarttıracak.

Bundan sonraki hem trajik hem eÄŸlenceli bir OrtadoÄŸu hikayesi belki de.

Aracılarla ulaÅŸtığı kıdemli, saygı duyulan bir adam sayesinde almış kimliÄŸini. Bu kıdemli kiÅŸi onu korumak da istediÄŸinden askere alınma yaşı 41’in üzerinde yazdırmış onu. Ä°tiraz edecek olmuÅŸ bir ara: “Ben çocuklarımı okutacağım, fark etmez, ne isterseniz yazın. Ä°sterseniz Golan tepelerinde askerlik yaparım.” demiÅŸ...

Çocuklarını okutmuÅŸ böyle teker teker. En büyükleri Salim, Ä°ngiliz Edebiyatı okumuÅŸ. Åžimdi IŞİD’in elinde esir. Bir küçüÄŸü Cezayir’de çalışıyor. Fatma dört yıllık coÄŸrafya öÄŸretmeni. Bugün talan olmuÅŸ Suriye coÄŸrafyasını öÄŸretiyormuÅŸ buraya gelmeden önce.

Åžirin 19 yaşında. Annesi Nur Hanım, konuÅŸmasına ilk onu anlatarak baÅŸlıyor: “Evde geçim için yapmamız gereken ne varsa yardım eder, ekim dikim iÅŸlerine koÅŸardı. Sonra bizden kaçıp damda ders çalışırdı.” Åžirin, inÅŸaat mühendisi olmak istediÄŸini söylüyor, sonra ekliyor. “SavaÅŸ biterse...”

1915 sürgünü Ermeni’den miras

Abdullah ise dokuzuncu sınıfta ama geçen yıldan beri eÄŸitim pek düzenli yapılamıyor köylerinde.

Henan Muhammed’ e geçimini nasıl saÄŸladığını soruyorum. “Artezyen kuyuları açarım” diyor ve devam ediyor: “Köyümüzde yarıcılıklarını yaptığımız Ermeniler vardı. Onlar da 1915 sürgünü idi. Ben de onların yanında artezyen kuyuları açmayı öÄŸrendim.”

Çocuklarını okutmak için verdiÄŸi mücadele, neredeyse bir ömrünü alıyor ama kendisi okuyamamış. “Okul yoktu o zaman bizim oralarda. Zengin olanlar Halep’e gönderirlerdi çocuklarını” diyor.

“En trajik masal”

Peki ne yapardı savaÅŸtan önceki günlerde ?

Henan Muhammed, “sabah kalkıp inekleri saÄŸardım. Bizim orada kahve yoktur. Altı-yedi bin kiÅŸilik bir köy. Çıkıp esnaf arkadaÅŸlarla otururdum. AkÅŸam muhtarın evinde toplanırdık” diyor.

Ne konuÅŸurdunuz evde, diye soruyorum; “Masallar anlatırdık. Günlük iÅŸleri konuÅŸurduk, tarlaların durumu, verimlilik...” diyor.

Öyle bir akÅŸamda olsak ÅŸimdi, diyorum, muhtarın evindeki masallardan birini anlatır mı?

Hennan Muhammed, “Åžu an en trajik masalın orta yerindeyim. Anlattığım güzel masalları hatırlamıyorum bile” diye yanıtlıyor sorumu.

Geçen hafta, evinin para çekmecesinden para alıp, kendine okul alışveriÅŸi yapan oÄŸluna, neden okula gidemeyeceÄŸini açıkladığını anlatıyor sonra. “Kaçmamız gerekebilir, dedim” diyor.

Nur Hanım, konu komÅŸuyla sohbet ettikleri zamanları, baÅŸka tarlalarda çalıştığı günleri anlatıyor. Yüzündeki gülümseme yayılıyor sohbet koyulaÅŸtıkça. EÅŸinin, ineklerin pisliÄŸini toplamasının, diÄŸer kadınlar tarafından hasetle karşılandığını anlatıyor bir ara.

Fatma ise arkadaÅŸlarını aramış Türkiye’ye gelir gelmez. “Ama” diyor, “Onlar da, ben de nerede olduÄŸumuzu tarif edemedik. BuluÅŸamayacağız” diyor.

Mehmet’in hikayesini kim yazacak?

Konu IŞİD’in elindeki Salim’e gelince odaya bir ağırlık çöküyor.

Salim’in hikayesini ÅŸimdilik kendi deÄŸil, ailesi anlatabiliyor ancak. Okulu bitirdiÄŸi sırada savaÅŸ baÅŸlamış. Yasalara göre askere alınacak. Askere gitmemek için Irak’a gitmek, oÄŸlunun rızkını orada aramak istiyor ama, 160 kiÅŸi ile birlikte IŞİD’in eline düÅŸüyor.

Salim ile birlikte kalan ve adi suçlardan tutulan bir Arap, bırakıldıktan sonra aileyle irtibat kurmuÅŸ. “DoÄŸacak çocuÄŸunun cinsiyetini merak ediyordu en çok” demiÅŸ onlara.

Serbest bırakılması için en az bir YPG militanını kendilerine teslim etmelerini istemiÅŸler. Ama Henan Muhammed “Hem öyle ÅŸey yapmam hem de onlara inanmam. Ben bile gidip kendimi onlara versem, oÄŸlumu bırakmayacaklar.” diyor.

Artık Türkiye’ye de geldikleri için, oÄŸullarına kavuÅŸma umutları iyice azalmış.

Åžimdi odada bulunan altı aylık Mehmet, babasının kaçırılmasından 2 ay sonra doÄŸmuÅŸ.

Mehmet'in hikayesi henüz yazılmadı ama, aileden herkesin ortak dileÄŸi, babasıyla birlikte yazılan bir gelecek içine büyümesi.

BBC.CO.UK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.