Başörtülü okumak içi her yolu denedi
Ortaokul ve liselerde başörtüsü yasağı Bakanlar Kurulu Kararı ile kaldırıldı. Başörtüsü yasağı nedeniyle okula gidemeyen geçmişte bu nedenle okulu bırakmak zorunda kalan kız öğrenciler ve aileleri alternatif eğitim aramak yerine özgürce okula devam edecek.
Hükümetin baÅŸörtüsü kararı bazı kesimler tarafından eleÅŸtirildi. 'O yaÅŸta çocuÄŸun kendi isteÄŸi ile örtünemeyeceÄŸi, baskı ve dayatma ile örtüneceÄŸi, kızları eve hapsedeceÄŸi' iddia edildi. Ancak özellikle 28 Åžubat post modern darbesinin ardından baÅŸörtüsüne yönelik yasak ve baskılar birçok gencin hayatını olumsuz etkiledi. Başını örtmeyi tercih eden kız çocukları okula gidemedi. Üniversitelerdeki baÅŸörtüsü yasağı çok konuÅŸulurken ortaokul ve lisede baÅŸörtüsü yasak olduÄŸu için okula gidemeyen yüzlerce genç kız gündemde kendilerine yer bulamadı. Onlar sessizce kendilerine baÅŸka yollar aramaya baÅŸladı.
'Benim inancım, benim kararım'
Seda Nur Tezcan da onlardan biri. 24 yaşında bir üniversite öÄŸrencisi. Ä°stanbul Üniversite’sinde Mütercim Tercümanlık üçüncü sınıfta okuyor. Yaşıtları çoktan üniversiteyi bitirdiÄŸi halde onun hala üniversite sıralarında olmasının arkasında ise uzun bir hikâye var. 13 yaşında ortaokul son sınıftayken örtünmeye karar verdi. Ertesi gün okula baÅŸörtülü gitti. Ancak yıl 2002’ydi. Yani 28 Åžubat’ın etkilerinin en yoÄŸun yaÅŸandığı yıllar… Üniversitelerde baÅŸörtüsü yasağı en katı ÅŸekli ile uygulanırken Seda Nur ortaokula baÅŸörtülü gitmek için mücadele verdi. Başına ne geleceÄŸini bildiÄŸi için baÅŸörtülü gittiÄŸi ilk gün yanında annesi ve annesinin bir arkadaşı vardı. Ellerinde dilekçe de hazırdı. Dilekçede Seda Nur’un 'bir çocuk olarak uluslararası sözleÅŸmelerden doÄŸan haklarını kullanarak' okula baÅŸörtülü girmek istediÄŸi yazıyordu. Ancak okul müdürü Seda Nur’un derslere girmesine izin vermedi. Seda Nur direndi, her gün okula gitti, derslere girmeyi denedi. Bir kaç derse girebildi. Sonra derslere alınmadı. Ancak her gün okula gitmekten vazgeçmedi. ArkadaÅŸları dersteyken o tek başına koridorlarda dolaÅŸtı bütün gün. Derse alınmadığı her gün için tutanak tuttu.
Kendisini koridorda gören müdür yardımcısı ona "Burada ne iÅŸin var?" diye sorduÄŸunda "Burası benim okulum deÄŸil mi?" diye cevap verdi. Müdür yardımcıları Seda Nur’a bir velinin onu baÅŸörtülü okulda görüp kendilerini ÅŸikâyet etmesinden korktuÄŸunu söylemiÅŸti. Seda Nur kendi deyimi ile öÄŸretmenleri tarafından ikna edilmeye çalışıldı. Ancak o kararlıydı. Çünkü muhafazakâr bir ailedendi. 28 Åžubat’ın en sıcak günlerinde daha o yaÅŸta ailesiyle eylemlere katılmıştı.
“Müslüman bir ailede nasıl yaÅŸamam gerektiÄŸini bilerek yetiÅŸtirildim. Zamanı gelince de baÅŸörtüsü takmam gerektiÄŸini biliyordum. Dolayısıyla bu kararı ben kendim aldım, çok da zor olmadı. Sonuçta bu benim inancım, benim kararım.” diyor.
Arkadaşları mektup yazarak destek oldu
Okul Seda Nur’u baÅŸörtülü kabul etmedi. Karşılıklı davalar açıldı. Seda Nur’un annesi yazar Demet Tezcan iki yıl süren davanın sonucunu ÅŸöyle anlatıyor:
‘Bize 8. yıllık zorunlu eÄŸitim gereÄŸi çocuklarını okula göndermediÄŸimiz için para cezası verildi. Ama ödemedik o cezayı. Okul da ceza almadı. Ben çocuÄŸumun kendisini derse almayan öÄŸretmenler hakkında tuttuÄŸu tutanakları gösterdim “EÄŸitim zorunlu ve ben çocuÄŸumu gönderiyorum, ama siz almıyorsunuz " diyordum.Çünkü ben çocuÄŸumun okumasını istiyordum."
Okula gidemediÄŸi zamanlarda arkadaÅŸları ona mektuplar yazarak destek oldu. Ancak yaÅŸadığı sıkıntılı günler Seda Nur’un hem psikolojisini hem de bünyesini olumsuz etkiledi. O sene sürekli karın aÄŸrısı ÅŸikâyeti ile doktora gitti. Doktor çölyak hastalığından ÅŸüphelendi. Ailesi tetkik sonuçları belli olana kadar Seda Nur’a çölyak hastalarının yiyebileceÄŸi ürünler yedirdi. Ancak sonuçlar alınınca anlaşıldı ki Seda Nur’un bütün yaÅŸadıkları psikolojikti.
Åžimdi geri dönüp baktığında neler düÅŸündüÄŸünü sorduÄŸumuzda boÄŸazına düÄŸümlenen cümleleri zorla sıralıyor: “Tabii ki travma dönemiydi. O anda yaÅŸarken çok fazla farkına varmıyorsun. Bir de yapacağım, mücadele edeceÄŸim diye düÅŸünüyorsun“ diyor ve gözleri doluyor, daha fazla konuÅŸamıyor.
Alternatif eğitim kurumlarına gitti
Seda Nur o sene ortaokulu bitiremedi. Ä°ki yıl sonra dışarıdan bitirdi. Liseye yine aynı sebepten gidemedi. Onun yerine o sıralara baÅŸörtülü okumak isteyen öÄŸrenciler için özel açılan alternatif eÄŸitim kurumu Sürekli EÄŸitim ve Dayanışma DerneÄŸi SEDAV'a gitti. Burası velilerden gelen talepler üzerine baÅŸörtüsü nedeniyle okula gidemeyen lise öÄŸrencilerine eÄŸitim veriyordu.
Seda Nur dört yıl SEDAV’da okuduktan sonra üniversite sınavına baÅŸörtülü girebildi. Ancak üniversitede yasak hâlâ devam ediyordu. Bu yüzden Makedonya’da okumaya karar verdi. Bir yıl orada hazırlık okuduktan sonra Türkiye’de de baÅŸörtüsü üniversitelerde serbest olunca tekrar sınava girerek Beykent Üniversite’sinde mütercim tercümanlık kazandı. Bu sene puanını yüksek olduÄŸu için yatay geçiÅŸle Ä°stanbul Üniversitesi'ne geçiÅŸ yaptı. Yaşıtları yol alırken o hâlâ üniversiteyi bitirememiÅŸ olmanın burukluÄŸunu yaşıyor.
GeçmiÅŸe dönüp baktığında 'Neden başımı açıp okula gitmedim daha küçüktüm' diye kendini sorgulayıp sorgulamadığını sorduÄŸumuzda “Açsaydım ne olurdum diye düÅŸünmeye fırsatım olmadı. Ondan çok ben ÅŸimdi ne yapacağımı sorgulamaya baÅŸladım. Hayallerim, hedeflerim her ÅŸey yarım kalmıştı. Yoluma nasıl devam edeceÄŸimi bilmiyordum. BoÅŸlukta gibiydim.” diyor.
BaÅŸörtüsünün artık serbest olduÄŸunu öÄŸrendiÄŸinde yaÅŸadıkları bir film ÅŸeridi gibi gözlerinin önünden geçmiÅŸ. Onun yaÅŸadığı sıkıntıları, travmayı baÅŸkaları yaÅŸamayacağı ve özgürce eÄŸitimlerine devam edeceÄŸi için mutlu.
Seda Nur Tezcan'ın o dönem avukatlığını yapan Hüsnü Tuna uluslararası sözleÅŸmelerin de Seda Nur Tezcan'ın yanında olduÄŸunu belirtiyor. Tuna mahkeme sürecini ÅŸöyle anlatıyor:
"Burada hem anne babanın çocuklarını kendi dini ve felsefi inançlarına uygun eÄŸitim almasını saÄŸlama hakkı (AÄ°HS Ek Protokol 1, Md. 2) ihlâl edildi hem de baÅŸörtülü çocuk doÄŸrudan okula alınmayarak eÄŸitim hakkından mahrum bırakıldı. Devlet, anne babanın çocukları üzerindeki haklarını hiçe sayarak, çocuÄŸa dini inancı ile ilgili bir hususta dayatmalarda bulundu. Bütün bunlar yetmiyormuÅŸ gibi, bir de çocukları eÄŸitim hakkından mahrum bırakılan anne-babaya "8. yıllık zorunlu eÄŸitim gereÄŸi çocuklarını okula göndermedikleri" gerekçesiyle para cezası verildi. Bu tam anlamıyla bir hukuk faciasıdır. Çocuklar ve anne- babaları, dini inançları nedeniyle bir çok haklarından mahrum bırakıldı ve türlü baskı ve eziyetlere maruz kaldılar"
Sümeyye Ertekin / Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.