Kültür Sanat
Modern hayatın İslâm'a etkileri
"Kur’anî İslâm’a dönmek" adına geleneğe, tarihî ve manevî değerlere karşı verilen mücadele, sekülarizme teslimiyetin başlangıcı olmuştur.
1979 yılındaki, Ä°ran Ä°slâm Devrimi de Radikal/Siyasal Ä°slâmcı hareketlere büyük ivme ve heyecan kazandırdı. Ä°ran Ä°slâm Devriminden etkilenen gruplar. Müstaz’af, Ä°nkılab, TaÄŸut gibi kavram ve terimlere ideolojik içerikler kazandırarak siyasal faaliyetlerini artırdılar. Özellikle, Ali Åžeriati’nin Hacc adlı eseri baÅŸta olmak üzere eserlerinde, bu kavramlara, ideolojik içerik kazandırıp, bu tür yorumlara baÅŸvurması, ideolojize ve politize olmayı artırdığı gibi, gelenekten gelen deÄŸerlerin büyük oranda çökmesini saÄŸladı. Modern ve Selefî ekolün teorik temelleriyle, Ä°ran Ä°slâm Devrimi’nin ihraç ettiÄŸi sloganların ilginç bir ÅŸekilde biraraya gelip bütünleÅŸmesi bu geliÅŸmeleri daha da hızlandırdı. Geleneksel dinî grupların, 1950’li yıllardan beri Milliyetçi-muhafazakâr bir anlayışın etki ve tekeline girmiÅŸ olmaları, Selefî-Modernist, Radikal/Siyasal Ä°slâmcı ifadelerin daha hızlı yayılmasını saÄŸladı. Bu tesir ve tekel yüzünden, geleneksel Sünnî ve Sufî anlayıştan gelen bütün deÄŸerler, özellikle etik ve moral deÄŸerler kolaylıkla tasfiye edilebildi. Bu durum Selefî-Modernist Radikal Ä°slâmcı akımların, Sünnî ve Sufî geleneÄŸi tasfiyesini kolaylaÅŸtırdı.
Tevhîd adına, ÅŸirkten ve sözde cahiliyeden arınma adına Ä°slâmî geleneÄŸe ve hayat pratiÄŸi birikimine karşı takınılan Radikal/Selefî tutumun, bu sözde gerekçelerle yıktığı, ortadan kaldırdığı Ä°slâmî gelenek ve yaÅŸama pratiÄŸi birikiminin yerine alternatif koyamadığı, koyamayacağı, ancak, bunun modernizme ve din-dışı, seküler yaÅŸama teslimiyeti getireceÄŸi görülmektedir. Tevhidîlik, ÅŸirkten, cahiliyeden arınma adına, Ä°slâm’ın geleneÄŸine karşı Radikal/Selefî tutumla savaşılması, yaÅŸadığımız dünyayı çepeçevre kuÅŸatan ve hayatın her alanına hâkim olan Modern/seküler, din-dışı anlayış ve hayat tarzına karşı tüm direnme araçlarımızı elimizden almakta, savunmasız konuma getirmekte ve sonunda tam teslimiyete yol açmaktadır. Sonuçta, din olgusu ve hayatta dine iliÅŸkin tüm unsurlar, mimarî, günlük hayat dâhil, bütün alanlarda , modernlik-sekülerlik lehine tasfiye olmaktadır. ÖrneÄŸin, ÅŸirk ve cahiliyeden arınma, tevhidî egemen kılma adına, Mekke ve Medine’deki tüm türbe, makam ve kabirler ile tarihî eserleri, yani tüm hatıralarımızı, Hicâz’daki hafızamızı yok eden Suudî-Vahhabiler, bu yıktıklarının yerine çok katlı modern beton yapılar, lüks otel ve alışveriÅŸ merkezleri inÅŸaa ederek bu kutsal kentlerimizi, tarihî ve geleneksel özelliklerinden yoksun birer modern kente dönüÅŸtürmüÅŸlerdir.
Bu örneÄŸe benzer ÅŸekilde, Türkiye gibi bazı ülkelerde, bir yandan selefilîk diÄŸer yandan soÄŸuk savaÅŸ dönemi ideolojilerinin etkisiyle 1980’li yıllarda, dindar gençlik kesiminde oldukça revaçta olan Radikal Ä°slâmcı/Radikal Selefî akımların, 1990’lı yıllarda soÄŸuk savaÅŸ döneminin sona ermesi ve ideolojilerin tükenmesinin ardından , nasıl liberal-seküler, din-dışı bir anlayışa dönüÅŸtüÄŸü gözlemlenmiÅŸtir. Eski Radikal Ä°slâmcı/Selefîlerin büyük oranda, daha önce Åžeytanî düzen, TaÄŸutî düzen dedikleri modern sisteme ne ÅŸekilde tam bir teslimiyet gösterdikleri görülmüÅŸtür. Bu yıllarda Tevhidîlik, Cahiliyyeden arınma, Kur’anî Ä°slâm’a dönmek adına geleneÄŸe, tarihî ve manevî deÄŸerlere karşı verilen mücadele, sekülarizme teslimiyetin baÅŸlangıcı olmuÅŸtur. Ä°slâm’ı modern, seküler anlayış ve hayat tarzı karşısında tüm direnme araçlarını yok ederek savunmasız ÅŸekilde bırakmışlardır. Özellikle Türkiye’de, Selefî düÅŸünce ve Ä°hvan-ı Müslimîn kaynaklı 1980’li yıllardaki Radikal/Siyasal Ä°slâmcı tecrübe, trajik bir tecrübe olmuÅŸtur.
Ä°slâm Devleti kavramı ile devleti ve buna baÄŸlı seküler talepleri merkeze alan, Radikal Ä°slâmcı, Modernist ve Selefî akımlar, Ä°slâmîlik, tevhidîlik adı altında aslında bütün geleneksel dini deÄŸerler ile savaÅŸan, insanları modern, seküler ve din dışı hale getirmeyi zımnen amaçlayan ve iÅŸleyen bir hareketti. Modernizm ve selefîliÄŸin bileÅŸkesinden oluÅŸan Modernist-Selefî, Radikal/Siyasal Ä°slâmcı akımlar dindar insanımızın gelenekten gelen hayatındaki dinî, ahlâkî hassasiyet ve deÄŸerleri modernliÄŸin ve sekülarizmin lehine tasfiye eden bir rol üstlendi. Radikal/Siyasal Ä°slâmcıların mücadelesi, bir sınıf atlama, kentlileÅŸme ve sosyal-siyasal-ticarî mekanizmalarda, iktidar odağında yer alma mücadelesi olarak tezahür etti.
Radikal/Siyasal Ä°slâmcılar, Ä°slâmcı oldukları dönemde, Tevhidîlik, Kur'anîlik adına; aslında modern ve selefî saiklerle, tüm Ä°slâmî deÄŸer ve geleneksel dinî unsurlarla katı, acımasız bir mücadele sergilediler ve tasavvuf dâhil bütün bu deÄŸerleri cahiliye ve hurafe diye adlandırarak tasfiye ettiler. Bu deÄŸerlerle savaşıldığı için için ahlâkî deÄŸerler de büyük kayba uÄŸradı.
Ä°slâm salt siyasal ve ideolojik bir proje olarak görüldü, Ä°slâm bu akımlar için dünyevî bir ideoloji halini aldı. Ä°slâm, ekonomik, siyasî ve sosyal bir obje ve salt bir devlet ideolojisi olarak benimsendi. Ä°slâm'ın asıl vahy, gayb, iman, ahlâk, maneviyat ve asıl önemlisi âhiret boyutu önemli ölçüde gözardı edildi.
ModernleÅŸme Sürecinde 20. Yüzyıl Ä°slâmcılığının Serencamı (Ehl-i Sünnet’i Müdafaa ve Bid’atleri Tenkid) Müfid Yüksel, Bedir Yayınevi, Ä°stanbul 2005
Henüz yorum yapılmamış.