Halklar Filistin hükümetler İsrail'in yanında
İsrail'de hakim politika, komşuları güçlü olmazsa İsrail'in daha güvenli durumda olacağı fikrine dayanıyor. Komşuların bölünmediğinde ise, Mısır örneğindeki gibi, yeni hükümetlerle ittifak kurarak kendini çok daha iyi hissediyor.
Filistin-Ä°srail ekseninde yaÅŸanan ve iÅŸgal-direniÅŸ-operasyon döngüsü içinde büyük bir insanlık trajedisine sahne olan bu geliÅŸmeleri, Filistin Sorunu'ndaki tutumu ve çabalarıyla bilinen Prof. Dr. Richard Falk ile konuÅŸtuk.
Dünyanın önemli uluslararası hukuk uzmanlarından biri olan Falk, ilerlemiÅŸ yaşına raÄŸmen Princeton Üniversitesi'ndeki derslerine devam ediyor. 2008-2014 yıllarında BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Filistin Ä°nsan Hakları Raportörü olarak görev yapan Amerikalı akademisyen, Filistin Sorunu da dahil olmak üzere, uluslararası politikanın çetrefilli meselelerine dair çok sayıda makele ve kitaba imza attı.
Falk'un Predatory Globalization: A Critique (Yırtıcı KüreselleÅŸme: Bir EleÅŸtiri, Küre Yayınları, 2000) ve The Declining World Order: America's Imperial Geopolitics (Dünya Düzeni Nereye? Amerikan Emperyal Jeolitikası, Metis Yayınları, 2005) baÅŸlıklı kitapları Türkçeye çevrildi.
Ä°srail hiç baskı hissetmiyor
Filistin ve İsrail'de yaşanan son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce mevcut şiddet daha da ileri gidebilir mi?
Korkarım gidebilir. Çünkü çatışmada yeni bir aÅŸamayı temsil ediyor. Filistinliler son yıllarda hedefleri doÄŸrultusunda 'yumuÅŸak güç' diplomasisine giderek daha fazla bel baÄŸlamıştı. Ä°srail de bunu fırsat bilip yerleÅŸimleri geniÅŸletti ve Filistinlilerin sürdürülebilir, bağımsız bir devlete sahip olma ÅŸansını zayıflattı. Bu da Filistin tarafında ümitsizlik yarattı. Kaldı ki Filistinliler, silahlı mücadele yaklaşımını yeniden canlandırmak istemiyorlardı.
ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry, AÄŸustos 2013'te yeniden baÅŸlayan Filistin-Ä°srail barış görüÅŸmelerini bir sonuca baÄŸlamak için çok uÄŸraÅŸtı ama görüÅŸmeler Mayıs ayında çöktü. Müzakereler sürseydi, sizce bu noktaya gelinir miydi?
Kerry'nin diplomasisinde bir mantık hatası vardı. Ä°srail yönetimi, bu çatışmada adil bir uzlaÅŸma noktasına varılması konusunda hiç baskı hissetmedi.
Filistinli liderler cephesinde durum nasıldı?
Tüm Filistinli liderler, Ä°srail'in bölgedeki varlığını normalleÅŸtirecek ve YeÅŸil Hat yani 1967 sınırları çerçevesinde bir Filistin devleti fikrine dayalı 2002 Arap GiriÅŸimi'ni kabul ettiklerini, gerek gizli gerek halka açık görüÅŸmelerde çeÅŸitli defalarca ortaya koydular. Filistin Yönetimi de 1967'de BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yapılan öneriye yakın diyebileceÄŸimiz bu giriÅŸimi kabul ettiÄŸini gösterdi.
İsrail barışa hazır değil
O zaman müzakerelerin neden devam etmedi? Sorun neydi?
Ä°srail, o tür bir barışı kabul etmeye hazır deÄŸil. Bizim Batı Åžeria, Ä°sraillilerin Judea ve Samara dedikleri bölgenin tamamı veya büyük bölümü, Siyonist hareket açısından, Ä°srail topraklarına katılması mukadderat alanlar olarak görülüyor.
Dünya üzerinde yaÅŸayan halkların çoÄŸunun kendilerine ait idealist vizyonları olsa da tüm devletler gerçekçi bir çerçevede hareket etmeye çalışıyor. Ä°srail halkının sorunu ne? Neden Ä°srail normal bir ulus devlet gibi davranmaya yanaÅŸmıyor?
Tabii neyin "normal" olduÄŸu bir yorum meselesi…
ABD'nin koÅŸulsuz desteÄŸinden güç alıyor
O zaman ÅŸöyle sorayım: Ä°srailliler niçin yasadışı hareket etme hakkına sahip olduklarını düÅŸünüyorlar? Ne isterlerse yapabilirlermiÅŸ ve hiçbir devlet yada kurum buna aldırmaz ya da durdurmak için bir ÅŸey yapmaz/yapamaz gibi bir eÄŸilimleri var.
Ä°srail, ABD'den gördüÄŸü koÅŸulsuz destekten ilave güç alıyor. Bu destek olmasaydı, böyle davranamazlardı diye düÅŸünüyorum. Ayrıca Ä°srail en başından itibaren normal bir devlet deÄŸildi. Ä°ngiliz sömürge otoritesi tarafından yaratıldı, BM tarafından desteklendi ve Filistin topraklarının tamamında nüfusun çoÄŸunluÄŸunu teÅŸkil eden Filistin halkına dayatıldı. Dolayısıyla en başından beri bölgede yaÅŸayan insanların yerlerinden edilmesi söz konusu.
Siyonist vizyona göre bir 'Yahudi vatanı' tanımı var. Bununla kastedilen BM tarafından verilen topraklar mı, yoksa kutsal kitapta yani Tevrat'ta Ä°srailoÄŸulları'na vaat edilen topraklar mı? Ä°srail'in neresi olduÄŸunu nasıl tanımlıyorsunuz? Sınır yok; daha doÄŸrusu uluslararası kabul görmüÅŸ sınırlar yok. Dolayısıyla Ä°srail de gerçekçi bir tavırla uluslararası toplumun ya da 1948 mütarekesinin getirdiÄŸi yahut 1967'de çizilen sınırlar yerine, daha uygun sınırlar oluÅŸturma gücünü kendisinde buluyor ve bu tavrı sürdürüyor.
Ä°srail halkının mantığını irdelemeye çalışıyorum. Böyle bir çatışma ortamında yaÅŸamak zor deÄŸil mi? Kendilerini hiçbir zaman güvende hissedemiyorlar. Sadece Ä°srail içinde deÄŸil, ülke dışında da sürekli sorunlarla karşı karşıya kalabiliyorlar.
Ama röportajın en başında söylediklerinizi hatırlayın. Son iki yıldır Filistinliler üzerindeki denetimi ve Ä°srail devletinin varlığını tehdit eden ciddi bir ÅŸey olmadı. Son dönemde Ä°srailliler, üç gencin öldürüldüÄŸü ÅŸu son olay gibi bir ÅŸey yaÅŸanmadığı müddetçe, artık Filistin Sorunu'nu düÅŸünmüyorlar. Kendilerini güvende hissediyorlar.
Özellikle de Ä°srail iÅŸgali altındaki topraklar ile Batı Åžeria'yı ayıran duvarın inÅŸa edilmesinden sonra mı?
Duvar bir etken. Gerçi insanlar duvarın pek bir ÅŸey deÄŸiÅŸtirmediÄŸini de anlamış durumda. Zira Filistinliler istedikten sonra sınırı aÅŸmanın baÅŸka yollarını da buluyorlar. Burada bir güvenlik meselesinden ziyade toprakların zorla alıkonulması söz konusu. Bunu anlamak lazım. Fakat insanların tam olarak anlamadığı bir ÅŸey var: Ä°srail tarafı, güç kullanarak barışı saÄŸladığını ve huzurlu hissetmek için barış anlaÅŸmasına ihtiyaç duymadığı göürüÅŸünde.
"Batı Şeria, Tel Aviv'e Tayland'dan daha uzak"
Yani Ä°srailliler, statükonun kendileri için iyi bir seçenek olduÄŸunu mu düÅŸünüyorlar?
ÇoÄŸunluÄŸu öyle. BaÅŸka türlü düÅŸünenler de var tabii. Tel Aviv'de ÅŸöyle diyorlar: "Batı Åžeria, Tel Aviv'e Tayland'dan daha uzak". Yani iÅŸgal altındaki topraklarda neler olup bittiÄŸine dair gerçek anlamda bir kaygı yok. Ve bu tutum, aşırı saÄŸ Netanyahu yönetimine, yerleÅŸimleri geniÅŸletmek ve DoÄŸu Kudüs'teki Yahudi nüfusunu arttırmak için büyük bir siyasi alan saÄŸlıyor. Gazze, kriz anlarında saldırılabilecek bir tür rehin toplum olmanın dışında, pek bir ÅŸey ifade etmiyor.
Kaotik ortamlar Ä°srail'in iÅŸine geliyor
Irak'ta IŞİD adında yeni bir örgüt var ve bir Ä°slam devleti kurmak iddiasında. Örgüt, Irak'taki ilerlemesini sürdürüyor ve ülkenin birçok bölgesi ÅŸu an onun elinde. DiÄŸer yandan, Suriye'de ne zaman biteceÄŸi bilinmeyen bir iç savaÅŸ var. Suriye'deki iç savaÅŸ Lübnan'ı da olumsuz etkiliyor. Sizce Lübnan, Suriye ve Irak'taki bu kaos ortamı, Filistin mücadelesini ve Ä°srail-Filistin çatışmasını etkiler mi?
EtkileyeceÄŸi kesin. Sizin de dediÄŸiniz gibi, kaotik ve öngörülemez bir ortamdayız. Kimse bu güçlerin ne yönde geliÅŸeceÄŸini tam olarak bilmiyor. IŞİD'in yükseliÅŸini kimse tahmin edemedi. 2011'deki Arap Baharı gibi, tamamen sürpriz oldu. Bölgede neler olup bittiÄŸini kimse tam anlamıyla bilmiyor. Bir gecede kimsenin tahmin edemeyeceÄŸi ÅŸeyler olabilir. Anladığım kadarıyla IŞİD'in önceliklerinden biri de, Kudüs'ü kurtarıp Ä°slam devleti kapsamında ilan ettikleri hilafetin merkezi yapmak.
Bu pek gerçekçi görünmüyor.
Gerçekçi deÄŸil, ama Ä°srail'in bakış açısına göre, bölgeyi kontrolden çıkarabilecek ve kimi noktalarda Ä°srail açısından son derece tehlikeli olabilecek geliÅŸmelerin yaÅŸanması yeni bir baskı oluÅŸturuyor. Dolayısıyla Filistinliler tehdit oluÅŸturmasa da, bölgedeki kaos bir tehdit teÅŸkil edebiliyor. Ayrıca yaygın kanıya göre, mevcut kaos koÅŸulları Ä°srail'in de iÅŸine geliyor, çünkü etrafındaki komÅŸularını güçsüz bırakıyor.
Bu gerçekten de mantıklı bir argüman mı? Kimi analistler, Ä°srail'in çevresindeki kaos ortamının ülke açısından güvenli olmadığını öne sürüyor.
Ä°ki yönde de mantık yürütebilirsiniz, fakat görünen o ki, Ä°srail'deki hakim politika, komÅŸuları güçlü olmayınca Ä°srail'in daha iyi durumda olacağı fikrine dayanıyor. KomÅŸuların bölünmediÄŸi takdirde ise, tıpkı Mısır örneÄŸindeki gibi, yeni hükümetleriyle ittifak kurabilirse, kendini çok daha iyi hissediyor.
Ama Ürdün bir istisna galiba. Ä°srail, Ürdün'ün düÅŸtüÄŸünü görmek istemez herhalde.
Hayır, istemez. Özellikle Ürdün'deki nüfusun çoÄŸunluÄŸu Filistinli olduÄŸu için. Fakat Ä°srail hiçbir komÅŸusuna güvenmiyor.
Halklar Filistin'i hükümetler Ä°srail'i destekliyor
Ä°srail müttefiklerine güvenmiyor mu?
Ä°srail, halklarla deÄŸil hükümetlerle ittifak kuruyor. OrtadoÄŸu'daki halkların tamamı Filistin yanlısı ve Ä°srail aleyhtarı. Ä°srailliler de bu gerçeÄŸin farkındalar. Asıl olan, hükümetlerin neye inandığı deÄŸil, toplumun neye inandığıdır. Ä°srail, bu anlamda bölgede kendini güvende hissetmiyor.
3. Ä°ntifada için koÅŸullar var
Bölgedeki tüm bu mücadelelerin Filistin halkını Üçüncü Ä°ntifada'ya itebileceÄŸinden bahsediliyor. Zira sizin de dediÄŸiniz gibi insanlar tamamen umutsuz, bitap ve çaresiz.
Filistin toplumunda ne olacağına dair kesin bir iddiada bulunamayız. DediÄŸim gibi, Birinci ve Ä°kinci Ä°ntifada sürpriz olmuÅŸtu. Her ikisi de öngörülemedi, özellikle de 1987'deki Birinci Ä°ntifada. Tamamen spontane bir halk hareketi olarak geliÅŸti. Åžu anda Üçüncü Ä°ntifada için koÅŸulların var olduÄŸu kesin. Üçüncü Ä°ntifada'nın baÅŸlaması halinde Ä°srail'in mevcut yönetimi, son derece acımasızca ve ÅŸiddetle yanıt verir. Bunun da hem Filistinliler hem de muhtemelen uluslararası platformlarda Ä°srailliler açısından maliyeti ağır olur, son derece kanlı bir süreç yaÅŸanır. Nitekim dünya genelinde Ä°srail'e baskı yapılması yönünde giderek büyüyen bir dayanışma hareketinden bahsedebiliriz.
Filistinlilerin zincirlerinden başka kaybedecek neleri var? Dolayısıyla yine savaşabilirler.
Hayatlarını kaybedebilirler. Silahları yok, dolayısıyla doÄŸrudan mücadele anlamında tamamen savunmasızlar. Ä°srail, Filistinlileri sindirirken dilediÄŸi kadar ÅŸiddet kullanabilir. Son derece savunmasız durumdalar. Gazze, tamamen savunmasız.
Evet. Gazze halkının yüzde 80'i yoksulluk içinde yaşıyor. O zaman Hamas ve Filistin Yönetimi arasında kurulan Ulusal Birlik Hükümeti'nin geleceÄŸini bu açıdan ele alalım. Sizce mevcut hükümet, bu çatışma altında ayakta kalıp Filistin halkını yönetme konusunda baÅŸarılı olabilir mi?
Åžiddetin bu kadar tırmanmasının bir yönü de ÅŸu ki, Ä°srail hükümeti, Filistinliler arasındaki uzlaÅŸma ve birlik hamlesini bozmak istiyor. Bunun için Gazze ve Hamas'a saldırıyor.
Ä°srail, ABD'yi bile Filistin Ulusal Birlik Hükümeti'ni reddetmediÄŸi için eleÅŸtirmiÅŸti.
Bunun önemli bir geliÅŸme olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ä°srail baskısı altında baÅŸarılı olabilecek mi ve iki güç, gelecekte beraber çalışabilecek mi, bunu ÅŸimdiden anlamak zor. Hamas ve Filistin Yönetimi, yani Fetih, ÅŸimdiye kadar etkili bir ÅŸekilde iÅŸbirliÄŸi yapma kapasitesine sahip olduklarını gösteremedi. Dolayısıyla bu süreç, mevcut koÅŸullarda birliÄŸin sürüp sürmeyeceÄŸine dair bir sınav olacak. Sınavı geçerlerse bu durum, Filistin mücadelesine büyük fayda saÄŸlayacağı için Ä°srail tarafından siyasi bir tehdit olarak görülüyor ki, bu da Yahudi gençlerin kaçırılmasına niçin bu kadar aşırı tepki verdiklerini kısmen açıklıyor.
Gazze, Hamas'ın kontrolünde. Batı Åžeria'da ise Fetih hükümeti veya diÄŸer adıyla Filistin Yönetimi var. Ä°srail, Gazze'yi yıllardır abluka altında tutuyor. Filistin-Mısır sınırındaki tüneller kapatılıyor ve Ä°srail, 7 Temmuz'da baÅŸlattığı operasyonda Gazze'deki bütün Hamas mensuplarını hedef alıyor. Sizce Hamas nasıl bir yol izleyecek?
Ä°leride ne olacağını tahmin etmenin son derece zor olduÄŸu bir durumla yüz yüzeyiz. Hamas, 2006'dan beri Gazze'yi yönetiyor. Ama Gazze halkının durumu hiç iyiye gitmediÄŸi gibi pek çok açıdan da kötüleÅŸti. Dolayısıyla bu durumdan da yönetici otorite sorumlu tutuluyor. Elbette Hamas, yönetim konusunda hatalar yaptı. Mesela bazı uygulamaları, daha az dindar insanlarda rahatsızlık uyandırdı; kadınlarla ilgili çok katı bazı politikaları da eleÅŸtirildi. Lakin Hamas, Batı Åžeria'da muhalefet konumunda. Filistin Yönetimi'nin yozlaÅŸmış uygulamaları ve liderlik konusundaki baÅŸarısızlığı, alternatifi olan Hamas'ın daha iyi bir seçenek gibi görünmesini saÄŸladı. Yani bazı açılardan bakıldığında, iktidarda deÄŸilken daha popüler oluyorsunuz. Bir de hem Gazze hem de Batı Åžeria'da durum çok kötü.
Filistin için bir çıkış yolu görüyor musunuz?
GeleceÄŸi bu yönden görebilecek kadar zeki deÄŸilim.
İŞİD Arap hükümetlerinden daha büyük tehdit
Soruyu deÄŸiÅŸtirelim: Bu ÅŸartlarda Filistinliler ne yapabilirler?
Gerek uluslararası alanda gerekse bölgede durumun deÄŸiÅŸtiÄŸini dikkate almak gerekiyor. OrtadoÄŸu'daki ortam, potansiyel olarak Filistinliler için aslında faydalı. Bölgede Ä°srail'e çok büyük zarar verebilecek yeni türde silahlar var. IŞİD gibi gruplar, füzeleri ve diÄŸer silahları ele geçirip Arap hükümetlerinin yapamadığı ÅŸekilde Ä°srail'i tehdit edebilir. Bu iÅŸin bir yönü.
Ä°kincisi, Avrupa ve hatta ABD'de Ä°srail'e yönelik diplomatik ve siyasi desteÄŸi zayıflatan, küresel bir dayanışma hareketi büyüyor. Bu konuda nasıl geliÅŸmeler yaÅŸanacağını bilemiyoruz. Benzeri bir dayanışma, 1980'lerin sonu ve 1990'ların başında Güney Afrika'daki apartheid rejimine karşı son derece etkili olmuÅŸtu. Ä°srail konusunda da iÅŸe yarar mı, bunu söylemek için henüz çok erken. Ama Filistinliler için ÅŸu anda en büyük umut, bölgesel geliÅŸmeler ve küresel dayanışma hareketinin birleÅŸimi. Son derece önemli geliÅŸmeler de olmadı deÄŸil. Ä°ngiltere'nin önde gelen iÅŸçi sendikası, kısa bir süre önce Ä°srail ürünlerine yönelik boykotu desteklediklerini açıkladı. Avrupa ve ABD'de pek çok boykot gerçekleÅŸti.
Tüm bu analizlerinizin ardından size provokatif bir soru yöneltmek istiyorum: Sizce Filistin mücadelesi, yenilginin kaçınılmaz olduÄŸu bir savaÅŸ mı?
1980'lerdeki Ä°rlanda Sorunu, 1980'lerin sonu ve 1990'ların başındaki Güney Afrika Sorunu gibi benzer çatışmalara baktığımızda, bunlar için de ufukta pozitif bir sonuç görünmüyordu.
Umuyorum ki, tarihsel ve bölgesel durumdaki bu belirsizlikler, Filistinlilerin lehine geliÅŸir. 2011 Arap Baharı sonrasında öyle de görünüyordu. Zira bu bölgede daha demokratik bir hükümet yönünde atılacak her adım, Filistinlilerin iÅŸine yarar. Çünkü insanlar Filistin mücadelesini onaylıyorlar. Halkın sesi, hükümetin sesi haline gelirse, denge Ä°srail'den ziyade Filistin lehine olacaktır.
Yani OrtadoÄŸu'da demokratikleÅŸme, Filistinliler için kilit önem taşıyor diyorsunuz.
Evet, önemli iki unsurdan biri bu. DiÄŸeri de küresel dayanışma hareketi ve bu hareketin, Ä°srail üzerinde sembolik ve maddi anlamda ne kadar gerçek bir baskı yaratabileceÄŸi. Tekrar söylüyorum, bu baskı, bir politika deÄŸiÅŸikliÄŸi yaratmadığı takdirde, Ä°srail baskı altında olduÄŸunu kabul etmeyecek. Dayanışma baskı yaratamazsa, muhalefeti cesaretlendirmekten öteye gitmez.
Ä°srail'e karşı küresel dayanışma etkili olabilir
Ä°srail çok güçlü ve ABD tarafından daima desteklenen bir devlet de olsa, kamuoyu baskısının Ä°srail'in bazı politikalarının deÄŸiÅŸmesinde çok önemli bir rol oynadığını söylüyorsunuz.
Evet. Artık Avrupa'da pek çok insan ve hükümet, Ä°srail'in çok ileri gittiÄŸini düÅŸünüyor. Belli bir noktaya kadar Ä°srail'i desteklediler, ama artık uluslararası hukuk vasıtasıyla Avrupalı ÅŸirketlere ve bankalara "YerleÅŸimlerle iÅŸ yapmayın, çünkü uluslararası hukuka aykırı." mesajı veriliyor. Yani Avrupa'da hem yukarıdan hem de aÅŸağıdan yükselen bir hareket var. Küresel bir dayanışma hareketi var. Bunun yanında, hükümet çevrelerinde birçok önemli kriz konusunda görüÅŸ deÄŸiÅŸimi yaÅŸandığı da görülüyor.
Henüz yorum yapılmamış.