Coğrafyamız
40. yılında Kıbrıs harekâtı
Türkiye'nin 74'teki müdahalesinin ardından ikiye bölünen Kıbrıs, 40 yıl sonra Avrupa'nın bölünmüş tek ülkesi. Al Jazeera, harekâta neden olan ve harekatın neden olduğu gelişmeleri derledi.
LefkoÅŸa’da Kıbrıslı Türklerin yaÅŸadığı Küçük Kaymaklı semti kuÅŸatma altına alındı, Kanlıdere bölgesinde Türklere karşı saldırı düzenlendi. Larnaka ve Tuzla'da Türk evlerine ateÅŸ açıldı dokuz kiÅŸi öldürüldü. Bu bölgedeki Türk köylerinde yaÅŸayanlar 23 Aralık gününden itibaren göç etmeye baÅŸladı.
Ayvasıl'da 21-22 Aralık günü gerçekleÅŸen saldırılarda onlarca Türk öldürüldü.
Küvetteki cesetler
24 Aralık’ta ise LefkoÅŸa'nın Kumsal semtinde 11 kiÅŸi öldürüldü. Bunlardan dördü, 1959’daki anlaÅŸmalara göre Kıbrıs'ta görev yapan 650 kiÅŸilik Türk askeri birliÄŸinde görevli emekli TuÄŸgeneral Nihat Ä°lhan'ın ailesiydi. Ä°lhan'ın evinin banyo küvetinde eÅŸi ve üç çocuÄŸunun cesedinin yer aldığı fotoÄŸraf, Kıbrıslı Türklere yönelik EOKA ÅŸiddetinin sembolü haline geldi. Baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.
Rumların saldırılarına karşılık Türk jetleri Kıbrıs üzerinde uyarı uçuÅŸu yaptı, eylemler son buldu.
Ancak bu süreçte 364 Kıbrıs Türkü ile 174 Kıbrıs Rumu hayatını kaybetti. On binlerce Kıbrıslı Türk can korkusuyla sahip olduÄŸu topraklardan göç etti ve adanın yüzde 3’lük bir bölümünde sıkıştı.
Olaylar üzerine 30 Aralık 1963 günü toplanan Ä°ngiltere, Türkiye ve Yunanistan hükümetleri güvenli bölge saÄŸlamak amacıyla YeÅŸil Hat'tı belirleyen anlaÅŸmayı imzaladı, daha sonra ise iki taraf arasındaki çatışmaları engellemek amacıyla adaya BM barış gücü konuÅŸlandırılması kararlaÅŸtırıldı.
Makaryos’ın Ocak 1964’te ülke yönetiminin temellerini oluÅŸturan Ä°ttifak ve Garanti AntlaÅŸmalarını feshettiÄŸini açıklaması Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sonunu getirdi. Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki idari ve siyasi yapılanmadan çekilen Kıbrıslı Türkler, kendi bağımsız devletlerini kurma mücadelesine giriÅŸti. Adadaki Türk toplumunca oluÅŸturulan ‘Genel Komite’, 1967 yılında ‘Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi'ne’ dönüÅŸtü.
1967 bunalımı ve Türkiye'nin savaÅŸ ültimatomu
1967’de EOKA örgütü bu kez Yunan askerlerinin desteÄŸiyle Geçitkale ve BoÄŸaziçi köylerine saldırdı. Bu eyleme sert tepki veren Ankara hükümeti Yunanistan’a savaÅŸ ültimatomu verdi.
Türk uçakları LefkoÅŸa’da Makaryos’un sarayı üzerinde uçmaya baÅŸladı, savaÅŸ gemilerine olası bir çıkarma için ‘hazır ol’ talimatı verildi. Bütün bu askeri hareketlilik üzerine Yunanistan geri adım atarak gönderdiÄŸi askerlerini adadan çekti.
Cunta Makaryosu indirdi
1974’e gelindiÄŸinde ise bir süre önce Yunanistan’da iktidarı ele geçiren cunta hükümeti, adanın ilhak edilmesi zamanının geldiÄŸini düÅŸünüyordu. Ancak uluslararası toplum tarafından destek görmeyen cunta yönetimi, güç mücadelesine girdikleri Makaryos’u bunun önündeki engel olarak görüyordu.
Cunta lideri General Yonnides, Makaryos’un ortadan kaldırılmasıyla Kıbrıs sorununun çözüleceÄŸini ve Türkiye’nin de bu geliÅŸmelere karşı çıkmayacağını savunuyordu.
Cunta karşıtı tutumuyla Yunanistan’da da saygınlığa sahip olan Markaryos, Yunanistan CumhurbaÅŸkanı Fedon Gizikis’e mektup göndererek, adadaki Yunan subayların geri çaÄŸrılmasını istedi. Kıbrıs’taki devlet temellerini yıkma çabalarından Yunan hükümetini sorumlu tutan Makaryos, kendisinin Yunanistan’ın atadığı bir vali olmadığını, Helenizmin büyük bir bölümünün seçtiÄŸi bir lider olduÄŸunun anlaşılması gerektiÄŸini bildirdi.
Atina’nın yanıtı, 'Afrodit' Planını uygulamaya koymak, yani 15 Temmuz'da Makaryos’a karşı darbe yapmak oldu.
Ä°ktidarını kaybeden ancak Ä°ngiltere’ye kaçmayı baÅŸaran Makaryos, BM Güvenlik Konseyi'nin, kendisinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hukuki lideri olarak kabul edildiÄŸi toplantılarında “Kıbrıs’ın bağımsızlığının ortadan kalktığını ve halkının tehlike altında olduÄŸunu” belirtti.
EOKA'nın tanınan simalarından Nikos Sampson yeni hükümetin geçici lideri olarak dünyaya duyuruldu, o da ertesi gün baÅŸkanlık yetkilerini kullanarak Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni ilan etti. Darbeden sonra cunta hem Türklere hem de kendine karşı olan Kıbrıslı Rumlara saldırdı.
Harekât hazırlığı
Adadaki darbe haberi Ankara’ya ulaşınca Milli Güvenlik Kurulu toplandı ve ilk açıklama yapıldı:
"Bu bir Yunan müdahalesidir. Adadaki anayasal düzen yıkılmış, gayri meÅŸru bir askeri yönetim kurulmuÅŸtur. Türkiye bunu antlaÅŸmanın ve garantilerin ihlali saymaktadır."
BaÅŸbakan Bülent Ecevit, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne adaya müdahale ihtimaline karşı hazırlık yapılması yönünde talimat verdi. Dünya kamuoyunun Kıbrıs’taki askeri yönetime tepkileri de Türkiye’nin lehine bir ortam yaratıyordu.
Adaya ortak müdahalede bulunulması için garantör devletlerden Ä°ngiltere’nin kapısını çalan Ecevit, Londra’dan eli boÅŸ döndü. Bunu üzerine Türkiye garantörlük anlaÅŸmasından doÄŸan haklarını kullanarak kod adı Atilla Harekâtı olan kendi planını uygulamaya koydu.
Kod adı: Atilla Harekâtı
20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 6:05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya baÅŸladı. Türk paraÅŸütçüleri LefkoÅŸa'nın kuzeyine, Hamitköy - Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine indi. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı'na baÄŸlı askerlerce Yavuz plajına yapıldı.
Ecevit Harekatın baÅŸladığını dünyaya tarihe geçen ÅŸu sözlerle haber verdi:
"Biz aslında savaÅŸ için deÄŸil, barış için, ve yalnız Türklere deÄŸil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış, kardeÅŸlik ve özgürlük için giriÅŸtiÄŸi harekat, bu sabah erken saatlerde baÅŸlamıştır…"
Türkiye’nin müdahalesinin 1963 ve 1967'deki gibi sınırlı kalacağını düÅŸünen Rumlar, ilk baÅŸta harekata karşı koyamadı. Ancak akÅŸam saatlerinde karşı taarruza baÅŸlayan Rumlar baÅŸarı elde edemedi, Türk ordusu mevzilerini korumayı baÅŸardı.
Ertesi gün tekrar ilerlemeye devam eden Türk birlikleri LefkoÅŸa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza baÅŸladı, Zeytinli istikametinde ilerledi.
22 Temmuz'da, Deliktepe'nin ele geçirilmesiyle, Türk askeri önce Girne’ye girdi, daha sonra da LefkoÅŸa’ya yöneldi, iki kent arasındaki hattı birleÅŸtirdi.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararının 5. maddesi gereÄŸi, 22 Temmuz’da ateÅŸkes ilan edildi.
Türkiye’nin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Nikos Sampson hükümeti görevini bıraktı.
Cenevre Deklarasyonu
Türkiye’nin müdahalesi Kıbrıslı Türklerin tamamının güvenliÄŸinin saÄŸlanması için yeterli olmadı. BaÅŸta MaÄŸusa’dakiler olmak üzere çok sayıda Türk güvenlikten mahrumdu.
Kıbrıs’taki durumu ele almak üzere 25 Temmuz’da garantör devletlerin öncülüÄŸünde Cenevre’de düzenlene konferansta, Kıbrıs Türklerini temsil eden heyet adanın yeni bir anayasaya ihtiyacı olduÄŸunu savundu. Ä°ki taraflı bir federasyon kurularak Türk tarafına yüzde 34 toprak bırakılması gerektiÄŸini belirtti, ancak Rumlar ve Yunanistan buna yanaÅŸmadı.
30 Temmuz’da imzalanan Cenevre Deklarasyonu’yla ada üzerindeki düzenin yeniden temin edileceÄŸine ve 1960 anayasasına göre hareket edileceÄŸinde karar kılındı.
Ancak anlaÅŸmanın gereÄŸini yerine getirmeyen Rum tarafı, Limasol ve Larnaka civarında bazı köyleri boÅŸaltmış olmalarına raÄŸmen, ele geçirdikleri yerleri tahliye etmedi, ellerindeki esirleri de serbest bırakmadı.
Türk askeri LefkoÅŸa'ya girdi
Bunun üzerine Türk ordusu 13 AÄŸustos’ta “AyÅŸe tatile çıksın” parolasıyla bir keza daha harekâta baÅŸladı.
Türk birlikleri 14 AÄŸustos'ta baÅŸkent LefkoÅŸa'ya, 15 AÄŸustos'ta Lefke ve MaÄŸusa'ya girdi. Böylece Türk tarafının sınırları çizilmiÅŸ oldu.
Harekaâ boyunca Türk ordusu toplam 498 kayıp verdi, 350’ye yakın da Kıbrıslı Türk öldü. Rumlar ve Yunanlılar ise 4 bin ölü, 12 bin de yaralı verdi.
Harekatın sonuçları
1974 harekatı Kıbrıs sorununda yeni bir dönemin baÅŸlangıcı oldu. Fiilen ikiye bölünen adada Türkiye açısında o dönemki sorun çözüldü ancak, mevcut durum herhangi bir hukuki zeminde çözüme kavuÅŸturulamadığı için Kıbrıs konusu 40 yıl sonra da uluslararası toplumun gündemini meÅŸgul ediyor.
Ancak harekatla çözüm, artık daha önce olduÄŸu gibi artık 1960 antlaÅŸmaları çerçevesinde deÄŸil, 1974’ten sonra oluÅŸan fiili duruma göre aranacaktı.
Harekatın baÅŸlıca sonuçları ÅŸöyle özetlenebilir:
- Adanın Yunanistan’la birleÅŸme ihtimali ortadan kalktı.
- Yunanistan ve Kıbrıs'taki askeri yönetimler son buldu, sivil hükümetler göreve geldi.
- Türk tarafının eÅŸitliÄŸi BM nezdinde kabul edildi.
- Türkiye, Kıbrıs konusundaki uluslararası antlaÅŸmaların bozulmasına ve Kıbrıslı Türkleri güvenliÄŸinin tehlikeye girmesine seyirci kalmayacağını gösterdi.
- Harekat sonunda oluÅŸan sınırın kuzeyinde toplanan Türklerin can güvenliÄŸi saÄŸlandı ve coÄŸrafi temele dayanan federasyon tezinin temelini oluÅŸturdular.
- KKTC kuruldu: Adadaki Türk nüfus, Türkiye hükümeti ile iÅŸbirliÄŸi içinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni, ardından self determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kurdu. Ancak BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı 550 sayılı kararla KKTC Türkiye dışında hiçbir BM üyesi tarafından tanınmadı.
- Türkiye ile ABD karşı karşıya geldi. Yunanistan'ın çabaları sonucu Washington Türkiye'ye ambargo uyguladı.
- Demokratik rejim uygulayan Kıbrıslı Türkler çok partili hayata geçti.
- SoÄŸuk SavaÅŸ döneminin iki kutuplu politikasında sıkışan Türkiye 3'üncü dünya ve Ä°slam ülkeleriyle iliÅŸkileri geliÅŸtirdi.
Henüz yorum yapılmamış.