Sosyal Medya

Coğrafyamız

Boşnak kadınlara Sırp desteği

Siyah Giyen Kadınlar, Sırbistan'ın cesur kadınlarından oluşuyor. Aldıkları onlarca tehdide rağmen eylemlerinden vazgeçmiyorlar. Sırp kadınların talepleri 'başta Srebrenitsa olmak üzere, Sırbistan'ın işlediği suçlarını kabul etmesi ve suçluların cezalandırılması".



Onlar Sırp kadınlar... Çocukları, eÅŸleri öldürülen kadınlar için mücadele veriyorlar, en çok da Srebrenista soykırımında yakınlarını kaybeden BoÅŸnak kadınlar için. Bir yakınını kaybedince ömür boyunca siyah giyinme geleneÄŸinden yola çıkıp, acının devam ettiÄŸi göstermek için eylemlerinde siyahtan baÅŸka renk giyinmiyorlar. Bu yüzden isimleri; "Siyah Giyen Kadınlar."

Biraraya gelmeleri, 1991 yılına dayanıyor. O dönem asıl amaçları Yugoslavya'nın devlet baÅŸkanı Slobodan MiloÅŸeviç'in milliyetçi ve savaÅŸ yanlısı söylemlerini protesto etmekti. Önce anti-militarizm düÅŸüncesi etrafında toplanan kadınlar bugüne kadar bin 500'ün üstünde barışçıl eylem düzenledi. Hareketin Sırbistan genelinde 20 farklı kentte üyesi bulunuyor. Üye sayısını rakamsal olarak ifade etmiyorlar, kaç kiÅŸi olduklarını saymıyorlar, çünkü kendileri için önemli olanın "kitlesellikten çok, eÄŸitimli, donanımlı ve fikirlerinden vazgeçmeyecek üyelere sahip olmak" olarak açıklıyorlar. Kendilerini biraraya getiren temel sebebin; anti-militarizm, feminizm, anti-faÅŸizm baÅŸta olmak üzere aynı deÄŸer yargılarına sahip olmak olduÄŸunu söylüyorlar.

Eylemlerindeki temel amaç Eski Yugoslavya bölgesinde yapılan tüm insan hakları ihlallerini hatırlatmak ve suçluların yargılanması. Uluslararası barışçıl örgütlerden destek alıyorlar.

Al Jazeera, Sırbistan'ın baÅŸkenti Belgrad'ta Siyah Giyinen Kadınlar'ın aktivistlerinden Mariya Perkoviç ile konuÅŸtu. 

Siyah Giyen Kadınlar'ın asıl amacı vatandaşı oldukları devletin soykırım iÅŸlediÄŸini kabul etmesi. Perkoviç'e göre Sırbistan ancak bunu kabul ettiÄŸinde ilerleyebilir.

SavaÅŸların mirasıyla mücadele ediyoruz

Kendilerini "adil olduÄŸuna inandıkları doÄŸrular için yürüyen. aynı deÄŸer yargılarına sahip bir hareket" olarak tanımlayan Perkoviç ÅŸöyle konuÅŸuyor:

"Uzun yıllar savaşın durması için mücadele ettik, ne yazık ki baÅŸarılı olamadık. SavaÅŸtan sonra alanımızı geniÅŸletmeliydik, savaşın sonuçları neydi, en sonunda savaşın sebepleri ve sonuçları hakkında konuÅŸabilecektik.

Savaşın arkada bıraktığı önümüze büyük sorunlar olarak sunuluyor. Åžu anda savaÅŸların korkunç mirasıyla mücadele ediyoruz; yüksek iÅŸsizlik oranı, sosyalizmden kalan tüm hakların yok olması, altyapının yok edilmesi gibi.

Bizim için önemli olan 'yanında olma' politikasının geliÅŸmesi; Sırbistan devleti adına, yani benim adıma yapılan zulümlerin kurbanlarıyla dayanışma oluÅŸturmak. SavaÅŸ yıllarında devlet politikası ötekinden nefret etmeyi dikte ederken, bizler iletiÅŸimde kalmaya devam ettik."

Siyah Giyen Kadınlar örgütü aktivisti Mariya Perkoviç eylemleri için onlarca tehdit aldıklarını söylüyor.

Siyah Giyen Kadınlar için savaÅŸtan sonra da önemli olan kurbanları yalnız bırakmamaktı. Perkoviç'e göre bu, kurban ailelerin fiziksel olarak da yanında olmak anlamına geliyor. SavaÅŸ suçluların yargılandığı mahkeme duruÅŸmalarına da katılıyorlar.

Bosnalı kadınlarla biraraya geldik

Srebrenitsa'da soykırımın iÅŸlendiÄŸini Uluslararası Adalet Divanı kabul etti ancak sistematik olarak binlerce kiÅŸinin öldürüldüÄŸünü Sırbistan hükümeti 19 yıl sonra tam olarak kabul etmiÅŸ deÄŸil. Siyah Giyen Kadınlar üyeleri katliamın iÅŸlendiÄŸi ilk günden itibaren olayları 'soykırım' olarak nitelendirdi. Ancak Perkoviç, buna raÄŸmen Bosnalı kadınlarla yüz yüze gelmenin kolay olmadığını söylüyor:

"2001 yılında ilk kez Srebrenitsa'da Potoçari'ye gitmeye planlamıştık ve bir otobüsü doldurmuÅŸtuk. Ancak o yıl Srebrenitsalı kadınlarla karşılaÅŸamadık, Sırp Cumhuriyeti polisi bizi geri gönderdi. Bir sonraki sene, muhtemelen uluslararası faktörün de arabuluculuÄŸuyla, olması hiç gerekmeyen sınırdan Potoçari'ye varmamıza izin verdiklerinde Siyah Giyen Kadınlar hakkında Sırbistan'da olduÄŸundan çok  Bosna'da insanların bilgi sahibi olduklarını gördük. Çünkü Bosna'nın buna ihtiyacı vardı, Sırbistan'ın deÄŸil.

Sanırım ilk karşılaÅŸma bizim için daha ağır bir durumdu. Çünkü saldıran bir ülkeden geldiÄŸinizde karşı tarafın sizi nasıl karşılayacağını, ne söylemeniz gerektiÄŸini bilmiyorsunuz. Mantıksal olmasa da duygu olarak taşıdığınız bir suçluluk hissi için kendinizi ne kadar aklamanız gerektiÄŸini bilmiyorsunuz. VatandaÅŸlığınızın ağırlığını taşıyorsunuz, Almanya vatandaÅŸlarının ÅŸu an bile yaÅŸadıklarına benzer bir durum: 'Deden Ä°kinci Dünya Savaşı'nda neredeydi?' gibi sorular..."

Sırbistan'da tehdit alıyorlar

Örgüt üyelerine Sırbistan'dan bekledikleri oranda destek gelmiyor, hatta tehditlerle karşılaşıyorlar. Srebrenitsa'ya gitmek isteyen örgüt üyeleri dün de soykırımı hatırlatmak için Sırbistan'ın Valyevo kentindeki eylemleri sırasında bir grup tarafından fiziksel saldırıya uÄŸradılar. Perkoviç, ülkesinde milliyetçi söylemlerin hala güçlü ÅŸekilde duyulduÄŸunu söylüyor:

"Srebrenitsa ve Kosova'da iÅŸlenen suçların hatırlatıldığı yerler Sırp milliyetçiliÄŸinin korkunç bir ÅŸekilde sergilendiÄŸi alan oluyor. Milliyetçi ve fundamentalist ideoloji Hırvatistan'ı Hıristiyan olarak algılıyor, mezhep ayrılığını kabul ediliyor, ancak Ä°slam dinine ve dilin farklı olduÄŸu Arnavutlar'a karşı büyük farklılık görülüyor. Sırp milliyetçiliÄŸi için bu ikisi, gözü en çok rahatsız edenler. Bunlar milliyetçiliÄŸin en agresif olduÄŸu yerler."

Uluslararası Adalet Divanı'nın Srebrenitsa'da iÅŸlendiÄŸini kabul ettiÄŸi soykırımda, Sırbistan ve KaradaÄŸ'ı ise olayın gerçekleÅŸmesine engel olmamakla suçladı. Sırbistan meclisi 31 Mart 2010'da Srebrenitsa Deklarasyonu'nu oyladı. Deklerasyonda, "Halk parlamentosu BoÅŸnaklar üzerinde Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da iÅŸlenen suçu en sert ÅŸekilde kınamaktadır... Sırbistan meclisi eski Yugoslavya bölgesindeki diÄŸer ülkelerin en yüksek devlet organlarının da Sırp vatandaÅŸlara karşı iÅŸlenmiÅŸ suçları bu ÅŸekilde kınamasını beklediÄŸini belirtmektedir" deniliyor. Ancak Sırbistan'ın soykırımı iÅŸlediÄŸini kabul edip etmeyeceÄŸi ve tazminat hakkında Perkoviç ÅŸöyle konuÅŸuyor:

"Åžu anda, hem Sırbistan hem de Avrupa'daki mevcut güçlerle olacağını düÅŸünmüyorum. Sırbistan bir ÅŸekilde soykırım için suçlanıyor ancak direkt olarak deÄŸil, bunun da uluslararası toplumun bir uzlaÅŸması olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Günümüz ortamında, hem Avrupa Parlamentosu'nda hem de küresel olarak, saÄŸ kanat büyüyor. Artık dışarıdan hiç kimse Sırbistan'a soykırım iÅŸlediÄŸini kabul etmesi için baskı uygulamayacak, iç siyasette de kimse bununla ilgilenmiyor. Meclis yapısı da milliyetçi ve bunu kabul etmek milliyetçilerin hiç iÅŸine gelmiyor. Nazi diz çökemez, yapabilseydi Nazi olmazdı. Bizde de sadece Naziler var. Biraz Tadiç özür dilemiÅŸti, biraz da Nikoliç ama bunların hepsi gündelik siyasi gereksinimler, yaltaklanmalardı."

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.