Filistin Yönetimi 2013 Yılında 783 Direnişçiyi Tutukladı

Ä°slamî DireniÅŸ Hareketi (Hamas)’ın 2013 yılıyla ilgili yayınladığı istatistiki rapor ÅŸok etti. Hamas, Filistin direniÅŸ liderleriyle mücahitlerin 2013 yılında Batı Yaka’da karşılaÅŸtıkları sıkıntılarla ilgili olarak yayınladığı raporda, 1613 saldırının yapıldığını, bu saldırı ve tecavüzlerden 782’sinin tutuklamayla sonuçlandığını, tutuklananlardan 414'ünün eski esir, 183’ünün öÄŸrenci, 20’sinin öÄŸretmen, 14’ünün gazeteci, 11’inin cami imamı olduÄŸunu ortaya koydu.

Rakamlar Batı Yaka'daki insan hakları ihlallerinin boyutunu ortaya koyduÄŸu gibi, 2014'ün ilk ayı olan Ocak'ta bu konuda ihlallerin had safhaya ulaÅŸtığını da gösteriyor.

Yapılan hak ihlalleriyle tecavüzlerin boyutu iyice incelendiÄŸinde bunların belli bir plan ve programa göre yapıldığını, meydana gelen direniÅŸ eylemleriyle paralellik arz ettiÄŸini görmek mümkündür. Bu konuda sadece Haziran ayına bakmamız bile yeterlidir. 2013’ün Haziran ayında meydana gelen üç direniÅŸ eylemi sonrasında 183 saldırı, tecavüz ve tutuklamanın meydana geldiÄŸini görüyoruz. Bu saldırı ve tecavüzlerde El-Halil ilk planda, ardından Nablus ve daha sonra da Ramallah ÅŸehirlerinin öne çıktığını görüyoruz. Bu üç ÅŸehir 2013 yılında meydana gelen direniÅŸ eylemlerinin de önemli merkezleriydi.

Abbas’ın yaptığı bir açıklama ise, saldırıların amacını çok güzel özetliyor. Abbas yaptığı bir deÄŸerlendirmede ÅŸunları söylemiÅŸti:

“Batı Yaka'daki güvenlik güçlerinin misyonu (iÅŸgal rejimine karşı direniÅŸi kast ederek) silah kullanımını engellemektir. Bu da Amerika ve Ä°srail ile koordineli bir ÅŸekilde yürütülüyor.”

Bu sözleri meydandaki geliÅŸmelerle istatistikler de destekliyor. Tutuklanan ÅŸahıslarla aileleri yaptıkları açıklamalarda, Batı Yaka’da tutuklandıktan sonra emniyet merkezlerine götürülüp sorguya çekilirken kendilerini Abbas’a baÄŸlı subayların yanında Ä°srailli subayların da sorguladıklarını ifade ediyorlar.

Yargı, Filistin Parlamentosu, milletvekilleri ve direniÅŸ liderleri bu konuda önem arz etmiyor. Fetih hareketi ve güvenlik güçleri içinde yer alan bazı komutan ve liderlerin de aralarında olduÄŸu birçok ÅŸahıs ve lider iplerin kendi ellerinde olmadığını, yukarılarda alınan kararların herhangi bir kanun veya sisteme tabi olmadığını söylüyorlar. Hukuk dilini kullanacak olursak bizler, direniÅŸe karşı durmak için tutuklama, kaçırma, gözaltına alma, dayak atma, iÅŸkence etme, aÅŸağılama ve ona baÄŸlı kurumları kapatma siyasetini takip eden koordineli, disiplinli bir yapıyla karşı karşıyayız. Yukarıda saydığımız hak ihlalleri ise acziyeti ortada olan yargıya raÄŸmen günü birlik meydana gelen uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor.

Saldırı ve baskılara maruz kalanlarla aileleri can alıcı ve mantıklı bir soruyu soruyorlar. Batı Yaka’da takipler, kovalamalar, tutuklamalar, gözaltına almalar, zindana atmalar, iÅŸkenceler, askeri mahkemelere sevk etmeler ve kurumların kapatılması devam ederken Gazze nasıl ve niçin bu kadar özgürlük saÄŸlayabiliyor; daha önce bölünmeye ve savaÅŸa neden olan Fetih liderlerinin bölgeye tekrar geri dönmelerine neden imkan veriyor?

Gazze’deki hükümetin bu sorulara cevap vermesi gerekir. Ancak cevap verirken insan hakları ve ulusal deÄŸerlerden hareket etmesi gerekir. Verilecek cevabın acı vereceÄŸini bilmekle birlikte uzlaşıyı tamamlamak için hızlı adımları atması, barış isteyen tarafın geri adım atması için yapılan saldırıların arkasında duranları ortaya çıkarması da gerekir.

 Saldırıya uÄŸrayanlar sadece gerçek manada direniÅŸçi oldukları için hedeftedirler. Bunlar Filistin toplumu, davası, toprağı için verilebilecek her bedeli vermeye hazır insanlardır. Bunlardan bazıları daha önce iÅŸgal rejimi tarafından tutuklanmış kiÅŸilerdir. Hatta onlar arasında yirmi yıl gibi uzun bir süreyi iÅŸgalcinin karanlık dehlizlerinde geçiren eski esirler de vardır. Bunlar ÅŸimdi inandıkları davaları için Filistin Yönetimi'nin zindanlarına atılıyorlar.

Bunlar gerçek direniÅŸçi, gerçek Filistinli ve gerçek vatansever insanlardır.