Sağlık
'Kanseri tetiklemeye devam ediyoruz'
Kanser dünyayı tehdit etmeye devam ederken araştırmalar, kanser vakalarının önümüzdeki yıllarda artacağını gösteriyor. Peki, kansere yol açtığını bildiğimiz halde kötü alışkanlıklarımızdan neden vazgeçemiyoruz?
4 Åžubat Dünya Kanser Günü , Dünya SaÄŸlık Örgütü tarafından açıklanan rakamlara göre 2012 yılında dünyada kansere yakalananların sayısı 14 milyonu buldu. Aynı yıl yaklaşık 8 milyon 200 bin kiÅŸi de kanserden hayatını kaybetti. Dünya SaÄŸlık Örgütü gelecek 20 yıl içerisinde kanserden ölümlerin yılda ortalama 13 milyona ulaÅŸacağını açıkladı.
Kötü alışkanlıklardan vazgeçemiyoruz
Sigara, alkol, aşırı kilo ve hareketsizlik saÄŸlımızı tehdit eden ve kansere davetiye çıkaran en önemli faktörlerin başında geliyor. SaÄŸlığımızı korumak için tüm bu kötü alışkanlıklardan uzak kalmamız gerektiÄŸini bilsek de bir türlü bunlardan vazgeçemiyoruz. Almanya'da yaÅŸayan yetiÅŸkinlerin dörtte biri sigara içiyor ve yarısından fazlası aşırı kilolu. Yaklaşık 9,5 milyon kiÅŸi ise alkol sınırını aşıyor. Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikosomatik Tıp ve Psikoterapi Bölüm BaÅŸkanı Franziska Geiser bu verileri ÅŸöyle yorumluyor: "Aslında neyin doÄŸru neyin yanlış olduÄŸunu biliyoruz ama yine de yaparken kendimizi daha iyi hissettiÄŸimiz ÅŸeyleri yapmaya devam ediyoruz."
Geiser'e göre sahip olduÄŸumuz bilinç deÄŸil, yaÅŸadığımız tecrübeler hayatımıza yön veriyor. Ä°nsanların daha çok beynin bir parçası olan, olumlu ve olumsuz hislerimizin kaydedildiÄŸi duygusal hafızayı kullandığını belirten Geiser edindiÄŸimiz tecrübeler ışığında hayatımıza yön verdiÄŸimizi vurguluyor.
Tecrübelerimiz hayatımızı belirliyor
Bu nedenle kanser hakkında okuduÄŸumuz istatistikler de bizi fazla etkilemiyor. Ä°nsanlar annelerinin piÅŸirdiÄŸi yemeklere benzer ÅŸekilde beslenmelerini düzenliyorlar. Ebeveynlerinin sigara içtiÄŸini gören çocuklar da aynı ÅŸekilde sigara kullanmaya baÅŸlıyor. Ya da sigara içen arkadaÅŸ grubuna dahil olmak için...
Berlin'deki Max-Planck- Enstitüsü'nden psikolog Gerd Gigerenzer bir gruba ait olma hissinin de olumlu bir his olduÄŸunu ve kötü alışkanlıkları tetikleyebileceÄŸini söylüyor: "Sigaranın tadını beÄŸendiÄŸi için sigara içmeye baÅŸlayan kimse yoktur. Tam tersine, sigaranın tadı çok berbat. Ama baÅŸkaları içiyor diye biz de içmeye baÅŸlıyoruz."
Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikosomatik Tıp ve Psikoterapi Bölüm BaÅŸkanı Franziska Geiser ise farklı bir çeliÅŸkiye dikkat çekerek "Bir yandan içimden bir ses beni zorladığı için sigara içmeye devam ediyorum. DiÄŸer yandan da bakıyorum ki sigara paketinin üzerinde ikâz edici birÅŸeyler yazılı ve bu konuda araÅŸtırmalar olduÄŸunu biliyorum. Åžimdi içimdeki bu çeliÅŸkiyi bir ÅŸekilde çözmem gerekiyor" diyor.
Dış etkenler çok önemli
Geiser'e göre ya sigaranın kansere neden olduÄŸu bilgisini önemsememeye çalışıyoruz ya da sigarayı bırakmamak için kendimizce karşı argümanlar arayışına giriyoruz. Nasıl olsa ölümden kurtuluÅŸ yok diyoruz mesela. Ya da istatistiklerin doÄŸru olmadığını düÅŸünüyoruz.
Almanya'da en sık verilen örneklerden biri de eski baÅŸbakanlardan Helmut Schmidt. Çekilen fotoÄŸraflarında elinden sigarayı düÅŸürmeyen eski baÅŸbakan 95 yaşında ve hâlâ bir sigarayı söndürmeden, diÄŸerini yakıyor. Zaten kanser tehdidini idrak etmemizi engelleyen en büyük sorun da bu. AkciÄŸer kanserine yakalanan hastaların yüzde 90'ı sigara kullanıyor. Ancak sigara içen her altı insandan sadece biri kansere yakalanıyor. Heidelberg kentindeki Alman Kanser AraÅŸtırma Merkezi'nden Rudolf Kaaks gözlemlerini aktararak "Ä°nsanları gözlemlediÄŸimde dikkatimi çeken bir ÅŸey var: Ä°nsanlar sigara kullansa ya da aşırı kilolu olsa da bu yüzden hasta olmayacaklarını umut ediyorlar. Zaten onların sahip olduÄŸu bu umut onları bu alışkanlıkları bırakmaktan alıkoyuyor" ÅŸeklinde konuÅŸuyor.
Toplum en önemli etken
Psikolog Gerd Gigerenzer saÄŸlımıza verdiÄŸimiz zararda toplumun suçlu olduÄŸunu söylüyor. Gigerenzer genç yaÅŸtan itibaren insanların saÄŸlığı tehdit eden konular ve onların gerçek riskleri hakkında bilgilendirilmesi gerektiÄŸini söylüyor.
Ä°ngiltere'deki kanser araÅŸtırmaları kuruluÅŸu Cancer Research UK insanlara ne yapmaları gerektiÄŸi konusunda öÄŸüt vermek yerine, insanların doÄŸru kararlar alabilmeleri için gerekli olan bilginin sunulmasının daha doÄŸru olduÄŸunu belirtiyor. Ancak psikologlar yalnızca bilginin insanların yaÅŸam tarzlarını deÄŸiÅŸtirmekte yeterli olmadığını savunuyor; duygu ve tecrübelerin de en az bilgi kadar önemli olduÄŸuna dikkat çekiyorlar.
Henüz yorum yapılmamış.