Sosyal Medya

Şevket Hüner: Sarsılmaz İlkeler Nelerdir?



Sarsılmaz deÄŸerlere sahip olduklarını iddia ederek birbiriyle çatışan insanların, en ufak bir sarsıntıda ilkelerinin yerle bir olması ve kaçmaktan baÅŸka çare bulamamaları size de garip gelmiyor mu?

İnsanlar, bir arada durmayı anlamlandırma adına hakimiyetin kayıtsız ÅŸartsız kime ait olduÄŸuna ait sarsılmaz ve deÄŸiÅŸtirilmez ilkeler koyuyor ve çocukluktan itibaren her bireye bunu, hayatın yegâne gerçeÄŸi diye ezberletiyorlar. Bayramları bile buna alet ediyorlar. Oysa istikrar ve bunun ancak sarsılmaz deÄŸerlere olan baÄŸlılıkla gerçekleÅŸeceÄŸi iddiası, o sistemden hesapsızca yararlanan ve dokunulmaz kılınan bir avuç mutlu azınlığın çıkarlarının devamı için uydurulmuÅŸ bir yalandır. Zira gerekli(!) görüldüÄŸünde sistemin devamı için vatandaÅŸlara her türlü eziyetin yapılması normal görülür. Üstelik tarihte ÅŸahittir ki hiçbir sarsılmaz ilke, hiçbir sistemin ilelebet yaÅŸamasını saÄŸlayamamıştır.

Resulullah’ın (sav) Mekke’deki mücadelesinde, müÅŸriklerin yaptığı iÅŸkenceler ve açlığa mahkûm etmelerine karşı gelen ayetlerin kıyametin kopuÅŸ sahnelerinden ve hesap gününün dehÅŸetinden bahsetmesi ilginçtir. Üstelik bu uÄŸurda acı çekenlere, maÄŸfiret ve kerim bir ecirden baÅŸka hiçbir ÅŸey vaat edilmemektedir. Yani Mekke’de süren zulmün yerine kurulacak yeni dengelerin, dünyanın bitimli bir imtihan yeri olduÄŸu ve mahÅŸerde herkesin hesap vereceÄŸi üzerine kurulması gerekmektedir.

Zaman ve mekânla sınırlanmış insanın kurduÄŸu sistemler, bir süre sonra anlamını yitirecek ve tarihi bir vesikaya dönüÅŸecektir. Bu konuyu ikinci plana itenler isterse Kur’an ve sünnete dayalı bir devlet kurduklarını iddia etseler dahi bir süre sonra saltanatı koruma adına zulmedeceklerdir.

Nuh tufanından kurtulanların, peygamberleri öncülüÄŸünde kurdukları sistemlerin ahalisi çoÄŸalıp, nimetlere ulaşınca, bunu kendinden saymış ve peygamberlerinin adını, yaptıkları zulümlere alet etmiÅŸlerdir. Helakten kurtulan kadrolarla kurulan Ad, Semud, Medyen gibi site devletlerinin ahalisi çoÄŸalıp nimetlere ulaşınca kurdukları sistemleri korumak adına kardeÅŸlerine zulmetmiÅŸlerdir. Bunu önlemek adına gönderilen peygamberleri de reddetmiÅŸ, onları sürmekle veya ölümle tehdit etmiÅŸlerdir.

O gün insan kaçar kardeÅŸinden, annesinden, babasından, eÅŸinden ve oÄŸullarından. O gün onlardan her birinin başından aÅŸkın bir iÅŸi, kendine yetecek bir derdi ve belâsı vardır. (Abese 34 -37)

Kıyametin dehÅŸetinden bahseden bu ayetlerde her zamanki gibi baÅŸ edemediÄŸi olayları görünce arkasına bakmadan kaçmak isteyen insanın artık kaçacağı bir yer kalmamıştır. YaÅŸadığı sosyal çalkantıların ürkekliÄŸiyle en yakınlarından uzaklaÅŸmak isteyen, anne ve babasını, eÅŸini hatta çocuklarını bir yük olarak görüp yalnızlığı tek çare olarak gören batılıları izliyor oluÅŸumuz bir zillet deÄŸil midir? İnsan, sarsılmaz deÄŸerlere(!) baÄŸlılık adına Allah’ın kulu olduÄŸunu unutmuÅŸ ve fıtratından uzaklaÅŸtırılmıştır. ÅžeytanlaÅŸanların uzun ve saÄŸlıklı bir ömür, sürekli muktedir ve üstün olma simülasyonunun adeta kurÅŸun askerlerine dönüÅŸtürülmüÅŸlerdir. Aydınlık yarınlar yalanına inandırıldığı için hayatını heba etmesine raÄŸmen bir türlü kendini emniyette hissedemeyenler, en son çare olarak tüm yakınlarını terk ederek evcil hayvanıyla yaÅŸamaya mecbur bırakılmışlardır.

Sarsılmaz deÄŸerleri vaaz edenler, Allah’ın kulu olduÄŸunuzu, insanın zamanla ve mekânla sınırlı olduÄŸunu, dünyanın bir imtihan yeri olduÄŸunu, gerçek üstünlüÄŸün ancak takva sahibi olmakta yattığını, yaptığınız her ÅŸeyin görüldüÄŸünü ve kaydedildiÄŸini, yapılan zulümlerin kimsenin yanına kâr kalmayacağını, ancak Allah’ın onaylaması hâlinde mümin sayılacağınızı unutturuyorsa o ÅŸeytandır. Ve istikrar adına ileride sahip olacağınız aydınlık yarınlar vaadiyle kurulan tüm dengeler bir yalandır.

Biz bütün kavimlerin her birini suçlarından dolayı cezalandırdık. Helak olup giden o kavimlerden kiminin üzerlerine taÅŸ yaÄŸdırdık; kimini korkunç bir deprem imha etti, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de sulara gömdük. (Bilin ki) Allah onlara asla zulmetmiÅŸ deÄŸildir. Asıl onlar kendilerine zulmetmiÅŸlerdir. Allah’tan baÅŸka varlıkları İlah/ Tanrı yerine koyup kendisine sığınak edinenlerin durumu ÅŸu örümceÄŸin misaline benzer; Örümcek bir yuva yapar; Oysa yuvaların en zayıfı örümceÄŸin yuvasıdır. KeÅŸke bu gerçeÄŸi anlayabilselerdi! (Ankebut / 40-41)

 

Åževket Hüner / 28 Åževval 1446

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.