Murat Sayımlar: Anlaşıldığı kadarıyla yeniden başlamak gerek
Hiç ÅŸüphesiz, ya her ÅŸeyin bittiÄŸi ve yapacak bir ÅŸeyin kalmadığı; ya da her ÅŸeye yeniden baÅŸlamaktan baÅŸka bir çarenin olmadığı anlar vardır.
Büyük bir yangın çıkmıştır ve sen sahip olduÄŸun her ÅŸeyi bu yangında kaybetmiÅŸsindir.
Ülke savaÅŸa girmiÅŸ ve hiçbir ÅŸey alamadan bulunduÄŸun yerden, bir daha dönmemek üzere kaçmak zorunda kalmışsındır.
Büyük bir iflas yaÅŸamış ve yiyecek ekmeÄŸe muhtaç duruma düÅŸmüÅŸsündür.
Kansere yakalanmış ve hiçbir ÅŸey yapamayacak duruma gelmiÅŸsindir.
UyuÅŸturucu müptelası olmuÅŸ ve diplerin dibine vurmuÅŸsundur.
Ya da bunların birkaçına maruz kalmışsındır.
Ä°ÅŸte bu anların hepsi baÅŸta ifade ettiÄŸim duruma örnektir. Ya her ÅŸeye yeniden baÅŸlarsın ya da yeniden baÅŸlayacak imkân, umut, hal, motivasyon, fırsat kalmamıştır ve senin için yolun sonu gelmiÅŸtir.
Fakat bu yazının baÅŸlığı böylesine ağır bir duruma istinaden yazılmamıştır. Zira henüz durumlar buraya ulaÅŸmadan, bu kadar kötüleÅŸmeden, gelen sinyalleri algılayıp, hali iyi okuyup, buradan yeni bir baÅŸlangıç yapmayı kast etmektedir. En kötüye ulaşıp, her ÅŸeyi kaybedince yeniden baÅŸlamak zaten tek çaredir. Ancak bu durumlarda belki de yeniden baÅŸlamak için artık imkân kalmamış olabilir. Demem o ki henüz tüm yolların kapanmadığı bir demde hali iyi okuyup, isabetli bir kararla çıkış bulmak basiret iÅŸidir ve rahmetle gelen bir nasiptir.
Kafan karışmış, gönlün bulanmış, ufkun daralmış; iç dünyanda, etrafında, ülkende, dünyada olup bitenleri anlamıyorsun, anlamlandıramıyorsun; gitgide merakını kaybedip, ilgisizleÅŸiyorsun... Ä°ÅŸte bu durumları bir sinyal olarak okumak mümkündür.
Fıtratın, vahyi ve kevni ayetlerini okuyorsun, bir fikre ve tasavvura sahip oluyorsun. Ancak kendi hayatın ve içerisinde yaÅŸadığın toplumun, sosyal çevrenin hayat biçimleri, tercihleri, uÄŸraÅŸları ve iliÅŸkileri ile Kitaptan edindiÄŸin tasavvurun özdeÅŸ olmadığını hissediyorsun. Ä°stiyorsun, çabalıyorsun ve hatta öfkeleniyorsun fakat aradaki farklılıkları giderip, çeliÅŸkileri aÅŸamıyorsun. Hiç ÅŸüphen olmasın bunlar, dipten önceki durumdan gelen sinyallerdir.
Ä°nsanlara; "kiÅŸilere, malları ve ÅŸöhretleri için hürmet göstermek lanetli bir durumdur" diyorsun. Ancak bunun, senin ve tanıdığın birçok insan için ne kadar deÄŸerli ve etkili olduÄŸunu fark ediyorsun. Ä°nsanlara; "Allah Resulü bir meclise girince boÅŸ bulduÄŸu yere otururdu" diyerek; sosyal ayrıcalığın, önem ya da statü deÄŸeri olarak kabul edilmediÄŸi bir inanca sahip olduÄŸunu söylüyorsun. Fakat bir etkinlik düzenleyince önden iki sırayı protokole ayırıyorsun. Seni de oraya oturturlarsa, oturuÅŸun ve duyguların deÄŸiÅŸiyor. Bunun bir sinyal olduÄŸuna tereddüt etme.
"Yalnız Sana kulluk ederim" deyip, zulümleri ve zalimleri kategorize ediyorsan ve adalet için kılını kıpırdatmıyorsan; seni eleÅŸtirenlere öfke yaÄŸdırıyorsan,
"Yalnız Senden yardım isterim" deyip;ikbal ve tavassut kapılarında, ceketin hep düÄŸmeli duruyorsa; emin olabilirsin, duyduÄŸun bomba alarmı deÄŸil daha beter bir ÅŸey.
Zihin örtülmüÅŸ, ruhlar kamaÅŸmış, vicdan nasırlaÅŸmış, ÅŸahsiyet dumurda, korkular hâkim, izzeti nefs avukat, kulaklar sağır, gözler kör ve bunların farkında olunmuyorsa; bu hale getirenlere dost, hatırlatanlara düÅŸman olunuyorsa; bu mevzular düÅŸünülmeyip, hatırlatmalar öfkelendiriyorsa; sinyaller, sur’dan önceki çığlık düzeyine ulaÅŸmak üzeredir.
Onca derinliÄŸine, geniÅŸliÄŸine, karmaşıklığına raÄŸmen; hilafet mesuliyeti günübirlik biyolojik ve sosyal yaÅŸam faaliyetlerine indirgenmiÅŸse; rüÅŸd mertebesi; "develer tellal, pireler berber" civarında bir ÅŸey demektir. Gelen sinyali anlamak için; hani, "davul, zurna az" deyimi vardır ya, bu duruma o uygun düÅŸer.
Ä°nsanlar dumurda, çocuklar israf ediliyor, gençler başı kesik tavuk, coÄŸrafyalar kan gölü, ÅŸeytanlar yeni ilahlıklarının deÄŸirmen taşını başımızda döndürüyorlar, insanların kendi hayatlarına dahiliyetleri yok mesabesinde, korku kovuklarında hala isim icat etmenin baÅŸ faaliyet olduÄŸu bir konjonktürde; eÄŸer akla ziyan, halle ilgisiz konularda, iÅŸlerle, usullerle, derinlik ve alanlarda bir ÅŸeyler yapıp; bunun nasıl bir çeliÅŸki ve etkisizlik hali olduÄŸunun farkında olunmadığı durumda; lütfen susalım ve kulak verelim, bakalım gelen uyarı sinyallerini duyabilecek miyiz?
YaÅŸadığımız ve konuÅŸtuÄŸumuz biçiminde iki ayrı hayata sahip olmak realitesi karşısında, tevhid sloganını kullanıp, halin farkındasızlığına sahip olmak ise gelmesi gereken sinyallerin zirvesini ifade eder.
Hal böyleyken, tavır ne olmalıdır?
Rad Suresi 11 “... Åžüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu deÄŸiÅŸtirmedikçe Allah onların durumunu deÄŸiÅŸtirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan baÅŸka hiçbir yardımcı da yoktur.”
Nisa Suresi 136 “EY Ä°MAN EDENLER, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiÄŸi kitaba ve bundan önce indirdiÄŸi kitaba Ä°MAN EDÄ°N. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkâr ederse, ÅŸüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.”
Anlaşıldığı kadarıyla dönülmez akÅŸamın ufkuna eriÅŸmeden, YENÄ°DEN BAÅžLAMAK Ä°CAP ETMEKTEDÄ°R.
Henüz yorum yapılmamış.