Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mehmet Köksal: Afganistan İzlenimlerim



“SavaÅŸ, Yoksulluk Ve Taliban”

Ä°stanbul’u ayaza kesmiÅŸ, soÄŸuk bir kış günüydü. Cuma namazı çıkışın da cemaat cami avlusuna yığılmaya baÅŸladı. Ä°ki pazarcı tahtasını birleÅŸtiren birkaç kiÅŸi: “Rus zulmüne karşı savaÅŸan Afganistanlı mücahit kardeÅŸlerimize yardım edin Müslümanlar.” diye bağırıyorlardı. Cemaatten kimisi cebinde bir miktar, kimisi ne kadar parası varsa çıkarıp tezgâha bırakıyordu. Bazıları üzerinde ki kabanı, paltoyu hatta başındaki külahı çıkarıp tezgâha bırakıp oradan uzaklaşıyordu. Henüz çocuk yaÅŸlardaydım, ilk kez duyduÄŸum bir ülkeydi Afganistan. Olup biteni anlayamıyordum. Ancak gördüklerim, duyduklarım herkes gibi beni de duygulandırmıştı. Duygusal bir günün ardından ne zaman Afganistan’ı duysam kulak kesiliyordum. Dünyanın neresinde olduÄŸunu, bize ne kadar yakın veya uzak olduÄŸunu da bilmiyordum. Ama o gününün ÅŸartlarında ifade edemediÄŸim bir yakınlık duyuyordum.

Seksenli yılların baÅŸlarıydı, birkaç arkadaşımla cumartesi günleri öÄŸlenden sonra beyaz saray kitapçılar çarşısına uÄŸruyoruz. Yeni çıkan kitapları, dergileri takip ediyoruz. Bir seferinde Mavera dergisini almıştım. Dergide Afgan cihadına uzun yer ayrılmıştı. Masa başı yazılardan çok bölgeye giden yazarların anıları beni heyecanlandırmıştı. Artık Afgan cihadına dair yazılan her haberi, yazıyı okumadan geçmiyorduk. Hatta doksanlı yıllarda bir arkadaÅŸ grubuyla beraber, Ä°slam coÄŸrafyasında ki bölgeleri paylaÅŸmıştık. Herkes bölgesiyle ilgili okumalar ve araÅŸtırmalar yapmıştı.  Daha sonra bir araya gelip bölgeler hakkında edindiÄŸimiz bilgileri paylaşıyorduk. Ben de Afganistan’la ilgili araÅŸtırma yapmıştım. Bu süreçte Hindu kuÅŸ daÄŸlarını öÄŸrendik ezgilerden. Ezgilerle Cihad heyecanı sarıyordu yüreklerimizi. Bu ezgilerden aklımda kalan: “Biz cihadı alnımızın çatına vurduk. Önce ÅŸehadeti koyduk her sabah duamızın başına” mısraları... Bu duygularla Afgan cihadına uÄŸurladığımız arkadaÅŸlarımızda oldu zamanla, ÅŸehadete uÄŸurladıklarımız da…

Birkaç yıl süren zorlu mücadele neticesinde, Rus cellatlarını yenilgiye uÄŸratan Afgan mücahitlerinin zaferine duyduÄŸumuz sevinç kısa sürmüÅŸtü. Gelen haberlere göre, koca Sovyetler birliÄŸini yenmiÅŸ Afgan mücahitleri, bu kez kendi nefislerine yenilmiÅŸ, birbirine silah çekmiÅŸlerdi. Haberler iç yakıyordu, hiç görmediÄŸimiz halde ailemizden biri gibi gördüÄŸümüz Hikmetyar, Rabbani ve PenÅŸir Arslanı Åžah Mesud, gibi liderler silahlarını birbirlerine doÄŸrultmuÅŸlardı. Allah için silah kuÅŸananların büyük bir kısmı zamanla savaÅŸ aÄŸası olmuÅŸtu. Çok fazla Müslüman kanı dökülüyordu. Bu sıralarda yeni bir cephe açılmıştı Afgan topraklarında. Taliban’ın adı böylece duyulmaya baÅŸlanmıştı. Bir süre sonra Afganistan’ın büyük bir kısmında hâkimiyet kurmayı baÅŸarmıştı. Ä°ÅŸgal için hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymayan Amerika, Taliban’ı bahane ederek Afganistan’ı iÅŸgal etmiÅŸti. Katliamlarla, faili meçhul ölümlerle dolu yirmi yıl süren bir iÅŸgal. Taliban’ın sabırlı mücadelesi netice vermiÅŸti. Yirmi yılın sonunda Amerika’nın cellatları da Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldı.  

Cihad ile ilk kez duyduÄŸum Afganistan’ı görme arzusu hep vardı bende. Ä°ç kavgaların olduÄŸu dönemlerde neredeyse biten bu isteÄŸim, son geliÅŸmeler ile yeniden depreÅŸmeye baÅŸladı. Kırk iki yıl süren bir savaşın ardından, Taliban’ın iktidarı devralmasıyla daha güvenilir bir ülke olma yolunda geliÅŸmeler olduÄŸu haberleri gelmeye baÅŸladı. Afganistan’a yerleÅŸen akraba ve dostlarımız da olunca bu arzumu daha fazla ertelemek istemedim.  

Kısa bir hazırlık sonrası, abim Ä°brahim ile Ä°stanbul havalimanından uçak yolculuÄŸumuz baÅŸladı. BeÅŸ saat süren yolculuÄŸumuzun sonunda baÅŸkent Kabil’e varabildik. Ülkeyi görmek için sabırsızlanıyorum. Bu yüzden yol yorgunluÄŸunu bir yana bırakarak ilk günden Kabil’i görmek için ayaklanıyoruz. Ä°yiliÄŸe çaÄŸrı derneÄŸinin Afganistan sorumlusu olan yeÄŸenim Hamza’nın rehberliÄŸinde gezimize baÅŸlıyoruz. Ä°lk durağımız baÅŸkent Kabil’in orta yerinde bulunan ve bayraklı tepe namıyla anılan zirveye doÄŸru yol alıyoruz. Zirve de dalgalanan görkemli bir Tevhid sancağı dikkatimizi çekiyor. Bayraklı tepe ziyaretçilerine, ÅŸehri seyretmek için panoramik bir açı sunuyor. Seyir terasında Kabil’in bir büyük kısmını görmek mümkün. Bir süre ÅŸehri izledikten sonra Kabil’in ÅŸehir merkezine iniyoruz.

43 milyon nüfusu olan Afganistan’ın, 6 milyonu aÅŸan kısmı baÅŸkent Kabil’de yaşıyor. Ana cadde ve Pazar yerlerindeki insan kalabalığı yürümeyi zorlaÅŸtırıyor. Åžehirde yürüyoruz, gözümüze ilk çarpan, kaosa dönüÅŸmüÅŸ trafik, seyyar satıcı yoÄŸunluÄŸu ve alt yapı gibi temel sorunlar acil çözüm bekliyor.  Trafik sorununa çözüm üretmek için caddeleri geniÅŸletme çalışmaları var. Bu amaçla caddelerin kenarında ki bazı binaların yıkım süreci devam ediyor. Afganistan’da ülkemizde olduÄŸu gibi bürokratik engellemeler yok. Bina sahiplerine verilen on beÅŸ günlük sürenin bitiminde yapıların yıkımı gerçekleÅŸtiriliyor. Çalışmanın yapıldığı yerlerde kısa bir vakit içerisinde rahatlama olacağı görülüyor. Ancak genel anlamda kronikleÅŸmiÅŸ trafik sorununun çözülmesi yakın zaman mümkün görünmüyor.    

BaÅŸkent Kabil’in Cadde ve sokaklarında ki gezimizde, ÅŸehrin kanalizasyon alt yapısının olmadığını görüyoruz. Mutfak ve lavaboların atık suları, cadde ve sokakların kaldırım kenarlarında yapılmış kanallarda akıyor. Kanalların üzeri çoÄŸunlukla açık, az da olsa bazı yerlerde beton kapak veya demir ızgaralarla üzeri kapatılmış. DiÄŸer atıklar ise her binaya ait fosseptik çukurlarına akıyor. Belli aralıklarla vidanjörlü tankerler ile çukurlar boÅŸaltılıyor.

Bayraklı tepeden Kabil

AkÅŸama doÄŸru, geliÅŸimizden haberi olmayan yeÄŸenlerim, Ä°brahim ve Abdullah’ı almaya gidiyoruz. Çocuklara sürpriz yapmak istediÄŸimiz okula geldiÄŸimizde büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaşıyoruz. Okul güvenli bölge (yeÅŸil bölge) denilen alanın içinde kalıyor. Orta ölçekli bir kasaba büyüklüÄŸünde olan bölge, Amerika ve NATO askerleri barınması için inÅŸa edilmiÅŸ bir yerleÅŸim birimi. Söz konusu bölgeyi Taliban savaÅŸ ganimeti olarak almış. Bizi ÅŸaşırtan bölgenin çevresine yapılan sıra sıra duvarlar. Alınan tedbirleri gürünce Amerika askerlerinin yirmi yıl boyunca nasıl bir korku ile Afganistan’da kaldıklarını anlıyoruz. Bölgenin çevresini üç metre yüksekliÄŸinde kum torbalarıyla örülü bir duvar görüyoruz. Kum çuvallarının arkasında beton ile aynı yükseklikte ikinci bir duvar yapmışlar. Beton duvarın arkasında üçüncü bir beton duvar daha… Bu üç duvarı geçtikten sonra kontrol noktaları bizi karşılıyor. Korku, böylesine olaÄŸanüstü tedbirler almaya yöneltmiÅŸ Amerika askerlerini. GeçmiÅŸten gelen bu uygulama halen devam ediyor. Bölgeye giriÅŸ izni olan herkes bu yoÄŸun kontrolün sonunda içeri girilebiliyor.

Güvenli bölge içerisinde Taliban’ın üst düzey yetkilerinin ofisleri, konutları ve okul bulunuyor. ABD askerlerinin yatakhaneleri dersliklere, eÄŸlence mekânlarını mescide dönüÅŸtürülmüÅŸ. Okulda, 7 yaşından 37 yaşına kadar yaklaşık 2.500 talebe öÄŸrenim görüyor. ÇeÅŸitli ilimlerin okutulduÄŸu okul, medrese usulü eÄŸitim veriyor. Ülkenin geçmiÅŸten gelen resmi okulları yeni düzenlemeyle eÄŸitime devam ediyor. Bu okulların dışında, Diobendi medrese geleneÄŸinin devamı niteliÄŸinde olan Darul Ulum medreseleri yaygın olarak eÄŸitim veriyor. Ağırlıkta Ä°slami ilimlerin okutulduÄŸu bu kurumlarda, fen bilimleri dersleri de iÅŸleniyor. Medreselerde ilk dört yıl karma, sonraki dönemlerde erkek, kız ayrı eÄŸitim görüyor. Okul yolunda orta ve Lise çağında ki kız çocukları ile karşılaÅŸmıştık. Lise sonrası için kadınların üniversite okuması ÅŸimdilik mümkün deÄŸil. Ancak bu sorunu ahlaki bakış açısıyla çözmek için hükümetin çalışmalar yaptığı konuÅŸuluyor. Fakat kadınlarla ilgili meslek kurslar açılmış, arzu edenler bu kurslarda eÄŸitimlerine devam edebiliyorlar. Özellikle batı medyasının dünyaya pompalamaya çalıştığı gibi kızların ve kadınların eÄŸitimi tamamen yasak deÄŸil. Sadece eski hükümetlerden kalma okullarda karma eÄŸitime yönelik yeni bir düzenlemeye gidilmiÅŸ.

ABD ordusunun yatakhane olarak kullandıkları yerin dersliÄŸe dönüÅŸmüÅŸ hali

Ä°kinci günün sabahında, bir yetimhaneyi ziyaret etmek amacıyla Meydan Vardak vilayetine doÄŸru yola çıktık. Kabil’den baÅŸlayan ve birçok vilayeti birbirine baÄŸlayan yol yapım çalışmalarını görüyoruz. Yol çalışmaları ülkenin baÅŸkenti Kabil’den en uç ÅŸehirleri Herat ve Kandahar’a kadar uzanıyor. Tek ÅŸeritli yolların geniÅŸletilmesi için de çalışmalar yapılıyor. Yol çalışmalarına kaynak oluÅŸturmak için yolu kullanan araçlardan para alınıyor. Kabil çıkışında yol üzerine yapılmış kulübelerde, görevliler makbuz karşılığında geçiÅŸ izni veriyor. Bu güzergâhı sık kullanan yeÄŸenim Hamza, bu uygulamanın iki gün önce olmadığını, yeni baÅŸladığını söylerken ÅŸaÅŸkınlığını gizleyemiyor. Åžehir merkezlerinde dolaÅŸan Polis ve Askerlerle karşılaÅŸtık.  Ancak normal yaÅŸayışı engelleyecek bir uygulamaları yok. Güvenlik güçlerinin varlığını daha çok ÅŸehirlerin giriÅŸ ve çıkışlarında yoÄŸun kontrol noktalarında hissediyoruz. Yaklaşık yüz kilometrelik yolda dört kez kontrol noktalarında durdurulduk.  Bunun sebebi ÅŸehir merkezlerinde barınamayan İŞİD üyelerinin kırsala çekilmesi olarak görülüyor. TaÅŸrada azalmış olsa da zaman zaman yaÅŸanan olayların üzerine gidiliyor. Bu tedbirlerle daha güvenli bir ülke olma yolunda ilerliyor Afganistan.

Amerika, iÅŸgalini meÅŸrulaÅŸtırmak için ülke genelinde otorite boÅŸlukları oluÅŸturmuÅŸ. Sözünü ettiÄŸimiz boÅŸluklardan faydalanan çeÅŸitli suç çeteleri ortaya çıkmış. Bu sebeple Taliban öncesinde halkın neredeyse tamamı tehdit altında yaÅŸadığını söylüyorlar. Amerika’nın güdümünde ki yönetimin, halkın mal, can ve namus emniyetini saÄŸlayamadığı söyleniyor. Bazı suç odakları da fidye için çocuk, kadın ve varlıklı insanları kaçırıyorlarmış. Ancak Taliban idaresiyle alınan tedbirler neticesinde toplumsal emniyet büyük oranda saÄŸlanmış görünüyor. Büyük kentlerde yaÅŸanan patlamalar bitmiÅŸ durumda. Keza kırsal bölgelerde ki çatışmaların da önü kesilmiÅŸ. Buna raÄŸmen halen ÅŸehir merkezlerinde bulunan büyük maÄŸazaların önlerinde silahlı korumalar bulunuyor. Bu durumun eskiden kalma bir alışkanlık olduÄŸunu söyleniyor. Savaşın bitmesi ve asayiÅŸin saÄŸlanmasından dolayı genel olarak halk yönetimden memnun.

GeliÅŸimizin üçüncü günü, STK’ların davet edildiÄŸi Türk kültür gününe katıldık. Programı, Türkiye Maarif vakfı tertip etmiÅŸti. Vakfın Afganistan genelinde 46 okulu bulunuyor. Türk kültür günü münasebetiyle, her iki ülkenin yetkilileri kendi açılarından Türk, Afgan devletlerinin köklü iliÅŸkilerini ve halklarının kadim dostluklarına dair konuÅŸmalar yaptılar. Türk kültürünün sembolleri olarak Mevlana, KeloÄŸlan, Nasrettin hoca, Hacivat ve Karagöz ile ilgili kısa gösteriler sunuldu.  Türk kültürüne dair sergi ve Türk yöresel yemeklerinden ikramların olduÄŸu program hediyeleÅŸmelerle sona erdi.  Davetin nihayete ermesiyle akÅŸam bir Afgan düÄŸününe katıldık. DüÄŸün, Meydan Vardak’da ki yetimhanenin müdürlüÄŸünü yapan ülke genelinde yapılan sınavlarda birinci olan genç bir Afganlınındı. DüÄŸün programı sadece velime yemeÄŸi ve duadan ibaretti.

Seyahatimizin dördüncü gününde,Bamyan ÅŸehrine gitmek için yola koyulduk. Afganistan yüksek daÄŸların yoÄŸun olduÄŸu bir coÄŸrafya. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 85’i kırsalda yaşıyor.  Kırsal bölgelerde yaÅŸayan nüfusun tamamı tarım ve hayvancılık ile yaÅŸamlarını sürdürüyor. Yol güzergâhımızda birçok köy ve kasabalar görüyoruz. Bu bölgelerde yaÅŸayanların neredeyse tamamı kerpiçten yapılmış toprak evlerde barınıyor. Toprak evleri, baÅŸkent Kabil’in merkezinde, yüksek binaların arasında da görmek mümkün.

Kabil’den bir görüntü     

Yaklaşık dört saatlik bir yolculuÄŸun nihayetinde, Bamyam ÅŸehrine vardık. Bamyam’dan sonra bir buçuk saat süren bir yolculuk ile Band-e Amir’e vardık. Band-e Amir Gölü Dünyada eÅŸi, benzeri olmayan bir su havzası. Hiçbir akarsu ile beslenmeyen iki büyük göl muhteÅŸem bir manzara sunuyor. Band-e Amir gölü yerden kaynayan su ile dolup taşıyor. Genel olarak doÄŸallığını muhafaza eden bölge sayfiye alanı olarak ufak tefek düzenlemeler yapılmış. Gölün çevresinde, gelen ziyaretçilerin konaklamaları için derme çatma iki katı geçmeyen yapılar var. Piknik alanları ve barınma yerleri iptidai ÅŸartlara sahip.

                                      Band-e Amir Gölü

DönüÅŸte Bamyan ’da konakladık. Sabah, iki bin yıllık tarihi olan bir yerleÅŸim yerine uÄŸradık. Burası Cengizhan’ın yerle bir ettiÄŸi Golgola ÅŸehri harabeleri. Daha sonra Molla Ömer’in emriyle patlatılan 120 adet Buda heykelinin yıkıntılarının bulunduÄŸu bölgeyi gezdik. Daha sonra Kabil’e dönüÅŸ yoluna girdik.

YorgunluÄŸumuzu geceye teslim ettik. Sabah yeni bir programımız vardı. Kabil’i yaya olarak gezmeyi planlamıştık. Ä°lk durağımız Abdurrahman Han camisine vardığımızda kapalı olduÄŸunu gördük.  Dışarıdan kısa bir seyirden sonra Åžah-e Doh Åžamira camisinin bulunduÄŸu bölgede bulunan Mandei Pazarına görmek istedik. Oldukça eski olan Mandei görülmeye deÄŸer ilginç bir Pazar. Namaz vakitlerinde açık olacağını söyledikleri Abdurrahman Han camisine geri döndük. Camide kısa bir inceleme ve seyirden sonra araba ile Babür bahçesine gittik. Bahçede, Babür Han’ının sarayı ve mezarı bulunmakta. ÇeÅŸitli meyve aÄŸaçlarının bulunduÄŸu bahçe büyük bir alanı kapsıyor. Peyzaj düzenlenmesiyle dikkatleri çeken bahçeye ücret karşılığında ziyaret edilmektedir. Bahçeden ayrılınca uzun bir yürüyüÅŸ ile Ziaret i Sakhiye’ye uÄŸradık. Camiyi andıran türbe-ziyaret çevresinde büyükçe bir mezarlık var. YeÅŸil, turkuaz renk tonlarının hâkim olduÄŸu çinilerle kaplı yapı, Åžiilere ait bir ziyaret yeri. Davetli olduÄŸumuz akÅŸam yemeÄŸine katılmak için karanlığa kalmadan derneÄŸimizin ofisine döndük.

Abdurrahman Han Camii

Davet mekânı, Amerika döneminde, Afganistan istihbarat ÅŸefinin konutuymuÅŸ. Konutun bahçe duvarları beton ve çelik konstrüksiyon ile örülmüÅŸ. Duvarlar konutun 5 katını da kapatacak kadar yüksek yapılmış. Oldukça korunaklı bir yer olan konut Taliban’ın operasyonu ile alınmış. Hâlihazırda konutun en üst katını, Taliban’ın yardımlardan sorumlu yetkilisi ailesiyle kalıyor. Alt katlarda kırsaldan gelen yardıma muhtaç ÅŸehit yakınları ve gaziler misafir ediliyor. Yemekte, devletin çeÅŸitli kademelerinde bulunan yetkililer vardı. Bunların hepsi de Amerikan askerleri ile çatışmış, hapis ve iÅŸkence görmüÅŸ insanlar.  Kendi aralarında ki diyalogları ve muhabbetleri güzeldi. Bize karşı da oldukça samimi ve misafirperver davrandılar.  Ülkede Misafir ağırlama kültürü oldukça yaygın olduÄŸuna ÅŸahit oluyoruz.  Hemen hemen herkes evlerinin yanlarında veya dairelerinde gelir durumuna göre irili, ufaklı bir misafirhanesi var. GörebildiÄŸimiz kadarıyla misafire karşı cömert bir halk… 

Sabah erken yola düÅŸtük, Mehmet hocamızı görev yaptığı okuldan alarak Meydan Vardak’da ki yetimhaneyi ziyaret etmek için yola çıkıyoruz. Meydan Vardak vilayetinde ki yetimhane, Ä°yiliÄŸe ÇaÄŸrı derneÄŸi tarafından inÅŸa edilmiÅŸ. Tamamı ÅŸehit çocuÄŸu olan yüz yirmi yetim bu yetimhanede barınıyor ve eÄŸitim görüyor. DerneÄŸin ikinci bir yetimhanesi daha olduÄŸunu söylüyor Hamza. Kabil’e sekiz saat mesafede ki yetimhane de dört yüz çocuÄŸun barındığı bir kapasiteye sahip. Uzun yıllar süren savaşın neticesinde, Afganistan’da bir milyondan fazla yetim olduÄŸu söyleniyor.

Kahvaltıdan sonra sınıfları gezip talebelerle sohbet etme imkânımız oldu. Yetim olmalarına raÄŸmen çocuklar gayet neÅŸelilerdi. Daha sonra yetimlere ders veren Vardak müftüsü sohbetimize dâhil oldu. Yetimhane ziyaretimizde ilk dakikalar da biraz hüzünlendik. Ancak çocuklarla geçirdiÄŸimiz güzel birkaç saat sonra yetimhaneden mutlu ayrıldık. Ziyaretimizin akabinde Gazne’ye doÄŸru yola çıktık. Gazneli Mahmut’un, sonrasında babası Sebük Tekinin kabrini ziyaret ettik. Bölgede tarihi kalıntıların yanın da yaÅŸam alanları da var. Kısa bir ÅŸehir turundan sonra Kabil’e döndük. Dernek ofisinde koyu bir sohbet ve akÅŸam yemeÄŸi ile günü bitirirken, Mehmet hocamız ile de vedalaÅŸarak ayrıldık.

Sonraki gününün sabahında hedefimizde Mandevi Pazarı vardı. Pazarda Tahtakale’yi andıran görüntüler hâkimdi. Her türlü yiyecek, giyecek ve ev gereçlerini bulmak mümkün. Pazarın ziyaretçilerinin büyük ekseriyeti kadınlar olduÄŸunu görüyoruz. Kadına yönelik bazı kısıtlamalar olmakla beraber sokaktan koparılmış deÄŸil. Batı kaynaklı haberlerin aksine sosyal yaÅŸamda kadınlar varlıklarını sürdürüyor. Kadınların giydiÄŸi Burka üzerinden yapılan propagandanın da asılsız olduÄŸunu görüyoruz. Burka geleneksel bir kıyafet ancak kadınların Burka giymesine yönelik herhangi bir zorlama yok. Gözlemlerimize göre, sosyal hayatta Burka giymeyenlerin daha fazla olduÄŸunu söyleyebiliriz. Çarşı, Pazarlarda bazı görevlilere rastlıyoruz. Batı kaynaklı haberlerde “Ahlak polisi” olarak lanse edilen görevlilerin aslında Emri Bil Maruf ve Nehyi Anil Münker bakanlığına baÄŸlı memurlar olduÄŸunu öÄŸreniyoruz. Ä°ddia edildiÄŸi gibi halka karşı bir zorbalıkları yok. Aksine sosyal hayatta yapılan yanlışlara ÅŸahit olduklarında ilgili kiÅŸi veya kiÅŸileri irÅŸad ediyorlar.

Son gün, dönüÅŸ hazırlıklarına baÅŸlıyoruz. DiÄŸer bir telaşımız ise kimi dostlarımızın davetlerine katılmak, bazılarıyla da vedalaÅŸmak için ziyaret etmek.  Ä°ÅŸin bu kısmı biraz hüzünlü geçiyor. Bir haftayı aÅŸan seyahatimiz boyunca gezip gördüklerimiz ve dostlarımızla yaptığımız deÄŸerlendirmeler neticesinde zihnimizde kalan Afganistan: Kırk iki yıl gibi uzun süren savaÅŸ ve iç çatışmalar, 2021 AÄŸustos ayında Taliban yönetimiyle sona ermiÅŸ durumda. Ancak dünyanın iliÅŸki kurmaya yanaÅŸmadığı ülke, oldukça fazla sorunla baÅŸ baÅŸa kalmış vaziyette. Bu izole durumu nasıl aşılacağı ise bilinmiyor. Birçok etnik kökenin yaÅŸadığı ülke nüfusu PeÅŸtun, Tacik, Hazara, Özbek, Beluc ve Türkmenlerden oluÅŸuyor. Nüfusun %85 Sünni %15 Åžii olan ülkede mezhepler arası bir çatışma görülmüyor.

Ä°ktisadi kalkınma çalışmaları yapılıyor ancak yoksulluk, iÅŸsizlik ve açlık tehlikesi var ülkede. Afganistan’ın, dünya devletleri tarafından tanınmaması da belirsizliÄŸe yol açtığı için dışarıdan yatırımcılar gelmiyor. ABD ve NATO’nun ayrılmasıyla, onların hizmetinde çalışan yüzbinlerce insan iÅŸsiz kalmış. Taliban, ülke yönetimini devraldıktan sonra genel af ilan etmiÅŸ. GeçmiÅŸ üzerinden bir hesaplaÅŸmaya tevessül etmemiÅŸler. Ancak ABD ile iÅŸ tutmuÅŸ eski bakan, siyasetçi, vali ve bürokratların serbest bırakıldıktan sonra bir kısmı ülkeden kaçmış. Afganistan’da görevli oldukları dönemlerde batılı ülkelerde edindikleri mal varlıkları sebebiyle kaçtıkları yerde rahat bir hayat sürdükleri biliniyor.

Halk, ülkenin zengin yer altı kaynaklarından gereÄŸince istifade edemiyor. Göçmen olarak ülkeyi terk eden Afganlar genellikle yoksulluk sebebiyle yollara düÅŸüyor. Ülke ekonomisini canlandırmak için petrol ve madenler bakanlığı kurulmuÅŸ. Yapılan çalışmalarla bu kaynakları iÅŸletmek istiyorlar. Ä°slam hukukuna uygun olduÄŸu sürece, kaynaklar yerli yabancı ÅŸirketlere projelendirme ve iÅŸletme izini veriliyor. Sanayi ve Endüstriyel üretimin çok az olduÄŸu ülkede sık sık elektrik kesintileri oluyor. Kırsal kesimler de ise elektriÄŸin neredeyse hiç olmadığını söyleyebiliriz. Tarım, hayvancılık ve el sanatları ile yürümeye çalışan bir ekonomi söz konusu. Afganistan, özellikle el dokuması halı ve kilimleriyle ün yapmış bir ülke.

Her türlü zorlu ÅŸartlara raÄŸmen misafirperver, cömert ve sabırlı insanların ülkesi Afganistan’dan ayrılıyoruz…

Mehmet Köksal

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.