Sosyal Medya

Şevket Hüner: Seyir eden misin yoksa Seyreden mi?

Aynı kökten gelen bu iki kelimede “seyretmek” bir ataleti resmederken, “seyir etmek” hareket üzerinden tanımlanır. İnsan seyredendir ama aynı zamanda seyretmeye ikna edilen veya seyretmeye mecbur bırakılandır. Seyredilen veya seyrettirilen şey ise bir yerden diğerine seyir edenin ya da seyir ediyormuş gibi yapanın yönelimleridir. Yani insanın neyi seyrettiği veya nereye seyir ettiği onun niyetinin ve yöneliminin en önemli göstergelerindendir...



Aynı kökten gelen bu iki kelimede “seyretmek” bir ataleti resmederken, “seyir etmek” hareket üzerinden tanımlanır. İnsan seyredendir ama aynı zamanda seyretmeye ikna edilen veya seyretmeye mecbur bırakılandır. Seyredilen veya seyrettirilen şey ise bir yerden diğerine seyir edenin ya da seyir ediyormuş gibi yapanın yönelimleridir. Yani insanın neyi seyrettiği veya nereye seyir ettiği onun niyetinin ve yöneliminin en önemli göstergelerindendir.

Göze hitabeden teknolojiler geliştikçe insan, seyir eden değil seyreden konuma mahkûm edilmiştir. Televizyon karşısındaki âtıl seyirci, internetli cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla farklı bir konuma getirilmiş, seyrettiğini paylaşarak arkadaşlarını da seyreder konuma getirmeyi seyir etmek sanmıştır. Arkadaşları da bu paylaşımları(!) emojiler veya yorumlarla desteklemeyi veya itirazda bulunmayı seyir etmek zannetmişlerdir.

Hollywood üzerinden yaygınlaştırılan ve her sömürge kılınan toprakta geliştirilen sinema ve sonrasında televizyonla seyirci kılınan toplulukların tasavvurları şekillendirilmiş. 2012 yılından itibaren internetli cep telefonlarıyla akranlarıyla birlikte tek bir yöne bakan, diğerini ihmal edecek bir kısırlıkta x, y, z diye isimlendirilen nesillerin seyirci kılınmasıyla başka bir boyuta taşındı. Artık gerçeği değil paydaşlarının yönelimine değer verenler, ancak farklı senaryolu dizi film karakterleriyle kendilerini ifade eden kısır bir döngüye mahkûm kılındılar.

Gelecekteke savaş, katliam ve soykırımlara hazırlanan nesillerin neye tepki koyup neye destek vereceklerine dair büyük bütçeli bilgisayar oyunları aynı senaryoya yönelikti. İnsanı robotlaştırırken, robotları insanlaştırmaya çalışılan azgınların “big dataya” sahip olması ve bunu bir avuç mutlu azınlığı rahat ettirmek için insanlığı köleleştirme projesi, yapay zekâ üzerinden daha da hızlanacak olması kimseyi üzmüyor olmasıdır asıl düşündürücü olan.

Kurdukları yanlı haber ajanslarıyla savaşları, katliamları, soykırımları canlı yayınlayarak gündemi oluşturan, sonra o bölgeleri karartarak gündem dışı bırakanların güdümünde yapılan protestolar bile bu azgınlara hizmet edecek hale getiriliyor. Zira protestolara katılanların çoğunluğu, görmek değil telefonları yardımıyla görünerek gösterme çabaları, insanların artık seyir eden değil, seyreden ve seyrettiren bir gaflete duçar olduğunun alametidir.

Youtube benzeri sanal mecralarda, seyrettirdiğin sürece değerli ve kazançlısın denilen youteber, nereye seyir ettiğinden çok, nereye seyir etmenin kazandırdığı ve ünlü kıldığına yönelmesi yolunun yitirdiğinin ve fıtratından uzaklaştırıldığının en önemli göstergesidir.

Öte yandan seyirci kılınan insanın vücudu, tüm atıllığına rağmen seyir halindedir. Beyin hücreleri hariç tüm hücrelerin mütemadiyen yenilenmesi onun seyirci olarak yaratılmadığının delilidir. Şu anda insanların karşılaştığı obezite benzeri tüm hastalıkların nedeni seyirciliktir.

Buruc suresinde haber verilen “Ashab-ı Uhdut” adlı zalim Yahudi kavmi, tevhide bağlı Hristiyanları kazdıkları ateş çukurlara atmasının asıl amacı onları cezalandırmaktan çok seyirci kılınanların vazgeçmesi ve köleleştirilmeye razı olup sindirilmeleriydi. Benzeri durumu firavun da kahinlerin yardımıyla yapmaya denedi ama ‘Hayrün Makirin’ olan Allah, kahinlerin şehadetiyle bu oyunu bozmuş sahte ilahı oluşturan sistemin yıkımını başlatmıştı…

Mekke döneminde Kur’an’ın üçte ikisi inmesine rağmen Resulullah(sav) ve sahabenin seyir ettikleri doğru yola sadece bir avuç insan tabi oldu. Bunun nedeni toplumu yönlendiren azgın ve zalim kitlenin uyguladıkları hileli siyasetlerle toplumun büyük kısmını seyirci konumunda sabitleyip, korkutarak sindirmeleriydi...

Medine döneminde Hz. Aişe’ye atılan ve hiçbir delile dayanmayan iftiraya bu apaçık bir iftiradır demeyen ve olayı sessizce seyrederek, Resulullah’ı(sav) ve ailesini zor durumda bırakılmasına neden olan sahabeler, ayetle sert bir şekilde uyarılmışlardı.

Şu anda da Gazze’de süren soykırımlar karşısında seyirci kılınan İslam ümmetinin sessizliği, katliamcı siyonistlerin cesaretini arttırmaktadır. Doğru yol üzerine seyir eden Gazzeliler ise bu seyrettirilerek sürdürülen küresel oyunu bozmak için canlarıyla, mallarıyla ve evlatlarıyla cihad ederek şanlı kıyamı sürdürüyorlar.

Kardeşim sen, seyir edenlerden misin yoksa seyirci kılınanlardan mısın?

                                                                                                       Şevket Hüner / 17 Safer 1446

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.