Sosyal Medya

Hasta toplumun hasta bireyleri

Rahatlarının kaçacağını düşünenler de inandığı gibi yaşamak yerine ‘yaşadığı gibi inanmak’ yoluna girerek yozlaşmayı ve dünyevileşmeyi ‘hayat tarzı’ haline getiriyorlar. Hasta toplumun hasta insanlarının tedavisi: Her hal ve şartta yaşanan İslâm!



Ä°mkânlar arttıkça, o imkânlarla bir ÅŸeyler yapabilme heyecanı-ÅŸuuru zayıflıyor. Konfor ve rehavet bizleri dünyevileÅŸtiriyor. Öyle bir noktaya geliniyor ki bütün imkânlar önüne serilse kendi nefsinin prangalarından kurtulmadığı için insanoÄŸlu o imkânların birini bile kullanamıyor. Nefse esaret, insanı önce nefsine köle eder, sonra hürriyetini verir. Hadiseye biz nasıl bakmalıyız, kendimiz ne haldeyiz, insanlığa beklediÄŸini verebilecek miyiz, böyle bir mükellefiyetimizin olduÄŸunun farkında mıyız? Fikren kalben-fiilen yürüyecek gücü olmayana, ne yapacağını düÅŸünemeyene-bilmeyene ilmin açtığı ufuklar hiçbir ÅŸey ifade etmez/etmemiÅŸtir. Âlimlerimiz de, mezheb imamlarımız da, tasavvuf büyüklerimiz de hep ‘ilim/amel/ihlas’ demiÅŸler, ‘ihsan’nı da ilave etmiÅŸlerdir.

Ä°slâm, bütün zamanların ve mekânların hakikatidir. ‘Evrensel’ tâbiri yetmez. Bir tarih dönemi gösterilemez ki Ä°slâm’sız izah edilebilsin. Bir deÄŸiÅŸim gösterilemeyecektir ki Ä°slâm’sız açıklanabilsin. Manevi müeyyidesi olmayan bir sistemi hiçbir maddi müeyyide ile iÅŸletemezsiniz. Cezayı sadece maddi olarak görüp deÄŸeri/mukaddesi hiç kaale almayan bir yapı/sistem hiçbir zaman ferdi de, toplumu da düzeltemez. TeÅŸhis yanlıştır, tedavi de yanlış olacaktır. Aslında “manevi müeyyide”yi insanlar, tanısalar da tanımasalar da, uygunluk gösterseler de göstermeseler de, manevi müeyyide iyi bilinirse, iyi ifade edilirse, hayata yansıyan icapları iyi belirlenirse, olumlu bir yol açılmış olur. Ä°hmal edilirse, yanlış yorumlanırsa, inkâr edilirse, olumsuz sonuçlar yaÅŸanmaya baÅŸlar. Sonuçları görenler hiçbir zaman sebebi oldukları olaylardan kendilerini sorumlu tutup ibret almazlar. ‘Kıyafetime karışma!’ sloganının altına da ‘Kadınlar için adalet’ yazıp toplantılar yapanlara ‘içgüdüsel hayvani hayat’ı yaymaya çalışanlara insani hangi meseleyi anlatabilirsiniz? Asli sebep, manevidir; maddi deÄŸil. Genel görüÅŸ (belli çevrelerde) ÅŸu:

Bırakın canım, insanlar istediÄŸini yapsın, istediÄŸine inansın, istediÄŸi müziÄŸi dinlesin, istediÄŸini okusun, istediÄŸi gibi düÅŸünsün, istediÄŸi gibi konuÅŸsun, istediÄŸi gibi giyinsin, istediÄŸi gibi yaÅŸasın, vs. Peki ama ölçüler yok mu? Akıl ölçüleri, ilim ölçüleri, inanç ölçüleri, sorumluluk ölçüleri, sanat ölçüleri? Ölçü yokluÄŸu demek, deÄŸer yokluÄŸu demektir. Ayıp kalksın, günah kalksın, yasak kalksın, sınır kalksın, disiplin kalksın, yönlendirme kalksın, ölçü kalksın, âdab kalksın, ceza kalksın, sorumluluk kalksın... HoÅŸgörü olsun, sevgi olsun! Åžimdi hep bunlar iÅŸleniyor. Peki, yapılan bir iÅŸe baÅŸlarken veya baÅŸlamışken ÅŸu sualler sorulamaz mı? ‘Günah mı, sevap mı? Helâl mı, haram mı? MeÅŸrû mu, gayrı meÅŸrû mu?’

“Yalancı–sahtekâr–ahlâksız” birine saygı duymayız. Vatan, millet, devlet, ümmet düÅŸmanlarına da… Fakat onlarla bir arada aynı cemiyette yaÅŸamaya, tahammül ediyoruz. Zaten put haline getirilen, muhafazakârların bile Ä°slam ile beraber konuÅŸtuÄŸu demokrasi de tahammül rejimi deÄŸil mi? KarşılaÅŸabiliriz, yan yana oturabiliriz, görüÅŸmeler yapabiliriz. Sevgi ve saygıya dayanmayan zaruret halinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Bilhassa TV programlarında deÄŸerlerimize düÅŸman olan etiketli adamlara ‘düÅŸüncelerinize saygı duyuyorum’ denilmesi doÄŸru mu? Tahammül sınırlarını aÅŸan meseleler. Bunun adının, ‘saygı duymak ve hoÅŸ görmek’ olarak konulması da ayrı bir dert.

Belli ölçüleri aÅŸarsanız; farklılık ÅŸuuru kaybolur, asliyetler tanınmaz hale gelir. Ä°stismar, modalaşır. ‘Ben zalime de, mazluma da, salih’e de, ÅŸaki’ye de, haine de, kahramana da, kâfire de, mümine de, kâzibe de sıddık’a da, rezile de, izzet’e de, saygıyla, sevgiyle, hoÅŸgörüyle bakarım’ denilebilir mi? ‘Herkese adil davranırım’ denilebilir. Çünkü adalet, zaten farklı davranmayı gerektirir ve farkların ters mantıkla yok sayılması bizatihi adalete aykırıdır. Kendi düÅŸünce ve ideolojisinin, zihin yapısının dışındaki her karar, her görüÅŸ bunlara göre yanlıştır. ‘Ölçümleri yanlış olanın ölçtükleri de yanlıştır’ sözü boÅŸuna söylenmemiÅŸtir. Dünya nimetlerini elde etmek için sınır tanımayanlara tavır koymayacak mıyız? Lüks-israf ve debdebe içindeki hayat tarzlarının ‘dünyevîleÅŸme hastalığı’ olduÄŸunu söylemeyecek miyiz? Ümmetin bugünkü halinin sancısını taşımayacak mıyız?

Kavramları iyi öÄŸrenmeyen iyi kullanamaz, iyi kullanamayan iyi düÅŸünemez. Sadece onlarla oynar. Nasıl oynar? Ä°stismar yoluyla çarpıtarak oynar. ‘ModalaÅŸmış istismar’ iyi niyetlileri de etkisi altına alabilir. Bu hatırlatmaları, bilhassa önümüzdeki seneler için, bizden sonraki nesiller için yapmalı ve bunun görevimiz olduÄŸunu düÅŸünmeliyiz. Bugün, hoÅŸgörü ile deÄŸil tahammülle karşılanabilir ama yarın, tahammül hudutlarını dahi aÅŸan sıkıntılar getirebilir. Kavramlarla bu kadar oynanması, düÅŸünce fırsatlarının böylesine israf edilmesi hiç de hayra alamet deÄŸil. Farkında olmadığımız fırsatlar çok büyük. Çileli birikimimiz çok güçlü. Bunları bilen kültür emperyalizmi, karanlık tarihinin en hain saldırısını kullanmaya müsait adamlarla, deÄŸeri, kutsalı olmayanlarla, en geliÅŸmiÅŸ tekniklerle bizi gaflette tutabilmek için seferber olmuÅŸ durumdalar. Bir baÅŸka tehlike de; devletimize/milletimize/vatanımıza/bayrağımıza düÅŸman olanların bunlara kılavuzluk yapmaları. Emperyalist devletlerin emrine de girerek yurt dışına kaçmaları. Böyle anormal yapılanlar dahi normalleÅŸir hale getirilmeye çalışılıyor. O kadar büyük temel yanlışlar içindeyiz ki, bu temel yanlışlar üzerine hiçbir doÄŸru bina edilemez.

Önce, düÅŸüncelerimizi/anlayış ve idrakimizi yoklamamız, istikamet sapmalarını tesbit etmemiz ÅŸart. Bu sapmaları doÄŸru ölçüye göre yeniden kontrol etmemiz ve düzeltmemiz gerekiyor. Bunu yapması gerekenler elbette kitleler deÄŸil. Sokaktaki adamdan bunu bekleyemeyiz. Âlimlerden, entelektüellerden ve önder konumundaki insanlardan bekleyeceÄŸiz bunu. Milleti millet yapan deÄŸerleri bilmeyen, kutsalı olmayan ‘Ümmet’ deyince korkan, ‘cihat’ kelimesinden rahatsız olan, ‘nikahı müftünün kıyması’ keyfini kaçıran, ‘namaz ibadeti’ne zemin hazırlanmasını kabullenemeyen bu insanlarla hangi fikri konuÅŸup/tartışabiliriz? Dinin o kadar cahililer ki, kavramları dahi bilmiyorlar. Kafalarındaki slogan üç-beÅŸ cümleyi fikirlerinin temeli olarak kullanıyorlar. Asla unutulmamalıdır ki hayır ile ÅŸer arasında, doÄŸru ile yanlış arasında, ihanet ile sadakat arasında, nur ile zulmet arasında, gaflet ile basiret arasında, istikamet ile dalalet arasında, hak ile batıl arasında, izzet ile zillet arasında, maruf ile münker arasında tarafsız olunamaz. Tarafsızlığı mesuliyetten kaçışın vasıtası olarak kullanmak mesuliyet hükmünün en ağırına müstehak olmaktır. Fikren halledilemeyen meselelerin; fiilen halledilemeyeceÄŸini unutmayalım!

Ä°badeti ve kulluÄŸu kalplere gömüp, siyaseti ve ticareti dinin dışında gören anlayışa karşı sessizliÄŸimizin akıbetini baÅŸkalarına yüklememiz doÄŸru mudur? ‘Emri bilmaruf ve nehyi anilmünker’i hocaların vazifesi olarak gören tutumumuzun vebali yok mu? Bu din, sadece camilerin dini deÄŸil, hayatın dinidir. Ä°çimize sızan liberalizm ve onun yavruları olan bencillik, ‘ben’ eksenli hayat anlayışı, putlaÅŸan dünya nimetleri, zevklerin ilahlaÅŸtırılması, insanımızı inandığı gibi yaÅŸayan deÄŸil, yaÅŸadığı gibi inanan bir yapıya götürmüÅŸtür. Demokrasinin Ä°slâm’a üstünlüÄŸü/kıyasını ‘fikir tartışması’ olarak lanse eden sapıklığı ‘fikir hürriyeti’ olarak mı kabul edeceÄŸiz Bütün bunlar küfre giden yolun adımlarıdır. Demokrasi, özgürlük kelimelerini besmele haline getirenlerin, ‘sorumluluk ve görev ÅŸuuru, deÄŸer ölçüleri’ gibi hiçbir dertleri yok. Korunmayan geliÅŸemez. Aileyi korumazsanız milleti millet yapan deÄŸerleri korumazsanız, insanın ve hayatın bütünlüÄŸünü korumazsanız; neyi nasıl geliÅŸtireceksiniz? Rahatlarının kaçacağını düÅŸünenler de inandığı gibi yaÅŸamak yerine ‘yaÅŸadığı gibi inanmak’ yoluna girerek yozlaÅŸmayı ve dünyevileÅŸmeyi ‘hayat tarzı’ haline getiriyorlar. Hasta toplumun hasta insanlarının tedavisi: Her hal ve ÅŸartta yaÅŸanan Ä°slâm! 

 

YaÅŸar DeÄŸirmenci / Yeni Akit Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.