Erhan Afyoncu: Bizanslılar melek beklerken karşılarında Fatih’i buldu
Kuşatmanın son günü Ayasofya’ya doluşan Bizanslılar, eski bir kehanetin gerçekleşmesini bekliyordu. Düşman buraya geldiğinde karşısında melekleri bulacak, onlar da kılıçlarını çekerek düşmanları Asya’ya kovalayacaktı. Ancak Ayasofya’ya gelen İstanbul’un yeni fatihi II. Mehmed’di
25 Mayıs'ta Bizans'a son kez "Teslim ol" çaÄŸrısı yapıldı. Bizanslılar'dan ÅŸehri teslim etmek isteyenler oldu. Ancak Ä°talyanlar buna ÅŸiddetle karşı çıktı. Osmanlı ordugâhında yapılan toplantıda ise büyük bir saldırıya geçilmesi için karar alındı. Askere ÅŸehir alındığında üç gün yaÄŸma izni verildiÄŸi duyurusu yapıldı.
HÜCUM HAZIRLIKLARI
Son bir hücum için 25-26 Mayıs'ta büyük hazırlıklar yapıldı. Saldırıyı gerçekleÅŸtirmek üzere gerekli planlar tamamlandı. ZaÄŸanos PaÅŸa, Haliç surlarına yüklenecek, Karaca PaÅŸa saÄŸ yanında merkez cepheden Haliç surlarına kadar olan bölgeye, Ä°shak ve Mahmud PaÅŸalar merkezden Marmara sahillerine uzanan kesime, padiÅŸahın bulunduÄŸu merkez kuvvetleri BayrampaÅŸa Deresi üzerindeki surlara saldıracaktı ve bu son hücumun ağırlık merkezi de Topkapı ile Edirnekapı arası olacaktı.
Son hücuma hazırlanan Osmanlı ordusu, 28 Mayıs'ı 29 Mayıs'a baÄŸlayan gece ÅŸenlikler yapıp etrafı mum donanmasıyla aydınlattı. Gece yarısına doÄŸru surların etrafını gündüz gibi aydınlatan ve Bizans halkına dehÅŸet veren bu ışıklar birdenbire söndürülerek son hazırlıklar tamamlandı.
Zonaro'nun fırçasından Fatih'in Ä°stanbul'a giriÅŸi.
KEHANET GERÇEKLEÅžMEDÄ°
28 Mayıs 1453'te Ä°stanbul'a yapılacak son saldırı için herkes hazırlanmaya baÅŸlamıştı. On binlerce asker Bizans'a son darbeyi vurmak üzere harekete geçti. Surların önündeki hendekler dolduruluyor, toplar ateÅŸe hazırlanıyor, kılıçlar temizleniyordu. Surların üzerinde hazırlıkları izleyen Bizanslılar'ın yapacak bir ÅŸeyi yoktu.
Sabahleyin gün aÄŸarmadan genç padiÅŸahın emriyle "Allah Allah" diyerek saldıran askerlerin sesleriyle son hücum baÅŸladı. Hiç durmadan çalan mehter askeri coÅŸturuyordu. Bizanslılar bu seslere karşılık vermek için ÅŸehirdeki bütün kiliselerin çanlarını çalmaya baÅŸladılar. Ä°stanbul halkı meleklerin ve azizlerin koruyuculuÄŸuna kendilerini teslim etmiÅŸlerdi. Ayasofya'ya doluÅŸan halk, eski bir kehanetin gerçekleÅŸmesini bekliyordu. DüÅŸman buraya geldiÄŸinde karşısında melekleri bulacak, onlar da kılıçlarını çekerek düÅŸmanları Asya'ya kadar kovalayacaktı.
Osmanlı askerleri ÅŸehre dur durak bilmeden saldırıyordu. Osmanlı ordusunun en seçkin birlikleri, surlara saldıran askerlerin arkasında düÅŸmanın yorulmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyordu. Saatler süren çatışmaların ardından II. Mehmed son darbeyi vurmak üzere yeniçerileri savaÅŸa soktu.
Bizanslılar'ın son çırpınışı.
Åžehre her taraftan saldırılıyordu. Ancak asıl savaÅŸ Topkapı- Edirnekapı arasındaki surlarda oluyordu. Bir gülle parçası ÅŸehrin en büyük savunucularından olan Cenevizli Giustiniani'yi yaraladı. Adamlarının komutanlarını alarak Haliç'teki gemilerine gitmeleri, Bizanslılar'ın son direncini de kırdı. Bu sırada Topkapı civarındaki surlara çıkan Türk askerlerini gören Bizanslılar haykırarak ÅŸehre kaçmaya baÅŸladılar.
Ä°stanbul bir anda "Åžehir düÅŸtü, ÅŸehir düÅŸtü" sesleriyle çalkalanmaya baÅŸladı. Surlarda dalgalanan Bizans kartalı ve Aziz Markos'un aslanı bulunan bayrakların yerini Türk sancakları almıştı. Åžehrin savunması çökmüÅŸtü. Binlerce Türk askeri içeriye girmeye baÅŸladı. Bizanslılar evlerine, ailelerinin yanına giderken, bir kısım ahali ile yabancılar Haliç'teki gemilere kaçtılar. ÖÄŸlen olduÄŸunda ÅŸehir tamamen Türkler'in eline geçmiÅŸti.
FATÄ°H AYASOFYA'DA
Durumun tehlikeli bir hal aldığını gören Bizans imparatoru, bir kısım adamıyla kaçarken yolda Osmanlı askerlerine rastladı. Sayıca az olan Osmanlı askerleri ÅŸehit olurken, yaralı olan bir asker üzerine saldıran imparatoru öldürdü. Fatih'in arattığı imparatorun cesedi, daha sonra ölüler arasında bulundu.
İstanbul kuşatması.
Åžehrin içlerine doÄŸru hemen hemen her taraftan akan Osmanlı askerleri birçok esir alarak Aksaray'da birleÅŸti ve Ayasofya'ya doÄŸru ilerledi. Åžehir fethedilmiÅŸti, artık II. Mehmed Ä°slâm dünyasının en ÅŸanlı hükümdarı ve "Fatih"iydi.
Åžehir tam olarak Osmanlılar'ın eline geçince artık Fatih unvanını kazanmış olan II. Mehmed ÅŸehre yeniçerileri ve vezirleriyle birlikte girdi. Kafile ÅŸehrin sokaklarından geçerek Ayasofya'ya geldi. Burada atından inen genç hükümdar, yerden aldığı bir avuç toprağı kavuÄŸunun üzerine serpti. Bu hareketiyle Allah'a sığındığını belirtiyordu. Ayasofya'ya girdi. Kilisenin içerisinde korku ile bekleÅŸen Bizanslılar'ın emniyet içerisinde evlerine götürülmelerini söyledi. Daha sonra kilisenin camiye dönüÅŸtürülmesini emretti. Ulemadan biri ezan okudu. Fatih, namaz kıldıktan sonra bu zaferi için dua edip Ayasofya'dan ayrıldı.
KUÅžATMAYA Ä°STANBUL'DAN BAKIÅž
KUÅžATMA baÅŸladıktan sonra Ä°stanbul halkı ve ordusu ÅŸehri savunmak için büyük bir fedakârlıkla çalıştı. Surlarda açılan gedikleri hemen doldurdular, tünelleri bir bir çökerttiler. Büyük çaplı hücumları bile geri püskürtmeyi baÅŸardılar. Hatta bir defa da olsa Osmanlı ordusuna saldırmayı denediler. Mayıs ayı geldiÄŸinde Ä°stanbul'da kıtlık baÅŸ göstermeye baÅŸladı. Yiyecekler karaborsaya düÅŸtü, fiyatlar aşırı arttı. Askerler ailelerine yiyecek bulmak için yerlerini terk edince Bizans idarecileri asker ailelerine ekmek dağıttı.
MaaÅŸlarını alamayan askerlerin bir kısmı görevlerini bırakarak baÅŸka iÅŸler yapmaya baÅŸladı. Ä°mparator askerlere maaÅŸ ödemek istiyordu, ancak hazinede para yoktu. Vergiler artırılmak istendi, ancak ÅŸehrin zenginleri paralarını sakladılar. Bunun üzerine kiliselerdeki para ve kıymetli eÅŸyalara el konuldu ve böylece maaÅŸlar ödendi.
Fatih, Ayasofya önünde.
Bizans kaynakları, Ä°stanbul kuÅŸatması sırasında birçok olaÄŸanüstü olay anlatırlar: Meryem Ana'nın mucizeler yarattığına inanılan resmi, bir ayin sırasında yere düÅŸmüÅŸ ve zorlukla kaldırılabilmiÅŸti. Bir baÅŸka sefer, ilahiler söyleyerek caddelerden geçen halk, korkunç bir fırtınaya yakalanmış ve dağılmak zorunda kalmıştı. Bir gün ÅŸafak söktükten sonra, günün ilk saatlerinde ÅŸehrin üzerine yoÄŸun bir sis bulutu çökerek bahar mevsiminde açık gökyüzünü kaplamıştı.
Åžehrin yakınında beliren büyük bir ejderhanın hayvanları yediÄŸi de rivayet ediliyordu. Midyelerin içinden kan akmış ve ay, açıklanamayan tuhaf biçimler almıştı. Bu garip olay ve rivayetler savunmacıları psikolojik olarak yıprattıysa da, halk yine de ÅŸehirlerinin hâlâ Tanrı'nın ve Meryem Ana'nın sürekli koruması altında bulunduÄŸuna, Ä°stanbul'un kurtulacağına inanıyordu.
Her an düÅŸme ihtimali bulunan ÅŸehirde Hıristiyanlar'ın hafızalarında canlanan eski bir kehanet ÅŸöyleydi: "Gökyüzünden bir ÅŸövalye inecek ve Konstantin Sütunu'na gelip kendisine bir melek tarafından getirilen topuzla düÅŸmanları Ä°ran DaÄŸları'na kadar kovalayıp yok edecek."
Kaynak: Sabah Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.