Niçin seviyoruz?
Resulullah şöyle buyurdu: “İnsan, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter.
Kimseden bir iÅŸaret gelmeyecek
Bir melek kimsenin alnını sıvazlamazsa
Söylemez size kimse dünyadaki ömrü boyunca
Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
ÖÄŸretmek için cephe nedir
Kıyam etti
Torunu kucağında
Dönünce bütün gövdesiyle döndü
Bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
Bir bilinebilseydi
Nedir veche?
Ä°smet Özel, Naat'tan
Çünkü yüksek adaleti 'O' öÄŸretti
Validemiz Hz. AyÅŸe anlatıyor: Mekke’nin fethi sırasında hırsızlık suçu iÅŸleyen MahzunoÄŸulları’ndan bir kadına uygulanacak hüküm KureyÅŸ’in ağırına gitti. “Acaba kim Allah’ın Elçisi”nden bunun affedilmesini rica edebilir?” dediler.
“Buna Allah’ın Elçisi’nin sevdiÄŸi Usame bin Zeyd’den baÅŸkası cesaret edemez” dediler. Usame bin Zeyd, kadın hakkında Allah’ın Elçisi’yle konuÅŸtu. Allah Elçisi’nin rengi deÄŸiÅŸti.- Sen yüce Allah’ın cezalarından birini kaldırmak için ÅŸefaat mi ediyorsun, dedi. Usame (bir anda yaptığı hatanın farkına vararak):
- Ey Allah’ın Elçisi, benim için Allah’tan bağışlanma dile, dedi.
“Yatsı olunca, Allah’ın Elçisi kalktı, bir konuÅŸma yaptı. Allah’a hamdettikten sonra dedi ki:
“Sizden öncekilerin helak olmasına sebep, ÅŸerefli biri çaldığı zaman onu bırakmaları, zayıf biri çaldığı zaman onu cezalandırmaları olmuÅŸtur. Nefsimi elinde bulunduran Allah’a andolsun ki, Muhammed’in kızı Fatıma da çalsa, elbette elini keserim” dedi.
Çünkü vefayı 'O' öÄŸretti
Resulullah sallâllâhu aleyhi ve sellem, Hz. ÂiÅŸe ile beraberken evlerine ihtiyar bir hanım gelir. Allah Resulü ona adını sorar. O da “Cessâme el-Müzenî” diye cevap verir. Bunun üzerine Efendimiz “çirkin” mânâsına gelen bu adı, “güzel” anlamındaki yeni bir isimle deÄŸiÅŸtirerek, “Hayır, senin adın ‘Cessâme’ deÄŸil, Hassâne el-Müzenî’dir” buyurdu. Sonra da ihtiyar kadına hâlini hatırını sorup, pek çok iltifatlarda bulundu. YaÅŸlı hanım gittikten sonra Allah Resulü’nün ona gösterdiÄŸi ihtiram, ilgi ve alâkası dikkatinden kaçmamış olan AyÅŸe Validemiz merak ederek;
- Bu yaÅŸlı hanım kimdi ya Rasulullah?” diye sordu. O da
- Hatice’nin arkadaşı olup onun saÄŸlığında bize gelip giderdi. KuÅŸkusuz ahde güzel bir ÅŸekilde vefa göstermek imandandır” buyurdu.
Çünkü titizliÄŸi 'O' öÄŸretti
Resulullah ÅŸöyle buyurdu: “Ä°nsan, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Åžayet çok yemek gerekirse, midenin üçte biri yemeÄŸe, üçte biri içeceÄŸe, üçte biri de nefes alıp vermeye ayrılmalıdır.”
Çünkü nezaketi 'O' öÄŸretti
Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Peygamber lütuf yönünden insanların en cömerdi idi. Allah‘a yemin ederim ki o, soÄŸuk sabahlarda herhangi bir erkek, köle, kadın veya bir çocuk kendisine su getirdiÄŸinde onun kalbini kırmamak için o suyla elini, kollarını ve yüzünü yıkardı. Kim kendisine bir sual sorsa, ona kulak verir ve kimse ayrılıp dönmedikçe dönmezdi. Elini sıkmak isteyen, ister büyük, ister küçük olsun onun elini sıkar, tokalaÅŸtığı kiÅŸi elini çekmeden Peygamber elini çekmezdi.”
Çünkü 'O' kral deÄŸildi
Bir gün Resulullah’un huzuruna bir adam geldi. Allah Resulü’nün karşısında heyecanlanıp, duyduÄŸu derin saygıdan dolayı korkup titremeye baÅŸladı. Resulullah, adama: “Rahat ol! Çünkü ben kral deÄŸilim! Ben KureyÅŸ’ten kurutulmuÅŸ et yiyen bir kadının oÄŸluyum.”
Çünkü vecheyi 'O' öÄŸretmiÅŸti
Ebu Hureyre, Hz. Peygamber‘i anlatırken “O yöneldiÄŸinde bütün bedeniyle yöneliyor, döndüÄŸünde de bütün bedeniyle dönüyordu. Anam babam kendisine feda olsun, o çirkin konuÅŸmazdı. Ondan çirkinlik sadır olmazdı. Çarşılarda bağırmazdı” demiÅŸtir.
Çünkü yaÅŸamayı 'O' öÄŸretti
Allah Resulü’nün vefatından sonra Hz. AiÅŸe validemize, “O, evdeyken nasıldı” diye sordular. AyÅŸe Validemiz ÅŸöyle cevap verdi: “O kendi iÅŸini kendi görmekten hoÅŸlanırdı. ArkadaÅŸları bütün iÅŸini yapmaya hazır olmalarına raÄŸmen bunu istemezdi.
Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri saÄŸar, develeri baÄŸlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir ederdi. Çarşıdan yiyeceÄŸini kendi taşır, birisi “Ey Allah’ın Elçisi! Ä°zin ver ben taşıyayım” dediÄŸinde:
- Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın, buyurmuÅŸtu.
Çünkü faydalı olanı 'O' öÄŸretti
Hz. Ömer radıyallahu anh, bir gün Resulullah’ın odasına girmiÅŸti. Odasının bir yanında iÅŸlenmiÅŸ bir deri, bir diÄŸer köÅŸesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. Âlemlere rahmet olarak gönderilen insanın odasında bulunan eÅŸyalar bunlardı. Hz. Ömer’in gözleri doldu.
Bu sırada uyanan Resulullah kalkınca, uyuduÄŸu hasırın yüzündeki izini gören Hz. Ömer aÄŸlamaya baÅŸlar. Resulullah sorar:
- Ey Hattab’ın oÄŸlu niçin aÄŸlıyorsun?
- Ey Allah’ın Elçisi! Ä°ranlılar imparatorlarını saraylarda yaÅŸatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtiÅŸama boÄŸmuÅŸken sen ki Allah’ın Elçisisin...
Resulullah, “Bu dünya hayatı sadece bir eÄŸlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, iÅŸte asıl hayat odur. KeÅŸke bilmiÅŸ olsalardı” ayetini okuduktan sonra:
- Ey Ömer! Ä°stemez misin, dünya onların olsun, ahiret bizim
Çünkü öÄŸretmeyi 'O' öÄŸretti
Zeyd isminde bir çocuk vardı. 3 ya da 5 yaÅŸlarında. Zeyd’in çok sevdiÄŸi, devamlı meÅŸgul olduÄŸu, adını
Umeyr koyduÄŸu küçük bir kuÅŸu vardı. Resulullah, Zeyd’i her gördüÄŸünde ona, “Umeyr’in babası” anlamında “Ebu Umeyr” diye hitap ederdi. Bir gün Zeyd’in serçeye benzeyen küçük kuÅŸu öldü. Onun ölümü Zeyd’i çok üzdü. KuÅŸun öldüÄŸü günlerde Hz. Peygamber Zeyd’in evine gitti. ÇocuÄŸun kederli hali, Hz. Peygamber’in merhametli kalbini etkiledi. Onu neÅŸelendirmek istedi. ÇocuÄŸun saçlarını okÅŸayarak yanağını öptü. Gülümseyerek:
- “Ya Ebu Umeyr! KuÅŸ ne oldu?” dedi.
Hz. Peygamber’in kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd, bu söze çok güldü.
Çünkü sadeliÄŸi 'O' öÄŸretti
Bir gün Sahabe-i Güzin efendilerimiz Peygamber Efendimizin yanında dünyadan bahsettiler. Efendimiz de onlara ÅŸunu söyledi: “Siz iÅŸitmiyor musunuz? Ä°ÅŸitmiyor musunuz? Sade yaÅŸamak imandandır; evet sade yaÅŸamak imandandır.”
Çünkü inceliÄŸi 'O' öÄŸretti
Resulullah, bir gün sahabelere verdiÄŸi bir ziyaret sırasında, onlara hizmet ederken uzaklardan geldiÄŸi anlaşılan atlı bir yabancı, Resulullah’ın meclisine yaklaşıp, “Bu kavmin efendisini arıyorum, bu kavmin efendisi kimdir?” diye sordu. Allah Resulü, “Benim” demedi. O sırada sahabelerine su dağıtmakta olduÄŸundan, soru soran atlıya ÅŸöyle cevap verdi: “Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.”
Çünkü insanlığı 'O' öÄŸretmiÅŸti
Bir defasında Peygamber Efendimizin huzurunda bulunan bir kimse korkuya kapılmıştı. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ona ÅŸöyle buyurmuÅŸtu:
“Rahat ol! Ben kral deÄŸilim! Ben, KureyÅŸ’ten kurutulmuÅŸ et yiyen bir kadının oÄŸluyum.”
Çünkü sevgiyi 'O' öÄŸretti
Ä°lk çocukları kız olunca bundan utanan ve erkek çocukları oluncaya kadar doÄŸan her kız çocuÄŸunu canlı canlı topraÄŸa gömen Mekkelilere de bütün insanlığa da sevgiyi o öÄŸretti.
“Kimin bir kız çocuÄŸu olur da onu topraÄŸa gömmez, hor görmez ve erkek çocuÄŸunu ona tercih etmezse, Allah onu cennete koyar.”
Müellif: Muhammed Yazıcı / Kaynak: Cins Dergi
Henüz yorum yapılmamış.