Özel / Analiz Haber
Türk romancılarının anlatımıyla Sultan Abdülhamid
33 yıllık uzunca bir iktidarın sonunda devrilen Sultan Abdülhamid, bugün dahi Türk edebiyatının en önemli figürlerindendir. Kimi yazarlar Sultan Abdülhamid'i sert bir şekilde eleştirirken kimisi de dönemi kendi koşulları ve gerçekleri içerisinde ele alır
Türk siyasetinde Sultan Abdülhamid'in ÅŸahsında baÅŸlayan tartışmalar devrin en kudretli Sultanlarından birisine olan alakayı hayli artırdı.
Hemen hemen herkesin Ä°kinci Abdülhamid hakkında kanaati ve hissiyatı olması, PadiÅŸah'ın 33 yıllık iktidarındaki icraatlarının etkisinin bugün dahi devam ettiÄŸini gösteriyor.
Bu fırsattan istifade okuyucunun padiÅŸahı daha yakından tanıması adına baÅŸlattığımız yazı serisini bugün Türk edebiyatının büyük roman muharrirlerinin eserlerindeki Sultan Abdülhamid portelerine ayırıyoruz.
Türk romanında Nahid Sırrı Örik, Refik Halit Karay, ReÅŸat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu, Kemal Tahir, Mithat Cemal Kuntay, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Abdülhak Åžinasi Hisar gibi sayısız isim Sultan Abdülhamid'in kiÅŸiliÄŸini ve icraatlarını eserlerine taşımıştır.
Bahsi geçen müelliflerin eserlerinden hareketle Türk edebiyatının Sultan Abdülhamid'i nasıl ele aldığını mercek altına alacağız.
Adı geçen yazarlardan kısa pasajlarla Sultan Abdülhamid'e müspet ve menfi manada yaklaÅŸan yazarların tutumları deÄŸerlendirilecektir.
Mithat Cemal Kuntay ve Sultan Abdülhamid
Mithat Cemal Kuntay, "Üç Ä°stanbul" isimli eserinde Sultan Abdülhamid hakkında ilginç betimlemelerde bulunur.
Eserde ilk dikkati çeken detay, Sultanın MeÅŸrutiyet'i ilan ettikten hemen sonra Yıldız'a yüklenen anlam oluyor:
Yıldız dağının tepesinde kızıl ve kara sakalı yere sürünerek eÄŸilen adam kadit avuçlarıyla beldenin sokaklarına balya balya karanlık yuvarlıyor. Ä°kinci Abdülhamit‘in gözleri gecenin karanlığına karışarak 33 senenin dibinden 10 Temmuz‘a bakıyor.
Mithat Cemal Kuntay / FotoÄŸraf: Wikipedia
Mithat Cemal Kuntay'ın "Abdülhamit‘i Burnu Kurtardı" baÅŸlığını taşıyan bölümde ise Sultan'ın evhamlı yönünü sert bir ÅŸekilde eleÅŸtirir:
Senin deli Ä°brahim'in torunu meÄŸer ne saçma adammış. Hükümdar tarafı hiç yok. Evde oturmak için doÄŸan adamı tesadüf sarayda oturtmuÅŸ. Hükümdar ailesinden gelmeseydi tapuda mukayyit olurdu.
Sonra o ne hükümetmiÅŸ, bütçesi yok, maliye nazırı var; donanması yok, amiralleri var. Fakat Allah‘a ÅŸükredelim ki, onun büyük olmaya merakı yoktu; sahne adamı deÄŸildi; Almanya Ä°mparatoru gibi aktörlüÄŸe kalkışaydı halimiz haraptı.
Dağıstanlı Hoca: - Onun mevhum bir büyüklüÄŸe bile tahammülü olamazdı. Suikast kurÅŸununun hedef dairesi büyür diye korkardı!
Kuntay, aynı romanın ilerleyen sayfalarında Sultan Abdülhamid'in akli dengesini Ali Suavi'nin bozduÄŸu iddiasında bulunur:
Ä°mdi Abdülhamit‘i konuÅŸuyorlardı;
Åžair Raif: Ona ne zamana kadar katlanacağız? Ne zamana kadar? Hangi günahımızın cezasını çekiyoruz? diyordu.
Raif Abdülhamid‘in adını aÄŸzına almazdı. Abdülhamit O idi.
Adnan: O ceza, meza değil; deli! Zırdeli! Onu delirten de Ali Suavi oldu.
Halide Edip Adıvar ve Sultan Abdülhamid
Türk edebiyatının en büyük kadın muharrirlerinden olan Halide Edip Adıvar, "Sinekli Bakkal" eserinde Sultan Abdülhamid figürünü karakterleri üzerinden konuÅŸturur.
Halide Edip Adıvar / Fotoğraf: Wikipedia
Halide Edip Adıvar, Sultan Abdülhamid'in ahlaksız insanların yanında kendisini güvende hissetmesi nedeniyle yolsuzluk, adaletsizlik ve sayısız entrikanın meydana geldiÄŸini karakterlerine söyletir:
Bu çeÅŸit bir adamın ikinci mabeyinci olması, hem de padiÅŸahın teveccüh ve emniyetini haiz olması, göründüÄŸü kadar izahı müÅŸkül bir mesele deÄŸildi. O, içtimaî nizamı, tıpkı tabiatın düzeni gibi deÄŸiÅŸmez ve mutlak telakki ederdi. PadiÅŸah, ona göre, içtimaî ve siyasî nizamın bir mümessiliydi.
PadiÅŸah terbiyeli adamdı. Sesini yükseltmez, kimseye dürüst muamele etmez, hatta en muzlim cinayetleri bile mütebessim ve terbiyeli bir havada hazırlardı. Terbiye eksikliÄŸini, günahların en affedilmezi addeden ikinci mabeyinci, efendisinin bu çirkin feci tarafını görmemezliÄŸe gelirdi. Ä°ktidar sahiplerinin rekabet entrikaları, haddi aÅŸan hırsızlıkları, memleketi soyup soÄŸana çeviren, apaÅŸikar alınan ve satılan imtiyaz rezaletleri, rüÅŸvetler, pazarlıklar…
Bunların hepsine o mevsimlerin muayyen fırtınaları gibi bakardı. Nasıl o, ÅŸimÅŸek çakıp, gök gürlediÄŸi zaman perdeleri indirir, ince parmaklarını kulaklarına tıkarsa, bu manevî kasırgalar ve musibetler etrafında eserken, dimağının kulaklarını tıkayan iki manevî parmağı vardı.
PadiÅŸah ancak böyle ihtirassız bir adamın yanında kendini emniyette, suikasttan masun hissediyordu.
Refik Halit Karay ve Sultan Abdülhamid
Cumhuriyet döneminde sürgüne gönderilen yazarlardan birisi olan Refik Halit Karay'da Sultan Ä°kinci Abdülhamid'i edebi eserlerinde sert bir ÅŸekilde eleÅŸtiren yazarların başında gelir.
"Ä°stanbul'un Bir Yüzü" romanında Sultan Abdülhamid'in evhamlı yönünü ve liyakatsiz kiÅŸileri sadarete getirmesini uzun uzadıya eleÅŸtirir:
- Ne talâkat, ne kalem, ne zekâ! Memlekete büyük iyilikleri olacak, devleti kurtaracaklar, milleti ıslah edecekler, vicdanlı, irfanlı, yaman adamlar! diye metheder, gezerdi.
Hattâ devr-i sabıka atar, tutar, eski PadiÅŸah'a kızar, neden bu parlak zekâlardan, bu lekesiz nâsiyelerden istifade etmedi de hükümeti cahiller, hırsızlar, uÅŸaklar elinde bıraktı diye aÄŸzına geleni söylerdi. HoÅŸ o zaman - uzaktan uzaÄŸa - ben de bu fikirde idim ya. Lâkin Ihsan Bey parasız tellâlları kesilmiÅŸti.
Refik Halit Karay / FotoÄŸraf: Wikipedia
Karay, "Ä°stanbul'un Bir Yüzü" eserinde bu kez jurnalciliÄŸi hedef alır:
Bir baba ve oÄŸul: Sarayın en girgin, Ä°stanbul'un en kirli hafiyelerinden biri, Ahmet Bey, Settar Efendizade… Ailesi cihetinden çok mutebermiÅŸ, çok asil imiÅŸ; bütün halk babasını, dedesini, ecdadını hatırlayarak, hanedanlıklarını yâdederek, memlekete olan hizmetlerini sayıp dökerek bu âdi, erzel evlâda lânet okuyorlar, «geberip gitse de familyanın namusu kurtulsa!» diye dua ediyorlar.
Fakat o, gün geçtikçe şımarıp haÅŸarılaÅŸarak rezaleti arttırıyor; iftiralar, tehditler, bahanelerle rasgeleni sokuyor, zehirliyor, yakıyor, burnunu sokmadığı yer, canını yakmadığı adam bırakmıyor, ömrü zaten gündüzleri Yıldız‘da metinfezan odalarında dalkavuklukla, geceleri BeyoÄŸlu sefahathanelerinde rezaletle geçiyor, Sakallı Mehmet PaÅŸa‘dan Hasan PaÅŸa‘ya, Fehim‘den Faik‘e uÄŸrayarak bıraktığı jurnalleri ekseriya, hikâye yazar gibi, yolda düÅŸünüp uydurarak muhayyelesinden çıkarıyor.
ReÅŸat Nuri Güntekin ve Sultan Abdülhamid
Sultan Abdülhamid dönemindeki tuhaf uygulamalara dikkat çeken ReÅŸat Nuri Güntekin de Sultan Ä°kinci Abdülhamid'in evhamına odaklanır.
ReÅŸat Nuri Güntekin / FotoÄŸraf: Wikipedia
Sultan, döneminde tehlikeli bulduÄŸu bazı ÅŸahsiyetlerin ismini yasaklamıştı.
Ali Suavi, Namık Kemal ve tahtı devraldığı Sultan Beşinci Murat bunlardan bazılarıydı.
ReÅŸat Nuri Güntekin bu durumu "Gizli El" romanında adı "Namık Murat" olan karakter üzerinden bu uygulamayı istihza eder:
- Adaşının şiirlerini de okur musun?
- Adaşım kim efendim?
- Adaşının kim olduÄŸunu bilmiyor musun, hem Kemal, hem Murat Bey? Sen galiba bera-yı maslahat adaşını tanımamazlıktan geliyorsun… Ceza reisi yanımızda deÄŸil… Åžimdi biraz bir ÅŸeyler konuÅŸabiliriz…
- !!!???
- Adaşını kim olduÄŸunu sahiden bilmiyor musun? Mesela: ‹‹Feminin rengi aksedip tenine Yeni açmış güle misal olmuÅŸ›› nevÊ¿inden bir lakırdı iÅŸitmedin mi sen?
- Hayır efendim…
- Adaşın ok gibi yüreÄŸe iÅŸleyen ÅŸiirler yazardı. O da senin gibi genç yaşında gurbet yollarına düÅŸmüÅŸtü. Buralara yakın adalarda, Kıbrıs‘ta, Sakız‘da, Midilli‘de oturmuÅŸtu…
- Ah, o senin adaşın çocuÄŸum… O, ÅŸu kehkeÅŸanlar arasında dolaşırken nasılsa ayağı kayarak aramıza düÅŸmüÅŸ bir mahlûka benzerdi. Kim olduÄŸunu sakın sorma… Söyleyemem… Bilhassa bir kaymakam sıfatıyla adını aÄŸzıma alamam. Kemal Murat Bey çocuÄŸum… Sana bol bol ÅŸiirlerini okurum. Fakat adını zinhar benden öÄŸrenemeyeceksin…
Nihayet gülümseyerek: -Namık Kemal Bey deÄŸil mi efendim? dedim. O kadarını biliyorum zaten… Kaymakam, korktu ve beni adeta azarladı.
- O ne kelime o? Ne geziyor aÄŸzında öyle ÅŸeyler?... Ä°ÅŸitmiÅŸ olmayayım ben… Bu korku ciddiydi. O kadar ciddi ki, adamcağızın neÅŸesi kaçtı ve artık ÅŸiir okuyamadı.
Abdülhak Åžinasi Hisar ve Sultan Abdülhamid
Abdülhak Åžinasi Hisar da eserlerinde Sultan Abdülhamid'i önemli bir figür olarak kullanır.
Yazar, padiÅŸahın çoÄŸunlukla menfi uygulamalarını ele alarak dönem eleÅŸtirisinde bulunur.
Abdülhak Åžinasi Hisar / FotoÄŸraf: Wikipedia
"Çamlıca'daki EniÅŸtemiz" romanında Sultan Abdülhamid döneminde matbuata yönelik sansürü hedef alır:
Ve biraz gariptir ki buluttan nem kapan o zamanki sansür bu cinayetler ve tesadüflerden ahkâm çıkararak hafiyelik etmez de zülfüyârı kuÅŸkulandırmaz ve bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi haline bırakırdı.
33 yıllık uzunca bir iktidarın sonunda devrilen Sultan Abdülhamid, bugün dahi Türk edebiyatının en önemli figürlerinden birisidir.
Kimi yazarlar Sultan Abdülhamid'i sert bir ÅŸekilde eleÅŸtirirken kimisi de dönemi kendi koÅŸulları ve gerçekleri içerisinde ele alır.
Liste uzun ancak yerimiz sınırlı. DeÄŸerli okuyucularımıza Ahmet Hamdi Tanpınar ve Kemal Tahir'in dönemi ele alan romanlarını da iÅŸtiyakla tavsiye ederiz.
Müellif: Mehmet Mazlum Çelik / Kaynak: The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.