Güncel
Gökhan Özcan / Metnin silikleşmesi
Gökhan Özcan/ Yeni Şafak
Ä°letiÅŸim araçlarının çoÄŸalıp çeÅŸitlenmesiyle yazarlar, ÅŸairler, yazılı eser ortaya koyan kalem erbabı daha fazla göz önüne gelir oldu. Eski zamanların aksine ÅŸimdi okuduÄŸumuz metinleri kaleme alan isimlerin fiziksel görünümlerini, simalarını da biliyoruz. Bir çok yerde onlarla karşılaÅŸma imkanımız var; fuarlarda, düzenlenen farklı etkinliklerde onlarla bizzat tanışma imkanımız da var. Hal böyle olunca, yazı erbabının tanınırlığı da arttı doÄŸal olarak. Yayıncılık sektörü de bunun farkında ve bunu stratejilerine yansıtıyor. Adını böyle koymayı çok istemesek de; medyanın genel olarak kültüre ve edebiyata yaklaşımı, yeni sosyal mecralar ve kanallar, metin sahiplerini kendiliÄŸinden pr (açılımı public relations, yani halkla iliÅŸkiler) imkanlarıyla buluÅŸturdu. Görünen o ki, bu yeni imkandan genel olarak bir memnuniyet de var. Yayın sektörünün etki alanını geniÅŸleten, kitap, dergi ve sair matbu ürünlerin tirajını geliÅŸtiren bu yeni düzenden ÅŸikayet etmek için ortada pek bir sebep yokmuÅŸ gibi görünüyor. Yayıncı da, yazar da, okur da durumdan memnunsa, geriye söylenecek bir ÅŸey kalıyor mu?
Akıntının tersine kürek çektiÄŸimi biliyor olsam da, benim söylemek istediÄŸim bir ÅŸey var. Daha doÄŸrusu bu gidiÅŸat içinde, beni gittikçe daha çok rahatsız etmeye baÅŸlayan bir ÅŸeyi buraya not etmek istiyorum. Yazarların ve dolayısıyla metinlerin (kitaplar, dergiler, yazarlı sair eserlerin tamamını kastediyorum) daha fazla tanınır, bilinir olmasına elbette itirazım yok. Ancak bana öyle geliyor ki, bütün bu tanınma-bilinme gayret ve faaliyetleri, yapıları gereÄŸi giderek öyle profesyonel bir hale geliyor, öyle kurgusallaşıyor ki, imajlar metinleri arka plana iter, gölgeler hale geliyor. Pırıltılı izahlar, göze sokulan vurgular, metni teorik bir zeminde konumlandırma çabaları, sanki metnin özgün sesini, kendiliÄŸindenliÄŸini, eser sahiplerinin zihinsel ve duygusal özgürlüÄŸünü etkiler, dönüÅŸtürür ve nihayet örseler hale geliyor.
Bu durum, böyle ÅŸeylerden pek de hazzetmediÄŸim için bana mı öyle geliyor, yoksa böyle bir ÅŸey gerçekten var mı? Elbette tartışmaya açık bir mesele bu! Söylediklerime katılmayanlar ve kaygılarımı yersiz bulanlar elbette çıkacaktır. Yine de meseleyi bir düÅŸünmemiz, gidiÅŸatın bütün yönleriyle birlikte bir muhasebesini yapmamız gerektiÄŸini söylemekte ısrar edeceÄŸim.
Bunu yapmak için kendimce bazı sebeplerim var çünkü.
Yazarlarının göz önünde olduÄŸu pek çok kitabın, satış ve okunma rakamları ne olursa olsun, yeterince esastan okunduÄŸu, metinlerinin taşıdığı özgün muhtevanın gerçekten farkına varıldığı kanaatinde deÄŸilim. Dergilerde yazılıp çizilen her türden metnin arasında, gerçekten cevher taşıyan nicelerinin (özellikle de sahipleri gençse) öylece geçip gittiÄŸini, olması gerektiÄŸi kadar etki bırakmadığı, edebi dikkatten alması gereken payı alamadığı, hak ettiÄŸi ağırlık ve deÄŸeri göremediÄŸini gözlüyorum. Bu metinler parça parça ya da bütün olarak paylaşılıyor, kopyalanıp yapıştırılıyor, seslendiriliyor, hatta yazanının tanınırlığına belli ölçüde katkı saÄŸlıyor bile olsa, durum metin lehine çok fazla deÄŸiÅŸmiyor. Oysa bütün bu faaliyet aslında metinlerin ve anlatmayı denediÄŸi ÅŸeylerin okura ulaÅŸabilmesi, onda bir ufka kavuÅŸabilmesi için olmalı deÄŸil mi? Ben burada maksadın yeterince hasıl olmadığı, metnin ilgili diÄŸer ÅŸeylere nazaran biraz ıskalandığı endiÅŸesini taşıyorum acizane. Yazarların, yayınların, bunların dolayımında ortaya çıkan döngüsel faaliyetlerin yoÄŸunlukla dolaşımda olduÄŸu bu yeni düzen; metinleri biraz öksüz, biraz sahipsiz bırakıyor, ifadenin gizemini, özgünlüÄŸünü bir parça zedeliyor ve metinleri geri planda bırakarak belirsizleÅŸtiriyor, silikleÅŸtiriyormuÅŸ gibi geliyor bana.
Fazla mı kuruntuluyum?
Belki de öyledir, umarım ki bu sadece aslı olmayan bir kuruntudur. Ancak yine de aksi ihtimale karşı bu meseleyi dile getirmek istedim ki, bu konuya zihnimizde bir paragraf açalım ve üstünde azıcık düÅŸünelim. DüÅŸünmek iyidir çünkü ve bu hız çağında belki de en çok ihmal ettiÄŸimiz ÅŸey o!
Henüz yorum yapılmamış.