NATO 'üzerinde güneş batmayan bir ittifaka' mı dönüşüyor?
Gazeteci Mehmet A. Kancı, 'NATO, yeni üyeleri bünyesine katmaya hazırlanırken, diğer yandan ABD ve İngiltere’nin geliştirdiği ittifaklarla 'üzerinde güneş batmayacak bir organizasyona' dönüşüyor' yorumunda bulundu.
Gazeteci Mehmet A. Kancı, Finlandiya ve Ä°sveç'in NATO üyelikleri gündemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
2021 yılının 14 Haziran günü Brüksel'deki NATO liderler zirvesinde masaya yatırılan “NATO 2030: Yeni Bir ÇaÄŸ Ä°çin Birliktelik” baÅŸlıklı rapor, ittifakın tarihinde yeni bir konseptin yürürlüÄŸe girdiÄŸini haber veriyordu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg sekiz kilit alanda somut kararlar alındığını duyurdu.
Bu kararlardan beÅŸincisi; ittifakın “kurallara dayalı uluslararası düzeni muhafaza etmek için çalışmalarını yoÄŸunlaÅŸtıracağını ve bu amaçla Asya-Pasifik'te Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile ortaklıkları güçlendireceÄŸini” ilan ediyordu.
Bu ifade, NATO'nun doÄŸuya doÄŸru geniÅŸleme hedeflerinin Rusya'yı da aşıp Çin Halk Cumhuriyeti'ne ulaÅŸmayı amaçladığı fikrini gündeme getirdi. Bu sorunun yanıtının alınacağı Madrid'deki NATO zirvesi yaklaşırken, Ukrayna'daki savaÅŸla yaÅŸanan geliÅŸmeler, NATO'nun sadece konsept deÄŸil, paradigma deÄŸiÅŸiminin de eÅŸiÄŸinde olduÄŸuna iÅŸaret etti. NATO, bir yandan yeni üyeleri bünyesine katmaya hazırlanırken diÄŸer yandan ABD ve Ä°ngiltere'nin geliÅŸtirdiÄŸi ittifaklarla yerküreyi sarıp sarmalıyor, bir zamanların Britanya Ä°mparatorluÄŸu gibi üzerinde güneÅŸ batmayacak bir organizasyona dönüÅŸüyor.
- SoÄŸuk SavaÅŸ biterken NATO neden bitmedi?
Kuzey Atlantik Ä°ttifakı, 1949 yılında, Batı Avrupa'yı Almanya benzeri bir totaliter güç tehdidinden kalıcı olarak koruyacak savunma örgütü olarak tasarlandı. SSCB, Birinci SoÄŸuk SavaÅŸ sürecinde ittifakın varlık sebebiydi. SSCB'nin dağılması ve VarÅŸova Paktı'nın son bulmasıyla Batı dünyasında dahi “Komünizm tehdidi yoksa artık NATO'ya ne gerek var?” sorusu gündeme geldi. 1999'da Washington'da belirlenen “Altıncı Stratejik Konsept”, ittifakın bugün ulaÅŸtığı dönüm noktasının ilk taÅŸlarını döÅŸedi. Ä°ttifak artık Avrupa merkezli olmaktan çıkarak “küresel güvenlik saÄŸlayıcı” bir yapıya dönüÅŸme kararı almıştı. Rusya'dan yükselen sesler de kulak arkası edilerek, “küresellik yolunda” ilk geniÅŸleme adımı Çekya, Macaristan ve Polonya'nın ittifaka dahil edilmesiyle atıldı. 11 Eylül 2001 yılında El-Kaide terör örgütünün ABD topraklarında düzenlediÄŸi terör saldırıları yalnızca Washington yönetimi için deÄŸil, küreselleÅŸen NATO için de yeni bir sürecin baÅŸlangıcıydı. Washington AntlaÅŸması'nın 5'inci maddesi ilk kez uygulamaya kondu. Böylece küresel terörizme karşı mücadele, Kuzey Atlantik Paktı'nın ortak savunma yükümlülükleri kapsamına dahil edildi.
1980'li yıllardan bu yana PKK terörü ile mücadele eden Türkiye için bu maddenin yürürlüÄŸe konması bir yana; Fransa, Ä°talya, Yunanistan, Belçika, Hollanda, Almanya, Danimarka'nın aralarında bulunduÄŸu NATO üyeleri yıllarca PKK terör örgütüne kucak açmıştı. PKK eylemleri “barışçı protestolar” kılıfı altında Türkiye'ye karşı savunulmuÅŸ, Irak'ın kuzeyindeki PKK kamplarının bu ülkelerde toplanan haraçla finanse edilmesine göz yumulmuÅŸtu. PKK'nın sözde lideri Öcalan'ın 1998'de Suriye'yi terk etmek zorunda kaldıktan sonra NATO üyesi Ä°talya ve Yunanistan'ın kapısını çalması da tesadüf deÄŸildi. 2010'daki Lizbon Zirvesi, ittifakın küresel rolünün vurgulandığı ve 2021'e kadar sürecek dönemin baÅŸlangıcı oldu. 11 yıllık bu dönem aynı zamanda NATO'nun askeri açıdan güç kaybına uÄŸradığı gerekçesiyle eleÅŸtirildiÄŸi bir süreçti.
- NATO'nun küreselleÅŸmesine giden süreç
Ä°ttifak global bir güvenlik örgütü olma kararını 1999'da alsa da 2016'da Ä°ngiltere'nin “Brexit” kararını vererek Avrupa BirliÄŸi'nden ayrılmasına kadar bu konuda eyleme geçilmedi. Bir diÄŸer kritik adım; 2018'de ABD donanmasının “Pasifik Komutanlığı”nın isminin “Hint-Pasifik Komutanlığı” olarak deÄŸiÅŸtirilmesiydi. Hint Okyanusu'nda devriye gezecek ABD-Ä°ngiliz filosu için hazırlıklara baÅŸlandı. 2021 yılının Eylül ayında ABD-Ä°ngiltere ve Avustralya'dan oluÅŸan AUKUS Ä°ttifakı'nın ilanı, NATO liderliÄŸindeki küresel güvenlik yapılanmasının Avrupa dışındaki en önemli ayağını oluÅŸturdu. 2022 yılının Nisan ayında Japonya bu ittifaka davet edildi. ABD bir yandan da Hindistan, Japonya ve Avustralya ile oluÅŸturduÄŸu QUAD (Dörtlü Güvenlik DiyaloÄŸu) aracılığıyla, Hindistan ile Rusya arasındaki stratejik iliÅŸkilere son vermeyi hedefleyen bir süreç baÅŸlattı.
Hindistan'ı AUKUS Ä°ttifakı'na dahil etmeyi amaçlayan ABD-Ä°ngiltere ikilisinin kısa vadedeki amacı, en azından Hindistan'ın Rusya'ya savunma sanayindeki bağımlılığını sona erdirmekti. Silah sistemlerinin yüzde 60'ı Rusya kaynaklı olan Hindistan'a 500 milyon dolarlık yabancı askeri finansman saÄŸlanması yönündeki ABD giriÅŸimi yine 2022'de jeopolitik dengeleri deÄŸiÅŸtirecek önemli geliÅŸmelerden biri olarak kayıtlara geçecek. Bu yardımın hayata geçmesi halinde Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi edinen Hindistan, Ä°srail ve Mısır'ın ardından ABD'den en fazla askeri yardım alan ülke olacak.
NATO'nun nüfuz alanını Ä°ngiltere ve ABD eliyle geniÅŸletmeye yönelik bölgesel ittifak adımlarına bir enerji iÅŸ birliÄŸi projesi görünümüyle baÅŸlayıp askeri nitelik kazanan “DoÄŸu Akdeniz Enerji Forumu” ile Ä°ngiltere'nin 17 Åžubat'ta Polonya ve Ukrayna, 11 Mayıs'ta ise Ä°sveç ve Finlandiya ile imzaladığı güvenlik anlaÅŸmalarını ekleyebiliriz. GeliÅŸmelere bu geniÅŸ perspektiften baktığımızda 2022 Madrid NATO Zirvesi'nde kapsamlı bir paradigma deÄŸiÅŸikliÄŸiyle karşı karşıya olduÄŸumuzu görüyoruz. Türkiye tam bu noktada, kurulmak istenen paradigmanın yalnızca ABD-Ä°ngiltere ikilisinin deÄŸil, tüm ittifakın amaçlarına hizmet etmesi gerektiÄŸini hatırlatıyor.
- Türkiye'nin talebi gayet sarih
Ukrayna Savaşı ile gündeme gelen Ä°sveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusunda Türkiye'nin talebi gayet sarih. Türkiye, ABD 11 Eylül 2001'de terör saldırısına hedef olduÄŸunda 5'inci madde nasıl iÅŸletildiyse, kendisini hedef alan teröre karşı da ittifakın ortak bir duruÅŸ sergilemesini talep ediyor.
Türkiye halihazırda 40 yıldır ASALA, PKK, DHKP-C ve FETÖ terör örgütlerine ev sahipliÄŸi yapan, onları yargıdan kaçıran hatta silah yardımı yapan, yeri geldiÄŸinde siyasi meÅŸruiyet kazandırmaya çalışan “müttefikleri” ile bir arada ittifakı ayakta tutmaya gayret etti. Ancak bu denli kapsamlı bir paradigma deÄŸiÅŸikliÄŸi gündemdeyken, ittifak içerisindeki bu eÅŸitsiz iliÅŸki sürdürülebilir olmaktan çıktı.
Ä°sveç DışiÅŸleri Bakanı Ann Linde ve Savunma Bakanı Peter Hultqvist'in 2021 ve 2022 yıllarında PKK/YPG terör örgütünün sözde askeri ve siyasi temsilcileriyle yaptıkları görüÅŸmeler ve onları Ä°sveç parlamentosunda ağırlamalarına iliÅŸkin haberler, arÅŸivlerde tazeliÄŸini koruyor. Bu ülkeler Türkiye'ye savunma sanayi alanında ambargo uygularken, terör örgütünün cephaneliklerinden Ä°sveç üretimi silahlar çıkıyor. Ä°sveç DışiÅŸleri Bakanı Linde, Türkiye'nin veto uyarısı içeren açıklamaları gündeme geldiÄŸinde, “ittifakın güçlü üyelerinin” arkalarında olduÄŸunu ifade ederek Türkiye'yi tehdit edebiliyor. Ankara'nın kararlılığı karşısında ise “Sözlerim yanlış anlaşıldı” limanına sığınıyor.
Ä°sveç Savunma Bakanı Hultqvist ise Türkiye'ye bir heyet göndererek “sorunun ne olduÄŸunu anlamaya çalışacaklarını" söyledi. Hultqvist'e gereken yanıtı, bu açıklamanın ertesi günü Stockholm'ün merkezindeki Kungsatan Caddesi'nde örgüt posterleri ve flamalarını açan, meÅŸaleler yakan PKK ve uzantıları verdi. Hultqvist ile benzeri zihniyete sahip Stockholm, Washington ve Paris'teki siyasetçilerin anlaması gereken gerçek, “sorunun” ne olduÄŸunun anlaşılması için gidilecek adresin Ankara olmadığıdır. “Sorunu” anlamak için gidilmesi gereken yer, Rum ve Ermeni lobilerinin esiri olmuÅŸ ABD Kongresi'dir, Ermenilerin, Asurilerin, Süryanilerin, Keldanilerin ve Pontuslu Rumların Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde soykırıma uÄŸradığı iddiasının kabul ettirilmeye çalışıldığı Ä°sveç Parlamentosu'dur.
1970'li yıllardan itibaren Türkiye karşıtı tüm terör örgütlerini baÄŸrına basan Ä°sveç, Avrupa'daki Türkiye aleyhtarı tüm politikaların öncüsü ve uygulayıcısı olup diÄŸer ülkeleri de bu yönde teÅŸvik etmiÅŸtir. CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın 18 Mayıs tarihli partisinin grup konuÅŸmasında ifade ettiÄŸi gibi “Hem PKK/YPG terör örgütüne her türlü desteÄŸi verip hem de bizden NATO üyeliÄŸi için destek istemek en hafif tabiriyle tutarsızlıktır.” Ä°sveç'in bu tutarsız politikası, pazartesi günü Ankara'da olması beklenen Finlandiya ve Ä°sveç heyetlerinin temasları için ümit vermiyor.
- NATO kararları aceleyle alınmamalı: Yunanistan örneÄŸi
Türkiye'nin, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüÅŸüne onay vermesi ve bu kararın ittifak nezdinde hayata geçirilmesi 12 Eylül askeri darbesini izleyen 45 gün gibi kısa bir sürede gerçekleÅŸmiÅŸti. Bugün elimizde bulunan bilgilerle geçmiÅŸe dönüp baktığımızda sürecin köklerinin 1977 yılında Jimmy Carter'ın ABD baÅŸkanı olması ve 1978 yılında Kenan Evren'in Genelkurmay BaÅŸkanlığı'na getirilmesi ile paralellikler arz ettiÄŸi, Evren'in henüz darbeyi yapmadan önce Yunanistan ile ilgili kararlarda BaÅŸbakan Süleyman Demirel'i yani siyasi otoriteyi by-pass ettiÄŸine dair örnekler var.
Askeri-teknik bir mesele gibi sunulan konunun siyaset ve diplomasiden yalıtılarak hiçbir yazılı anlaÅŸma yapılmadan karara baÄŸlanması, Türkiye açısından telafi edilemez zararlar doÄŸurdu. 1981'de Yunanistan'da iktidara gelen Andreas Papendreu liderliÄŸindeki PASOK'un ilk icraatlarından biri, NATO'nun askeri kanadına dönmeleri karşılığında Türkiye'ye verilen sözlerin çiÄŸnenmesi olmuÅŸtu. Türkiye, NATO ittifakının paradigma deÄŸiÅŸikliÄŸine gittiÄŸi süreçte, 40 yıl sonra, aynı hatayı ikinci kez yapma lüksüne sahip deÄŸil.
Ä°sveç'te 11 Eylül 2022 tarihinde yapılacak parlamento seçimlerine kadar süreci sürüncemede tutmak ve seçimden birinci parti olarak çıkma ihtimali artan muhafazakar-liberal Ilımlılar Partisi ile meseleyi yeniden ele almak, en akılcı çözüm olacaktır. NATO ittifakına üyeliÄŸin ÅŸiddetli bir savunucusu olan Ilımlılar Partisi Genel BaÅŸkanı Ulf Kristersson, 2017'de parti liderliÄŸine seçildiÄŸinden bu yana Türkiye ile iliÅŸkilerde daha rasyonel politikalar izliyor. Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Boris Johnson'ın da ifade ettiÄŸi üzere, Ukrayna Savaşı'nın 2023 yılına uzayacağı göz önüne alındığında, Ä°sveç ve Finlandiya'yı NATO'ya dahil etmek için hala yeterli vakit var.
***
[Gazeteci Mehmet A. Kancı Türk dış politikası üzerine analizler kaleme almaktadır]
*Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir .
Henüz yorum yapılmamış.