Taha Kılınç / Şirin’in hatırlattığı…
Taha Kılınç / Yeni Şafak
El Cezîre televizyonunun en meÅŸhur muhabir-lerinden Åžirin Ebû Akle’nin Batı Åžeria’nın Cenîn kentinde Ä°srail iÅŸgal güçleri tarafından öldürülmesi, Filistin topraklarında yaÅŸanmakta olan gerçekliklerin birçok boyutunu aynı anda hatırlattı.
Åžirin’in, gazeteci kimliÄŸini açıkça belirten “Press” yazılı yeleÄŸine raÄŸmen Ä°srail askerlerinin kurÅŸunlarına hedef oluÅŸu, meselenin belki de en “sıradanlaÅŸmış” tarafı. Ä°ÅŸgalciler, gazetecileri korumak veya ayırt etmek ÅŸöyle dursun, kasten atış menziline yerleÅŸtiriyor. Zira aklı başında ve dikkatli bir gazetecinin yapacağı haberler, bombalardan daha tesirli olabiliyor zaman zaman. Åžirin, tam da böyle bir insandı. Onun, buÄŸulu sesiyle 1997’den beri Filistin’den yaptığı canlı yayınlar ve haberler, Filistinli genç kuÅŸakların hayatlarının ve çocukluk hatıralarının ayrılmaz bir parçasıydı aynı zamanda.
Åžirin Ebû Akle’nin hikâyesindeki en çarpıcı unsur, onun Kudüslü Hristiyan bir aileye mensup oluÅŸuydu. Beytullahim kökenli olan Ebû Akle ailesi, Kudüs’ün kuzeyindeki Beyt Hanîna kasabasında yaşıyordu. Hadise duyulur duyulmaz, Åžirin’in Türkiye kamuoyunda “otomatikman” Müslüman zannedilmesi, bölgeye dair bilgimizin yüzeyselliÄŸinden kaynaklanıyordu ÅŸüphesiz. Ebû Akle, Ä°srail’in iÅŸgal politikaları sonucu bugün Kudüs ve çevresinde ancak yüzde 3’lük minik bir topluluÄŸa dönüÅŸen yerli Hristiyan azınlıktandı. Ve kendisi Roman Katolik olmasına raÄŸmen, birçok Ortodoks’tan daha fazla Kudüslü ve Filistinliydi.
Burada zaruri bir parantez açmamız gerekiyor:
Hristiyanlar, Kudüs’ün uzun ve serüven dolu tarihi boyunca, ÅŸehrin hep aslî unsuru olageldiler. 638’de Ä°kinci RâÅŸid Halife Hz. Ömer tarafından bizzat teslim alınan Kudüs, Hristiyanlar için sürekli huzur ve refah dolu bir ÅŸehirdi. Müslümanların hâkim olduÄŸu dönemlerde hiçbir haklarından mahrum bırakılmayan, ibadethanelerine dokunulmayan ve himaye altında tutulan yerli Hristiyanlar, 1099-1187 arasında devam eden Haçlı iÅŸgali sırasında zulme uÄŸrayan kesimler arasındaydı. Avrupalı dindaÅŸlarının kılıçtan geçirdiÄŸi Kudüslü Hristiyanların sayısı binlerle ifade ediliyordu. Bu yüzdendir ki, Salahaddîn Eyyûbî, Kudüs’ü Haçlı iÅŸgalinden kurtarıp yeniden Müslümanlara kazandırdığında, Haçlılarca gasp edilen mülklerini de yerli Hristiyanlara geri verdi. Eyyûbî, Memlûk ve Osmanlı asırları da keza Hristiyanlar için adeta “Asr-ı Saadet”ti. 1967’de Ä°srail’in Kudüs’ü iÅŸgali, Hristiyanların yeniden hedefe konduÄŸu ve sürekli tacize uÄŸradığı bir süreci baÅŸlattı.
Ä°ÅŸgalin meydana getirdiÄŸi öfkeyle, “Kudüs Müslüman-larındır!” ÅŸeklinde sloganlar, Türkiye’de oldukça yaygın. Ancak yukarıda iÅŸaret ettiÄŸim tarihî hakikatler, Kudüs’ün hiçbir zaman “tamamen Müslümanların yaÅŸadığı” bir ÅŸehir olmadığını gösteriyor. Hatta Sur Ä°çi’nde Hristiyanların çok ciddi bir ağırlığı da var. Farklı dönemlerde çok küçük Yahudi cemaatleri de Kudüs’te kendilerine yer bulmuÅŸ. Burada, Mescid-i Aksâ’nın meÅŸhur hatibi Ä°krîme Sabrî’den dinlediÄŸim bir cümleyi nakletmek isterim: “Halife Ömer el Fârûk, ÅŸehre geldiÄŸinde Kudüs’te eÄŸer Yahudiler de bulunsaydı, onlara da haklarını teslim ederdi!” Detaylar, bazen hakikatin ta kendisini ifade ediyor.
Kudüs’ün dinî kimliÄŸi baÄŸlamında, ÅŸu cümle -yine tarihin ÅŸahitliÄŸi eÅŸliÄŸinde- son derece doÄŸru: Åžehre Müslümanlar hükmettiÄŸinde Kudüs’ün Müslüman, Hristiyan ve Yahudi sakinleri rahat ve huzurlu yaÅŸamışlar. Hristiyanların veya Yahudilerin hâkimiyeti ise, diÄŸer bütün din mensuplarının -hatta bazen kendi dindaÅŸlarının bile- zulme uÄŸramasına yol açmış. Bunu bir “Müslüman hamaseti”yle yazıyor deÄŸilim. Tarih böyle söylüyor.
Bir Hristiyan olan ve 51 yıllık ömrünün 30 yıla yakın bir bölümünü Ä°srail iÅŸgalinin Filistin cephesinde meydana getirdiÄŸi acıları ve travmaları dünyaya duyurmakla geçiren Åžirin Ebû Akle’nin yine iÅŸgal askerleri tarafından öldürülmesi, “Kudüs’ün hüviyeti” konusunda tekrar düÅŸünmeye sevk ediyor bizi.
Åžirin, Kudüs surlarının hemen yanı başındaki aile kabristanına tevdi edilen bedeniyle, kutsal ÅŸehrin ve onun sarsıntılı tarihinin ayrılmaz bir parçasına dönüÅŸtü bugün. Müslümanıyla-Hristiyanıyla iÅŸgale ve haksızlığa direniÅŸin Kudüs’te diÄŸer bütün coÄŸrafyalardan daha büyük anlamlar taşıdığının bir iÅŸareti olarak…
Henüz yorum yapılmamış.