Güncel
Faruk Beşer / Sevgi imandandır
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Müslümanlar için bir iftihar vesilesi deÄŸil mi? Dinimiz bize sevmeyi emrediyor. Allah’ı, Resûlüllah’ı ve sevilmeye layık olanları sevmek. O halde sevmek dinin bir parçasıdır. Dolayısıyla dindarlığın ölçütlerinden biri de sevmektir. Sevmeden tam dindar olamayız.
Sevmenin zıddı ise buÄŸzetmek. Müstahak olana buÄŸzetmedikçe sevilmesi gerekeni de hakkıyla sevmiÅŸ olamayız. Bu yüzden Allah için sevmek bir ibadet olduÄŸu gibi, Allah için buÄŸzetmek de bir ibadettir. Masum insanları, çocukları hayvanları katleden zalimlere buÄŸzedemiyorsanız bu yapılanların kötülüÄŸüne inanmış olamazsınız.
Sevilenlere bakınca sevginin insanda hangi yollarla oluÅŸtuÄŸunu da anlayabiliyoruz. Ä°nsanın içinde hep kemale doÄŸru seyreden bir cazibe vektörü vardır. Ä°nsan bu istikamette iyiye, doÄŸruya ve güzele meyledip ulaÅŸmak üzere programlanmıştır. Onun için bunları sever, yeter ki vicdanı hatalarla körelmiÅŸ olmasın. Bunların zıddına da buÄŸzeder ki onlardan uzaklaÅŸsın. Çünkü ancak ÅŸerden uzaklaşıldığı kadar hayra yaklaşılır. Allah’ın insanın fıtratına koyduÄŸu kendi özel programı bunu gerektirir. Bu sebeple sevgi, sevenle sevilen arasında ittifak noktalarının örtüÅŸmesidir de diyebiliriz.
DiÄŸer yönden sevmek bir insan eylemi olarak bir ihtiyacın, dolayısıyla da bir eksikliÄŸin iÅŸaretidir. Çünkü bir ÅŸeye ihtiyacınız varsa o kadar eksiksiniz. Ä°htiyacımız olan ÅŸey bizi cezbeder, biz de onu severiz ve ona ulaÅŸmaya çalışırız ki eksiÄŸimizi tamamlamış olalım. Bu sebeple Allah’ın sevmesi, O’nun razı olması anlamındadır. O’nun bir ÅŸeye ihtiyacı olmaz.
Sevgi iki türlü oluÅŸur: Birincisi yaradılışımızda var olan fıtrî meyil, ikincisi akıl ve irade ile oluÅŸan ilgi. Muhtaç olduÄŸumuz ÅŸeyi önce doÄŸamız gereÄŸi, farkına varmadan severiz, sonra onu tanır ve sevmeye deÄŸer özelliklerini görünce aklımızla ve irademizle severiz. Bu yüzden Hz. Ömer; “Ey Allah’ın Resulü, ben seni canım hariç her ÅŸeyden daha çok seviyorum” deyince Resûlüllah (sa) bunun tam bir sevgi olmadığını söylemiÅŸ, Ömer de düÅŸünüp, “Evet, ben seni canımdan da çok seviyorum” diyebilmiÅŸti. Çünkü “Peygamber müminlere kendi canlarından daha evladır”. Ä°nsanın doÄŸasındaki sevgi programına sevilenin tanınması, akıl ve irade de katılınca böyle bir sevgi bir süre sonra insanın yaradılışına iÅŸler yani onun ahlakı haline gelir. Halk ve huluk/ahlak kelimelerini düÅŸünelim. Ahlak, bedenle kaynaÅŸmış gibi halka/yaradılışa nakÅŸedilen huydur. Sonuçta sevgi dindarlığın bir parçası olur. Çünkü bunu isteyen bizatihi dinin kendisidir.
O halde sevginin oluÅŸmasında bizim elimizde olan ÅŸeyler de vardır. Güven bunların başında gelir. Güven yani iman. Ä°nsan tam olarak güvenmediÄŸi, iman etmediÄŸi birisini sevemez. Mümin güvenen ve güvenilen insandır. Allah (cc) da güvenin kaynağı, kendisine güveneni güvende kılan el-Mü’min’dir. “Ä°man edip salih amelleri, yani Allah’ın rızasına uygun iÅŸleri yapanlar arasında Rahman bir süre sonra meveddet oluÅŸturur”. Yani meveddetin oluÅŸması bir eÄŸitim sürecine, zamana ve tecrübeye muhtaçtır.
Meveddet hubbun/muhabbetin ileri derecesi, sevginin karşılıksız ve bir ÅŸey beklemeden, ÅŸefkat ve merhametle olanıdır. Merhamet zayıf ve muhtaç olana acımadır, meveddet ise sevgiden kaynaklanan acımadır, muhtaç olunmayanı da kapsar. Bu sebeple Allah’ın, muhabbetten deÄŸil de meveddetten ismi vardır: el-Vedûd. Hem seven hem sevilen demektir. Veli kulları Allah’ı çok sevdikleri gibi, Allah da onları sever. Ä°nsana da vedûd denebilir. Zarar kendisine dokunsa bile baÅŸkasına dokunmasını istemeyenin bu hâli ona karşı bir meveddettir. Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak bu demektir.
Sevginin imandan sonra bir saikı da sevilendeki deÄŸerleri tanımadır. Akıl ve irade ile sevme bununla baÅŸlar. Tanımadığınızı nasıl sevebilirsiniz? Ä°ÅŸte Hz. Ömer’in (ra) sevgisindeki ikinci aÅŸama bu idi. BildiÄŸimiz en az üç sahabi vardır ki, (Hind, Safvan ve Sümâme) Resûlüllah’ı tanıdıktan sonra ÅŸöyle demiÅŸlerdir: “Ey Allah’ın Resulü, doÄŸrusu tanımadan önce en nefret ettiÄŸim insan sendin. Tanıdıktan sonra ise en çok sevdiÄŸim insan sen oldun”. Bugün ondan nefret edenler de tanımadıkları için nefret etmektedirler.
Dua edebilmek de kardeÅŸini sevebilmenin çok önemli bir sebebidir. Bu konuda en etkilisi, kiÅŸinin kardeÅŸine, ona hiç söylemeden gıyabında yaptığı duadır. Hatta kızdığı, nefret ettiÄŸi, haset ettiÄŸi, gıybetini ettiÄŸi kiÅŸiye bile dua edebilmesi büyük bir erdemdir ve bir süre sonra sevgi meyvesini verir. Sevmenin günlük hayatta bir diÄŸer sebebi ise hediyeleÅŸmedir.
Henüz yorum yapılmamış.