Sosyal Medya

Çıkarcı Siyasanın Ahlâkı

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



Bir Müslüman’ın ahlâkı Ä°slâm inancı iledir, öyle de olmalıdır. Ä°slâm’ın temel inancı hak üzeredir. Hiçbir zaman insana yalan söyleme, çekiÅŸtirme, gıybette bulunma, arkadan konuÅŸma, iftira etme, uydurma hakkı vermez. Bunlar insanî sorumluluklar.

Ä°slâm ahlâkı çıkarcı siyasanın kurbanı edilemez. Haksızlığa fırsat vermez. Bir Müslüman kendi iç dünyasında, doÄŸası gereÄŸi kendini denetler. Bilir ki her yanlışın bir bedeli ve hesabı var. Bunlar eyleme geçtiÄŸinde kayda geçer.

Hele günümüz durumunda, Ä°slâm’ı kimi sistemlerin ve kurguların aracı olarak kullanılamaz. Ä°slâm dışı bir hayatı onaylama, onu meÅŸru kılmaya asla hakkı yoktur.
Her insanda Müslümanca kimi belirtiler olabilir. Bir insan Tanrı inancı var ise, Amentü baÄŸlamında inanıyorsa, ona sen Müslüman deÄŸilsin denemez. Her insan kendisi için Müslümandır ya da deÄŸildir. Ä°slâm’ın tartışılması ve yargılanması insanların yüzündendir.

Bugün için laik, seküler ve din dışı olan bir sistemin içinde bireyin Müslüman olması ayrı, ama sisteme kendini adapte ederek onu savunur hâl düÅŸmesi ayrı bir sorun.
EÄŸer Hakikat medeniyeti için bir mücadele için deÄŸil de çıkar duygusuyla konumunu kurtarma çabası içinde olunuyorsa bunlar ayrı ÅŸeyler. Birbirinden ayırmak gerekiyor. Müslümanların yanlışları ve hatta inancına zarar verecek ÅŸeyleri savunması bunun için Ä°slâmî deÄŸerleri araç olarak kullanması kabullenilemez.

Sıklıkla vurguladığımız “kul hakkı” olgusu geneli içerir. Her kim olursa olsun yalan, iftira ve karalama ile insanların hakkına giriliyorsa bunun büyük bir vebal ve günah olduÄŸu unutulmamalı. O zaman Ä°slâm inancının deÄŸil kiÅŸi kendi çıkarının mücadelesi içinde olur.

EÄŸer Ä°slâm söz konusu olacak ise bütün deÄŸerleri baÄŸlamında bakılmalı ve kendini de ona göre ayarlamalı, tanımlamalı. DeÄŸilse mevcut yapının sadece bir aracı olunur. Cihad hak için yapılır. KiÅŸilerin iktidarı için yapılmaz. Ä°ktidarlar, kurumlar kiÅŸiler laik seküler ve hatta kapitalist sistemin içinde onun bir parçası, aracısı iseler bunlar asla baÄŸdaÅŸmaz.
ÇeliÅŸkiler, zikzaklar, pragmatist çıkışlar bir insanın asıl yönünü belirlemez. Bu kiÅŸinin duruma ve koÅŸullara göre kendisini ayarlaması ve var kılma çabası olur.
Bir insan istikamet üzere ise kendinden asla ödün vermez ve teslim de olmaz. Sakınır, bulaÅŸmaz, kendisi olmaya bakar.

Mücadele, bir sistemi, kapitalizmi tahkim ve onu kalıcı kılma uÄŸruna yapılanlar adına ise bu asla kabul edilemez. Onun için Ä°slâmî kavram ve deÄŸerler feda edilemez. Haram üzerine inÅŸa olmuÅŸ bir sistemin içinde kiÅŸi Müslümanlığını bulaÅŸtırmadan kendini sakındırabiliyorsa ne mutlu. Yoksa onun bir parçası ve aracısı olmaktan öteye gidemez. Bunlar için kiÅŸi kendi kiÅŸiliÄŸini, karakterini feda edemez. Yoksa onun içinde eriyip gider.

Bir Müslüman için en önemli özellik kendisi kalabilmesi, kiÅŸiliÄŸini ve karakterini koruyabilmesi, insanlık içinde güvenilir olmasıdır. Güven duygusunu yitince hiçbir davranış ve söz karşılık bulmaz.
Bir Müslüman için haram ve olumsuz olan kirler kaldırılamayacak davranışlardır. Bir kere bulaÅŸtı mı onlardan arınmak zorlaşır. Günümüz siyasal, yani liberal, kapitalist, insanları sömürüye götüren, haksızlıklara neden olan, kayırıcı sistemin içinde sakınmanın zorlukları vardır ama önemli olan, bu gibi olumsuzluklardan korunmadır. Harama ve yanlışa bulaÅŸmadan var olmadır. Biz birey olarak öncelikle kendimizden sorumluyuz. Kendimizden ve baÅŸkalarını yanlışa sürüklemekten de sorumluyuz. Bizim neden olabileceÄŸimiz her hâl ve davranış bize ağır yükler getirir.

Siyasal eylemler, toplumun önünde olmadır. Yazı ve düÅŸünce hayatı da öyledir. Yapıp edeceklerimiz insanları etkileyecekse o zaman sorumluluÄŸumuz daha da ağırlaşır. Zaman çok hızlı akıyor, dönüÅŸü olmayan bir yoldur hayat. Her anımız bize emanet, biz ise onu hakkıyla korumakla yükümlüyüz. Bilenler ve inananlar için elbette.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.