Ramazan Kayan / e – günah
Ramazan Kayan / Milat
Çağımız bizi uçsuz bucaksız bir dünyaya doÄŸru çekiyor, bu çekime neredeyse kimse karşı duramıyor… Bu olgunun adı dijital dünyadır…
Sosyal hayat reel olandan sanal olana taşınıyor… Kavramlar, konular, kimlikler, kurumlar sanallaşıyor… DüÅŸünceyi, kültürü, sanatı, algıyı, yaÅŸamı sosyal medya ÅŸekillendiriyor…
HoÅŸlanmamız, nefretimiz, üzülmemiz, ÅŸaşırmamız, tepkimiz, ilgimiz, sevgimiz internete baÄŸlı… Belirleyici olanlar belli…
Bu süreçte en tehlikeli dönüÅŸüm günah algısında oluÅŸuyor… Sanki sosyal medyada olunca günah, günah olmaktan çıkıyor veya ‘daha az günah’ sayılıyormuÅŸ gibi bir anlayış yayılıyor…
Sanal da yumuÅŸatılan günahlar zamanla sıradanlaşıyor, normalleÅŸiyor… Hatta estetize edilen günahlar aktif bir sektör haline geliveriyor… Öyle ki nesilleri günaha alıştırmada sistematik ve ileri bir teknoloji ile karşı karşıyayız…
Siber zorbalıklar, fiber günahlar, sanal seyyiat, dijital dejenerasyon, sosyal medya ve biliÅŸim suçları, manipülatifveri akışları, organize korsanlıklar, hırsızlıklar, gizli günahlar çağına sürüklenip gidiyoruz…
Artık günah da sevap da bir ‘tık’ kadar bize yakın… Günahlar; sanat, bilim, kültür, spor, teknoloji, reklam ile ambalajlanarak ve de makyajlanarak servis ediliyor…
ÇoÄŸu zaman ve paylaşımlarımızla kendi cehennemimize odun taşıdığımızın farkında bile olamıyoruz… Tıkladığımız tuÅŸlarla günah yükümüzü nasıl arttırdığımızı düÅŸünüyor muyuz?
Klavye üzerinden amel defterimize neler iÅŸlediÄŸimizi hesaba katıyor muyuz? TuÅŸlara dokunan o parmaklar yarın bize tanıklık edecek…
Gerçek hayatta da sanal âlemde de her anımız gözetim altında… Takipçilerimizin çokluÄŸu ile övünmemiz bir yana, bunun üstünde bizi her an takip eden ‘ÅŸerefli yazıcılar’ ı göz önünde bulundurmamız gerekmiyor mu? Her ÅŸey kayıt altında… Sanalımızı kayıt dışı göremeyiz ki… Hiçbir hacker ÅŸifreleri kırıp, onları silemez…
Evet, internet günahta hafifletici bir neden olamaz… Ä°yi hal indiriminden bahsedilemez…
Günah her zeminde günahtır… Belki sanalda günahın yayılım hızı, etki gücü daha yüksektir… Hududullah’ı yaÅŸamın tüm ünitelerinde görmek durumundayız…
Meşruiyetimizi yitirirsek; akıl, din, nesil, can ve mal emniyetini nasıl sağlayabiliriz?
Hakkaniyet, mahremiyet, sadakat zedelenirse geriye fahÅŸa, fısk, fücur ve fitneden baÅŸka ne kalır?
Sakın ‘sınırsız internet’, sınırsız günahımız olmasın…
Unutmayalım ki, gündelik hayatımızda günah olan her türlü eylem, sosyal medya ortamlarında da aynı karşılığa sahiptir…
Buradan hareketle internet bağımlılığımız Allah ile olan bağlarımızı nasıl etkiliyor?
Masumane niyetlerle girdiÄŸimiz sosyal medya mecralarında nice masumları incittiÄŸimizin farkında bile olamıyoruz…
Åžimdilerde artık kapılardan, pencerelerden baÅŸkalarının mahremine bakmak yerine klavyeden bir tuÅŸ ile bir tür teÅŸhircilik normalleÅŸiyor… Mahremiyet yerini müstehcenliÄŸe terk ediyor…
Görsellik çağı da diyebileceÄŸimiz bu zamanda neredeyse görünmek, var olmakla eÅŸ anlamlı…
Sosyal medya kendi kuralları ile kültürü, geleneÄŸi, ahlakı, edebi zorluyor… Zaten bu teknolojiyi üretenler kendi inanç ve ideoloji, düÅŸünce ve deÄŸerlerini yükleyerek piyasaya sürüyorlar…
Peki, biz nerede duracağız?
Kırmızı çizgilerimizi nasıl koruyacağız?
Teslim bayrağı çekecek deÄŸiliz… ‘Kitaba uygunluk’ kriteri üzerinden temiz ve helal bir sosyal medyanın mücadelesini vereceÄŸiz… Dijital direniÅŸin dinamiklerini doÄŸru tespit edeceÄŸiz...
Tevbe ve takva ile sanal siperlerimizi güçlendireceÄŸiz…
Evet, internet bir ihtiyaçtır… Ä°htiyaç kadar kullanılmalıdır… Ä°nternet bizi kullanmamalıdır…
Mutlaka o dünyaya hakikat, hikmet, haya, huÅŸu yüklenmesinde bulunmalıyız… Kul hakkını ıskalamadan, malayaniliklere prim vermeden vakit israfına girmeden, şımarmadan ve ÅŸaşırmadan bu zorlu sınavı vermek durumundayız…
Åžeytani sinyal ve sörflere kendimizi kapatarak sanal seferimizi sürdürebiliriz…
‘Onlar ki boÅŸ ÅŸeylerden yüz çevirirler.’(Müminun,3)
‘De ki: içinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir…’ (Ali Ä°mran,29)
Henüz yorum yapılmamış.