Güncel
Büyülü bir kavram üzerine
Süleyman Seyfi Öğün / Yeni Şafak
MeÅŸhûr dilbilimci ve filozofu Wittgeinstein dilin “evimiz” olduÄŸuna iÅŸâret ediyor, bir dil dünyâda yaÅŸadığımızı iddia ediyordu. DoÄŸrusu, bu düÅŸünce bana da çok tutarlı ve ikna edici gelmiÅŸtir. Mesele, bu evin statik ve dinamik hesapları arasındaki uyumsuzluk olsa icâp eder. Bu uyumsuzluÄŸun bir çaÄŸrışımı da târih olsa gerekir.
Ben bir dil bilimci deÄŸilim. Ama bana öyle geliyor ki, dil üzerinden, zihnimizde evvelâ yaÅŸadığımız somut hayâtın karşılıklarını inÅŸâ ediyoruz. Bilhassa dış gerçeklik zihnimize dil ve kelimeler üzerinden kazınıyor. Ama bununla da kalmıyor, karşılık bulmalar, sınıflandırmalar, bir müddet sonra yerini temsillere bırakıyor. Nasıl bir hayât yaÅŸamamız gerektiÄŸini, yine dil vâsıtasıyla zihnimizde kuruyoruz. Bir merhaleden sonra, dil dünyâmız üzerinden kurduÄŸumuz bir gerçeklik ile bizzat gerçek arasındaki geçiÅŸler karışıyor. Zihnimizde kurduÄŸumuz dünyâ ile gerçek dünyâ arasındaki farklar buharlaşıyor. O kadar ki, bir noktada, zihnimizdeki dünyâyı, gerçek, somut dünyâdan daha gerçek zannetmeye, takıntılı bir ÅŸekilde dilin mahsulü olan kelimelere büyülü manâlar yüklemeye baÅŸlıyoruz. Tabiî ki günün sonunda zihnimizde kurduÄŸumuz dünyâ, gerçek dünyâya çarpıyor ve neticeler derin hayâl kırıklıkları doÄŸuruyor. Belki de eleÅŸtirel düÅŸünmek dediÄŸimiz iÅŸ, kelimelerden, kavramlardan, fikirlerden ÅŸüphe etmekle baÅŸlıyor. Yapılması gereken , her defâsında zihnimizde kurduÄŸumuz dünyânın târihsel baÄŸlamlarının , karşılıklarının izini sürmek; takıntılarımızı gözden geçirmek..
Meselâ küreselleÅŸme diye bir kavram hanidir havalarda uçuÅŸuyor. Bu büyülü kavram, hudutların aşıldığı, sermâye, mal ve hizmetlerin akışı üzerindeki engellerin ortadan kalktığı, bunun da müthiÅŸ bir özgürleÅŸme getireceÄŸine dâir bir yaygın beklenti ortaya çıkardı. 1990’lardan baÅŸlayarak günümüze kadar bu kavramın büyüsüyle düÅŸünmeye ÅŸartlandırıldık. Olur olmadık yerlerde, “küreselleÅŸmenin yaÅŸandığı günümüzde” diye baÅŸlayan nutuklara mâruz kaldık. Ne zaman ki, tekmil dramatik neticeleriyle kitlesel göç meselesi ile karşılaÅŸtık; anladık ki küreselleÅŸme denilen hâdise insanı ihtiva etmiyormuÅŸ. Mallar, hizmetler, paralar, engellenmeden bir yerden bir yere kolaylıkla gidebilirken, insanlar baskılanıyor, evlerinde oturmaya mahkûm ediliyormuÅŸ. Seyahat özgürlüÄŸü bir masalmış. Yâni küreselleÅŸme insan için, emeÄŸin özgür dolaşımı için deÄŸilmiÅŸ. Bu anlaşılınca, bu defâ, yeni bir kelimenin daha üretilmesine ÅŸâhit olduk: Küyerellik (glocalization). Yâni hem küreselleÅŸiyor, hem de yerelleÅŸiyormuÅŸuz. Etnik,dinsel, kültürel çeÅŸitlenmelerin açığa çıkarılması, bir zenginlik diye yutturulması, bir avuç sanatçının kültürel melezlendirmeler, sentezler, dökümlemeler (füzyon) üzerinden yapıp ettiklerini , yerelliklerin küreselleÅŸmesi olarak kabûl etmemiz istenmiÅŸtir. Meselâ Menuhin ve Shankar’ın birlikte ürettikleri o müthiÅŸ düet, keman ile sitarın biradaya gelmesi, West meets East konserleri, artistik olarak bir deÄŸer taşıyordu taşımasına; ama bunun dünyâda bir karşılığı yoktu. EÄŸer, Hintlilerin görece mâhir olduÄŸu biliÅŸim sektöründe bir mahareti yoksa, ABD’nin veyâ Kanada’nın kapıları sıradan bir Hintli için sonuna kadar kapalıymış. Entelektüel, edebî, artistik anlayış birlikleri, yakınlaÅŸma, kaynaÅŸma arzuları, somut hayâtın üzerine kurulan duvarları aÅŸmak için bir katkı saÄŸlayamaz mıydı? Buna saf saf inananlar vardır elbette. Ama ne yazık ki, bu yolda yapılıp edilenler, bir teselli dışında bir tesir doÄŸurabilmiÅŸ deÄŸil. GeniÅŸ ufuklu sanatsal kavrayışların çabaları, kültürel endüstriler tarafından paketlenip göz boyayıcı, kuru bir ÅŸekilde gönül alıcı, uçucu teselli performanslarına dönüÅŸtürüldüÄŸünü biliyoruz. Filistinli ve Yahudi sanatçıların birlikte oluÅŸturduÄŸu orkestranın konserleri, Filistinlilerin yaÅŸadıklarını deÄŸiÅŸtirmiyor. Somut hayâtta, yükselen; anlayış, yakınlaÅŸma, kaynaÅŸma deÄŸil, tam aksine dışlama, aÅŸağılama oldu. Bilhassa, ağır krizler, kültürel olarak kodlanmış dünyânın insanlarını birbirine kolayca düÅŸman kıldı. Yeni sağın, yabancı düÅŸmanlığının yükseliÅŸi bunun açık göstergesi deÄŸil de nedir?
Yeni Dünyâ Düzeni, ÅŸu aralar yükselen yeni bir kavramsal büyü. BaÄŸrında, içine düÅŸtüÄŸümüz kaotik durumun geçici olduÄŸu, bir aÅŸamada yeniden bir düzen tutturulacağına dâir bir beklentiyi taşıyor. Bunu da bir ara ele alırız. Åžimdilik ÅŸu kadarını not edelim: Târih, düzen ve düzensizlik arasındaki geçiÅŸlerden oluÅŸmuyor. Her düzen zannettiÄŸimiz, kendi iç çeliÅŸkileriyle doÄŸurduÄŸu bir düzensizliÄŸi ihtivâ ediyor. Gâliba düzen zannettiÄŸimiz süreçlerin baÅŸarısı, düzen içindeki düzensizliÄŸi görece hissedilmeden taşıma baÅŸarısından ibâret…
Henüz yorum yapılmamış.