Sosyal Medya

Gökhan Özcan / Etiketimizde ne yazıyor?

Gökhan Özcan / Yeni Şafak



Hepimiz kim olduÄŸumuzu birtakım kavramlarla ifade ediyoruz. Milliyetimiz, etnik kökenimiz, doÄŸduÄŸumuz ÅŸehir, yaÅŸadığımız bölge, tuttuÄŸumuz takım, saçımızın ya da tenimizin rengi, kilomuz, boyumuz... Türk, BoÅŸnak, Sakaryalı, BeÅŸiktaÅŸlı, sarışın, tıknaz gibi mesela... Bunlar bizimle ilgili somut verilere dayalı tartışılmaz kavramlar... Bir de somut olmayan fikirlere, duygulara, inançlara dayalı kavramlar var, onlarla da kendimizi ifade ettiÄŸimizi düÅŸünüyoruz. Müslüman ya da ateist, Sünni ya da Alevi, materyalist ya da maneviyatçı, modern ya da muhafazakâr gibi... Kendimizi nitelerken kullandığımız bu kavramların içine neler koyduÄŸumuz, hangi tarif ve muhtevalarla bu kavramların anlamını inÅŸa ettiÄŸimiz konusu ise biraz muÄŸlak... Orada her ÅŸey fena halde birbirine karışmış durumda...

“Nereye ait olduÄŸumuz sorusuna verdiÄŸimiz cevap, en samimi olduÄŸunda dahi, ekseriya gerçek duruÅŸumuzun ifadesi deÄŸildir. Her birimiz kendi hayat görüÅŸümüzü çat-pat kırpmışızdır; fakat bu görüÅŸ genellikle tutarsızdır ve yalnızca öz eleÅŸtiriden uzak doÄŸamız sayesinde hayatta kalmaktadır. Biz bu görüÅŸe din ya da ateizm demiÅŸizdir, ancak çoÄŸu zaman onun bu terimlerle hiçbir ilintisi yoktur. Ä°nandıklarını bilimsel yollarla kanıtlamaya çalışan dindarlar ve ‘üstün amaçlar’ uÄŸruna fedakârlığı savunan yahut Michelangelo’nun resimlerine, Rodun’in heykellerine gıpta eden ateistler bu gruptadır. Kim bilir bunlardan kaçı sebep sonuç iliÅŸkisine baÄŸlı dünyalarının manzarası karşısında tam bir tereddüt içinde kalırdı! Materyalizmin de, saf dinin de göstermelik yaygınlığının asıl sebebi çoÄŸu insanın bu görüÅŸlerin hakiki manasını kavrayamamasıdır” diyor Aliya Ä°zzetbegoviç, ‘DoÄŸu Batı Arasında Ä°slam’ kitabında. Rahmet olsun.

Kendini Müslüman olarak tanımlayanların, meselenin derinliklerine daldığınızda çok temel meselelere Allah’ın çizdiÄŸi hudutların çok dışında bir yerden baktığını görüyorsunuz mesela. DiÄŸer yandan ateist olduÄŸunu söyleyenlerin bir kısmının da ateizmi kendi içlerinde bir ‘inanç sistemi’ne dönüÅŸtürdüÄŸü bir vakıa... Modernlerin azımsanmayacak bir kısmının modernliÄŸi ne kadar muhafazakarca savunduÄŸu, nasıl bir tabuya. bir dogmaya dönüÅŸtürdüÄŸü hepimizin malumu... Yine buna karşılık, muhafazakar dediÄŸimiz, kendilerini en yüksek sesle bu kavramla ifade eden kesimlerin, öteden beri modernliÄŸin en uç, geleneÄŸe karşı en tahripkar yeniliklerinin taşıyıcısı ve yaygınlaÅŸtırıcısı olduÄŸu da bir gerçek! Bu manzaraya bakınca ÅŸunu söylemek çok da abes olmaz diye düÅŸünüyorum: Yeni zamanlarda kavramlar artık birer etiket gibi oramıza buramıza yapıştırdığımız kullanışlı yakıştırmalar haline gelmiÅŸ durumda. Bu kavramların içeriklerinde ne ifade ettiÄŸi, bizi kim yapması gerektiÄŸi konusuyla pek ilgili deÄŸiliz. Bir insan, inanç sahibi olmakla neye karar vermiÅŸ olur, neye teslim olur, nelerle arasına bariz mesafeler koyar, buna dair bir idrake, bir muhakemeye, bir muhasebeye sahip deÄŸiliz pek çoÄŸumuz. Tıpkı, hayatında herkesin inandığı ‘Tanrı’ dışında birçok irili ufaklı tanrı icat etmiÅŸ bulunan, kiÅŸilere, deÄŸerlere, davalara, ideallere dayalı dogmatik bir maneviyat kurmuÅŸ olan birinin ateistliÄŸinin tezatlarla yüklü olduÄŸu gibi...

Hayatın temel kaidesine dair seçimimizi yaparken bir maÄŸazadan kıyafetimizi tamamlayacak bir aksesuar seçiyormuÅŸ gibi ciddiyetsiz ve sorumsuz davranıyor büyük ölçüde bugünün insanları. Bu seçimlerin anlam yükünü taşımayı isteyen yok pek. Bu olmayınca, bu meseleleri bolca konuÅŸan ama o anlamı kendi kimliÄŸiyle hayatının her yanına yayıp deÄŸer üretecek bir hayatımız da olmamış oluyor. Kupkuru insanlığımıza belki buradan da bir bakmalıyız.

Aliya Ä°zzetbegoviç merhumun aynı kitabından bir cümleyle bitirelim: “ÇaÄŸdaÅŸ insanın her ÅŸeyi anlamış olduÄŸu inancı, onun yetersizliÄŸinin en büyük göstergesidir”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.