Sosyal Medya

Şeytanın ramazana özel tuzakları

Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak



Gazali’yi izleyen, hatta ona bazı konularda düzeltmeler yapan Ä°bnü’l-Cevzi adlı büyük bir alimimiz ve onun “Telbîsü Ä°blîs” adlı ilginç bir kitabı vardır. Åžeytanın hangi meslekte olanları, hangi konumda bulunanları nasıl hilelerle yoldan çıkardığını anlatır. Alimleri, âbidleri nasıl suret-i haktan görünerek yanılttığına misaller verir. Bunlar için ilham aldığı ayeti kerime ÅŸudur:

Åžeytan lanetlenince Allah’tan kendisine zaman vermesini ve kullarını yoldan çıkarmasına müsaade edilmesini istedi ve dedi ki, “Yemin olsun onlara önlerinden, arkalarından, saÄŸlarından, sollarından geleceÄŸim ve göreceksin ki çoÄŸu artık ÅŸükretmeyecek” (A’râf 17). Buradan öncelikle ÅŸunu da anlarız: Demek ki ÅŸükür en büyük ibadetlerdendir ki ÅŸeytan önce kulların ÅŸükretmemesini saÄŸlamaya çalışıyor. Çünkü ÅŸükür nimetin sahibini tanımaktır ve bu da safi imandır. Sonra “Önlerinden, arkalarından… geleceÄŸim” demesi, hiç akıllarına gelmeyen noktalardan yaklaşıp onları yoldan çıkaracağım demektir. Ya da arkada bıraktıkları dünya, önlerinde olan ahiret konusunda onları yanlış düÅŸüncelere sürükleyeceÄŸim. Onlara saÄŸdan gelip yaptıkları iyiliklerle onları gururlandıracak, soldan gelip yaptıkları kötülükleri kendilerine süslü göstereceÄŸim (Cessas, Razî). Veya onlara kötülükleri yaptıramıyorsam iyilikleri, usanacakları, zayıf düÅŸüp baÅŸka iyilik yapamayacakları ÅŸekilde yaptıracağım, bidatleri din sandırıp onlarla meÅŸgul edeceÄŸim demektir.

Resûlüllah’ın çok sevdiÄŸim ve her gün yapmaya çalıştığım ÅŸu mealdeki duası da bunu anlatıyor olmalıdır: “Allah’ım, ayıplarımı ört, beni korktuklarımdan emin kıl. Allah’ım beni önümden arkamdan, sağımdan solumdan, üstümden gelecek tehlikelerden koru. Alttan ansızın gelecekler için de senin azametine sığınıyorum” (Ebu Davud). Bu tehlikeler aynı zamanda maddi olan bela ve musibetleri de anlatır.

Bizim bazı hocalarımızın ha bire aykırı ÅŸeyler söylemelerinin saikı da genellikle böyle bir ÅŸeytan iÅŸidir, buna emin olabilirsiniz. Hani, ÅŸeytanlar ramazanda baÄŸlanırdı, diyeceksiniz. Onun da ne anlama geldiÄŸini gelecek yazımda söyleyeceÄŸim inÅŸallah.

Ben televizyon izleyemiyorum ama önceki yıllardan biliyorum ya sahur vaktine takılanlar olur ya adetli kadının orucu ve namazına kafasınca yenilik getirenler olur. Bir zamanlar Türkçe ibadet meselesi gündemde idi, ÅŸimdilik bunda ısrar edenler kalmadı. Aslında böyle ÅŸeylerin gündem olması bir bakıma virüs etkisi yapar, hayra da vesile olabilir. Mücadele ederseniz bağışıklık kazanmış olursunuz, o virüs artık dayanamayıp yok olup gider. Åžeytanın varlık sebebi de budur. Ä°nandığınıza, aksi fikirlerle mücadele edip ikna olarak inanırsınız imanınız tahkik derecesine ulaşır, taklitten kurtulmuÅŸ olursunuz.

Sık sık sorulduÄŸuna göre demek ki böyle ÅŸeyleri hala mesele edinenler vardır, o halde bazılarını birer paragrafla özetleyelim:

Sahur, iftar ve namaz vakitleri meselesine Merhum Mustafa Sabri Efendi’nin mantığıyla bakmak lazım ki, Resûlüllah’ın sünneti de zaten budur. HaÅŸa, Allah bizimle çizgi oyunu oynamıyor; bize, ‘sen sınırı bir santim geçtin, yandın, yaptığın boÅŸa gitti’ demiyor. Biz imkânlarımızı kullanır, yapabileceÄŸimizi yaparsak, isabet etmiÅŸ olmasak bile Allah onu lütfuyla kabul buyurur. Önemli olan o çizgiyi milimetrik tutturmak deÄŸil, kurallara uyarak görevimizi ihlasla yapmaktır. Sayın Mehmet Görmez’in baÅŸkanlık döneminde Diyanet’in takvim ve zaman belirleme çalışmalarına katıldığım için yakinen biliyorum; bu konuda baÅŸka hiçbir kiÅŸi ya da kurum Diyanet kadar isabetli deÄŸildir. Zaten imkânları açısından olamaz da. Diyaneti laik devletin bir kurumu olduÄŸu için deÄŸil, öyle olsa da en azından bu konuda ÅŸer-i ÅŸerife muvafık iÅŸler yaptığı için destekliyorum. Åžu anda da takvim politikası deÄŸiÅŸmedi ve gönül huzuruyla Diyanet takvimine uyabilirsiniz. Hele sahurdan sonra 45 dakika daha yiyebilirsiniz gibi bir görüÅŸün isabetli olmadığını, ışık kirliliÄŸinden uzak bir köyde bulunursanız siz de benim gibi bizzat gözlemleyebilirsiniz. O halde bence en azından sahur ve iftar vakti konusunu mesele olmaktan çıkarmak lazım.

Ramazanın baÅŸlangıcı ve bayramların tespiti meselesi ise Ä°slam alimlerinin dini dünya ölçeÄŸinde daha doÄŸru anlamalarına baÄŸlı olarak biraz daha süreceÄŸe benziyor. Bunun için Kurân-ı Kerim ayetleri kadar, tabiat ayetlerinin de Allah’ın ayeti olduÄŸunu bilmemiz ve ikisini beraberce anlamamız gerekecek.

DiÄŸerlerine de deÄŸinelim inÅŸallah.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.