Güncel
Sahaf ve Kitap-III
Ali Haydar Haksal / Milli Gazete
Kitap tutkusu söz konusu olunca, kitapseverlerin birçok katmanı var. Bunlar sıradan ve günübirlik kitap edinenler. Alır okurlar çoÄŸunlukla evlerinde barındırmazlar. Kitabı yük sayanlar var. GeçmiÅŸte kadınların okuma oranları ve düzeyleri sınırlı olduÄŸundan kitaplarla araları pek de hoÅŸ deÄŸildi. Belli bir dönemden sonra kitapla barışık kadınların oranı bir hayli yüksek. Belki de erkeklerden daha çok okuyorlar. Bu konularla ilgili epeyce yazılar yazdığımızdan bunun ayrıntısına girmeye gerek yok. DiÄŸer katmanları ayrıca anlatacağım.
Kadıköy sahaflarından söz edeceÄŸim bu yazımdan. Ferda AnaoÄŸul merhum bunun öncülerinden. Oraya gidip geldiÄŸimde, subay giysili biri gelip kitap alıyordu. Tok sesli, konuÅŸkan. Bir askerin kitaba olan ilgisi dikkatimi çekmiÅŸti. Emekli oldu, Ferda Bey’in bir arka sokağında yer açtı: Sami Önal. Dükkânı çok düzenli, kitapları sıralıydı. Merhum Akif Ä°nan’ın sınıf arkadaşıydı. Akif Ä°nan rahmetli olunca çıkardığımız özel sayıda bir yazısı yer aldı. Orası da uÄŸrak yerlerimden biriydi.
En çok uÄŸradığım sohbetimizin yoÄŸun olduÄŸu Mehmet Ergün’ü dün anlatmıştım. Akmar Pasajına gitmeden soldaki sokağın hemen başında bir iki basamak aÅŸağı inilen yerdeydi. Yazarların imzalı kitapları bende elliye yakın vardı. Mehmet bu konuyla ilgili bir çalışma yapacaktı. Bunları benden emanet aldı. BeyoÄŸlu’nda tuttuÄŸu bir bina talana uÄŸramış orada mı, devretmek zorunda kaldığı yerde mi kaldı, bilmiyorum, kitaplarım gitti.
Onunla bir ara ortaklıkta bulunan Haluk CeylandaÄŸ ÅŸu sıralar Ä°mge Sahaf olarak sahaflık mesleÄŸini sürdürenlerden. Yanında yetiÅŸen oÄŸlu Orçun ve bir diÄŸer genç var. Kitabı bilen ve seven. Yedi Ä°klim dergisi bende iki takım vardı. Emanet verdiklerimizden gelmeyenler oldu. Bir takımın eksik bir sayısını Haluk’tan temin edebildik de ciltlettik.
Akmar Pasajında, ilk yıllarında birçok sahaf yer aldı birden. BirçoÄŸunu orada tanıdık, tanıştık dost olduk.
Lütfü Seymen (Sakallı Lütfü), ÅŸu an Akmar Pasajı karşısında çaprazında yeri. Bir binanın ikinci katında asıl yeri bulunuyor. Kitabı iyi bilenlerden. Müteferrika dergisini çıkarıyor. Kültürün hem pratik hem de teorik taşıyıcısı.
Akmar Pasajında Ahmet vardı, tiyatroya özel ilgisi vardı, senaryolar yazardı. Akmar Pasajından çıktı eski bir bina tuttu. Orada bir takım faaliyetlerde bulundu. Oktay Akbal, Alpay Kabacalı ve ben üçlü olarak bir oturumda bulunduk. Hayli tartışmalı geçti. Oktay Akbal ile aramızda. 1960 anayasası ve özgürlükler üzerine bir oturumdu. O sırada Hürriyet gazetesinde Amerika arÅŸivlerinde 1960 darbesiyle ilgili bir haber yayımlandı, haberin kupürü elimdeydi. Oktay Akbal fena hâlde bozuldu. Konumuzu ilgilendirmediÄŸi hâlde Necmettin Erbakan Hoca’ya laf attı.
Lütfü Seymen’in verdiÄŸi bilgiye göre Ä°zmir Tire taraflarında bir yere yerleÅŸmiÅŸ, bir kitap kafe iÅŸletiyor. Onun da Osmanlıcası yoktu, gelen kitapları bana gösteriyordu. Ä°zmir’de iken bu konuları Lütfü Seymen’e soruyor. “Bir yıldır haberleÅŸmiyoruz” dedi.
Ahmet’in yanında pasajda birlikte çalıştığı Tayfun Kurt, zeki, gergin ve gayretli biriydi, ayrıldıktan sonra önce Üsküdar’da, babadan kalma dükkânları vardı, orada yer açtı. Üsküdar bakir olduÄŸundan çok kitap düÅŸerdi. “Kitap düÅŸerdi” sahaf dünyasında bir deyim. Tayfun’un Osmanlıcası yoktu. Kitaplar gelince bana haber verirdi, gelir onları birlikte tasnif ederdik. Kendime ayırdıklarımı hesaplı verirdi. Bazen hediye ettiÄŸi de olurdu. BulunduÄŸu yer istimlâk edildi, yol ikiye bölündü. BaÄŸlarbaşı’na dönülen yerin hemen baÅŸlangıcında. Sonra Kadıköy’e, kendilerine ait üç katlı bir yere taşındı. Kitapların tamamını bilgisayara yükledi. Dergi koleksiyonları da yapıyordu. Gergin olduÄŸundan kitapların karıştırılmasına pek izin vermezdi. Gelenlere kendilerine ne lazım diye sorar çıkarır verirdi. Enis Batur girip kitapları karıştırınca, karşılıklı bir sertleÅŸme olmuÅŸ, Enis Batur da köÅŸesinde onunla ilgili bir yazı yazmıştı. Tayfur, bu olayı gülerek anlatırdı. Bende Müsahipzâde Celâl’in terekesinden defterler, CumhurbaÅŸkanlığı’nca 1939 yılında kendisine yazılmış, kimi bilgiler içeren resmi bir yazı, belge de bende vardı. Müsahipzâde Celâl’in Tayfun’a gelmiÅŸ onu bana yönlendirdi. Geldi epeyce sohbet ettik. Onun bilmediÄŸi benim de bildiÄŸi birçok konuyu konuÅŸtuk. Doktordu, Almanya’da tahsil yapmıştı. Müsahipzâde’ye “babam” derdi.
Yasin HatipoÄŸlu bir seçim çalışması yapıldığı sırada Ä°stanbul’a geldi, esnaf ziyaretinde oraya da uÄŸradık. Benim için, “Onu siyasetten uzak tutun” dedi. Yasın Bey, “Ali Haydar Bey gibi insanlara ihtiyacımız var” karşılığını verdi. Tayfur genç yaÅŸta rahmetli oldu.
Henüz yorum yapılmamış.