Sosyal Medya

Güncel

Ali Haydar Haksal / Sahaf ve Kitap II

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



Bir önceki yazımızda “sahhaf” diye yazmıştık. DoÄŸrusu budur. Ancak günümüzde “sahaf” olarak kullanılmaktadır. Eski deyimle galat bir kullanım.

Samsun’dan Kemal Yönder Bey aradı. Gazeteden okurumuz. “Günümüzde ancak ve sadece Milli Gazeteyi okuyorum. Bütün yazıları okuduÄŸum için iki buçuk saatimi alıyor.” Daha önce de Kâmil GünüÅŸen adında bir Milli Gazete okurunun terekesi bana geldi. Dört beÅŸ balya milli gazete ve kitaplar, gazete satır satır okunmuÅŸ kırmızı kalemle satır altları çizilmiÅŸti. Önemli bulduÄŸu yazıları kesmiÅŸ kitapların arasına koymuÅŸ. Kendisiyle ilgili anlatılan önemli bir durumu öyküleÅŸtirmiÅŸtim. Kitabımda yer alıyor. “Kâmil Dede”, tam bir derviÅŸ.

Kemal Bey, Giresunlu. Ä°stanbul’a gelmiÅŸ. EÅŸi ise Samsunlu. Kayın pederi, bir oÄŸlunu damadının yanına göndermiÅŸ. Samsun’da yaÅŸanan tatsızlıklardan ötürü. “Aksaray’da giriÅŸ katı bir daireyi 250 TL’ye aldım. Kayınbiraderim bizde kalıyordu, kendisine Meydan Laross yazımdı 90 TL’ye aldık. Beyazıt’ta bulunan Beyaz Saray’da, bir binanın altında kitapçılar vardı. Oradan epeyce kitap aldım. Penye ve tiÅŸört imalatı yapıyordum. Edirne’den bir müÅŸterim geldi. Birlikte Beyaz Saray’a doÄŸru gittik deri mamuller alacaktı. 1970’li yıllar. Sol öÄŸrenciler o zaman çok hareketli. Eylemde bulununca ellerinde beyzbol tipi sopalarıyla harekete geçer, oradan Kumkapı’ya kadar önüne gelen her dükkânın camlarını indiriyordu. Kalabalık bir akın gidince, misafirimi güçlükle aldım o kargaÅŸadan kurtardım, bir yere sindik. Canımızı zor kurtardık. Beyaz Saray kitapçı çarşısının bir giriÅŸi vardı, oradan da çıkılırdı. Oradaki insanlar darbelerden canlarını kurtaramıyorlardı. O müÅŸterim sonradan bana çok teÅŸekkür etti. ‘Canımı sen kurtardın’ diye. Bu bizim insanî görevimizdi.

Epeyce kitaplarım oldu. ÇoÄŸaldıkça bir kısmını dağıttım. Kırk yıl sonra Samsun’a dönünce, yönetiminde bulunduÄŸum Davut PaÅŸa Camiine bıraktım. Orada uygun bir yer vardı. Zaten kitaplarım caminin ruhuna uygundu. Kalanlardan bir kısmını Samsun’a getirdim. MNP’den beri de Millî GörüÅŸ içinde yer aldım. Bu görevim ÅŸimdi Samsun’da da devam ediyor.” Anlattığı epey ayrıntı var. Bugünün gençliÄŸinin kitap okumadığından yakındı.

Beyaz Saray Sahaflar Çarşısı dışında ikinci bir merkezdi. Ben Erzurum’da öÄŸrenci iken Orhan Okay hoca ile görüÅŸüyordum. Ä°stanbul’a gideceÄŸimi söyledim. Sahaflar Çarşısında Ä°brahim Bey’e gitmemi öÄŸütledi. Oraya ilk gidiÅŸimde Baki’nin Divan’ını aldım. Daha sonraları Sahaflar Çarşısı’na çok az gittim.
Erzurum’da eski kitaplar satan biri vardı, Ulu Camiye doÄŸru giderken soldaydı. Kitaplar seçildiÄŸinden doÄŸru dürüst kitap bulunmuyordu.

Sömestr tatili dâhil tatillerimi Ä°stanbul’da çalışarak geçiriyordum. Okul harçlığımı çıkarıyordum. Üsküdar’da oturuyorduk. Kadıköy’de Moda’ya doÄŸru çıkarken bir ara sokakta Sahaf Ferda AnaoÄŸul’un dükkânına gidiyordum. Ondan çokça kitap alıyordum. Ä°nsaflı biriydi. Fiyatları abartmazdı. Eskiden bu konuyla ilgili ağır bir deyim var: “Sahhaf-ı bî insaf”, yani insafsız sahaf anlamında. Bir koli dolusu kitap aldım Erzurum’a gönderdim. Erzincan kapıda arkadaÅŸlar DoÄŸu Kitabevini açmışlardı. Biz kredilerimizi alınca parayı oraya götürür bırakırdık. Onlar kitap alıyor dükkânı iÅŸletiyorlardı. Harçlık lazım oldukça gider alırdık.

Yeni kitapları Kadıköy’de Gençlik Kitabevi ile Åžafak Kitabevinde alırdım. Cemal Süreya Evdeki Yabancı kitabımı okumuÅŸ, benimle tanışmak istediÄŸini söylemiÅŸ. Diyarbakırlı Hasan bunu aktardı. Orada kendisiyle tanıştım.

Kadıköy’de sahaflar keÅŸfettim. Burada dostluÄŸumuz uzun yıllar devam eden Mehmet Ergün en baÅŸta geliyordu. Dergilerde eleÅŸtirel yazıları yayımlanıyordu. Zeki bir arkadaÅŸtı, Yedi Ä°klim dergisinde de birkaç yazısı yayımlandı. Diyanetten bir okur bir gün aradı derginin dilini eleÅŸtirdi. Hatta aşırıya gitti. Bizi tekfir ile töhmet altında tuttu. SaÄŸcı Müslümanların böyle bir tutumları vardı. Ä°nsanı inkâr etmeyle suçlayabiliyordu. Onlar için öz deÄŸil biçim önemliydi. Bunu sohbet arası Mehmet Ergün’e anlatınca, nedendir bilmem bir daha yazı vermekten kaçındı. Oysa o kiÅŸi derginin genel üslubunu eleÅŸtiriyordu. Zeki ve unutmayan, kitabı ve dergileri çok iyi bilen biridir Mehmet. Bir konu söz konusu olunca kaynağını hemen söylerdi. Ondan çokça kitap aldım. Müsahipzade Celal ile ilgili bir çalışma yapıyordum. Sabiha Bozcalı’nın Milliyet gazetesinin verdiÄŸi bir ekte bir anısından söz etti. O koleksiyonu buldum aldım. Yaptığım araÅŸtırma için önemli bir kaynak oldu. Bir de bir öykü yazdım. Sabiha Bozcalı ressam, Almanya’da okumuÅŸ, Süleymaniye Camii çevresiyle ilgili çizimler yapmış.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.