Güncel
Gökhan Özcan / Efektli düşünmek
Gökhan Özcan / Yeni Şafak
Birbirimizi anlamamızı saÄŸlayan ortak anlam kümesi giderek küçülüyormuÅŸ gibi geliyor mu size de? Özellikle dijital mecralarda bu gerçek göze batacak kadar görünür halde ÅŸu anda bana kalırsa. Sosyal medyada klavye marifetiyle paylaşılan herhangi bir sözün kendi baÄŸlam ve kastı içinde anlaşılması sanki istisnai bir durum artık. Atılan mesajlara verilen cevapların, bir köÅŸe yazısının altında serdedilen okuyucu yorumlarının, kamuoyuna yapılan bir açıklamanın, kitaplar, filmler ya da baÅŸka ÅŸeyler hakkında ilgili mecralarda ortaya konan kanaatlerin, meselenin baÅŸladığı yerden neredeyse tamamen kopuk, kiÅŸinin iç efektleriyle anlam ve baÄŸlamından koparılarak hırpalandığı bir itiÅŸ kakış kültürü hakim oluyor giderek artık bu mecralara. Sadece o mecralara mı, o mecraların gündemi büyük oranda sosyal hayatın da gündemi haline geldiÄŸinden, iletiÅŸim evrenimizin neredeyse her köÅŸe bucağına bu zihinler arası kopukluk damgasını vuruyor. ÇoÄŸunlukla birbirimizi görmeden yürüttüÄŸümüz bu sanal söz alışveriÅŸlerinde (muhabbet ya da sohbet diyemiyorum bunlara maalesef) aynı ortamda; güya aynı ‘ÅŸey’ hakkında; anlam, baÄŸlam, kasıt, muhteva olarak birbiriyle hiçbir irtibatı olmayan bir kör iletiÅŸim faaliyeti yürütüyor, birbirine sağır diyaloglar gerçekleÅŸtiriyoruz mütemadiyen.
Peki bu neden oluyor?
Bu sorunun cevabını yeni iletiÅŸim teknolojilerinin genel olarak insan yapısında, özel olarak düÅŸünme/kavrama biçimlerimizde yol açtığı dönüÅŸümde aramak gerekiyor. Dijital teknolojiler tabiatıyla dijital bir mantalite ile, kalıp karakterler, davranış ÅŸablonları ve bunları efektleÅŸtiren uygulamalar üzerinden geliÅŸtirildi, geliÅŸtiriliyor. Bu kaçınılmaz; çünkü dijital teknolojiler sayısal bir zeminde, esnekliÄŸi olmayan, net, sabit, köÅŸeli matematiksel formülasyonlarla çalışmak zorunda. Oysa insan, aslî tabiatının enginliÄŸi, sınırsız içsel potansiyeli ve her insan tekinin kendine özgülüÄŸü sebebiyle sonsuz çeÅŸitlilikte anlama, kavrama, geliÅŸtirme, çoÄŸaltma ve derinleÅŸtirme imkanlarına sahip... Bugün yaÅŸanan tablo; zihinsel ve duygusal olarak sonsuz çeÅŸitlilikteki o ‘insan’ı, her insanda kendi enginliÄŸine ve özgünlüÄŸüne ulaÅŸabilecek düÅŸünme, kavrama, söyleme imkanlarından koparıp, dijital teknolojileri kurgulayan mantalitenin sınırlı, köÅŸeli, ÅŸablonik kavrayışlarına teslim etmemizden kaynaklanıyor. Biz hazır efektlerle düÅŸünüyor, anlıyor, bu ezberler üzerinden kavrayış, yorum ve tepkilerimizi belirliyoruz artık. Dolayısıyla hazırkalıp bir zihniyetimiz, köÅŸeli ve sertliÄŸe dayalı bir tepkiselliÄŸimiz ve daha kötüsü, bizi gerçek anlamda hiçbir sözle, hiçbir ifadeyle, hiçbir davranışla neredeyse hiç kimseyle irtibatlı kılmayan bir iletiÅŸim evrenimiz var. Bu elbette, nihai anlamda iletiÅŸim diyemeyeceÄŸimiz, herkesin birbirine karşı neredeyse tamamen kör, sağır, irtibatsız olduÄŸu iletiÅŸimsiz bir dünya veriyor bize.
Peki nasıl çıkacağız bu dipsiz kuyudan?
Bu mantalite, bu efektli kavrayışlar, bu ezber tepkisellik ve bu ÅŸablonik zihinlerle çıkma ihtimalimiz yok. Bizden hazır, pratik, tek hamlede ulaşılabilir bir çözüm isteyen de aynı mantalite zaten... Önce durumun farkında olmamız, bunu sorgulamamız ve tartışmamız gerekiyor. Bunun yapılmadığı aÅŸikar! Durumdan ÅŸikayetçi olan bile yok pek aslında. Her ÅŸey dönüp dolaşıp bu dijital harala gürele içinde kendi efektini buluyor.
Yine de yazalım, itirazımız burada dursun!
Henüz yorum yapılmamış.