Sosyal Medya

KUR’AN, KORKAKLARIN ANLAYACAĞI BİR KİTAP DEĞİLDİR

Cahit Karaalp / Mirat Haber



Hiçbir peygamber korkak deÄŸildi, hepsi cesurdu, yürekliydi… Onların cesareti top, tüfek, mal, makamdan deÄŸil Allah’a güven, iman ve hakikate olan itimatlarından gelmekteydi… Vahyin verdiÄŸi güven onları Nemrutların, Firavunların karşısına dikmekteydi… Kur’an okuyan birinin, hele hele Al-i Ä°mran suresini okuyan bir Müslümanın korkak olması, hayatın sorunlarına kayıtsız kalması, ölüm pahasına mücadeleye giriÅŸmemesi mümkün deÄŸildir…

Kur’an’la ilgilenenlerin, âlimlerin, akademisyenlerin siyasi konularda yazıp çizmeleri çizgi dışına çıkmak, haddini aÅŸmak, alanının dışında konuÅŸmak olarak algılanmaktadır… Bize siyasete girmeyin, siyasi konuÅŸmayın, güncel konulardan uzak durun vs. diyorlar… DoÄŸru mu söylüyorlar? Asla deÄŸil… Zira inandığımız kitap siyasetin tam kalbinden konuÅŸmaktadır… Allah, elçilerini siyasetin göbeÄŸine, yönetimlerin merkezine göndermiÅŸtir… Zira mesele Allah’ın arzında Allah’ın kanunlarının çiÄŸnenmesi, hayatın kuralına göre yaÅŸanmamasıdır…

GeldiÄŸi yerde rejimle çatışmayan, güncel konularla ilgilenmeyen, siyasete ve siyasilere ayar vermeyen, yöneticilerin politikalarına karışmayan, geldiÄŸi kavmin sorunlarına kayıtsız kalan bir tek peygamber gösterebilir misiniz? Halvete çekilmiÅŸ, mabede kapanmış, elinde tespihi, önünde kutsal kitabı, etrafında birkaç inananı, zikir dışında hiçbir iÅŸ yapmayan, sadece dini meseleler sorulduÄŸunda konuÅŸan bir tek peygamber gösterebilir misiniz? Asla gösteremezsiniz… Zira gelen tüm peygamberler ÅŸimdiki akademisyen, âlim, ÅŸeyh, üstad, hoca profilinden çok farklı ve aykırı…

Yönetimlerin, siyasilerin, politikacıların, kralların, ekonomistlerin, stratejistlerin iÅŸ ve eylemlerine karışmayan, geldiÄŸi toplumun rahatını bozmayan, suskunlara dil, mazlumlara el, maÄŸdurlara destek, zalimlere köstek, hakikate ses, insanlığa nefes olmayan tek peygamber bilmiyorum… Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz… Din ve dünya iÅŸlerinin birbirinden ayırt edilmesine karşı çıkan, laikliÄŸi yerden yere vuran siz din anlayışınızda çoktan laik olmuÅŸsunuz da haberiniz yok…

 

Davetin ilk yıllarında nazil olduÄŸu Mekke topraklarında zulümlerine devam eden, hakikati susturmaya çalışan, vahye karşı koyan Ebu Leheb’e, Mekke Site Devletinin önde gelen devlet erklerine “Tebbet” diyen Kur’an deÄŸil mi? Ebu Cehil, Ebu Leheb Ä°slam’a sırf yeni din olduÄŸu için mi karşı çıktılar zannediyorsunuz? DeÄŸil, deÄŸil… Onlar vahye, yönetimlerine karşı çıktığı için, düzenlerini bozduÄŸu için, yönetim anlayışlarına karıştığı için, toplumsal bozulmalara deÄŸindiÄŸi ve çözümler sunduÄŸu için, sınıflaÅŸmaları bitirdiÄŸi için, zalim efendilere karşı mazlumların yanında yer aldığı için karşı çıktılar… Onların derdi ve istedikleri çıkarlarına dokunmayan, kurulu düzenlerine ses çıkarmayan bir kitabın, bir dinin gelmesiydi… Öyle bir din olsaydı ses çıkarmaz hatta kendileri de ilk inananları olurlardı…

Åžimdi etliye, sütlüye dokunmadan anlatılan, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, askeri vs. konularda konuÅŸturulmayan dinin Ebu Cehillerin istedikleri dinden ne farkı var? Gelin görün ki Kur’an gibi hareketli, çözüm odaklı, sorunlara kayıtsız kalmayan cesaret yüklü bir kitabın korkak, ürkek, pısırık, aciz, sönük, sinik, ezik, köÅŸesine çekilmiÅŸ, risk almayan, rahatına düÅŸkün, nemelazım mü’minleri oldu… EÄŸer köle olmasına raÄŸmen Mekke zalimlerine “Ehad, Ehad” diye haykıran Bilal, yavruları Yasir’i düÅŸünmeden ölüme koÅŸan Sümeyye ve Yasir bizleri görselerdi her halde tanımazlardı ve inandığımız kitabın niteliÄŸini merak ederlerdi… UÄŸruna eziyet gördükleri, canlarını verdikleri kitabın inananları olduÄŸumuza asla inanmazlardı…

EÄŸer bir Müslüman Kur’an’ı anlamış ve iniÅŸ gayesini fehmetmiÅŸse onu yerinde tutamaz, onu susturamaz, inandığı hakikati dillendirmekten vazgeçiremezsiniz… Yok, eÄŸer okuduÄŸu, anladığı ve iniÅŸ amacını kavradığı kitaba raÄŸmen köÅŸesine çekiliyorsa korkaklığına çözüm bulamamış demektir… Kur’an, bizlere hayatın içinde aktif görev almayı yeri geldiÄŸinde zalimlere karşı durmayı, sadece Allah’tan korkmayı, ilahi rızayı önde tutmayı, yeri ve zamanı geldiÄŸinde dinin gerektirdiÄŸi gibi davranmayı öÄŸütler… Kur’an’ı hayatın merkezinden alıp mezar taÅŸlarına, cami kürsülerine, evlerin duvarlarına, hafızların dillerine hapsetmek Ebu Cehillerin yapamadığını gerçekleÅŸtirmek demektir…

 

Unutmayın, Kur’an yöneticiden yönetilene, kadından erkeÄŸe, ebeveynden çocuklara, geçmiÅŸten geleceÄŸe, siyasetten ekonomiye, sosyal konulardan kültürel meselelere, devlet meselelerinden ev meselelerine, toplumsal sorunlardan bireysel meselelere varıncaya kadar hemen hemen hayatın her alanı ile ilgili söz söyler… Kur’an, dini ritüellerden daha çok siyasi, ekonomik,  kültürel, sosyal konulara ve ahlaka yer verir… Kur’an’ın zikrettiÄŸi kıssaların birçoÄŸunun içeriÄŸi bu konularla ilgilidir…

ÖrneÄŸin Hz. Musa Firavun’a gittiÄŸinde namaz kılmasını, oruç tutmasını deÄŸil Ä°srailoÄŸullarına uyguladığı soykırım ve zulüm politikasından vazgeçmesini, Hz. Ä°brahim Nemrut’tan yönetimini ilahi yasalara göre düzenlemesini, Hz. Lut kavmine cinsel sapmadan dönmelerini, Hz. Åžuayb tacirlere ticari konulardaki haksız uygulamalardan vazgeçmelerini, Hz. Peygamber Mekke elebaÅŸlarına kullara kulluktan, sınıf farkından, zulüm çarkından, ÅŸirk sarmalından kurtulmaları gerektiÄŸini tebliÄŸ etmiÅŸ ve bunların mücadelesini vermiÅŸlerdi…

Son olarak ÅŸunu ifade etmeliyim ki kimse bizden Kur’an’ın susmadığı yerde susmamızı, durmadığı yerde durmamızı, durun dediÄŸi yerde koÅŸmamızı beklemesin… Bu kitap bizlere haddimizi bilmeyi öÄŸrettiÄŸi gibi had bildirmeyi de öÄŸretmiÅŸtir… Åžayet iman eden bir kiÅŸilikte Kur’an’i inanca raÄŸmen ÅŸeytani duruÅŸ sergileniyorsa ortada bir kiÅŸilik hastalığı, inanç zaafı, karakter bozukluÄŸu var demektir… Kur’an, kendisine iman edenleri zillete götüren her türlü hastalıktan kurtaran, izzetin kapısını aralayan bir kitaptır…

Unutmayın! Kur’an sizi hiçbir konuda ve hiçbir alanda başıboÅŸ bırakmamış, hayatınız için gerekli her konuda en güzel olanı söylemiÅŸ ve kendisine uyanların iyi bir hayat yaÅŸayacaklarını va’detmiÅŸtir.(Nahl, 97)

kaynak: Mirat Haber

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.