Sosyal Medya

Abdülaziz Kıranşal / Herkes Mağarasına Geri Dönsün!

Abdülaziz Kıranşal / Milli Gazete



Kavim iyilerimizi dinlemiyor artık... Ne yarılan deniz, ne taÅŸtan fışkıran su, ne de gökten inen sofra kâr ediyor.

Bunaldık! Yeniden Hira MaÄŸarası’na dönmeye ihtiyacımızı var…

Cahit ZarifoÄŸlu’nun dediÄŸi gibi: “Ä°nsan ara sıra içinin Hira’sına çekilmeli…”

Çünkü yola niçin çıkıldığını unuttu birçoÄŸumuz. BirçoÄŸumuz yolunu kaybetti. Yol kaybedilince geri dönmek ve yeniden baÅŸlamak en iyisidir. Çünkü insana nereden ve niçin baÅŸladığını tekrar hatırlatır bu dönüÅŸ...

Neydi Hira’da meleÄŸin avuçlarımıza bıraktığı o kutlu mesaj? Ana hedef neydi? Niçin yola çıkmıştık? Ve niçin yürüyorduk?

DüÅŸünmeye, derlenip toparlanmaya, ruhumuzu dinlemeye, kalbimize vakit ayırmaya, yalnız kalmaya ve sükûnete ihtiyacımız var.

Yeniden amelde ihlâsı, namazda huÅŸuyu, ahlâkta örnekliÄŸi, davranışta takvayı, sözde hikmeti ve davette samimiyeti yakalamaya ihtiyacımız var.

Belki Allah’ın mescitlerinden bir mescitte, belki bir gecenin sessizliÄŸinde, belki bir seccadenin üstünde, belki de kalabalıklar içindeyken bile tek başına...

Tüm tartışmalardan, yoÄŸunluklardan, randevulardan, ardı arkası kesilmez koÅŸuÅŸturmalardan kurtulup düÅŸünmeye, tefekküre, akletmeye ve unuttuklarımızı hatırlamaya ihtiyacımız var.

Çünkü çook uzun zaman oldu Hira’dan ineli…

Kimimizin Sevr MaÄŸarası’na dönmeye ihtiyacı var…

Çünkü tüm dünya ve dünyalıklar takıldı peÅŸimize. Mal, makam, iktidar, güç, servet, ÅŸehvet ve ÅŸöhret ne varsa hepsi peÅŸimizde. Aranıyoruz. DünyevileÅŸmemiÅŸ kimse kalmasın diye başımıza ödül konulmuÅŸ adeta…

Hicrete ihtiyacımız var. Tüm yalanlardan, haramlardan, ikiyüzlülüklerden, kepazeliklerden, sahtekârlıklardan, samimiyetsizliklerden ve ahlâksızlıklardan…

Yeniden Sevr MaÄŸarası’na sığınmaya, bir örümceÄŸe, bir beyaz güvercine, saÄŸlam bir dosta ve o maÄŸaradaki teselliyi yeniden duymaya ihtiyacımız var.

“Üzülme! Allah bizimle…”

Kimimizin Ashab-ı Kehf MaÄŸarası’na dönmeye ihtiyacı var…

Bu dönüÅŸ, bir baÅŸkaldırıdır aynı zamanda… Tüm haksızlıklara, adaletsizliklere, kibre, konfora ve aç gözlülüÄŸe…

Aziz ve mübarek bir meydan okuyuÅŸtur bu... Zulüm saltanatlarına ortak olup saraylarda yaÅŸamaktansa ceketi alıp bir maÄŸarada bile yaÅŸamayı göze alabilmektir…

Ä°zzetli bir terk ediÅŸtir bu… Rabbimizle aramızdaki dünya süslerini, ÅŸeytani algıları, berbat stratejileri, baÅŸ belası reel politiÄŸi, sahte zaferleri, helvadan putları, yalancı kahramanları ve uydurulmuÅŸ fetvaları…

Mevziyi korumak, elde kalanları muhafaza etmek, duruÅŸu bozmamak, istikameti kaybetmemek, deÄŸerleri örselememek için anlamlı bir sığınıştır bu…

Kökü çürümüÅŸ aÄŸacın yapraklarıyla uÄŸraÅŸmayı bırakıp yeniden köklere dönmektir bu…

Bizden sonra gelecek nesiller için hiç olmazsa tohumu muhafaza etmektir. Onu yeÅŸertecek uygun bir iklim için gerekirse 300 yıl sabırla beklemeyi göze alabilmektir.

Ve kutlu bir geri dönüÅŸün hayalini kurmaktır bu…

Åžirkten ve zulümden temizlenmiÅŸ yeryüzüne Nuh’un gemisinden iner gibi ayak basmanın ve yeniden tohumu toprakla buluÅŸturmanın hayalidir…

Gün gelir Allah’ın yardımı ve bereket yeniden deÄŸer yüreÄŸimize. Sihirbazlar da iman eder bir gün ve yıkılır tüm algılar. MaÄŸaralardan çıkarız bir sabah. Kırılır Sâmirî’nin putları. Gözlerimizde 300 yıllık uykunun mahmurluÄŸu, dilimizde bir zafer muÅŸtusu…

Vallahi biz kazandık! Çünkü bir avuçtan fazla içmedik nehirden. Vallahi biz kazandık! Çünkü hiç terk etmedik tepeyi...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.