Arap Birliği’nin serüveni
Taha Kılınç / Yeni Şafak
Ülkeler ve hükümetler arasında yıllar süren yoÄŸun bir mekik diplomasisinin ardından, Mısır’ın baÅŸkenti Kahire’de “Arap BirliÄŸi”nin kuruluÅŸu dünyaya ilân edilirken, tarihler 22 Mart 1945’i gösteriyordu. Mısır, Irak, Ürdün (o dönemki adıyla: Mâverâ-i Ürdün EmirliÄŸi), Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye, birliÄŸin kurucu üyeleriydi. Mayıs ayında Yemen’in de katılmasıyla, toplamda yedi Arap ülkesi, milyonlarca Arap’ın uluslararası arenadaki tek ve en büyük resmî temsilcisi haline geliyordu. KuruluÅŸ bildirgesinde Arap BirliÄŸi’nin hedefleri “ülkeler arasında koordinasyon ve dayanışmayı saÄŸlamak; halkların her alanda yakınlaÅŸmasına aracılık etmek; ortak menfaat ve kazanımları korumak” ÅŸeklinde açıklanmıştı. Ne var ki, BirliÄŸin -dün itibariyle- 77 yılı dolduran uzun tarihi, tüm bu hedeflerin neredeyse hiçbirinin tam anlamıyla gerçekleÅŸ(e)mediÄŸi bir zaman dilimi olarak kayıtlara geçti.
Arap BirliÄŸi’nin, sahneye çıkışından hemen sonra karşı karşıya kaldığı ilk kriz, 1948’de Ä°srail’in kuruluÅŸuydu. TeÅŸkilât, Siyonistlerin oldubittisine müdahale edemediÄŸi gibi, Filistin topraklarında yaÅŸanan mezalime ve Filistinli mültecilerin dramına karşı etkili bir çözüm sunamadı. Bu kadarla da kalmadı:
1958’de Irak’taki HâÅŸimî monarÅŸisi kanlı bir darbeyle devrildikten sonra Irak’ın içine yuvarlandığı kaos sırasında… 1962’de Mısır ve Suudi Arabistan, Yemen topraklarında yıkıcı bir savaÅŸa tutuÅŸurken… 1967’de Ä°srail komÅŸularının en stratejik topraklarını iÅŸgal ederek sınırlarını 3,5 kat büyüttüÄŸünde… 1975’ten 1990’a kadar Lübnan’ı harabeye çeviren iç savaÅŸ boyunca… 1976’da Suriye ordusu Lübnan’ı fiilen iÅŸgale giriÅŸtiÄŸinde… 1980’de Ä°ran’la Irak arasında sekiz yıllık bir savaÅŸ baÅŸladığında… 1982’de Suriye’de rejim eliyle gerçekleÅŸtirilen Hama Katliamı’nda… Aynı yıl, Ä°srail iÅŸgal güçleri Lübnan’ın baÅŸkenti Beyrut’u kuÅŸattığında… Yine aynı yıl, Beyrut’taki Sabra-Åžatilla kamplarında Hristiyan Falanjist teröristler Filistinli mültecileri kıyıma uÄŸratırken… 1987’de Birinci Ä°ntifada patlak verdiÄŸinde… 1990’da Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i iÅŸgali sırasında ve Körfez Savaşı’nda… 1991’de ordunun demokratik seçimlere müdahale etmesinin ardından Cezayir iç savaÅŸa sürüklendiÄŸinde… 2003’te Irak, ABD ve müttefikleri tarafından iÅŸgal edildiÄŸinde… 2011’den sonra, “Arap Baharı” adı verilen bölgesel türbülans, OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’daki bütün dengeleri yerinden oynattığında… 2014’ten günümüze devam etmekte olan ve Ä°ran’la Suudi Arabistan arasındaki hegemonya savaşının acısını sadece sivil halkın çektiÄŸi Yemen krizinde… Velhasıl, yakın tarihte Arap dünyasını sarsan çok sayıda kriz ve problemde, Arap BirliÄŸi inisiyatif alamadı. Birçok defa, yapabildiÄŸi ÅŸey sadece kınama açıklamaları yayınlamak oldu. Bu açıklamaları da, üye ülkeler bile ciddiye almadı.
“Arap BirliÄŸi, neden zayıf ve pasif kaldı?” sorusunun birçok cevabı var. Ancak bunlardan iki tanesi bilhassa önemli. DiÄŸer cevapları bu ikisine eklemek mümkün.
Birincisi, Arap devletleri ve hükümetleri arasındaki ölümcül rekabet ve düÅŸmanlık. Laf açıldığında herkes iÅŸbirliÄŸinden ve kardeÅŸlikten dem vursa da, sahada yaÅŸananlar baÅŸka gerçeklere iÅŸaret ediyor. Sırf söz konusu rekabet nedeniyle, Arap BirliÄŸi gündemine alınan tasarılar için ÅŸöyle bir kural getirildi hatta: “Bir karar, ancak onu kabul eden ülkeyi ya da ülkeleri baÄŸlar.” Hiçbir kararın veya kınama tasarısının etkili olmayacağı daha baÅŸtan belli böylece.
Bununla baÄŸlantılı olarak, Arap BirliÄŸi, Filistin meselesinde de özellikle savruk ve derbeder bir görüntü sergiliyor. Zira her Arap baÅŸkentinde Filistin konusunda baÅŸka baÅŸka tarifler, öncelikler ve çözüm önerileri mevcut. Herkesin Filistin’i farklı. Herkesin Filistin meselesinden beklediÄŸi menfaat farklı. Hiçbir Arap ülkesi, “pasta”yı diÄŸerine yedirmek istemiyor. Hatta birinin tek başına yemesindense, pastanın çöpe gitmesine bile razılar.
BirliÄŸin karşı karşıya bulunduÄŸu ikinci handikap, dışarıdan müdahaleler. Her bir ülkenin birlik dışından da müttefikleri bulunduÄŸu için ABD’den Rusya’ya, Ä°ran’dan Fransa’ya pek çok aktör, Arap ülkelerinin iç iÅŸlerine farklı boyutlarda karışmayı sürdürüyor. Bu, iç düÅŸmanlıkları daha da körükleyen ve böylece Arap BirliÄŸi’nin felç olmasına yol açan bir faktör.
Günün birinde “Arap BirliÄŸi’nin müstakil tarihi” yazılırsa, modern dönemde Araplar arasındaki ihtilafların tarihi de yazılmış olacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.