Günahseverlik
Ramazan Kayan / Milat
Günahların gün geçtikçe estetize edildiÄŸi günlerden geçiyoruz… GünahseverliÄŸin prim yaptığı günlere kaldık adeta… Önceleri gizlenilen, saklanılan, utanılan günahlar ÅŸimdilerde izhar ve ifÅŸa ediliyor…
Öyle ki gün geçtikçe günahlar toplumsallaşıyor, normalleÅŸiyor ve yasallaşıyor… Günahla barışık olma pervasızlığı sınır tanımıyor…
İster istemez sormak durumundayız; bu gidiş nereye?
Günahsız insan ve toplum tasavvurumuz yok… Ancak günah iÅŸlemede ki bu cüret ve cesaret insanı kaygılandırıyor… Hatta günah iÅŸlemekle kalınmıyor günah savunuculuÄŸu devreye giriyor… Günahta gelinen yeni aÅŸama adete nefs-i emmare imparatorluÄŸunun, egemenliÄŸi altında ve ezik ve silik kalan kullara dönüÅŸüyoruz…
Peki, günahlar kanıksanırsa sonuç nereye varır? Uhrevi boyut üzerinde ÅŸimdilik durmayacağım, yaÅŸanagelen mevcut yaÅŸamımız üzerindeki etkilerine deÄŸinmek istiyorum…
Günah kanıksandıkça önce kalbin katılaÅŸması baÅŸlar… Kalp huÅŸu ve haÅŸyetini yitirir… Kasvet ve gaflete yenik düÅŸer… Korkular, kaygılar, kuÅŸkular çepeçevre kalbi kuÅŸatır…
Karamsarlık, kötümserlik ruh dengesini alt üst ediverir… Kararan kalpler vahyin ışığından nasipsiz yaÅŸamaya baÅŸlar…
Hakeza iÅŸlenen günah akla da zarar verir… Aklın ziyasını söndürür… Aklın donuklaÅŸması, tefekkürün kesilmesi hikmetin tükenmesini hızlandıran hangi günahlarımız acaba…
Basiret tutulması, feraset körelmesi, bilinç kapanması neye iÅŸaret ediyor?
Maneviyatımız niçin çöküyor? Masiyetlerden dolayı deÄŸil mi?
YaÅŸam sevincimiz, ÅŸevkimiz, feyzimiz tükeniyor… Niçin?
Mutsuzluk, huzursuzluk, güvensizlik, yalnızlık, doyumsuzluk tatlı günahların acı akibeti deÄŸil midir?
Korku hafakanları, krizler, kaoslar, kâbuslar sistematik ve günahların sonucu olsa gerek…
Bunca bela, afet, musibet, salgın, virüs sıradan doÄŸa olayları mı diyeceÄŸiz… Yoksa bunların arkasında saklı olan, tetikleyen günahlarımızı görebilecek miyiz?
Nimetin zevali, belanın celbi sanki kendi ellerimizin cürmünden olsa gerek…
Rızkın daralması, geçimin zorlaÅŸması, kanaatin tükenmesi hangi günahların hasılası?
Maruz kaldığımız helak, hüsran, hüzün, hicran mutlaka harama uzanan bir boyutu vardır diye endiÅŸe ediyorum…
Bereketi yitirdik…Hanelerimizde hayır ve huzur azaldı… Nerede hata yaptık? Haram lokma mı yedik?
Hayasız hayatlara teslim olduk… Arsızlık, iffetsizlik, acımasızlık aldı başını gidiyor… Dahası tüm bunlara alıştık ya da alıştırıldık…
Günahlara alıştığımız için ağırlığımızı, saygınlığımızı kaybettik… Heybetimiz, izzetimiz gitti… SıradanlaÅŸtık… Onurumuz, olgunluÄŸumuz erimeye baÅŸladı… Neden bu kadar aÅŸağılandık çünkü günaha alıştık…
Adalet gidince aciz ve asalak kiÅŸiler geriye kalır…
Günahlarımızdan dolayı deÄŸersizleÅŸtik, devranımız tersine döndü… Sözümüzün gücü kalmadı… Yüreklere dokunamaz olduk…
Temsiliyet ve tebliÄŸimize gölge düÅŸtü…
Dualarımızın kabulü de gecikti… Dahası imanın tadını kaybetmeye baÅŸladık…
Ä°badet ağır geliyor, kardeÅŸlik çekilmez oluyor, insanlık tarafımızda hızla tükeniyor…
NormalleÅŸtirdiÄŸimiz günahlar bizi anormalleÅŸtiriyor…
Münkere müsamaha gösterdikçe kendimizi mahvettiÄŸimizi bile fark edemiyoruz…
Haramla beslenen bedenler kulluk sorumluluklarını kaldıramıyor…
Hayırlı iÅŸlerimizde niçin baÅŸarılı olamıyoruz? Hangi hileler hangi haramlar hızımızı kesiyor?
Zikri, ÅŸükrü, hamdi, sabrı unuttuk… Yoksa Allah’a uzak mı düÅŸtük? Ya da Allah’ı kaybetme riski altında mıyız?
Allah’tan yüz çevirirsek, dünya ve ahirette yüzümüz gülmez… Bu gerçeÄŸi nasıl unutabiliriz?
Unutmayalım, her bir günah daha büyük bir günahın davetiyesidir…
Åžimdi istiaze ve istiÄŸfar günlerindeyiz…
Kendimize acıyalım… Tevbe ve takva ile yeni baÅŸlangıçlar için ‘bismillah’ diyelim…
Arınma ayına adım atarken adımızı salihlerden yazdırmak duası ile…
Henüz yorum yapılmamış.