Güncel
Süleyman Seyfi Öğün /İndirgemecilik
Süleyman Seyfi Öğün / Yeni Şafak
Ä°nsan sâdece eylemekle kalmaz. Eyledikleri üzerine düÅŸünür de. Bu, felsefede, praxis ve theoria olarak kavramlaÅŸtırılır. Mesele, medeniyet örüntülerinin karmaşıklaÅŸması karşısında, zihnî faaliyetlerin mevzuu olan theoria’nın sınırlılığı veyâ kapasite zayıflığıdır. Daha basit olarak ifâde edecek olursak, hayat zihnî kavrayışların imkânlarını fersah fersah aÅŸacak derecede karmaşıklaÅŸmıştır. Bu açığı kapatmak için baÅŸlıca üç yolun tâkip edildiÄŸini düÅŸünüyorum. Ä°lki, zihnî faaliyette bulunan bir kısım insanların, metinlerin ÅŸehvetine kapılarak, târihsel baÄŸlamlarından koparak teorik dünyâlarda, anlaşılmaz metinlerde, jargon ve kavram fetiÅŸizmi içinde kaybolmasıdır. Ä°kincisi ve hayli az olarak, târihsel temelde sebât edip, yaygın ve derin bir iliÅŸkiler ağı içinde daha ihatalı kavrayışların imkânlarına doÄŸru istikamet kazanmaya çalışmaktır. (Bu çevrelerin çalışmalarını çok deÄŸerli bulduÄŸumu söylemeliyim). Ama en yaygın olan üçüncü yoldur. Bu yol; ilkinin tam aksine somutluk adına praxis’e teslim olmuÅŸ, indirgemecilik olarak bilinen bir basitçiliÄŸe sürüklenmiÅŸtir.
Misâl verelim.. Meselâ ekonomizm bunlardan birisidir. YaÅŸanan her hâdisenin mutlak surette ekonomik sebeplere baÄŸlanması indirgemeci bir basitçiliktir. Kültüralizm veyâ kültürizm aynı zaafın, indirgemeciliÄŸin baÅŸka bir yüzüdür. Her hâdisenin siyasâl bir sebebi olduÄŸundan hareket edenler de vardır. Buna da siyâsal indirgemecilik diyebiliriz. Misâlleri çoÄŸaltabiliriz. Sosyolojizm, psikolojizm diÄŸer indirgemecilik örüntüleridir. UzmanlaÅŸma çağında, indirgemecilik için daha müsâit zeminler ortaya çıktığını da kaydetmeliyiz.
Ä°ndirgemecilik kaçınılmaz olarak bir yüzeyselleÅŸmeye de sebebiyet vermektedir. YaÅŸanan hâdiseleri tek bir sahaya hapsetmek ve o sahanın jargonu üzerinden deÄŸerlendirmek modern, hele ki postmodern dünyânın zihin tembelliÄŸini ve yüzeyselleÅŸmesini karakterize eder. Ekonomi düÅŸüncesinin ekonometri ve iÅŸletme disiplinine (business administration) evrilmesi, siyasal bilimin uluslararası iliÅŸkiler disiplini tarafından ezilmesi, psikoloji düÅŸüncesinin terapik-klinik ihtiyaçlar doÄŸrultusunda popülerleÅŸmesi, târih düÅŸüncesinin atölyelere dağılması, hikâyeleÅŸerek turistikleÅŸmesi burada anlattığımız meselenin iÅŸâretleridir.
Ä°nsanlığın zihnî evreni, bütünlüklü kavrayışlardan uzak, uzmanlıkların desteÄŸinde parçalı, kopuk kopuk bir mâhiyet sergiliyor. Onu, her derde ÅŸifâ dağıtmayı vaad eden bir eczahâneye benzetmekten kendimi alıkoyamıyorum. Deprem mi oldu, gelsin jeologlar, yer bilimcileri… Pandemi mi oldu, gelsin hekimler ordusu… Dinî bir mesele mi var, gelsin ilâhiyatçılar..SavaÅŸ mı çıktı, dizilsinler uluslararası iliÅŸkiler kompetanları, emekli askerler, boy boy stratejistler… Medya da, kendisini aynı basitçilik akımına kaptırarak bu mâlûmat aktarımının ana mecrâsı olmayı vazife edinmiÅŸ durumda…
DoÄŸrusu, uzmanlıkların hâdiselerin anlaşılmasındaki katkılarını toptan inkâr edecek deÄŸilim. Elbette onların anlattıkları da kıymetlidir. Ama bu mâlûmat bombardımanı karşılığında bir azalan verimlilikler yasasının iÅŸlediÄŸini; bunun da bir kavrayış körlüÄŸü doÄŸurmakta olduÄŸunu da görmezlikten gelemeyiz. Cehâlet sâdece bilgisizliÄŸin fonksiyonu deÄŸildir. Çok ÅŸey bilerek, öÄŸrenerek de câhil kalınabilir.
Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaÅŸta da aynı filmi izlemeye baÅŸladık. Ä°nsanlık durumlarının kavranmasında dil, târih ve coÄŸrafyanın ehemmiyetini, Türk maarif sisteminde bu hususta yaÅŸanan zaafları sık sık dile getirirdik. Bunun bir parçası olarak, Türklerin harita bilgisinin ne kadar kıt olduÄŸundan da yakınarak konuÅŸtuÄŸumuzu hazin hazin hatırlıyorum…Ama savaÅŸ esnâsında yaÅŸadıklarımız bu lâfları ettiÄŸimize bizi piÅŸman etti. Her kanalda, arka plâna yansıtılan harita bolluÄŸunu görünce ÅŸaşırdık kaldık.. Uzmanlar Ukrayna haritalarının ıcığını cıcığını çıkardı. Ä°rili ufaklı sayısız kasabanın adını beller olduk. Hânelerimizin mütevâzı odaları, Genel Kurmay Strateji ve Plânlama merkezlerine döndü. HaÅŸmet BabaoÄŸlu’nun köÅŸesinde, haklı olarak ve esprili bir ÅŸekilde vurguladığı üzere, ÅŸimdi anladık neden her Anadolu kasabasına bir Uluslararası Ä°liÅŸkiler Fakültesi açılmasının hikmetini… Gelin görün ki iki haftalık bu bilgi bombardımanının neticesinde kimin bu savaşın neden veyâ çıktığına dâir bir fikri oldu mu acaba? Hiç zannetmiyorum. Kavrayış boÅŸluÄŸunu ise komplo teorisyenleri doldurdu..Her zaman yaptıkları gibi savaşın içinden gizli târikatler, ÅŸeytan ayinleri çıkardılar…
90’ların entelektüel iklimini hatırlıyorum... Koca koca adamlar, büyük anlatıların sonunu ilân ediyorlardı. Hakikât o soyut büyük hikâyelerde deÄŸil, küçük ve somut hikâyelerdeydi. Theoria’nın, praxis karşısındaki yenilgisinin, iflâsının bir beyannamesiydi bu açıklamalar… Öyle olunca iÅŸte böyle oluyor…
Henüz yorum yapılmamış.