Ambargolara dâir
Süleyman Seyfi Öğün / Yeni Şafak
Ukrayna iÅŸgâli neticesinde Batı’nın, Rusya üzerindeki ambargoları artarak devam ediyor. Nihâyet Rusya’nın can damarı olan doÄŸal gaz ve petrolünü de kesmeye mâtuf bir adım atıldı. Dünyâ kamuoyları bu geliÅŸmeleri olaÄŸan geliÅŸmeler olarak deÄŸerlendiriyor. Daha çok yapılanların neticelerine göre herkes yeni tedbirlerin neler olabileceÄŸini tartışıyor ve ona göre yeni pozisyonlar geliÅŸtirmenin derdine düÅŸüyor. Kimse ABD baÅŸta olmak üzere Batı’nın bunu yapmaya hakkı olup olmadığını ele almıyor.
Batı’nın Rusya karşısında müdafaa ettiÄŸi deÄŸerleri olduÄŸu söyleniyor. Bunların demokrasi, özgürlükler, insan hakları vb olduÄŸu iddia ediliyor. YaÅŸanan gerilimin SoÄŸuk SavaÅŸ esnasında yaÅŸanan gerilim veyâ kutuplaÅŸmalardan farkı da burada ortaya çıkıyor. Elbette o devirde de demokrasi, özgürlük gibi deÄŸerler komünist Rusya karşısında Batı’nın temel dayanaklarından birisiydi. Ama buna ilâveten kapitalist ekonomik model ile devletçi komünist model arasındaki fark da sık sık vurgulanıyordu. Yâni mücâdele hem siyâsal hem de ekonomikti. Batı, ekonomik özgürlük (mülkiyet, giriÅŸimcilik vb) ile siyâsal özgürlüklerin merkeziyken, komünist blok, baÅŸta Rusya olmak üzere hem siyâseten hem de ekonomik olarak kapalı, baskıcı bir dünyâyı ifâde ediyordu.
Peki, sonra ne oldu? Komünizm çöktükten sonra Rusya ekonomik özgürlüklerine kavuÅŸtu. Batı’dan gelen sayısız firma Rusya’da yatırım yapmaya baÅŸladı. Rusya, serbest ekonomik düzenin tekmil icâbâtını yerine getiriyordu. Ruslar, hem üretim hem de tüketim plânında kapitalistleÅŸiyor, kapitalist dünyâ sistemine eklemleniyordu. (Çin’i de bu minvâl üzere deÄŸerlendirmek mümkündür). Siyâseten de, iyi kötü seçimler yapılıyor, demokratik bir iÅŸleyiÅŸ saÄŸlanmış oluyordu. Hâsılı artık Rusya’ya eskiden olduÄŸu gibi kapalı bir rejim olarak bakılamazdı. Bunlara raÄŸmen karnesi bir türlü düzelmiyordu. Ä°tirâzlar, nomenklaturanın, nevzuhur oligarkların varlığı, muhalefetin istenmeyen bâzı unsurlarının sindirilmesi, zaman zaman cinâyetlere konu olmasıydı. Vallahi azim, eÄŸer insanlar ABD’nin karanlık yüzünü öÄŸrenmek istiyorsa C.W. Mills’in Ä°ktidâr Seçkinleri baÅŸlıklı klâsik deÄŸerdeki kitabını okuyabilirler. Rusya’nın oligarkları ve nomenklaturası varsa, ABD’nin de kirli sicilleriyle bir takım âileleri olduÄŸunu, CIA, FBI, Pentagon, Wall Street, Capitol arasındaki iliÅŸkiler demetinin Kremlin, oligarklar, yeni KGB arasındaki iliÅŸkilerden aÅŸağı kalmadığını görürler.
ABD, Rusya’yı ekonomik deÄŸerler temelinde suçlayıp sindiremeyeceÄŸini anlayınca, ağırlığı siyâsal temelli özgürlükler meselesine odaklaÅŸtırdı. Rusya ve Putin’i otokratik ve baskıcı olmakla suçladı. Bu suçlamasını somutlaÅŸtırmak için, Rusya’nın hayat sahasına yüklendi. NATO’nun DoÄŸu Avrupa ve Baltık’ta geniÅŸlemesi, Kafkasya’yı kışkırtması bunun içindi. Nihâyet, Rusya için çok kritik olan Ukrayna’ya göz diktiler. Onu kışkırtarak, Rusya’nın müdahale etmesini saÄŸladılar. Artık senaryo tamamdı. Ä°nsanlığın gözü önünde iÅŸgâlci, kitle kıyımı yapan bir Rusya ve Putin vardı. Türkiye’de anaakım medyanın da âlet olduÄŸu kara bir propaganda baÅŸlatıldı. Bir zamanlar Ä°di Amin’e, Ömer BeÅŸir’e, Kaddafi’ye yapılanlar bugün Putin’e yapılıyor. Yakında bir gazetede Putin’in reÅŸit olmayan kızlarla yaptığı seks partilerine dâir bir haber vardı. Muhtemelen önümüzdeki günlerde Kremlin’in altındaki krematoryumların, gaz odalarının haberlerini de okuruz. Mide bulandırıcı bir propaganda bu.. Ama burada da hızlarını alamıyor ve derin bir çeliÅŸkiye düÅŸüyorlar. Batı’da kariyer yapan Rus sanatçıların sorgusuz sualsiz iÅŸlerine son verilmesi, Dostoyevski’nin edebiyat fakültelerinden kovulması(!), Rusların lokantalara kabûl edilmemesi gibi faÅŸizan uygulamaların haberleri geliyor. Bravo… Demek ki, insanlık deÄŸerlerini yaÅŸatmak için faÅŸizme ihtiyaç duyuluyor. Nihayet bunu da becerdiler.. Aydınlanmanın diyalektiÄŸi tam da böyle iÅŸliyor..
Ama daha mühim olan baÅŸka bir mesele var: Ekonomik ambargolar… Batı, serbest ve güvenli piyasaların ÅŸampiyonluÄŸunu yapmaktan bir lâhza geri kalmaz. MeÅŸhûr mottoları, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”dir. Ekonominin dokunulmaz bir alan olduÄŸunu, baÅŸta devlet olmak üzere siyasal güçlerin kaprisli müdahalelerinden beri tutulması gerektiÄŸi anlatılır. Aslında bunun pratikte tek bir geçerliliÄŸi vardır. O da yeniden bölüÅŸüm ile alâkalıdır. Bunun dışında ekonomiye her nev’i müdahale yapılmaktan geri kalınmaz. Gizliden gizliye, o sözüm ona özgür piyasalarda fiyat tekelleri oluÅŸturulur. Meselâ Konyalı buÄŸday üreticisinin, haberi olmaz ama mukadderatı Chicago tarım borsasında belirlenir. ABD’nin ekonomik yaptırımlar paketi olarak sunduÄŸu tek taraflı, yukarıdan aÅŸağıya uygulanan tedbirler, aslında kendi hâkim ekonomik doktrininin tam da aksidir. Evet, insanlık dâiresinde mal ve hizmet akışına keyfe mâyeÅŸâ müdahale etmek târihin olaÄŸan akışına aykırıdır. Bunun için liberâl olmak da gerekmez. Bu hükme, basit ama tutarlı bir akıl yürütmeyle de varılabilir. Batı tam da bunun aksini yapıyor. Kendi prensiplerini çiÄŸniyor. Operasyonun gâyesinin, tam da Rusya’nın varlıklarına çökmek olduÄŸu anlaşılıyor. Buna gasp, talan gibi terimler daha fazla yakışıyor. Nihâî hedefin, Sibirya ve Kutup paylaşımı ve Tek Yol’un güzergâhlarını hâkimiyet altına almakla alâkalı olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bunu baÅŸarmadan durmayacaklar...
Henüz yorum yapılmamış.